Türkiye’nin özellikle rüzgâr ve güneş alanında sahip olduğu kaynaklar ile birlikte mevcut teşviklere ilave olarak yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik gerçekleştirecek düzenlemeler, yenilenebilir enerji sektörüne yatırımların artarak devam etmesini sağlayacak gibi görünüyor.
2030 yılına kadar dünyada yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımın 5,1 trilyon dolar seviyesinde olması öngörülüyor. 5,1 trilyon dolarlık yatırımın, 967 milyar dolarlık bölümünün Avrupa’da gerçekleştireceği ve Avrupa’daki kurulu kapasitenin 2030 itibariyle, 557 GW seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde, yenilenebilir enerji kapasitesinin, 2030’a kadar 60 kat artacağı öngörülüyor. Bu bölgelerde kurulu kapasitenin 2030 yılı itibariyle 107 GW seviyelerine ulaşması öngörülüyor.
Ekonomik büyüme, artan kişi başına gelir, olumlu demografik eğilimler ve yüksek şehirleşme hızı Türkiye’de, hızlı büyüyen bir enerji piyasasının oluşmasını beraberinde getirdi. Bu talebin 2023 yılında yaklaşık yüzde 7 artacağı tahmin ediliyor.
Enerji santrallerine sıcak bakmayan Türk halkı yenilenebilir enerjide tercihini güneş ve rüzgârdan yana kullanıyor. En çok karşı çıkılan enerji santrallarını ise önce nükleer, sonra da kömür oluşturuyor. Güneş ve rüzgâr enerjisine karşı olanlar ise yok denecek kadar az.
Hem yatırım maliyetlerinin yıllar içinde düşmesi, hem de teknolojik gelişmelerle rüzgârın çok daha tahmin edilebilir ve ölçülebilir hale gelmesiyle rüzgâr enerjisi yenilenebilir enerji kaynakları arasında en verimlilerinden bir tanesi olarak kabul ediliyor. Yapılan araştırmalara göre, dünyada yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar son dönemde 300 milyar dolara yaklaştı. Yenilenebilir enerjide bir önceki rekor, 2011’de 279 milyar dolar olarak kaydedilmişti. Gelişen ekonomilerin yenilenebilir enerji yatırımları, gelişmiş ülkelerde yapılan yatırım seviyesini geçti. Gelişen ekonomilerde temiz enerji kaynaklarına 156 milyar dolar harcanırken, gelişmiş ülkelerde bu miktar 130 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dünyada rekor seviyede gerçekleşen yenilenebilir enerji yatırımlarının yüzde 36’sı 102,9 milyar dolarla Çin’de gerçekleşti. Hindistan’da 10,2, Güney Afrika’da 4,5 ve Meksika’da ise 4 milyar dolar yatırım yapıldı.
Yapılan araştırmalara göre, Türkiye, Fas ve Uruguay ise yenilenebilir enerjiye 1 milyar dolardan fazla kaynak ayırdı. Enerjide sunduğu geniş kapsamlı yatırım fırsatları bakımından yükselen yıldızlar arasında yer alan Türkiye; Brezilya, Şili, Mısır, Hindistan, Kenya, Meksika, Fas, Filipinler, Güney Afrika ve ABD ile birlikte yenilenebilir enerjinin büyümekte olan pazarlarını oluşturuyor. Türkiye’nin temiz enerji yatırımları ve girişimleri açısından geçtiğimiz yılı oldukça verimli geçirdiğini görüyoruz. Türkiye’nin elektrik üretimi kurulu gücüne eklenen 3 bin 630 MW kapasitenin yüzde 97’sini hidroelektrik dâhil yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Türkiye’de küresel eğilimlere paralel olarak akıllı şebekeler ve depolama alanında da yeni girişimler başladı. Türkiye’nin özellikle rüzgâr ve güneş alanında sahip olduğu kaynaklar ile birlikte mevcut teşviklere ilave olarak yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik gerçekleştirecek düzenlemeler, yenilenebilir enerji sektörüne yatırımların artarak devam etmesini sağlayacak gibi görünüyor.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Enerji Çalışma Grubu tarafından hazırlanan ‘Enerji Görünümü 2021’ raporuna göre, 2020 yılında küresel çapta etkilere yol açan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını enerji talebinin azalmasına yol açtı.
Elektrikte talep ve üretim rekorlarının kırıldığı 2021 yılında ise rüzgâr ve güneşe dayalı elektrik santrallerinden üretilen elektrik enerjisinin toplam enerji arzındaki payı arttı.
Rapora göre, santrallerin çevre dostu olması, üretim maliyetlerinde artan düşüş eğilimi ve yeni teknolojiler sayesinde santrallerin elektrik şebekesine uyumunun artması bu süreçte rol oynadı.
