EGİAD kurucu üyelerinden ve 4’üncü Dönem başkanlık görevini yürüten Cüneyt Karagülle ile oğulları Asil ve Kaan Karagülle, bu sayıda konuğumuz oldu.
Cüneyt Karagülle, “EGİAD’ta hizmet için bir yarış var, koltuk için değil. Temelinin sağlam olmasının en büyük sebebi de bu zihniyetten geliyor. Bu sayede bölgedeki zihniyeti de değiştirdi. Birlikte yol alma ilkesini benimsedik ve bu maya tuttu. Beraberinde İzmir’de yeni dernekler kuruldu, çok güzel iş birlikleri oluştu” diyor.
Türkiye’yi birçok ilk ile tanıştıran Karagülle Ailesi; girişimcilik ve inovasyon kavramı ile yaşıyor. Öyle ki, bu ailenin genetiğinde girişimcilik var. EGİAD kurucu üyelerinden ve 4’üncü Dönem başkanlık görevini yürüten Cüneyt Karagülle ile oğulları Asil ve Kaan Karagülle, Kuşaktan Kuşağa köşesinin konuğu oldular.
Karagülle Ailesi ile yeşil enerjiden dijital pazarlamaya kadar önümüzdeki dönemde konuşacağımız yeni konu başlıklarına; baba-oğul hikayeleri üzerinden ışık tuttuk.
Cüneyt Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
CÜNEYT KARAGÜLLE: 1958 yılında doğdum. Bütün eğitim hayatım İstanbul’da geçti. 1980 yılında bugün ki adıyla Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra İzmir’e geri döndüm. İstanbul, Ankara ve İzmir’de dayanaklı tüketim mallarının pazarlaması konusunda faaliyet gösteren aile şirketimizde işe başladım. İstanbul-Ankara ve İzmir de kurulu 6 şirketi içinde barındıran holding bünyesinde pazarlama odaklı çalışmalar yapıyorduk. Türkiye’deki ekonomik ve ticari hayatın 1983 yılından sonra ithalat özelinde libere olması ile birlikte dış ticaret işlerine başladık. 2 ayrı dış ticaret şirketi kurduk.
Babam, ağabeyim Ali Orhan Karagülle (2.Dönem EGİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili) ve ben; hep yenilik peşinde koştuk. Klasik işlerden ziyade inovatif çalışmalara odaklandık. Hep ilkleri yapmayı ilke edindik.
Örneğin…
CÜNEYT KARAGÜLLE: O yıllarda Türkiye’de en büyük sorunlardan birisi aile planlaması idi. İlk prezervatif ithalatı ve reklam çalışmalarına biz başladık. İlk defa bilgisayar oyunları, bilgisayarlı satranç ve briç oyunlarını Türkiye’ye getirdik. Akıllı Kart sistemleri, yiyecek ve içecek otomatlarının ithalatını yaptık.
Bu otomatları Türkiye çapında yerleştirdik ve operasyonlarını üstlendik. 2013 yılında da merkezi İstanbul’da olan şirketimizi satıp, İzmir’e döndük. Döndük ama durmak olmazdı. Temsilcilik işlerim yine devam ediyor. Yine yenilikçi işlere odaklandım.
Elektrikli-hidrojenli tramvaylar ve otobüsler, elektrikli ve hidrojenli vapurlar, elektrik ve hidrojen başta olmak üzere yeşil enerji odaklı firmaların temsilciliğini üstlendim. İzmir’de kullanılan metro bizim temsilciliğini yaptığımız firmanın metrosudur. Bu alandaki çalışmalara ağırlık verdim. Temsilcilikler dışında İş Sağlığı ve Güvenliği üzerine danışmanlık veren bir organizasyon ve ayrıca elektrik taahhüt işleri yapan bir organizasyonum var. İş hayatım bu başlıklar özelinde devam ediyor.
EGİAD ile yollarınız nasıl kesişti?
CÜNEYT KARAGÜLLE: 1990 yılında 12 kişilik bir ekip ile yola çıkıldı. Alpan Veryeri’nin o dönemde Anadolu Genç İş Adamları Derneği ile güçlü ilişkileri vardı ve onlardan Bölge temsilciliği teklifini almıştı. Sonrasında Bülent Şenocak, “Niçin şube olalım? Biz kendimiz kuralım” dedi ve yola çıkıldı. Önce şehrin büyüklerine gidilip anlatıldı.
