Uzm. Dyt. İzan Işık: “Haftalık yemek planlaması yapın, alışveriş listesi oluşturun, yemek hazırlığını tek seferde gerçekleştirin”
Gıda israfını önlemenin sürdürülebilirlik kavramı ile bir çözüme kavuşabileceğini umut ediyorum. Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sürdürülebilir sağlıklı diyeti “çevresel etkisi düşük olan, besin ve beslenme güvencesini destekleyen, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşamı hedefleyen diyetler” şeklinde tanımlamaktadır.
Uzm. Dyt. İzan Işık, enflasyonist ortamda gıda israfının öneminin daha fazla ön plana çıktığını belirterek, bu konuda çözümün sürdürülebilirlik olduğunu kaydetti.
“Enflasyonist Ortamda Gıda Tüketimi” başlığında sorularımızı yanıtlandıran Uzm. Dyt. İzan Işık, “Haftalık yemek planlaması sonrası bir alışveriş listesi oluşturmak, buna ayrılan bir zaman diliminde satın almayı gerçekleştirmek ve daha sonra da yemek hazırlığının toplu olarak tek seferde gerçekleştirilmesi hem zaman hem enerji tasarrufu sağlayacak ve israfı da önleyecektir” dedi.
Türkiye’deki enflasyonist ortamın gıda ve tüketim alışkanlıklarımıza etkilerini değerlendirir misiniz?
Bireyin fizyolojik gelişimini, zihinsel gelişimini ve hayatını sürdürebilmesi için beslenmeye ihtiyacı var. Bu çerçevede beslenme gereksinimi bireyden başlayarak toplum sağlığının korunması, ülke ekonomisi ve kalkınması için de temel işlevlerden birisi. Bu nedenle gıda tüketimine dair alışkanlıklarımız fiyat dalgalanmalarıyla biçim değiştirse de gıda alımımız gün geçtikçe artarak devam ediyor. IPSOS Hane Paneli araştırmasına ait veriler gösteriyor ki; bir önceki yıla göre 2022 yılında alışveriş sepetindeki ürün sayısı azalmış, ancak sepet için ödenen tutar yüzde 85 artmış. Bununla birlikte yine bu araştırma verilerine göre, market markalı ürünlerin tercih oranı ile birlikte alışveriş sepetindeki gıda maddelerinin payı da yükselmiş.
Gıda israfı Türkiye’nin en önemli gündem maddesi… Böylesi bir enflasyonist ortamda bunun önüne geçmek için yapılması gerekenler neler? Tavsiyeleriniz neler olur?
Gıda israfını önlemenin sürdürülebilirlik kavramı ile bir çözüme kavuşabileceğini umut ediyorum. Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sürdürülebilir sağlıklı diyeti “çevresel etkisi düşük olan, besin ve beslenme güvencesini destekleyen, günümüz ve gelecek nesiller için sağlıklı yaşamı hedefleyen diyetler” şeklinde tanımlamaktadır. Günümüzde küresel besin sisteminin sürdürülebilir olmadığı dikkat çekiyor. Küresel olarak üretilen besinlerin ise yaklaşık üçte biri israf edilmekte veya kayba uğruyor.
Bu gıdaların israf edilmemesi durumunda 2 milyar kişinin gıda gereksinimi karşılanabilir. Temel enerji ve besin öğesi kaynağımız olan ekmek ise en çok israf edilen besin maddesidir.
Bu noktada bireysel anlamda hane içerisinde yapılabilecek şeylerin başında öncelikle tüketim miktarını düşünerek almak, ancak yine de artan ekmeklerin varlığında, bunları kurutup un haline getirerek daha uzun süre saklayabilmek ve yemek hazırlığı içerisinde kullanmak bir çözüm olabilir. Bilinçli besin seçimleri, dünyanın gıda sistemini iyileştirmek için çok önemli bir adımdır.
