Bisikletli Ulaşım Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Caner Çetinkaya: Birçok ülke, işe bisiklet ile gelen çalışanına km başına destek vermekte. Türkiye’de hala bisikletli ölümlerinden konuşuyoruz. Yönetimlerin güvenli bisiklet yollarını ne zaman yapacaklarına dair sözler bekliyoruz
“Ulaşımda yürüme veya bisikleti seçmek otomobili seçenlerin yanında değersiz değil.” Şehir içi ulaşımda İzmir özelinde yapılan anketlerde günlük bisiklet kullanımının 35 bin kişi olduğunu gösteriyor. Bisiklet yolu üzerinde konulan sayaçlarda 2018 yılında 982 bin geçiş olurken, bu sayı 2019’da bir milyon 900 bin bisiklet geçişine ulaştı.
Bisikletli Ulaşım Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Caner Çetinkaya, bisikletin sadece sahil yolunda gezinti için olmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Bisikletin toplu taşımaya eğimli güzergahlarda bisiklet taşıma aparatlı otobüsler, metro, İZBAN ve vapurlara entegre olabileceğini belirten Çetinkaya ile bisiklet kullanımının dünyada ve Türkiye’deki gelişimi, bu alanda yaşanan sorunlar ve yapılması gerekenler ile İzmir’in bu potansiyeli üzerine konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1984 Söke doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaktayım. Yükseköğretimim nedeni ile 2008 yılında İzmir’e taşındım ve o tarihten itibaren İzmir’de faal olarak bisiklet kullanıyorum. Bisikletli Ulaşım Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmaktayım.
Derneğinizin çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Bisikletli Ulaşım Derneği İzmir’de 2018 Aralık ayında 17 kurucu üye ile kuruldu. 2019 Mart ayında genel kurulunu yaptıktan sonra “Bisikletli Ulaşım Haktır” sloganı ile faaliyetlerine başladı. Şu an üye sayımız 90 kişi. İlk yılımız içerisinde yönetim kurulu olarak kapasite geliştirme, proje/kaynak yönetimi gibi eğitimlerimizi tamamladık. Bisikletli ulaşım altyapısına dâhil olabilecek unsurların artırılmasını, bisikletlilerin haklarına yönelik çalışmaları, ortak paydada buluşulabilecek diğer STÖ’ler ile iş birliği yaparak bisiklet kültürüne ve bisikletli yaşam tarzına dair tüm unsurları toplumun geniş kesimlerine aktarma amacındayız. Karar vericiler üzerinde bisikletin öncelik sırasını değiştirmek, özellikle kadın, çocuk, engelli ve yaşlı bireylerin toplumsal ilişkilerinde bisiklet aracılığıyla oluşturulabilecek her tür pozitif etki için projeler tasarlamak ve toplumsal farkındalık yaratmak hedeflerimiz arasında.
“Bisikletli ulaşım haktır” sloganı ile hareket ediyorsunuz. Bu başlık özelinde baktığımızda Türkiye’deki bisiklet kültürünün yıllar itibariyle gelişimini analiz edebilir misiniz? Rakamlarla baktığımızda Türkiye’de kaç kişinin bisikleti var? Bu hakkımızı kullanabiliyor muyuz?
Bisikletin Anadolu halkıyla tanışması 1890’lı yıllara dayanıyor. 1895 yılında İzmir ve İstanbul’da ilk bisiklet yarışlarının yapıldığını biliyoruz. Posta, polis teşkilatında bisikletli birliklerinin mevcut olduğu, 1910’lu yıllarda bisikletlerin kayıt altına alınıp Galata Köprüsü’nden geçişlerinde araç olarak ücret verdiklerini kaynaklardan okuyoruz.