O dönemde ilk etapta bize inanmadılar ve “TÜSİAD’a üye olun” denildi. 40 kurucu üye ile yola çıktık. İlgi çığ gibi büyüdü. Bülent Şenocak başkanlığında ilk dönemin ardından sırasıyla Yılmaz Men ve Alpan Veryeri ‘den sonra 4.Dönem EGİAD’a başkanlık yapma onuruna sahip oldum. İftihar ile söylemek isterim; çok iyi temeller atılmış ki bugüne kadar başarılı bir şekilde gelebildi. Türkiye’nin en iyi genç iş insanları dernekleri arasında yer alıyor. Bunu gönül rahatlığı ile söylüyorum. Sonrasında bize sıcak bakmayan büyüklerimiz bizi kucakladılar. Bugün EGİAD; onların da desteklerini alarak, iyi işler yapan başkanlar ve organlarla yoluna devam ediyor. Sosyal, ekonomik ve girişimcilik konusunda çok büyük başarılara imza atıyorlar.
“EGİAD’ın temeli sağlam” dediniz. Bu temeli atarken nelere özen göstermiştiniz?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Türkiye’nin en büyük sıkıntısı tek adam işlerinden geçiyor. O makamlara gelen kişilerin yeri geldiğinde daha yenilere koltuklarını devretmeme sıkıntısı var. Biz bulunduğumuz makamlara hiçbir zaman “Benim malım” diye sabitlenmedik. Hep beraber yol aldık. EGİAD’ta hizmet için bir yarış vardı, koltuk için değil. Bana göre sağlamlığı, bu zihniyetten geliyor. Bölgedeki zihniyeti de değiştirdi. Birlikte yol alma ilkesini benimsedik ve bu maya tuttu. Beraberinde İzmir’de yeni dernekler kuruldu, çok güzel iş birlikleri oluştu. Bu bir maya idi ve tuttu.
İki oğlunuz ile birlikte aynı alanda mı çalışıyorsunuz?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Asil ve Kaan’ın da genetik mirasında; değişik işleri yapmak var. Her ikisinin de girişimci ve inovatif bir özelliği var. Yeni çağın gereklerine uygun birtakım işler yapmak istediler ve yapıyorlar. Bugünlerde iki oğlum bana anlatıyor, bende işlerini öğrenmeye çalışıyorum.
Asil ve Kaan Bey’i sizden dinleyebilir miyiz?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Evlatlarımın her ikisinin de iyi değerlere sahip olduğuna inanıyorum. Merhametleri, derinlikleri, uçsuz bucaksız sevgileri, içtenlikleri, entelektüel birikimleri, eğilip bükülmeyen karakterleri ile onur duyuyorum. Asil çok hareketli bir çocuktu. Adı gibi asildir. Ancak ne yapacağını kestiremezdiniz. Kaan ise yaramaz değildi ama daha ağır huyları vardı. Asil’i ikna ederdiniz, ama onu ikna etmek daha zordu. İkisi de evlendi. Böylelikle iki oğlum vardı iki kıza daha sahip oldum. Asil’den bir torunumuz var. Torun sahibi olmak muhteşem bir duygu… Torunum Alya ile sevgiyi daha farklı yaşıyoruz.
Asil Bey, bize kendinizi tanıtır mısınız? Sizden babanızı dinleyebilir miyiz?
ASİL KARAGÜLLE: İstanbul’da Şişli Terakki Lisesi sonrasında burslu olarak Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde eğitim gördüm. Yüksek lisansımı özel merakımdan dolayı tarih üzerine yaptım. Toplumların evrilme sürecine sebep-sonuç ilişkisi özelinde bakmak ilgimi çekiyordu, dolayısıyla yüksek lisansımı tarih üzerine yine burslu olarak yaptım. Eğitimime yurtdışında doktora yaparak devam etmeyi planlıyordum.
Bu süre zarfında kısa bir süre için İzmir’e geldim. Bu süreçte de eşim ile tanışınca planlarım değişti ve İzmir’de kalma kararı aldım. Dış ticaret konusunda tecrübem vardı. Pazarlamanın dijital boyutunda büyük potansiyel gördüm ve kardeşim Kaan ile birlikte dijital pazarlamaya odaklandık. Profesyonel hayatta zengin tecrübeler edindik ve şimdiki KAAS DIGITAL isimli şirketimizi kazandığımız bu tecrübelerin ve yepyeni bir dijital pazarlama vizyonunun üzerine inşa ettik. Pandemi sürecinde yaşadığımız hızlı dönüşümler de bu alanda çok büyük bir potansiyel olduğunun en büyük ispatı olmuş oldu.