Diğer yandan daha geniş çerçevede baktığımızda daha yaşanabilir bir dünya için sürdürülebilir sağlıklı beslenme, gıda israfını azaltmayı, çevreye en az zarar verecek şekilde beslenmeyi ve beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalık riskini en aza indirmeyi hedefliyor. Sürdürülebilir beslenme, bir yeni doğanın ilk 6 ay anne sütü ile beslenmesiyle başlar ve ilerleyen süreçte büyük oranda işlenmemiş gıdaları, kuru baklagilleri, çeşitli sebze ve meyveleri, tam tahıllı ürünleri; ılımlı miktarda süt ve süt ürünleri, yumurta, kümes hayvanları, balık; az miktarda ise kırmızı et içerebilir. Bu da aslında sözü Akdeniz Diyeti’ne getirir. Akdeniz Diyeti ve Nordik Diyet sürdürülebilir diyetler içerisinde yer alıyor.
Sürdürülebilir bir dünya için ‘biyoçeşitlilik’ zorunludur ve mutlaka korunması gereklidir. Biyoçeşitlilik canlılar ile birlikte toprak, hava ve su sağlığı açısından da oldukça önemlidir.
Ülkemizde yetişen yerel gıdaların coğrafi işaretlenmesi hem kültürel mirasın korunması hem de ekonomiye katkı anlamında son derece önemlidir. Yerel olarak yetişen besinleri korumak, yetiştirmek ve tüketimini artırmak için ortak bir çaba gösterilmesi ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamak üzere bölge insanı ile iş birliği yapılması gereklidir.
Danışanlarınıza sağlıklı ve uygun fiyat aralığında gıdaya erişim için önerileriniz neler oluyor? Danışanlarınızı dinlediğinizde en çok zorlandıkları başlıklar neler oluyor? Anlatır mısınız?
Piyasa fiyatlarını düzenli olarak takip etmek ve fiyat karşılaştırması ile alışveriş yapmak bu konuda ilk akla gelen yöntem elbette. Ancak fiyatlar böyle hızlı dalgalanırken bunun da pek bir anlamı olmuyor. Bu nedenle haftalık yemek planlaması sonrası bir alışveriş listesi oluşturmak, buna ayrılan bir zaman diliminde satın almayı gerçekleştirmek ve daha sonra da yemek hazırlığının toplu olarak tek seferde gerçekleştirilmesi hem zaman hem enerji tasarrufu sağlayacak ve israfı da önleyecektir. Danışanlarımın en çok zorlandığı konu ise elbette ki sağlıklı besin seçeneklerinin normalden daha pahalı olması. Hele ki vegan yahut vejetaryen danışanlarım veya özel beslenme gereksinimi olan hastalar için durum daha da vahim bir hal alıyor. Bu noktada da belirli bir diyet programı ile beslenmesi gereken kişilerin sefer tası ile yemek taşıma alışkanlığı edinmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Çünkü hali hazırda kişinin kendine uygun besini bulması zor ve bulduğunda da fiyatı yüksek oluyor. Bu da aylık gıda giderini yükseltiyor.
Biliyorum ki biz toplum olarak gündelik yaşam içerisinde yemek veya yiyecek taşıma konusuna çok alışkın değiliz, ancak buna alışmak uzun vadede hem kişilerin kendi sağlığına hem de içinde yaşadığımız dünyanın sağlığına katkı sağlayacak.
Enflasyonist ortamın önümüzdeki dönemde tüketim alışkanlıklarımıza etkisine yönelik öngörülerinizi paylaşır mısınız?
Enflasyon temel gıda, atıştırmalık ve bakliyat gibi ürünlerin tüketiminin belli ölçüde artışına sebep olmayı sürdürecek diye düşünüyorum. Çünkü bunlar raf ömrü de uzun olan seçenekler. Bunun yanı sıra başta da söylediğim gibi beslenme temel bir ihtiyaç ve bundan vazgeçmek gibi bir durumumuz yok, ancak marka tercihleri veya tüketim sıklıkları değişebilir. Öncelikle harcamalarımızı, haneye alınan gıda maddelerinin kullanım şekillerini ve miktarlarını, israf olan kısmı iyi analiz etmeliyiz. Her bireyin kendisi için bu şekilde bir analiz yapmasının ve bir sonraki tüketim davranışını buna göre şekillendirmesinin iyi bir adım olacağını düşünüyorum. n