Aradan 100 yıl geçmesine rağmen yönetimler bisiklete beklenen değerin verilmediğini hissettiriyorlar. Otomobili merkeze alan tasarımlar ile kentleri ulaşım konusunda yaşanılması zor yerler haline getirmektedirler. Buna karşın ulaşımda bisikleti seçenlerin sayısı azımsanacak kadar değil. Türkiye’de bisiklet kullanım oranları 20 altında %14, 20-34 yaşlar arasında %38, 55 yaş üzerinde ise %8 olarak belirlenmiş. Nüfusun genelinde bisiklet kullanımı %5 olarak biliniyor.
BİSED(Bisiklet Endüstrisi Derneği) verilerine göre yurtiçinde yılda bir milyon bisiklet satılmakta ve 2019 yılında ihraç edilen bisiklet sayısı 300 bin üzerinde.
Bisiklet konusunda son dönemde dünyadaki trendleri bizimle paylaşır mısınız? Ulaşabildiğimiz sayılar ile dünyada bisikleti konuşacak olursak Avrupa Birliği nüfusunun %8’i (35 milyon) ulaşım aracı olarak bisiklet kullanıyor. Nüfusun günlük bisiklet kullanım ortalaması Danimarka 1,7 km, İsveç, Belçika, Almanya 1 km, Finlandiya 0,7 km’dir. Ölçmediğimiz veriyi yönetemeyiz. Türkiye’nin verisi olmadığı için yorum yapamıyoruz. Danimarka’nın Kopenhag şehrinde 400 km bisiklet yolu var. Ülkede her 10 kişiden 9’u bisiklet sahibi. Her 10 kişinin 4’ü araba sahibi. 11-17 yaş arası çocukların %49’u okula giderken bisikleti kullanıyor. Hollanda 2030 yılında şehir içi ulaşımın %50’sini bisikletin oluşturmasını hedefliyor.
Birçok Avrupa kenti şehir merkezine araç girişini yasaklamaya başladı ve yasaklı alanı genişletme hedefinde. Birçok ülke, işe bisiklet ile gelen çalışanına km başına destek vermekte. Türkiye’de hala bisikletli ölümlerinden konuşuyoruz. Yönetimlerin güvenli bisiklet yollarını ne zaman yapacaklarına dair sözler bekliyoruz.
Elektrikli bisiklet kültürünün gelişimi dikkat çekici… Bu konuda Türkiye’deki durum nedir?
Çok değil, elektrikli bisikletler hayatımıza 3-4 yıl önce girdi. Uzun ve zorlu mesafelerde kullanım kolaylığı, ileri yaş kullanıcılarında ise eklemlerine çok yük bindirmeyen pedal desteği olmasından dolayı kullanıcı sayısı gün geçtikçe artmakta. E-Bike’ler kullanıcının pedal ile tekerleği döndürmesi ile hareket eden motorsuz taşıtlardır. Motor gücü 0,25kw, azami hızı 25km/s ile sınırlı. Pedal çevrilme bırakıldığında motor gücü tamamen kesmekte. Sürdürülebilir ulaşımın önemli parçasını elektrik destekli bisikletlerin oluşturabileceğini düşünüyorum. Şehir içi mesafelerde daha az enerji harcayarak ulaşım sağlanabilir. Ayrıca kullanım kolaylığı sayesinde yaşlılar da bu kullanıma dâhil olabilecekler. Normal bisikletlere göre 4 kat daha pahalı olan E-Bike’lar herkesin istediği ama kolay alınamadığı için iç pazarda az görülmekte. Türkiye’de toplam 3000 civarı E-Bike kullanılmakta. Dünyada satılan 20 milyon bisikletin 2 milyon adedini elektrikli bisikletler oluşturmakta.
Türkiye elektrikli bisiklet üretimi konusunda bir üretim üssü olabilir mi? Bu konuda bölgesinde kümelenme modeli olabilir mi?
