Geçtiğimiz yıl 1,2 milyon adet bisikletin satıldığı sektörde, ithalata getirilen ek vergi ve döviz kurlarındaki yükselişe rağmen satışların bu yıl da artması bekleniyor. 600 milyon TL büyüklüğe sahip olan sektörün bu yıl 1,5 milyon adet satış rakamına ulaşması hedefleniyor
Trafik sorunu ve sağlıklı yaşam trendi talebinin artması, bisiklet kullanımını günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye başladı. Belediyelerin bisiklet yolu yatırımları kadar devlet destekleri de pazara ivme kazandırıyor.
Geçmişte birçoğumuza sınıf geçme hediyesi olarak alınan bisiklet, sağlıklı yaşam bilincinin artmasıyla artık büyüklerin de tercihi olmaya başladı. Birçok belediyenin bisiklet yolları yapması ve kiralama noktaları oluşturması bisiklete olan ilgiyi artırırken, bisiklet üreticilerinin sunduğu yenilikçi ürünler de satışları yukarı taşıyor.
Geçen yıl 1,2 milyon adet bisikletin satıldığı sektörde, ithalata getirilen ek vergi ve döviz kurlarındaki yükselişe rağmen satışların bu yıl da artması bekleniyor. 600 milyon TL büyüklüğe sahip olan sektörün bu yıl 1,5 milyon adet satış rakamına ulaşması hedefleniyor.
Özellikle elektrikli bisikletler ve toplu taşıma araçlarına binme imkânı sunan katlanabilir bisikletler satışlarda payını artırıyor. Katlanır bisikletin toplu taşıma araçlarına olan entegrasyonu bu kategorinin yıldızını parlatırken, sektör temsilcileri dağ, şehir, yol, yarış ve çocuk gibi kategoriler içinde elektrikli ve katlanabilir bisikletin payının hızla artığına vurgu yapıyorlar.
17 MARKA 58 MODEL SATIŞTA
Bisiklette önemli satış noktalarından biri de e-ticaret platformları… Bu alanda 36 kategoride 14 milyon ürünü satışa sunan e-ticaret platformu Hepsiburada, 100 bisiklet markasıyla çalışıyor. Şirketin katlanabilir bisiklet kategorisinde ise 17 markaya ait 58 modeli bulunuyor. Hepsiburada Moda, Spor, Outdoor ve Oto Aksesuar Kategori Grup Direktörü Onur Levent, sosyal medyaya yansıyan değerlendirmelerinde katlanabilir bisiklet satışlarının geçen yıllara göre büyük bir artış gösterdiğini ifade ediyor. Levent, “Son yıllarda sağlıklı yaşam ve spora artan ilgi çevre duyarlılığıyla birleşince bisikletler özellikle şehirlilerin yükselen trendi haline geldi.
Ancak bu çevre dostu araçları boyutlarından dolayı taşımak ve dar alanlara sığdırmak hayli zor. Bu zorluktan yola çıkılarak tasarlanan katlanabilir bisikletler Hepsiburada ziyaretçilerinin de oldukça ilgisini çekiyor” diyor.
YENİ KONSEPT GELDİ
Trafik sorunu ve sağlıklı yaşam trendi talebinin artması, bisiklet kullanımını günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye başladı. Belediyelerin bisiklet yolu yatırımları kadar devlet destekleri de pazara ivme kazandırıyor.
Bu anlamda bisiklet sektörünün her geçen yıl daha da büyüdüğünü belirten Ümit Bisiklet Pazarlama ve Satış Müdürü Haki Gökçe, “Ortalama %15-20 arasında bir büyüme trendine sahip. Ülkemizde bisiklet çok öncelerden karne hediyesi, daha sonra ise spor amaçlı kullanılmasının yanında özellikle Anadolu’da ulaşım aracı olarak da kullanılabiliyor.