Ocak-ekim döneminde elektrikte talep 274,1 teravatsaate (TWh) ulaşırken, aynı yıl dünya genelinde ekonomik faaliyetlerin yeniden canlanmaya başlamasıyla sanayide birincil enerji ve elektrik talebinde artış yaşandı. 2021 yılının yedi ayındaki toplam doğal gaz tüketimi, rekor olarak anılan 2017 yılının aynı dönemine göre yüzde 13 artış gösterdi.
Raporda şu başlıklar dikkat çekti: “2021 yılının ilk 10 aylık talep miktarı 274,1 TWh ile 2020 yılı toplamının yüzde 18,6 üzerinde gerçekleşti. 2020 yılı yerine 2017- 2019 dönemi ile karşılaştırma yapıldığında ise 2021 yılının ilk 10 ayında ortalama yüzde 9,3’lük seviyede bir yıllık büyüme gözleniyor. Aynı dönemde, günlük veriler itibarıyla rekorlar kaydedilen ağustos ayında gerçekleşen 32,5 TWh’lik aylık toplam elektrik talebi de en yüksek aylık talep olarak kayıtlara geçti.”
Yeşil Dönüşümün yalnızca bir iklim değişikliği politikası olmadığına, yeni bir ticaret ve dış politika çerçevesi olduğuna dikkat çeken kanaat önderleri, Türkiye’nin yeşil dönüşüme uyumda geç kalmaması gerektiğinde birleşiyorlar.
ENERJİ TALEBİNİN GÜNEŞ VE RÜZGÂR ENERJİSİNİN ELEKTRİK ÜRETİMİNDEKİ PAYI ARTIYOR
Talep ve üretim rekorlarının kırıldığı 2021 yılında yenilenebilir enerjinin, özellikle rüzgâr ile güneşe dayalı elektrik santrallerinden üretilen elektrik enerjisinin toplam enerji arzındaki payı giderek artıyor. Bu durumun arkasında yatan başlıca etkenler söz konusu santrallerin çevre dostu olması, üretim maliyetlerindeki artan düşüş eğilimi ve yeni teknolojiler sayesinde bu tip santrallerin elektrik şebekesine uyumunun artması olarak sıralanıyor. Öte yandan, yenilenebilir bir kaynak olan hidroelektrik santrallerden üretilen elektriğin payında yüzde 10,3 seviyesinde bir azalma gerçekleşti, söz konusu gelişmede 2021 yılında yaşanan kuraklık belirleyici oldu.
YEKDEM MEKANİZMASI AÇIKLANDI
30 Ocak 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile 30 Haziran 2021 tarihinden sonra devreye giren santraller için yeni şartlar içeren Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) mekanizması açıklandı. Karara göre, 1 Temmuz 2021’den 31 Aralık 2025’e kadar işletmeye girecek olan YEK belgeli üretim tesisleri için uygulanacak garantili satış fiyatları ve yerli aksam teşvikleri ile dolar-cent üst sınırları belirlendi ve belirsizlik ortadan kalkmış oldu. Söz konusu satış fiyatları, kaynak bazında üçer aylık dönemler halinde dolar (yüzde 24), euro (yüzde 24), TÜFE (yüzde 26) ve ÜFE (yüzde 26) şeklinde olacak.
GÜNEŞ VE RÜZGAR ENERJİSİNE 4, 5 VE 6’NCI BÖLGE TEŞVİKİ
Yatırımlara yeni teşvik geldi. İşletmelerin kendi tüketimleri için yapacakları lisanssız enerji yatırımlarına, en az 4’üncü Bölge teşviki sağlanacak.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bu destek paketiyle firmaların yenilenebilir enerjiyi tercih etmelerini hedeflediklerini söyledi. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum çerçevesinde bu kararı aldıklarını vurgulayan Bakan Varank, “Bu desteklerimizle hem karbon salımı azalacak hem de enerji maliyetleri düşecek.
Varank, güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretilmesine yönelik yatırımların halihazırda genel teşvik sistemi çerçevesinde desteklendiğini belirterek “Bu değişiklikle lisanssız faaliyet kapsamında ve bağlantı anlaşmasındaki sözleşme gücü ile sınırlı olmak kaydıyla güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretilmesine yönelik yatırımların faiz/ kâr payı desteği hariç olmak üzere en az 4’üncü bölgedeki desteklerden yararlanmasının önünü açıyoruz. Yatırımcılar, yatırımın bulunduğu yere bağlı olarak 5 ve 6’ncı bölge teşviklerinden de faydalanabilecek” dedi.
Varank, bu yeni düzenleme ile birlikte yatırımcıların KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyetine ilave olarak vergi indirimi getirdiklerini vurgulayarak “Ayrıca, yatırımcılar sigorta primi işveren hissesi desteğinden de faydalanabilecek” diye konuştu.