Bugün itibariyle şirketimizde dijital pazarlama faaliyetlerimize ek olarak yazılım faaliyetleri de yürütüyoruz. Bulut tabanlı bir dijital pazarlama ürünümüz var. Paydaşlarımız ile birlikte USA’da patent başvurusu yaptık. Dünyaya açılımını yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca yeni bir ürünümüzün üzerinde çalışıyoruz. Perspektif olarak inovatif, kullanıcı dostu ve sorun çözen ürünlere odaklanmış durumdayız.
Bu sistemin özelliği nedir?
ASİL KARAGÜLLE: İnternet tarayıcılarında çerezlerin adım adım kaldırıldığı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Dijital pazarlama faaliyetlerinin veri odaklı yapılması gerektiğine inanıyoruz ve bu verilerin toplanması noktasında bu çerezler kritik.
Çerezsiz dünyaya adım atarken daha yüksek isabet ve dönüşüm oranlarına eriştiğimiz bir dijital pazarlama faaliyetini nasıl yürütebiliriz noktasından doğdu bu ürün. Şu anda kullanıcıların GPS verileri üzerinden topladığımız data ile oluşturduğumuz hedef kitleler bizim daha yüksek bir isabet oranı ile reklam faaliyetlerimizi kurgulayabilmemizi sağlıyor, çok daha yüksek dönüşüm/satış oranları elde ediyoruz.
KAAN KARAGÜLLE:
İlk odağımız hizmet ve ürünlerimizin global ölçekte ilerlemesi. Artık her adımımızda bu zihniyeti taşıyoruz. Ürünlerin ölçeklenebilir olması ve aynı zamanda ülkemize de döviz geliri sağlaması için adımlarımızı bu yönde atıyoruz. İstanbul ve İzmir’de ofislerimiz var. İzmir’de 7 kişilik bir ekibimiz var. İnsanların hayatını nasıl kolaylaştırabiliriz bunun için çözüm üretiyoruz. Dijital pazarlamada firmaların gidebileceği maksimum noktaya, potansiyellerinin zirvesine ulaşmasını hedefliyoruz.
Babanızın iş tecrübelerinden nasıl yararlanıyorsunuz?
ASİL KARAGÜLLE: Yeniliklere açık olmayı ve ilk adımı atabilme cesaretini ondan aldık. Küresel bakmayı, birden çok bakış açısının var olabileceğini ve empati yapmayı bize babam öğretti. Rakamlara boğulmadan, yapılacak olan tüm işlerin insan için yapıldığını gözden kaçırmadan işimizi yapmayı yine biz babamdan öğrendik.
Bu kavramlar biz farkında olmadan mayamıza katıldı, bunları yaşayarak öğrendik. Bu kavramlar ve yaklaşımlarımız insanların bize güvenmesini sağladı. Bu durum bize eskilerin “sözümüz senettir” kavramını hatırlatıyor. En büyük, en ölçekli görünen işlerin temelinin dahi güven kavramına dayandığını anlamıştık. Bunun iş hayatımızda bize kapıları nasıl açtığını çalıştıkça gördük. Babamın iş hayatı özelinde bize en büyük katkısı budur ve bunun için müteşekkiriz.
Tabii toplumumuzda anne ve babaların bazen korumacı güdüsü fazla olabiliyor. Bu durum anne babalarımızın bizleri ciğer köşeleri olarak görmelerinden kaynaklı, bizimkilerin de bu güdüsünün biraz fazla olduğunu görüyoruz.
ASİL KARAGÜLLE:
Genç jenerasyon olarak bizim için EGİAD, tanıdığımız bir gerçeklik. Babam için ise bir evlat… Biz bu dayanışmacı atmosferi gördük ve bunun içinde olmaktan çok mutluyuz. İş haricinde insani boyutunda da çok kıymetli hikayeler yaşıyoruz, görüyoruz. Bunlar son derece önemli. Deprem sürecinde de bunu örnekleriyle görüyoruz. Kendini yalnız hissetmiyorsun. Dayanışmanın olması çok kıymetli. Böyle bir ortamda olmaktan mutluyuz.
