Aynı zamanda Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Üyesi de olan Kuşgöz İzmir Vinç Kiralama A.Ş. Genel Müdürü Levent Kuşgöz, kapak konumuz kapsamındaki sorularımızı da değerlendirdi. Kuşgöz, “Çandarlı Limanı, Deniz Üstü Rüzgâr Türbinlerinin Limanı haline getirilirse üreticiler daha fazla yatırım yapmaya hazır” dedi.
Levent Kuşgöz, aynı zamanda Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği(TÜREB) Yönetim Kurulu Üyesi… Kuşgöz İzmir Vinç Kiralama A.Ş. Genel Müdürü olan Levent Kuşgöz, dünya ve Türkiye piyasalarında yaşanan her türlü belirsizliklere rağmen rüzgâr enerjisi konusunda yatırımcı iştahının olduğunu söyledi. Kuşgöz, “Rüzgar enerjisinde 10 bin MW’yi 50 bin MW’ye çıkarmak için yatırımcı iştahı var. Yenilenebilir enerji yatırımlarında daha hızlı koşmalıyız” dedi.
Enerji Bakanlığı’nın yenilenebilir enerji konusundaki 10 senelik ihale takvimini açıklamasının yatırımcının öngörüde bulunması için önemine vurgu yapan Kuşgöz, ayrıca YEKDEM ile sağlanan finansman mekanizmasının devam etmesi çağrısında bulundu.
Firma olarak enerji sektöründeki çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Endüstriyel tesislerin inşasında kullanılan vinçlerin kiralama işini yapıyoruz. Doğal gaz santrali, petrokimya santrali, enerji santralleri, büyük köprü baraj inşaatları gibi…
Ana faaliyet konumuz olan Vinç Kiralama işini sürdürürken bir açıdan da yenilenebilir enerji konusunda yatırımcı olduk. Rüzgar Santrallerinin kurulması alanındaki vinç pazarında Türkiye’de 2007 yılından bu yana yaptığımız çalışmalarla yaklaşık yüzde 40 pazar payı elde etmeyi başardık. Müşterilerimiz türbin üreticileri. Biz müşterilerimizin sadece Türkiye’de değil bölgede de tedarikçileri olduk. Orta Doğu, Kuzey Afrika Bölgesi, Türk Cumhuriyetleri, Balkan Ülkeleri’ndeki projelerinde de destek ve hizmet veriyoruz. 2020 yılında ilk yenilenebilir enerji yatırım projemiz olan 10 MW’lık Ordu-Akkuş İlçesindeki rüzgâr santralimizi devreye aldık. İlave kapasite yatırımlarımız olacak. Onun haricinde de İstanbul 30 MW, İzmir’deki 20 MW olmak üzere toplamda 50 MW ilave rüzgâr santralleri yapmak için çalışmalarımız devam ediyor.
Rüzgâr santralleri konusunda Türkiye’de yatırımlar ne yönde ilerliyor?
TÜREB rakamlarına göre; Türkiye’de şu anda 10 bin megavatlık bir kapasite var. 2026 yılına kadar bunu 20 bine çıkması hedefleniyor.
Sektörün bu kadar hızlı büyüyecek gücü var mı? Yatırımcı bugünkü Türkiye ve dünya konjonktüründe bu riski göze alabiliyor mu?
Türkiye’de rüzgâr potansiyeli teorik olarak aslında 70-80 bin megavat civarında. Rüzgâr santralini yaptığınız zaman onu şebekeye bağlayacak elektrik iletim altyapısına ihtiyacınız var. O alt yapıyla sınırlı olarak 40-45 bin megavat seviyesinde. Biz şu anda 10 bin megavattayız. Bu yatırımlar son yıllarda yapıldı. Yatırımcıların iştahı çok fazla var. Sektörde destekleme mekanizması olan YEKDEM alım mekanizmasıyla yatırımcının iştahı daha çok belirdi.