YETA VE YEK-G GELİŞİMİ
Nihai tüketiciyi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik kullanımına teşvik etmek amacıyla ortaya çıkan yeşil elektrik tarifesi (YETA), 1 Ağustos 2020 tarihinde uygulamaya geçti. Genellikle büyük ticari ve endüstriyel müşterilere sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma seçeneği sunmak için tasarlanan “Yeşil Enerji Bedeli” EPDK tarafından kWh başına 69,97 kuruş olarak belirlendi ve bu fiyat 2021 yılı Temmuz ayı itibarıyla 92,62 kuruşa yükseldi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik tedarik etmek isteyen tüketicilerin kullandıkları enerjinin bu kaynaklardan üretildiğinden emin olabilmeleri için, yeşil elektrik tarifesi kapsamında şeffaf ve güvenilir bir kanıtlama mekanizması olarak 14 Ekim 2020 tarihinde Yenilenebilir
Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi) oluşturuldu. 1 Haziran 2021 tarihinde işleme açılan Organize YEK-G Piyasası, EPİAŞ tarafından organize edilip işletilen ve YEK-G belgesinin piyasa katılımcıları arasında alış-satışının gerçekleştirildiği bir piyasa olarak şekilleniyor. İhraç edilen YEK-G belgelerinin 2021 yılı Ekim sonu itibarıyla karşılığı yaklaşık 8,2 milyon MWh.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ YATIRIMLARI VE FİNANSMANI ÖNEMİNİ ARTIRIYOR
Sanayi sektöründeki yüksek enerji tüketimi bu sektörü enerji verimliliği yatırımlarının teşviki için öncelikli hedef sektör haline getirdi. Türkiye’de bu konuda yürütülen proje ve desteklerin etkisiyle önemli gelişmeler yaşanıyor. Enerji etütleri, VAP’lar, ISO 50001 uygulamaları ve gönüllü anlaşmalar giderek artıyor. Bununla birlikte, sanayi sektörünün genelinde ama özellikle KOBİ’lerde halen çok büyük bir iyileştirme potansiyeli mevcut. İmalat sanayisinde iyileştirme alanları faaliyet kolları ve prosesler itibarıyla farklılık göstermekle birlikte, hemen her alt sektörde hâlâ kazanılmayı bekleyen önemli bir potansiyel olduğu görülüyor.
Yapılan araştırmalara göre, Türkiye, Fas ve Uruguay ise yenilenebilir enerjiye 1 milyar dolardan fazla kaynak ayırdı. Enerjide sunduğu geniş kapsamlı yatırım fırsatları bakımından yükselen yıldızlar arasında yer alan Türkiye; Brezilya, Şili, Mısır, Hindistan, Kenya, Meksika, Fas, Filipinler, Güney Afrika ve ABD ile birlikte yenilenebilir enerjinin büyümekte olan pazarlarını oluşturuyor.
YENİ FİNANSAL ENSTRÜMANLARA YÖNELİK ARAYIŞLAR SÜRÜYOR
Yenilenebilir enerji finansman ihtiyacının artması, yeni finansal enstrümanlara yönelik bir arayışı da beraberinde getirdi. İklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeyi, iklim değişliğine direnç ve uyum sağlamayı amaçlayan ulusal veya uluslararası piyasalardan sağlanabilen iklim finansmanının bir bölümünü de yeşil tahviller oluşturuyor. 2021 yılı ilk çeyreği itibariyle toplamda 3 milyar doları aşan tutarda çevreci, sosyal ve sürdürülebilir tahvil ihracı gerçekleştirildi. Mart 2021’de yayınlanan Ekonomi Reformları Paketi’nde yer alan SPK Yeşil Tahvil ve Yeşil Kira Sertifikası Rehberi Eylemi hazırlıkları başlığında çevreye olumlu katkı sağlayacak yatırımların finansmanının teşvik edilmesi hedeflendi. Böylelikle yenilenebilir enerji projeleri yatırımlarının finansman imkanlarının çeşitlenmesi yönünde mevzuatsal açıdan düzenlemenin yolu açıldı.
ENERJİ ARZ VE GÜVENLİĞİ ENERJİNİN DEPOLANMASINDAN GEÇİYOR!
Küresel ölçekte enerji ihtiyacının katlanarak arttığı dönemde, 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefleri enerji verimliliği ve enerji depolamayı ön plana çıkarıyor. Enerji depolamanın, yenilenebilir enerji kaynaklarının verimini artıracağını belirten Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, “Enerji depolamasının artması için devletin özendirici teşvikleri büyük önem taşıyor. Teşvik kapsamlarının değerlendirilmesi ülkemizin hem karbonsuzlaşma hedefine ulaşmasında hem de şebeke stabilitesinin sağlanmasında büyük önem arz edecektir” diyerek enerji depolamanın önemine dair açıklamalarda bulundu.