Ülkemizde özellikle sporun yanında bisikleti yaşamımıza entegre edebilmemiz için altyapı faaliyetlerine önem verilmesi, bisiklet yollarının yapılması, halkın bisikleti günlük kullanımının teşvik edilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmekte” diye konuşuyor.
KATLANIR BİSİKLET SATIŞLARINDA ARTIŞ
Katlanır bisikletlerin kullanımında Türkiye’de son yıllarda çok büyük bir artış olduğunu kaydeden Haki Gökçe, “Şirket olarak katlanır bisiklet satışlarımız bir önceki seneye göre % 93 artmış durumda. Katlanır bisiklet taşıma kolaylığı, şehir yaşamına entegresinin kolay olmasından dolayı daha çok tercih edilen bir bisiklet türü haline geldi” diye anlatıyor.
AB ÜLKELERİ TÜRKİYE İÇİN POTANSİYEL OLUŞTURUYOR
Avrupa Birliği’nde (AB) ithal edilen bisiklet adedinin 6 milyon 600 bin olduğunu ve Türkiye’nin bunun sadece 180 bin adedini karşıladığını söyleyen Haki Gökçe, “Orada potansiyel olarak alabileceğimiz çok büyük bir pay var. O nedenle pazara daha uygun bisiklet üretimi yapılsa ihracat rakamımız yükselebilir. Burada vergilendirme ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın da katkısı var. Bu anlaşma ile AB ülkelerindeki müşteriler vergi ödemiyorlar. Anlaşma ihracatımızı artırmamızda önemli bir fayda sağlıyor” diyor.
‘KATLANIR’ FARK YARATTI
Sektörde 25 yıldır faaliyet gösteren ve Cannondale başta olmak üzere 40’a yakın markanın Türkiye distribütörlüğünü üstlenen Delta Bisiklet, satışlarında katlanabilir bisikletin payını % 20’ye taşıdı. Delta Bisiklet Kurucu Ortağı Ulaş Baydar, son yıllarda şehir bisikleti ve katlanabilir bisiklet üretiminde çok yol aldıklarını belirtiyor. Baydar, “Modellerimizin %30’unun katlanabilir bisikletten oluşmasının hedefliyoruz. Yorulduğunuz zaman kimseyi rahatsız etmeden toplu ulaşıma da entegre edebiliyorsunuz” diyor. Baydar, sektör genelinde ise şu an satışlarının % 10’una yakınını katlanır bisikletlerin oluşturduğunu, gelecekte bu oranın artacağını ifade ediyor.
ETKİNLİKLER İLGİYİ ARTIRIYOR
Bisiklete artan ilgide Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turnuvası ve geçtiğimiz yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın 1 milyon bisiklet dağıtma projeleri de etkili oldu. Ayrıca firmaların özel olarak düzenledikleri bölgesel turnuvalar amatör sporcuların da eklenmesi gibi etkinlikler de bisiklet tutkusunu artırıyor. Katlanabilir ve elektrikli bisikletlerin son dönemde gelişen bir trend olurken, elektrikli bisikletler Avrupa’da % 30 paya ulaştı. Biz de ise hedef beş yılda % 10 paya ulaşması.