Yatırımcının alım mekanizmasında baktığı bazı kriterler var. Enerji yatırımı yoğun sermaye gerektiriyor. Banka kredisi kullanılmak zorunda. Finansmanı sağlayan; ister Türkiye’den ister yurt dışından olsun, projekte edilebilir bir gelir görmek ister. Öngörülebilir bir baz yarattığında gerek Türk bankaları gerekse yabancı bankalar kredi verebiliyor.
Türkiye’de 10 bin megavatı 20,30,50 bine çıkarmak için yatırımcı iştahı var. 20 bin megavata 3-4 senede yapabilmek iddialı bir hedef. İştah anlamında ve teorik anlamda sıkıntı yok. Her türlü belirsizliğe rağmen ciddi bir yatırımcı iştahı var. Önümüzdeki günlerde Yeşil Mutabakat başlığını daha fazla konuşacağız. Bu global bir sorun ve Türkiye’de bu sorunun bir parçası.
Sorun nedir?
Elektrik üretimi için dünyada hala daha çok doğal gaz, kömür ve fosil yakıtlar kullanılıyor. Bunların çevreye olan zararları yanında siyasi ve politik etkileri de etkili oldu. Pandemiden sonra özellikle görüldü ki kömür kaynaklarının bazı ülkelerin ellerinde olması sıkıntı yarattı. Gaz kaynakları ülkelerin tekelinde. Maliyet ve navlun maliyetleri artıyor.
Rüzgâr bizim kaynağımız bizim üzerimizde esiyor. Güneş doğuyor, akarsular burada akıyor. Termal var diyoruz sıcak su bizim kaynağımız. Ama siz doğal gaz ve kömürle Türkiye’de elektrik ürettiğiniz zaman bunu ithal ediyor olmanız lazım. İthal etme anlamında zaten dünyada fiyatıyla ilgili sıkıntı yaşanıyor. Ciddi döviz kaybından bahsediyoruz. Ülke olarak döviz kaynaklarımızı daha da güçlendirmemiz gereken ekonomik modele ihtiyacımız var. Bunların yarattığı sıkıntılardan da kurtulmak için fosil yakıtlarından uzaklaşılması ve yenilenebilir enerjinin artması gerekiyor. Ülkemizin enerji politikasında yenilenebilir önceliklendiriliyor. Yeni yatırım anlamında kömür ve doğal gaza izin verilmiyor.
O zaman enerji politikası açısından eleştirmek haksızlık olur.
Haksızlık olur. Yenilenebilir enerjinin daha fazla artması için yapılması gerekenler var. Enerji Bakanlığı ve bu konudaki yetkili devlet kurumları gerekli çalışmalar yapıyor ve bu bilgiler paylaşılıyor. Bu konuda ülke olarak hızlı koşmamız lazım.
Sizin sektör olarak beklentiniz nedir?
Birincisi önümüzdeki 10 sene için her sene yapılacak ihalelerin ne olacağı bugünden açıklansın. O takvimde de ilerlensin. İkincisi ise bankaların bu işi finanse edebilecekleri mekanizmanın kurulması ve işletilmesinde kararlılık devam etsin. O konuda bir noktaya geldik. YEKDEM bu kararlılıkta yapıldı ve onun faydası görüldü. 10 bin megavat yatırım yapıldı. Format değiştirse de sürdürülebilir bir şekilde devam edilmesini istiyoruz. En önemli şey, yeni proje stoku oluşturulmasındaki sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik.
Ana faaliyet konumuz olan Vinç Kiralama işini sürdürürken bir açıdan da yenilenebilir enerji konusunda yatırımcı olduk. Rüzgar Santrallerinin kurulması alanındaki vinç pazarında Türkiye’de 2007 yılından bu yana yaptığımız çalışmalarla yaklaşık yüzde 40 pazar payı elde etmeyi başardık.
Yeni proje stokunun oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken hususlar neler?
Ülkemiz yenilenebilir enerji konusunda özellikle rüzgârda sanayileşmeyi de başardı.