ENERJİ DEPOLAMADA TEŞVİK KAPSAMLARI DEĞERLENDİRİLMELİ
Yenilenebilir enerjinin yoğun olarak kullanıldığı günümüzde ve gelecek konjüktürde üretilen enerjinin etkin olarak kullanılmasının artacağını belirten Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, “Enerjinin dünya genelinde önde gelen ve araştırmaları yoğun olarak yapılan hidrojen, pil teknolojileri ve pompaj depolamalı yöntemlerle depolanması için yatırım çalışmalarının başlaması, ilk aşamada devlet tarafından özendirici teşvikler ihtiyacını doğurmaktadır. Mayıs 2021’de yayınlanan “Elektrik Piyasasında Depolama Faaliyetleri Yönetmeliği” kapsamının genişletilerek, teşvik kapsamlarının değerlendirilmesi ülkemizin hem karbonsuzlaşma hedefine ulaşmasında hem de şebeke stabilitesinin sağlanmasında büyük önem arz edecektir. Bu vesileyle yeni kapasite artışlarıyla, enerji kayıplarının engellenmesine, kömür ithalatının düşmesine olanak sağlaması beklenmektedir” dedi.
YENİLENEBİLİR ENERJİ ÜRETİMİ HIZLANDI ANCAK DAHA GİDECEK ÇOK YOL VAR SEKTÖR
Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına hız verdiği son 8 yılda toplam kurulu güç yüzde 40 artarken, rüzgârda 8, güneşte 195 kat büyüme yaşandı.
Kamu ve özel sektör, çeşitli kanallardan bu teşvikin uzatılması veya yeniden şekillendirilmesi arayışı içine girdi. Özel sektör kur oynaklığından yakınarak dövize dayalı bir alım sistemi talep etse de kamu dövize endeksli kontratlardan kaçınmaya çalışıyor. Türkiye’de henüz potansiyel tam değerlendirilemese de özellikle yerli donanım üretimlerinin de oluştuğu bir yatırım dönemi yaşandı.
Türkiye’nin güneş enerjisi kurulu gücü 2014’te 40 MW düzeyinden, 2021 sonu itibariyle 7 bin 815,6 MW seviyesine ulaştı. Bunun 6 bin 359,9 MW’ı kurulu lisanssız santrallerden oluşuyor. Rüzgâr enerjisi kurulu gücü ise 2021 yılı sonunda 10 bin 585 MW’a ulaştı. 2010’da rüzgâr enerjisi kurulu gücü 1.329 MW seviyesindeydi. Bu veriler ışığında, güneş ve rüzgâr santralleri yatırımlarının hızlandığı dönem olan 2010’lu yıllardan itibaren güneş enerjisi kurulu gücü 195 kat, rüzgâr enerjisi kurulu gücü ise 9 kat artmış oldu. 2021 sonu itibariyle Türkiye kurulu gücünün yüzde 7,8’i güneş, yüzde 10,62’si rüzgâr enerjisine dayalı santrallerden oluşuyor.
Kurulu kapasiteler dışında, fiili üretime bakıldığında, kuraklık yaşanan bir yıl olan 2021’de toplam enerji üretiminin yüzde 13,6’sı rüzgâr ve güneşten gerçekleşti. 2020’de yüzde 26 düzeyinde olan hidroelektriğin payı, 2021’de yüzde 17’ye düştü.
Ancak, sektör yetkilileri barajların yeterli seviyeye ulaşmasıyla bu payın artacağına işaret ediyor. Hidroelektrik harici, rüzgâr, güneş, biyokütle vb. her türlü yenilenebilir enerji üretimi 2021’de, yüzde 18 üretim payına ulaştı.
Rüzgâr enerjisinde, TÜREB veri tabanına göre, aralık ayı sonu itibariyle 231 firmanın 272 santrali bulunuyor. Bu santrallerin kurulu gücü 10 bin 585 MWm’yi geçmiş durumda. Santrallerde 3 bin 868 türbin yer alıyor. 22 firmanın 24 projesinde 926,86 MWm kurulu güçteki yatırımı da devam ediyor. Lisans verilmiş 215,2 MWm kurulu güçteki 9 proje de üretime geçmek için bekliyor. Türkiye’de güneş enerjisi santral sayısı ise 8 bin 389 adet oldu.
Rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretiminde, doğal duruma bağlı olunduğu için elektrik üretiminde yedek ve maliyet kontrolü gibi fonksiyonlarıyla yer veriliyor. Büyük tüketimleri karşılayacak enerji depolamaya yönelik teknolojiler ise henüz araştırma aşamasında bulunuyor. Bu dezavantajlara rağmen, Türkiye’nin güneş ve rüzgâr potansiyelinin yüksek olması nedeniyle, bu alana yapılacak büyük yatırımların, elektrik üretiminde oluşabilecek olası kayıpları kapatmaya yönelik bir fonksiyon taşıyıp taşıyamayacağı sorusu da gündemde duruyor.
