Türkiye Cumhuriyeti 100 yıl içinde çok önemli bir noktaya, çok yüksek bir seviyeye gelmiş bulunmaktadır. 100. yılda yapmamız gerekenleri ortaya koyarken Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham almaktayız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına ulaşması, ülkemiz için büyük bir gurur ve mutluluk vesilesidir. Bu önemli kilometre taşına tanıklık edebiliyor olmanın verdiği kıvancın yanında, milletimiz adına da büyük bir esenlik hissiyatı içindeyim.
100 yıl bir insan için oldukça uzun bir süredir; ancak insanlık tarihi düşünüldüğünde bir göz açıp kapama süresine tekabül eder. Bu bağlamda Cumhuriyetimizin hala genç olduğunu, dinamizmini muhafaza ettiğini ve bu dinamizmin de esasen sürekli yüksek bir seviyede bulunması gerektiğini ifade etmek isterim. Bu dinamizme nasıl ulaşacağımızın ve onu nasıl muhafaza edeceğimizin formülünü ise, Cumhuriyetimizin Kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizlere bizzat vermektedir. O, şöyle demektedir: “Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği bu gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan ve yorulmadan yürüyecektir.” O yüzden hiç durmadan, dinlenmeden Cumhuriyet idealinin yolunda yürümek için motive olup çalışıyoruz. Bir günümüzü, bir saatimizi, bir dakikamızı bile boşa harcamıyoruz. Atatürk’ümüzün kalkınmanın yolu olarak bizlere tevdi ettiği SANAYİ ve ÜRETİM vazifemizi ifa ederken başardığımız her teknolojik yenilikte, üstesinden geldiğimiz her zorlukta, ürettiğimiz yerli ve milli her üründe bu bilinçle ve bu motivasyonla hareket ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında toplumumuzun her kesiminin hatırlaması gereken nokta da budur. Ancak toplumsal, politik, ekonomik ve kültürel boyutları ile Cumhuriyetimizin 100. yılında tam anlamıyla istenen bir seviyede olduğumuzu da elbette söyleyemeyiz. Daha yapacak çok işimizin, kat edecek çok yolumuzun olduğu aşikardır. Ülkemizin bulunduğu coğrafya itibariyle enerji, milli savunma, tarım ve gıda gibi sektörler başta olmak üzere tam bağımsız, kendine yeten ve fazlasını sürdürülebilir biçimde ihraç edebilen, bu şekilde büyüme ve sürekli istihdam potansiyelini yaratabilmiş, üretime dayanan bir ekonomik şablona sahip olmak zorundayız. Özellikle enerji konusundaki dış kaynak bağımlılığımız, kronik bir cari açık durumunu ortaya çıkardığı gibi, uluslararası siyasi gelişmelere dayalı olarak maliyetleri oldukça değişken ve öngörülemez bir hale getirmektedir. Bunun önüne geçmenin tek yolu, en az kendimize yetecek ölçekte ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi yerli kaynaklarla üretebilmektir. Cumhuriyet’in 100. yılında en önemli vizyonlarımızdan biri, bu olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti 100 yıl içinde çok önemli bir noktaya, çok yüksek bir seviyeye gelmiş bulunmaktadır. 100. yılda yapmamız gerekenleri ortaya koyarken Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham almaktayız. O, Cumhuriyet’in 10. yılındaki nutkunda nasıl “Yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz” demişse, biz de 100. yılda aynısını söylüyoruz: “Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.”
Geldiğimiz noktada Cumhuriyetimiz ile iftihar ediyoruz. Daha çok ilerlememiz gereken alanların yanında kültürde, sanatta, sporda, ekonomide, genç girişimcilerimiz içinde, bilim insanlarımız arasında Atatürk’ün bize miras bıraktığı Cumhuriyet ve medeniyet vizyonunun hakkını veren, O’nun ruhunu şad eden ve bizlerin de göğsümüzü kabartan çok kıymetli kuşaklar yetişmiş durumdadır. Bilim insanlarımız DNA hücrelerinin onarımının yolunu bulurken sanatçılarımızın performansları dünya çapında alkışlanmakta, kadın sporcularımızın mücadelesi, centilmenliği ve başarısı göğsümüzü kabartmaktadır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonu ve mirası, bu başarılarla karşılığını bulmaktadır.
Dolayısıyla 100. yılında Cumhuriyet’in geldiği nokta ile ne kadar gurur duysak azdır. 21’inci yüzyıl ilerlerken sahip olduğumuz kuşakların, Atatürk’ün vizyonunun gerektirdiği bilinç ve dinamizme sahip olduğuna yürekten inanıyorum. Ve Ata’mızın veciz sözlerinden birini hatırlatmak stiyorum: “Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak. Servet ve onun tabii neticesi olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.” Cumhuriyetimizin 100. yılında, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, onunla birlikte Cumhuriyet’in kurulmasında emeği, geçmiş yol arkadaşlarını, bu yolda canını vatanı ve milleti için feda eden tüm yiğit şehitlerimizi, Cumhuriyet’in 100. yılına selametle ulaşması yolunda şehit düşmüş tüm kahramanlarımızı rahmet ve şükranla anıyorum. Ve onlara, nice asırlar boyunca Cumhuriyetimizin payidar kalması için, Ata’mızın vizyonu ve yolunda, şevk ve güç ile çalışmaya devam edeceğimizi vurgulamak istiyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.