E-BİSİKLET PAZARI 2030’DA 60 MİLYON ADEDE ULAŞACAK
Avrupa Birliği sınırları içerisinde yaklaşık 10-12 milyon adet e-bisiklet pazarının olduğu tahmin ediliyor, 2030’lu yıllarda bu rakamın 60 milyon âdete çıkacağını belirtiliyor ve Türkiye e-bisiklette Avrupa ülkelerinin ana tedarikçilerinden biri olabilir. Ocak 2019 tarihine kadar Avrupa pazarından en büyük payı Çin almakta idi. Ancak 18 Ocak 2019 tarihinde Avrupa Komisyonu, Çin’den ithal edilen pedal destekli elektrikli bisiklet anti damping vergisi konduğunu açıkladı. Anti damping vergisi oranı firmalara göre farklılık gösterse de genelde uygulanan %33,4’lük oran, Çin’den AB’ye pedal destekli elektrikli bisiklet satışının önünü tamamen kapamış oldu. Avrupa Bisiklet Endüstrisi Derneği’nin (EBMA) yaptığı çalışmalara göre, bu anti damping uygulaması başlamasaydı Çin’den AB’ye 2019 yılında 1 milyon e-bisiklet ihraç edilecekti. Yine EBMA’nın yaptığı araştırmaya göre, Çin’in pazarda etkisiz hale gelmesiyle bu durumdan en çok yararlanacak ülkelerin başında ise Türkiye gelmekte. Şimdi sektör, bu durumu fırsata döndürme çabasında.
Öte yandan İzmir, bisiklet rotası konusunda önemli lokasyonlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu konudaki potansiyelini turizm alanında değerlendirmenin yollarını arıyor. Sektörün diğer bütün ayrıntılarını ve İzmir’in bu alandaki potansiyelini ise bir sonraki sayfalarda Bisikletli Ulaşım Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Caner Çetinkaya ile birlikte değerlendirdiğimiz röportajımızda okuyacaksınız.
TÜRKİYE’NİN E-BİSİKLETTEKİ FIRSATI YAKALAMASINI SAĞLAYACAK 10 PARAMETRE
YAN SANAYİ
Bisiklet sektörünün yan sanayisi oluşmamıştır. Oysa bisiklet Türkiye’de yeni bir sektör değil. Bu işi 50 yıldır yapan şirketler var. Buna rağmen yerli tedarikçi bulunmamaktadır. Bu %n sektör yeterli esnekliğe sahip değildir. Bu e-bisiklet için de geçerlidir. Yan sanayinin oluşumuna yönelik adımlar bir an önce atılmalıdır.
KÜMELENME
Yan sanayi meselesini de çözecek şekilde e-bisiklet ile ilgili kümelenmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Böyle bir kümelenmenin sağlanması, kamuyla ilişkiler, maliyetlerin düşürülmesi, verimlilik, rekabetçilik ve insan kaynakları konusunda çok yararlı olacaktır. Böyle bir kümelenme devlet teşviklerini de olumlu yönde etkiler. E-bisikletteki fırsat penceresini değerlendirmek için hızlı davranmak gerekmektedir. Türkiye’nin rakibi durumundaki Polonya, Bulgaristan, Portekiz, Macaristan’da çoktan adımlar atılmıştır.
PİL VE MOTOR
E-bisikletin kritik parçaları pil ve motordur. Sektörün e-bisiklet üzerindeki maliyet payı düşük parçalardan ziyade %70-80’leri oluşturan pil ve elektrik motorunun üretimine odaklanması doğru olur. Bu iki ürünün veya en azından birinin Türkiye’de üretilmesi sektörü çok avantajlı bir konuma getirir.
AKREDİTE LABORATUVAR
Önemli ihtiyaçlardan bir diğeri, tüm sektöre hizmet verecek akredite bir test laboratuvarının kurulmasıdır. ISO 9000’i bulunan, laboratuvar sertifikasyonu ve ilgili akreditasyonu olan bir test merkezine büyük ihtiyaç vardır. BİSED’in kendi bünyesinde, akredite ve özerk yapıda bir laboratuvar oluşturulabilir. İhracatı gerçekleştirmeden önce her model için bu testin alınması gerekmektedir. Türkiye’de böyle bir laboratuvar olmadığı için test süreci normalden daha uzun ve maliyetli olmaktadır. Bude sektörün rekabetçiliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
YABANCI SERMAYE
Yabancı yatırımcının Türkiye’ye gelmesinin sağlanması gerekmektedir. Bunun için potansiyel yabancı yatırımcılara bir değer önerisi sunulmalıdır. Yabancı sermayeyi çekebilmek için bisiklet üretiminde “Made in Turkey” algısının Avrupa’da popülaritesini artırmak da faydalı olur.