“YENİLENEBİLİRDE TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPMANIN TAM ZAMANI”
PwC Türkiye Şirket Ortağı ve Enerji Altyapı ve Doğal Kaynaklar Sektör Lideri Murat Çolakoğlu, elektrik tüketimiyle ilgili modellemelerde önümüzdeki dönemde yıllık en az yüzde 3’lük büyüme öngörüldüğünü, bunun büyük bir kısmının yenilenebilir enerjide ve özellikle lisanssız güneş enerjisi sektöründe gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. Çolakoğlu, “Bazı zorluklar olsa da bunların geçici olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte hem yerli hem yabancı yatırımcı açısından Türkiye’ye yatırım yapmanın tam zamanı olduğu aşikar.
Yeter ki yatırımcının önünü açalım, öngörülebilir olalım” dedi.
TEŞVİK BELGESİNDE ASLAN PAYI GÜNEŞİN
Yatırım teşviklerinin güncellenmesi konusunda detaylı bilgiler aktaran PwC Türkiye Dolaylı Vergi Hizmetleri Direktörü Yasemin Bekgöz de son 5 yılda yaklaşık 50 bin yatırım teşvik belgesi düzenlendiğini ve özellikle pandemi sonrası dönemde hem yatırım teşvik belgeleri hem de katma değerli yatırımlar açısından ciddi bir hareketlenme olduğunu belirtti. Yalnızca 2021 yılında 12 bin 500’ün üzerinde teşvik belgesi düzenlendiğine dikkat çeken Yasemin Bekgöz, bunun da sabit yatırım tutarına yönelik yaklaşık 300 milyar TL’lik bir harcama ve 380 bin kişilik yeni istihdam kazandırılması öngörüsü getirdiğine dikkat çekti. Bekgöz, 2019-2021 döneminde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi alanında düzenlenen bin 750 yatırım teşvik belgesinin yüzde 87’sinin GES yatırımları için alındığını vurguladı.
GES’E 5 MİLYAR DOLARLIK YENİ YATIRIM DOPİNGİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rüzgar ve güneş yatırımlarına yönelik açıkladığı yeni teşvikler ile EPDK’nın Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payını arttıracak yeni bir dizi karara daha imza atması, 5 milyar dolarlık yeni enerji yatırımları için geri sayım başlattı.
GENSED Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir, “Yeni kararlar çerçevesinde güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımları için 2787 MW’lık kapasitenin EPDK’ya bildirilmesi, sektöre yeni yatırımcılar ve üreticiler kazandıracak. Ülkemiz yeni yatırımlarla, uluslararası alanda çok daha efektif hale gelecektir. Sektörümüze hem yeni bir soluk hem de yeni bir bakış açısı getirecek yeni kararlar, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak’’ diye konuştu.
TÜRKİYE GES’TE DÜNYA MARKASI OLMA YOLUNDA
Güneş enerjisi yatırımcılarına sağlanacak vergi istisnası ve prim desteği gibi teşviklerin sektörde yatırımları artıracağına inandıklarını kaydeden Özdemir, güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımcılarına KDV istisnası ve gümrük vergisine ilave olarak yüzde 30 oranında vergi indirimi ve 6 yıl boyunca sigorta prim işveren hissesi desteği sağlanacak olmasının sektörü oldukça rahatlatacağını söyledi. Özdemir, Türkiye’nin GES ekipman üretim maliyetleri konusunda ekonomik fiyatlarla rekabetçi bir üretim çizgisinde olduğunu, Türk GES sektör üreticilerinin uluslararası bir marka olma yolunda ilerlediğini kaydetti.
TARIMDA 100 MİLYAR TL’YE YAKIN YENİ GES PROJELERİ
Türkiye çapında 100 milyar TL’ye yakın GES ile tarımsal sulama projesi yatırımlarının gerçekleştirilmesine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Özdemir, “Yeni gelişmeler ışığında Türkiye’nin her yerinde yeni GES’lerin yapılacak olması sektörümüzü heyecanlandırdı. Çiftçilerin elektrik maliyetlerini azaltmak ve fazla elektrik üretimlerini de satarak gelir elde etmesine imkân tanıyacak yeni gelişme, sektörümüze heyecan kattı. Proje ile Türkiye yeni 1.000 MW’lık bir kurulu güç kazanım daha elde edecek” dedi.
Son gelişmelerin Türkiye’de GES sektörünü yatırım merkezi yapacağının da altını çizen Özdemir, şunları söyledi: “Lisanssız güneş enerjisi üretimi konusunda alınan son kararlar da Türk GES sektörünün cazibesini daha da artıracak. Özellikle lisanssız güneş enerjisi üretimi adına çok sevindirici gelişmeler var. Kararlar, Türkiye’nin en büyük ticaret partneri olan Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat kapsamında sınırda karbon vergileri uygulamaya hazırlandığı bir dönemde sanayi işletmeleri için müjde anlamına geliyor. Ülkemizde güneş enerjisi yatırımları her geçen gün çok daha cazip hale geliyor.”
AVRUPA’DA YENİ RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALLERİNE 41 MİLYAR EURO YATIRIM!