TÜİK verilerine göre 2017 senesinde 219 adet, 2018 senesinde 910 adet, 2019 senesinde ise 8 bin adet E-Bike ihraç edilmiş. Bu ihracatlar sonucunda 5 milyon €’luk girdi sağlanmış. Hali hazırda elektrikli bisiklet montajı yapan fabrikalar İzmir ve İstanbul’da faaliyet göstermektedirler. Hedef kitle ve bayilerin bu illerde fazla olması, AR-GE için İzmir ve İstanbul’da bulunan üniversitelerin kalitesi, ihracat için verilen destekler bir araya geldiğinde kümelenme modelini zaten oluşturuyor diye düşünüyorum. Elektrikli bisikletlerin kadroları Türkiye’de üretilirken destek veren motorları ithal edilip montajı yapılmakta. Vestel yerli otomobil için pil hücresi çalışmalarına başlamıştı. Aspilsan da E-Bike’lara yönelik pil üretimi yaparsa neden pil ithal edelim? Hem bisikletin kadrosunu hem pilini yerli sermaye ile üretip ithalatı azaltabiliriz.
E-bisiklet uygulaması hakkında bilgi verir misiniz?
Akıllı bisiklet paylaşım sistemi büyük şehirlerin çoğunda bulunuyor. İstanbul’da İsbike, İzmir’de Bisim – Unibike gibi şirketler bisiklet kiralama hizmeti vermektedirler. Kullanıcı sisteme kayıt oluyor ve edindiği kart veya indirdiği uygulama sayesinde istediği istasyondan bisiklet kiralayıp ulaşımını sağladıktan sonra güzergâh üzerindeki başka bir istasyona bırakıyor. İlk yarım saati ücretsiz olan abonelikler de bulunmakta. Ya da kullandığımız ulaşım kartları ile birleştirilebilmekte. İzmir’de Bisim 40 istasyon 1600 bisiklet ile İstanbul’da İsbike 140 istasyon 1500 bisiklet ile hizmet vermekte. Şehir içi ulaşımda 2-8 km arasında olan orta mesafe işlerimizi trafiğe takılmadan, yaşadığımız kenti hissederek ve fiziksel aktivitemize katkı sağlayarak yapabiliriz.
Bisiklet severlerin karşılaştıkları zorluklar neler? Sizin bu konudaki çözüm önerilerinizi okuyucularımız ile paylaşır mısınız?
“Araba senin yol herkesin” diyerek başlamak istiyorum. Karayolları Trafik Kanun’unda bisiklet, karayolunun en sağ şeridini kullanan, diğer taşıtlar ile aynı sorumlulukla hareket eden motorsuz bir taşıt olarak geçmekte. Trafikte saygı bekliyoruz. Zorlandığımız noktalardan birisi motorlu taşıtların bisikletlilere tahammül etmemesi. Traf iği yavaşlattığımızı düşünüyorlar ve korna çalarak yakınımızdan geçerek korkutmaya çalışıyorlar.
En hafif otomobil 1 ton ağırlığında. Bisikletlinin kendini araba gibi koruyacak kaportası bulunmamakta, ilk darbeyi bedeni almakta. Yollarda bisikletliler olarak sayıca fazla görünmemiz gerekli. Gündelik hayatımıza bisikleti entegre edersek farkındalığı artırmış oluruz. Ulaşımda yürüme veya bisikleti seçmek otomobili seçenlerin yanında değersiz değil.
Yönetimler her ulaşım yöntemine eşit davranması, planlamalarını yaparken insanı merkeze alan, bisikletin toplumun geniş kesimlerince bir ulaşım aracı olarak kabulüne dair gerekli tüm çalışmaları yapması gerekmektedir. Ehliyet sınavlarında bisiklet ile ilgili sorular sorulabilir, ilkokuldan başlayarak traf ik derslerinde bisikletin de bir ulaşım yöntemi olduğu eğitim programlarına dahil edilebilir.
Türkiye’de bisikletli yaşama adım atmak için yapılması gerekenler sizce neler?
