Dünyanın birçok ülkesinde açıklanan korona virüs krizine karşı ekonomik ve mali paketlerin ne süreyle ne kadar işe yarayacağı ancak virüsün dünyayı etkileme ve yayılma süresine bağlı. Uluslararası kuruluşların tahminlerine göre, dünyada global büyüme 2020’de % 1,3’ü ancak bulacak. Bugüne kadar ülkemizde alınan maliye politikası tedbirlerini kısaca özetleyip alınması gerekli olduğunu düşündüğümüz önlemleri açıklamaya çalışacağız.
Tüm dünyada kısa sürede toplumu derin bir endişe ve belirsizliğe sürükleyen, tüm ekonomik dengeleri alt üst eden korona virüse karşı her ülke hızlı bir şekilde önlemler almaya başladı. Bu panik havasında alınan önlemlerin etkisi ve yerinde olup olmadığı başka bir tartışma konusu. Ancak, herkesin üzerinde hem fikir olduğu konu sosyal devletin ve önleyici sağlık hizmetlerinin bu günlerde her şeyden çok önemli olduğu olgusu.
Mal ve hizmete talebinin bıçak gibi kesildiği, talep daralmasının arkasından üretim çarklarının yavaşladığı, Şirketlerin her türlü varlık değerinin hızla düştüğü bir süreçte Şirketler, bankalara olan kredi borçlarını, devlete olan vergilerini, çalıştırdıkları elemanlara ücret ve maaşlarını nasıl ödeyeceklerini karar kara düşünmeye başladılar.
Dünyanın birçok ülkesinde açıklanan korona virüs krizine karşı ekonomik ve mali paketlerin ne süreyle ne kadar işe yarayacağı ancak virüsün dünyayı etkileme ve yayılma süresine bağlı.
Uluslararası kuruluşların tahminlerine göre, dünyada global büyüme 2020’de % 1,3’ü ancak bulacak. Bugüne kadar ülkemizde alınan maliye politikası tedbirlerini kısaca özetleyip alınması gerekli olduğunu düşündüğümüz önlemleri açıklamaya çalışacağız.
“Ekonomik İstikrar Kalkanı adını verdiğimiz bir paketle COVID-19 salgınının etkilerini azaltmak için toplamda 100 milyar liralık bir kaynak setini devreye alıyoruz” başlığı ile öncelikle salgından etkilenen şirketleri rahatlatacak önlemlere öncelik verildi. Firmaların çeşitli vergi ve SGK prim borçlarının altı ay ertelenmesi ve Kamu bankalarına kredi borçları olanların borç ödemelerinin üç ay ertelenmesi gibi.
Bu önlemlerin içinde, virüs krizinin işsiz bırakacağı, gelirini düşüreceği çalışan kesim için uygulanan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan “Kısmi Çalışma Ödeneği” uygulamasının esnetilmesi önem verilmesi gereken bir adım.
“Kısa Çalışma Ödeneği” işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir tedbirdir.
Bu uygulamanın temel mantığı, devletin şirketlerin işlerinin azaldığı dönemde çalışılmayan zamanlara ilişkin ücretleri karşılayarak hem işten çıkarmaları önlemek hem de işçilerin satın alma gücünü korumaktır.
Covid-19 dan en çok etkilenen sektörlerin çoğu düşük ücretli işçi çalıştıran küçük iş yerlerinden oluştuğu göz önüne alındığında, bu sektörlerdeki daralmanın yoksulluğu da hızla artıracağı, gelir ve talepteki düşüşün de hemen hemen tüm sektörlerde ciddi daralmalara yol açacağı görülmekte.
Bu sorunları haf ifletmek için kısa çalışma ödeneği çok önemli bir tedbir. Bu nedenle, kısa çalışma ödeneği için son 3 yılda gerekli olan 450 gün prim ödeme şartı ve o işyerinde 60 gün çalışma şartı kaldırılmalı, tüm çalışanların yararlanması sağlanmalıdır.
Bundan sonra alınması gereken Mali Tedbirlere ilişkin görüşümüz ise aşağıda maddeler halinde ifade edilmiştir:
● Bu salgından tüm işletmeler doğrudan veya dolaylı etkilendiği için Muhtasar ve KDV ödemelerinin 6’şar ay ertelenmesine yönelik uygulama tüm sektörler için geçerli olmalıdır.
● Elektrik, su, doğalgaz, tüketici kredisi ve prim borçları ertelenmeli, özellikle salgın süresince temel kamu hizmetleri ücretsiz olmalıdır.
● Firmaların ayakta kalması için bütün imkanlar seferber edilmeli, işçisine sahip çıkan firma öncelikli desteklenmeli ve kredilendirilmelidir.
● 6183 sayılı yasa kapsamındaki vergi, ssk prim v.b borçlar için de icra ve haciz uygulamaları en az 6 ay boyunca durdurulmalıdır.
● Bankaların bireysel kredi alma imkanları kolaylaştırılarak, piyasada talebin artışına katkı sağlanmalıdır. Sonuç olarak, kriz ortamında yerinde ve etkili tedbirlerin alınmamasının şirket iflasları ve işsizlik rakamlarının yükselmesi ile birlikte önemli sosyal ve siyasal sonuçlara yol açacağı unutulmamalıdır.