WindEurope raporuna göre, Avrupa’da yeni rüzgâr enerjisi santrallerinin kurulumuna 2021 yılında 41 milyar euro yatırım yapıldı. Bu yatırım karada ve denizdeki yaklaşık 25 GW’lik yeni rekor kurulum kapasitesini finanse etse de 2030 iklim hedeflerini karşılamak için gerekli olan yıllık 35 GW’nin çok altında kalıyor. Geçen yıl 1,4 GW kurulum gerçekleştirilen Türkiye’de ise 803 MW güçte Rüzgar Enerjisi Santrali (RES)’in inşa aşamasında olduğunu aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, 2021 yılında Türkiye’ye de yapılan finansal yatırımın 1 milyar euro olduğunun altını çizdi. WindEurope’un Finans ve Yatırım Trendleri raporuna göre, Avrupa’da, 2021 yılı boyunca yeni rüzgâr santrallerine 41,4 milyar euroluk yatırım yapıldı.
Yatırımlar, bir yıl içerisinde finanse edilen rüzgâr enerjisi kapasitesinde rekor olan 24,6 GW’lik yeni hacmin önümüzdeki yıllarda hayata geçirilmesini sağlayacak. Bu genel rekora rağmen Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde 2021 yılında yalnızca 19 GW’lik yeni rüzgâr enerjisi kapasitenin finanse edilmesiyle, 2030 yılına kadar 480 GW olarak hedeflenen kurulu rüzgâr enerjisi gücünün oldukça altında kalınıyor. AB’nin belirlediği hedeflere ulaşılması için 2030’a kadar her yıl 35 GW güçte yeni RES’lerin inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, geçen yılı rekor kurulum ile kapatan Türkiye’nin aynı zamanda kara rüzgarına finansal yatırım konusunda ilk 10 Avrupa ülkesinden biri olduğunu da belirtti.
TÜRKİYE 1 MİLYAR EURO FİNANSAL YATIRIM ELDE ETTİ
Avrupa, 2021 yılında devreye alınan 17,4 GW kurulu rüzgâr enerjisi gücüyle yüzde 40 yenilenebilir enerji hedefine ulaşmak için gerekenin yalnızca neredeyse yarısına ulaşırken Türkiye, 1,4 GW yeni kapasite kurulumu ile Avrupa’da karada en çok rüzgâr türbini kurulumu gerçekleştiren 3’üncü ülke oldu. Türkiye’de güncel olarak 3 bin 983 kurulu rüzgâr türbininin olduğunu aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, Türkiye’de geçen yıl yeni rüzgâr türbinlerinin finansı için 1 milyar euro yatırım gerçekleştiğine ve en çok yatırım alan 10 Avrupa ülkesinden biri olduğuna dikkat çekiyor. 803 MW kapasitesindeki 273 rüzgâr enerjisi santralinin ise halen inşa halinde olduğunu ve yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların artarak devam etmesi gerektiğini belirten Aydın, rüzgâr enerjisi tedarik zincirini koruma ve güçlendirme için ayrıca izin ve teşvik süreçlerinin geliştirilmesine ve güçlü bir yenilenebilir enerji servisleri pazarına ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
“YEKDEM, DOLAR BAZLI VE 20 YIL ALIM GARANTİLİ OLMALI”
Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök, özellikle enerji fiyatlarındaki son artışlar ve piyasada hala devam etmekte olan hem kur hem enerji fiyatlarındaki volatilite nedeniyle yenilenebilir enerji sektörünün zora girdiğini söyledi. Özkök, “YEKDEM, dolar bazlı 20 yıl alım garantili olmalı. Sektörün bugünlere gelmesinde daha önce uygulanan ve başarısı kanıtlanmış YEKDEM modelinin büyük payı vardı. Ülkemiz büyümeye devam ediyor, aynı paralelde enerji ihtiyacı da artıyor. Bir enerji dar boğazına girmemek adına biz sektör olarak tekrar bu başarılı modele geri dönülmesini talep ediyoruz” dedi.
Yeni YEKDEM ile henüz bir santral yatırımı yapılmadığına dikkat çeken GÜYAD Başkanı Özkök, bu durumun yeni mekanizmadaki fiyatların doğru olmadığının en büyük göstergesi olduğunun, eğer uygulanabilir bir YEKDEM mekanizması belirlenmez se enerji yatırımlarının duracağının altını çizdi.
Enerji gazetecileriyle online sohbet toplantısında buluşan Özkök, doğalgaz ve kömür fiyatlarındaki artış sebebiyle piyasa takas fiyatının 1.225 TL/ MWh (91,5 ABD Doları/Mwh) seviyesi ile YEKDEM f iyatlarının çok üstüne çıktığını, YEKDEM’den yararlanan sayısız yenilenebilir enerji projesinin bugün sisteme ucuz elektrik sağlayan üreticiler konumuna geldiğini ve bu durumun önümüzdeki dönemde de devam etmesini beklediklerini, ancak artan enerji ihtiyacına karşın lisansa derç edilen elektrik kapasitesi ile sınırlı santrallerin atıl mekanik kapasitelerinin halen lisansa dercedilmediğini ve RES’lere geçmiş döneme ilişkin verilen cezaların gözden geçirilmesini talep ettiklerini de vurguladı. Özkök, bu tip ‘mesnetsiz’ cezaların yabancı kreditör ve finans şirketleri taraf ından yakından ve ‘endişe takip edildiğini hatırlattı.