Kaan Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
KAAN KARAGÜLLE: İstanbul’da Şişli Terakki Lisesi sonrasında Kadir Has Üniversitesi’nde burslu Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde okudum. Yönetim Bilişim Sistemleri konusunda master yaptım. Sonrasında bir süre Dublin’de yaşadım. Dublin’den döndükten sonra gelişmiş teknolojiler kullanan bir üretim fabrikasının Ür-Ge Bölümü’nde çalıştım. Üretimin verimliliğini arttırmaya yönelik inovatif çözümler üzerine çalışmalar gerçekleştiriyorduk. Çözüm odaklı yaklaşımımın gelişmesine katkısı oldu. Dublin’de yaşadığım dönemde digital marketing ve teknoloji dünyasını yakından tanıma fırsatı buldum. Dijital dönüşüm pazarında büyük bir atak var. Girişimcilik ruhu taşıyan biri olarak bu atağı görüp eyleme geçmek benim için iç güdüsel bir hareket oldu diyebilirim. Önce araştırdık ve sonra işin mutfağına girdik. Yerel ve global firmalarda çalıştık ve tecrübeler elde ettik. Sonra kendi şirketimizi kurduk. Piyasadaki eksileri ve artıları kendi bakış açımız ile analiz edip, ihtiyaçlara yaratıcı çözümler üretiyoruz. Bu noktada işimizi severek yapıyoruz, birbirimizi yükseltiyoruz. İşimize mutlu geliyoruz.
Tabi ki agresif hedeflerimiz var. Hırsın belli bir derecesi tam optimum nokta. Negatife dönen bir agresifliğimiz yok. Biz dijital pazarlama hizmetini ileri seviyede veriyoruz. İnovatif ürünler de geliştiriyoruz. Bu oluşan atmosferin temeli yine küçüklüğümüzden beri evin içinde babamın saydığı ilklerdir. Bizi içinde yaşadığımız bu atmosfer de olumlu yönde etkiledi.
Bu azimli yaklaşımın 5 yıllık hedefi nedir?
KAAN KARAGÜLLE: İlk odağımız hizmet ve ürünlerimizin global ölçekte ilerlemesi. Artık her adımımızda bu zihniyeti taşıyoruz. Ürünlerin ölçeklenebilir olması ve aynı zamanda ülkemize de döviz geliri sağlaması için adımlarımızı bu yönde atıyoruz. İstanbul ve İzmir’de ofislerimiz var. İzmir’de 7 kişilik bir ekibimiz var. İnsanların hayatını nasıl kolaylaştırabiliriz bunun için çözüm üretiyoruz. Dijital pazarlamada firmaların gidebileceği maksimum noktaya, potansiyellerinin zirvesine ulaşmasını hedefliyoruz.
Çocuklarınızdan kendinizi dinlemek nasıl bir duygu?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Çok büyük bir mutluluk…
Kurdukları şirkete ortak olmayı düşünüyor musunuz?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Alırlarsa neden olmasın! (Gülerek…) Bir şeyleri başardıklarını görmek çok güzel. İkisi de çok güzel değerlere sahipler. Dürüst ve çalışkanlar.
Bu özellikler topluma nasıl faydalı hale getirilebilir diye düşünüyorlar. Yazılım konusuna ağırlık verdiler. Hayatı kolaylaştırmak, doğa ve insana faydalı olmak için yaptıkları çalışmalarını takdir ediyorum. Konuştukları dili anlamaya çalışıyorum. Sürekli soruyorum ve öğreniyorum.
İzmir’deki girişimcilik ruhunu nasıl yorumlarsınız?
KAAN KARAGÜLLE: İzmir ofisimizde İzQ Girişimcilik Merkezi’nin içinde olmamızın nedenlerinden biri de bu. İçinde olduğumuz bu yapılar girişimcilik adına atılmış en büyük adımlardan bir tanesidir. Ortaya çıkan potansiyel muazzam. Burada sürekli bir etkinlik düzenleniyor, venture capital yetkilileri ağırlanıyor. Ekosistemde birçok yatırımcının bakış açısını dinleyebiliyor fikir alışverişi yapabiliyoruz. Aynı yolculukta olduğumuz insanlarla deneyimlerimizi paylaşıyoruz.
ASİL KARAGÜLLE: Birincisi İzmir’de bilinç seviyesinin gayet yüksek ve dinamik olduğunu düşünüyorum. İzQ Girişimcilik Merkezi sadece beton binadan ibaret değil. Burada girişimcilik ekosistemine ilişkin kıymetli toplantılar yapılıyor. Yatırımcılar ile konuşuluyor ne, nasıl olmalı noktaları irdeleniyor. Bu alandaki yatırımcılar ile konuşuluyor. Yatırım denilince genellikle bu kavrama sadece para odaklı bakılıyor ama olay sadece para değil. Global anlamda ölçeklenebilir bir fikir, bu fikri ticari anlamda realize edebilecek yetenekli, uyumlu bir takım kurgusu ve doğru insanların doğru insanlarla tanışmasının paradan daha değerli olduğunu düşünüyorum. Para bir birikim ve her yerde bulunabilir. Burada yapılan faaliyetlerin hepsi çok olumlu. Değişen ve dönüşen fikirlerimiz buradaki sohbetlerle oluyor.