İzmir bu konuda çok önemli bir yer. YEKDEM’deki alım garantisine yerli ürün kullanılmaktan dolayı ek teşvik verildi. Sanayi, Enerji Bakanlığı üzerinden teşvik edildi. Kulelerini, kanatlarını, jeneratörlerini Türkiye’de üretmek üzere bu teşvik verildi ve fabrikalar kuruldu. Bu fabrikaların da yüzde 90’ı İzmir Havzası’nda kuruldu.
Bu fabrikalar çok büyük istihdam yaratıyor ve bu fabrikalar üretimin yüzde 80’ini ihraç ediyor. Mesela bir kanat üreticisi bir kanat modeli bir türbin üreticisini dünyada 3-5 tane lokasyonda üretiliyor. Türkiye ve İzmir onların arasına girmeyi başardı.
Türkiye’de üç kanat fabrikası İzmir il sınırlarında…
Evet. Ama bizim buradaki iç Pazar büyüklüğümüz de önemli bir yatırım nedenidir. Bu firmalar Türkiye’deki iç pazarın büyüklüğüne geldi, yatırım yaptı. İstihdam sağlandı. Çok ciddi ihracat oluyor. İşte Rüzgâr Santrali Yatırımları sürdürülebilir bir şekilde devam ederse, bu Sanayi Yatırımlarının devamlılığı noktasında da iş perçinlenmiş olur. Çünkü yarın öbür gün Türkiye iç pazarında siz yeni proje stoku oluşturamazsanız ve bu sektör burada ölürse; bu yatırımlarda birkaç sene sonra Hindistan olur başka ülkeler olur daha cazip kendi iç pazarlarını da besleyebilecek pazarlara kayabilir. Kaymasa bile şu anki gelişmesi durabilir. Şu anda İzmir’de yaklaşık 10-15 bin kişinin çalıştığı bir ekosistemden bahsediyoruz. İzmir’de hem sanayileşme anlamında daha türbinin yapılmayan bazı parçaları da var. Bunlarda burada yapılabilir.
Hangi parçalar?
Jeneratör bunlardan bir tanesi. Bazı Türbin Üreticilerinin yerli olarak üretilen jeneratörleri var ama Nasel tip jeneratör dediğimiz kısmın şu anda üretimi yok. Onunla ilgili Türkiye’nin yaptığı güzel bir şey; YEKA 1 yarışması yapıldı. YEKA 1’de yüzde 65-70 yerlilik oranında bir türbin üretilmesi öngörüldü. Onunla ilgili kazanan Siemens Gamesa firması İzmir’de fabrika kurdu. Hatta bir AR-GE Merkezi de açması istendi. Mekanizma doğru kuruldu.
Ancak YEKA 1 yaşanan konjonktürel zorluklardan dolayı şu anda başlayamadı ama kısa sürede başlayacak. Bu doğru kurulan işler yapılan kazanımların devam etmesi için de sektörün ileriye yönelik proje stokunu her zaman canlı tutması lazım.
Bu konuda İzmir’in stratejik bir eylem planına ihtiyacı var mı?
Rüzgâr sanayisi konusunda İzmir bir hub oldu. Doğaçlama gitti ama bu yatırımların İzmir’e gelmesinde bazı avantajlar var. Birincisi liman avantajı… İzmir Kalkınma Ajansı’nın burada çok büyük rol üstleniyor. Organize sanayi bölgeleri kuruldu. Rüzgarla ilgili bir tane ihtisas organize sanayi bölgesi kuruluyor. İzmir için ikinci potansiyel olan rüzgârın Dünya da hızlı büyüme gösteren başka bir alanı daha var o da Deniz Üstü Rüzgâr Santralleri. Deniz Üstü rüzgâr türbinlerinin üretimleri deniz kenarında olmak durumunda. Çandarlı Liman Bölgesi bu konuda inanılmaz önemli bir yer. Liman arkası bölgede kanat üreticilerinin fabrikaları var.
Çandarlı Limanı bugün Deniz Üstü rüzgâr türbinlerinin limanı haline getirilirse üreticiler için büyük bir avantaj haline gelir. Firmalar da ilave yatırım yapmaya hazırlar. Bu uzmanlaşma gerek istihdam gerekse zaman ve maliyet açısından tasarruf…