“ŞU ANDA YEKDEM, PTF’DEN DAHA UCUZ, YENİ PROJE PLANLANAMIYOR”
Enerji ve elektrik ticaretinin baz fiyatı olarak değerlendirilen piyasa takas f iyatının (PTF) son dönemde çok büyük artış gösterdiğini belirten Özkök, “YEKDEM’den yararlanan sayısız yenilenebilir enerji santrali için geçerli olan 7,3 $cent/kWh’lik enerji satış fiyatının çok üstüne çıktı. Yalnızca GÜYAD üyeleri bile Türkiye’deki 100 bin MW’lık kurulu gücün yaklaşık 40 bin MW’ını temsil ediyor. Şu anda öngörülen YEKA ihale metodu ile ve 400 TL/MWh tavan fiyat uygulaması ile yeni proje yapmayı planlayan yatırımcı ne yazık ki yok denecek kadar az. Bu, büyük hızla yol alan ve başka ülkelerce örnek gösterilen bir sektöre ciddi darbe vurulması demektir. Türk enerji yatırımcıları yurt dışında yatırım fırsatları arıyor. Bizlerin YEKDEM’i tekrar canlandırarak bu yatırımları, arz güvenliğinin yakın gelecekte tehlikeye düşebileceği ülkemize yönlendirmemiz lazım” dedi.
Âtıl kapasitelerin bir an önce lisansa derç edilmesini öneren Özkök, “Ülkemizin artan enerji ihtiyacı için büyük önem arz eden âtıl kapasiteler sektörün yakından ilgilendiği bir diğer önemli konu başlığı. Halen; inşası ve kabulü tamamlanmış ve sisteme bağlı olduğu halde bağlantı kapasitesinde yer almayan 1.700 MW’ı aşkın rüzgâr ve güneş gücümüz mevcut.
Bu yatırımlar tamamlanmış olmalarına rağmen kapasite artışı kendileri için söz konusu olamıyor, neden? Bu durum özellikle enerji ihtiyacının arttığı bugünlerde ülkemizi elektrik üretimi açısından zora sokabilecek bir durumdur. Kapasite artışları ülkemize ancak olumlu katkı sağlayacak bir uygulamadır. Hal böyleyken mevcut kurulu santrallere kapasite artışı verilmemesi yerli ve mili kaynağımızdan yararlanılmaması, bunun sonucu olarak da ülkemizin cari açık sorununun büyümesi anlamına gelecektir. Büyümeye devam eden bir ülke olan Türkiye’de enerji ihtiyacı da artmaya devam edecektir. Bu sebeple 1kWh elektrik üretimi dahi olsa yenilenebilir enerjide tüm üretim imkanlarının yolu sonuna kadar açılmalı” diye konuştu.
“ENERJİ İHTİYACI ARTIYOR”
Özkök, enerji ihtiyacındaki artışın doğru yönetilmesi gerektiğinin belirterek, sürece ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Enerji üretimimizi zora sokarsak ülkemizin büyümesine ket vurmuş oluruz. Elektrikte bozulan arz-talep dengesini yeniden normale getirmeli ve elektrik kesintilerinin önüne geçmeliyiz. Emisyon hedefleri de düşünülünce burada yenilenebilir enerjinin önünü açmak elzem. Pek çok gelişmiş ekonominin ‘sıfır karbon emisyon taahhüdü’ verdiği dönemde bizim bundan geri kalmamız mümkün olamaz.
Ülke olarak planlamayı bugünden yapmamız gerek. AB Komisyonu’nun en geç 2026 yılında sınırda karbon uygulamalarını da devreye sokacağı düşünülürse sadece enerji sektörünü değil Türkiye’nin ihracat kapasitesini koruyabilmek adına da acilen harekete geçmemiz gerekiyor.
En pahalı enerji olmayan enerjidir. Sanayimiz durur ya da yavaşlarsa bunun bedeli hepimiz için ağır olur.”