Fikirlerimizin şekillenmesini sağlıyor. Burada konuşulanlarla dünyada konuşulanlar aynı paralelde. İnsanların daha fazla kaynaşması sağlanabilir. Bazen çekingen olunabiliyor. İnsanlar daha rahat konuşabilmeli.
Bu davranış şekli coğrafyamızın bize getirdiği bir refleks mi? ASİL KARAGÜLLE: Biz mükemmel veya en iyisi olmak zorunda değiliz. Azim ile birlikte bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ancak o zaman çekingenliğimizi üzerimizden atabiliriz. Bizim iş hayatımızda gurur çok önde olabiliyor. Girişimcilikte biraz bunu törpülememiz gerekiyor.
Yeşil Enerji alanındaki çalışmalara odaklandığınızı söylediniz. Bu konuda Ege Bölgesi’ndeki potansiyeli nasıl yorumlarsınız?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Hidrojen en önemli enerji kaynaklarından birisi olacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu konuda cesur adımlar atacağını ifade etti. Tramvay ve gemilerin bu şekilde çalışması için İzmir öncülük yapacak. Bu alanda yatırımların yapılması gerekiyor. Son bir yıldır bizim partnerimiz olan Çinli bir devlet kuruluşu ile elektrikli araçlar üretimi konusunda görüşmelerimiz sürüyor. Onlarla yaptığımız görüşmelerde Türkiye’ye ortak yatırım yapılması konusunda iradelerini beyan ettiler. Elektrikli otobüs ve kamyonların ve tramvayların üretilmesi aynı zamanda hidrojenle çalışması esasında görüşmeler ve çalışmalar sürüyor. Böylesi bir yatırımı bölgemize kazandırabilirsek büyük bir kazanç olacak diye düşünüyorum. Ortak üretim yapalım ve dünyaya buradan satalım istiyorlar. Eğer gerçekleşirse İzmir’e büyük bir yatırım kazandırmış oluruz.
Yeşil enerji konusunda ise; yönetmelikler çok sık değişti. Çok daha hızlı şekilde gündeme gelmesi gerekirken; gecikmeli de olsa gündeme gelmeye başladı. Devletin alım garantisi eskiden daha yüksek idi. Bunu revize ettiler. Kendi ihtiyacın kadarını ve bir kat fazlasını almak konusunda kısıtlama getirildi. Bu kadar açığımız varken neden bu kısıtlamalar getiriliyor, anlayamıyorum.
Bu enerjiyi üretiyoruz, üreteceğiz ama depolamamız da gerekiyor. Depolama konusunda yeni yönetmelikler yayınlandı. Depolama konusunda lisansları veriyorlar. Bu konuda da çalışmalar yapıyoruz. Yatırımcılar içinde önümüzdeki dönemde daha fazla gündem maddesi olacak. Önümüzdeki günlerde enerji depolama başlığını daha fazla konuşacağız. Hidrojen çok önemli ve bu alandaki yatırımlara ağırlık verilmeli.
Kurucular arasında ve sonrasında başkanlık yapmış bir isim olarak EGİAD’a vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?
CÜNEYT KARAGÜLLE: Derneği o kadar güzel bir noktaya getirdiler ki…. Yapmış oldukları her çalışmanın altına bende imzamı atıyorum. Kendi iç bünyelerinde çok güzel bir birliktelik oluşturuyorlar. Bu çok önemli. Bundan kuvvet doğar. Dışarıya yönelik faaliyetleri, girişimciliğe ve inovasyona verdikleri değer ile bu fikirlerin sermaye ile buluşması için hazırlanan vahaları oluşturmaları EGİAD’ın yaptığı süper işlerdir. Bunlar bölgemize değil ülkemize büyük değer katacak. Yurtdışı temaslarda oluşturdukları ağlar çok önemli. O anlamda da süper bir vizyonları var. Doğru ilerliyorlar.
ASİL KARAGÜLLE: Genç jenerasyon olarak bizim için EGİAD, tanıdığımız bir gerçeklik. Babam için ise bir evlat… Biz bu dayanışmacı atmosferi gördük ve bunun içinde olmaktan çok mutluyuz. İş haricinde insani boyutunda da çok kıymetli hikayeler yaşıyoruz, görüyoruz. Bunlar son derece önemli. Deprem sürecinde de bunu örnekleriyle görüyoruz. Kendini yalnız hissetmiyorsun. Dayanışmanın olması çok kıymetli. Böyle bir ortamda olmaktan mutluyuz.