DEVLET DESTEKLERİ
Sektörün temel sorunlarını çözmesi için devlet destekleri elzem. Özellikle test laboratuvarı kurulması için verilecek destek kritik önemde. Devlet bu desteği şu anda markalara veriyor. Bisiklet sektörü fason üretim yaptığında bu desteklerden neden yararlanmasın? Bisiklet alımlarına yönelik destekler üzerinde de düşünülmeli. Avrupa’da şu anda üç ülkede bisiklet sektörüne yönelik destekler vardır. Örneğin İsveç’te e-bisikletlerin satın almasında 1.000 Euro’ya kadar geri ödeme desteği veriliyor. Avusturya’da da normal kargo ve e-kargo bisikletlerde 300-500 Euro devlet desteği bulunmaktadır.
İNSAN KAYNAĞI
Bisiklet sektörünün en önemli sorunlarından biri, insan kaynağının yetersizliğidir. Gerek mühendis, gerek tekniker konusunda insan kaynağı açığı büyüktür. Sektör kendi insan kaynağını yetiştirmek için çalışmalara başlamalıdır.
HIZLI OLMAK
AB’nin Türkiye’den elektrikli destekli bisiklet almasının şartı, hızlı, esnek ve rekabetçi olmaktır. Bu da kalite standartlarını gerektirir. E-bisiklet sadece ‘Bir bisikleti alıp motor ve pil taktım’ demekle olmuyor. Üretilen aracın belgelendirilmesi, pillerin ömür uzunluğunun sağlanması gibi konuları da hesaba katmak gerekiyor.
MERDİVENALTI SORUNU
Sektörde halen faturasız ya da düşük faturalı satış yapanlar mevcuttur. Bu konu yapısal problemlerden bir tanesidir. Merdivenaltı üretim dış ticarette yerli üreticilerin önüne önemli bir sorun olarak çıkabilir. Devlet denetiminin güçlü bir şekilde yapılmasına ihtiyaç vardır.
OTOMOTİVLE İŞBİRLİĞİ
Başta Ar-Ge olmak üzere otomotiv sektörü ile güçlü işbirlikleri kurulabilir. Otomotiv sektörü şirketlerinin alternatif yatırım alanlarına açık olduğu bilinmekte. Bisiklet sektörünün ihtiyaç duyduğu, güçlü kurumsal yapı ve finansman gerektiren yatırımlar otomotiv şirketleri ile işbirliği içinde gerçekleştirilebilir.
BİSİKLET SEKTÖRÜ GLOBAL OLARAK 2024’DE 62 MİLYAR $’LIK BİR BÜYÜKLÜĞE ULAŞACAK
Bisiklet sektörü, son 10 yılda ülkemizde de büyüyor. Şehirli kitlenin bisiklete ilgisi, sağlıklı yaşam trendleri, trafik, fiyat olarak geniş yelpazede her kalite bisiklete erişimin artması sektörün gelişiminde rol üstleniyor.
Sektör tüm dünyada da hareketli. Uzmanlar pazar büyüklüğünün 2015 baz alındığında 45 milyar $’dan 2024’de 62 milyar $’a ulaşacağını belirtiyor. 2016’da 84 milyon adet elektrikli / hibrit bisiklet satıldı. Pazarda elektrikli bisikletlerin 2024’de 24.43 milyar $ ile pazarın %38’ini alacağını öngörüyorlar. En büyük pazar bölgesi Asya ve Pasifik ülkeleri olacak. Bisiklet pazarının bu cazibesi otomobil markalarını da pazara çekti. Porsche 6 bin $’lık lüks bisikletini piyasaya sundu. Mercedes, Bmw, Audi pazarda varlar. Bu markalar dışında en iddialı olanlardan birisi ise Bosch.