“GÜNÜN GEREKLERİNE UYGUN REVİZYONLARDAN KAÇINILMAMALI”
Yenilenebilir enerji sektörü olarak beklentilerinin mevcut uygulama ve düzenlemelerin günün gerekliliklerine göre revize edilmesi olduğunu anlatan Özkök, “Yatırımcının önündeki engellerin kaldırılması ve dünya genelinde de devam eden böylesi dalgalı bir dönemde yenilenebilir enerjinin büyümesinin durdurulmamasıdır. Bunun için mevcut YEKDEM fiyatlarının revizyonu dahil her konunun gözden geçirilebilir olması gerektiğine inanıyoruz. Kısa vadede ucuz elektrik kullanmanın önünü açmak adına 20 yıl alım garantisi verilmesini ve fiyatların dolar bazlı olmasını öneriyoruz. Ayrıca ekipman ve ham madde fiyatları arttığı ve piyasa şartları değiştiği için bu şekilde planlanmış YEKDEM modelinin daha uygun olduğunu düşünüyoruz. YEKA modeli ise düşen ekipman fiyatları varsa uygulanabilir çünkü mevcut YEKA modelinde ihale edilmiş olan projelerin ekipman fiyatlarının artışı sebebiyle yapılamayacağını öngörüyoruz. Bizler bu ülkenin yatırımcısıyız, yapabileceğimiz her yatırım bu ülkeye katma değer sağlayacaktır. Bu noktada esneklik ve dinamikliğin sağlanması adına tüm bilgi birikimimizle katkı sağlamaya da hazırız” dedi.
GÜNEŞ ENERJİSİNDE 8 BİN MEGAVATI AŞAN KAPASİTE TÜRKİYE’NİN 78 İLİNE YAYILDI
Türkiye’nin güneş enerjisindeki 8 bin megavatı aşan kapasitesi 78 ilindeki santrallerden oluşurken, bu kapasitenin en yükseğini bulunduran Konya “güneşin başkenti” olarak öne çıkıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’nin elektrik kurulu gücü mart sonu itibarıyla 100 bin 334 megavata, güneş enerjisi kurulu gücü ise 8 bin 29 megavata ulaştı. Güneş enerjisinde 2014’te 40 megavat olan kurulu güç, yaklaşık 8 yılda 8 bin megavatı geçerek bu alanda bir eşik de aşılmış oldu. Güneş enerjisinin Türkiye’nin elektrik kurulu gücündeki payı da yüzde 8’e ulaştı.
Ağırlıklı olarak lisanssız santrallerin oluşturduğu güneş enerjisi kurulu gücü “dağıtık” yapısıyla öne çıkarken, Türkiye’nin 78 ilinde irili ufaklı güneş enerjisi santralleri bulunuyor.
Konya, 1167,50 megavatla güneş enerjisinde en yüksek kurulu güce sahip il. Bunu, 415,8 megavatı bulan kapasitesiyle Ankara, 383,5 megavatla Şanlıurfa, 346,5 megavatla Kayseri ve 306,9 megavatla İzmir takip ediyor. Kahramanmaraş 264,7 megavat, Gaziantep 260,8 megavat, Afyonkarahisar 252,3 megavat, Antalya 241,7 megavat ve Manisa 234,8 megavatla güneş enerjisinde kurulu gücü en yüksek ilk 10 şehir arasında yer alıyor.
Mersin 217,5 megavat kurulu güçle bu illeri izlerken, Türkiye’nin 20 ilinde 100-200 megavat, 9 ilinde de 50-100 megavat arasında güneş enerjisi kapasitesi bulunuyor. Güneş enerjisinde 18 şehirdeki kapasiteler 10-50 megavat arasında değişirken, 20 şehirde 10 megavat ve altında güneş enerjisi kurulu gücü mevcut. Rize, Hakkari ve Artvin ise Türkiye’de güneş enerjisi kapasitesinin bulunmadığı üç il olarak öne çıkıyor.
AB ÜLKELERİ 2030 İÇİN 1.000 GW’LIK GÜNEŞ GÜCÜ HEDEFİ İSTEDİ
Avrupa Birliği üyesi beş ülkenin enerji bakanları AB yönetimine gönderdikleri ortak bir mektup ile birliğin Rusya’ya olan enerji bağımlılığından kurtulması için güneş enerjisi hedeflerini yükseltmesi çağrısında bulundu.
Bloomberg haber ajansının haberine göre, mektup Avusturya, Belçika, İspanya, Litvanya ve Lüksemburg‘un enerji bakanları tarafından imzalandı. Mektupta birliğin 2030 yılı için güneş enerjisinde asgari 1.000 GW’lık toplam kurulu güç ile 70 milyon çatı üstü güneş enerjisi kurulumu hedeflemesi talep edildi.
Enerji Bakanlarının Avrupa Parlamentosu’nun Yeşil Mutabakat’tan sorumlu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile Enerji Komiseri Kadri Simson‘a hitaben yazdıkları mektupta her fotovoltaik panelin AB’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını anında ve doğrudan azaltabileceğine vurgu yapıldı. Mektupta aynı zamanda AB’nin Çin’e karşı üretimde bağımsızlık kazanması için de bu panellerin yüzde 75’inin birlik üyesi ülkelerde üretilmesine vurgu yapıldı. 2021 sonu itibariyle güneş enerjisi kurulu gücü AB ülkelerinde 158,4 GW’a, tüm dünyada ise 849,5 GW’a ulaştı.