Sadece istekli olmanız yeterli diye düşünüyorum. Hatta bir bisikletinizin bile olmasına gerek yok. Bir bisiklet kiralayıp yaşadığınız şehri hissederek gezebilirsiniz. Yurt dışına çıktığımızda her hava koşulunda çocukları, aileleri, işe veya okula giderken bisiklet üzerinde görüyoruz ve imrenerek bakıyoruz. Kışın soğukta sürülmez, yazın sıcakta sürülmez diye kendimize bahaneler üretiyoruz.
İzmir’in bisiklet rotası olması konusundaki potansiyelini değerlendirir misiniz? Şehir içi ulaşımda bisiklet ne ölçüde kullanılıyor? Bu konudaki rotalar ve kullanım oranları nedir?
Euro-velo Avrupa’yı boydan boya kesintisiz kat eden 17 bisiklet rotasından oluşur. Bu bisiklet rotası ağının toplam uzunluğu 70 bin kilometre. İzmir, 2020 yılında 8 numaralı rotaya dâhil oldu. İspanya Cadiz’den başlar ve Barselona, Nice, Torino, Dubrovnik, Atina şehirlerinden geçip İzmir/Selçuk Efes Antik Kenti’nde sonlanır ve 5 bin 888 kilometredir. Ekonomik boyutuna bakılacak olursa Euro- velo rotalarında yıllık 20,4 milyon konaklamalı turist bisiklet sürmekte. Bisikletlilerin günlük harcamaları 15€, konaklamalı harcamaları ise günlük 57€ kadar tutmakta. Rota üzerinde 17 antik kent bulunmakta ve bisikletli turizme katkısı büyük olacak.
Şehir içi ulaşıma gelirsek İzmir örneğinde yapılan anketlerde günlük bisiklet kullanımının 35 bin kişi olduğunu göstermekte. Bisiklet yolu üzerinde konulan sayaçlarda 2018 yılında 982.000 geçiş olurken bu sayı 2019’da 1.900.000 bisiklet geçişine ulaştı. Bisiklet sadece sahil yolunda gezinti için olmamalı. Periferden merkeze ulaşımını bisikletle sağlayan vatandaşların sayısı az değil. Diğer yandan bisiklet, toplu taşımaya eğimli güzergahlarda bisiklet taşıma aparatlı otobüsler, metro, izban ve vapurlara entegre olabiliyor.
“Yönetimler tarafından kentler planlanırken, insan odaklı olmak yerine otomobil merkeze alındığından “Ulaşım” içinden çıkılamayacak bir sorun haline gelmekte. Bu sorunları çözmek için daha fazla yol, şerit, kavşak ve geçiş yapmak sorunu daha fazla büyütmekte, çözmemekte. Bisiklet kullanımı sağlık faydalarının dışında karbon emisyonunu düşürerek kaliteli hava sağlamakta, sürdürülebilir enerji olmayan petrol gibi kaynakların da tüketimini de azaltmaktadır. Bisiklet ekonomik ve çevreci bir ulaşım yöntemidir. Bisiklet yolu maliyeti km başına otomobil yolunun 1/10’u kadar. Bisiklet yollarını toplu taşıma ile birleştirirseniz ulaşımda bisikleti ön plana çıkarıp petrole bağımlı olmadan enerji verimliliği sağlarsınız. Ayrıca altyapı maliyetlerini düşürüp, temiz hava ve hareketlilik sağlanır. Bisiklet kullanıcıları otomobil kullanıcılarına göre yerel esnaftan daha fazla alışveriş yapmakta. Kenti tasarlarken, bisikletli ve yaya altyapısını iyi planlayıp yurttaşların farkındalığını artırmak gerek. Bisiklet kullanıcılarının güvenliği ve bisikleti diğer ulaşım yöntemleri ile birleştirilmesi sağlanmalı. Güvenli bisiklet yollarının olmaması, toplu taşımaya dâhil edilmemesi, güvenli bisiklet park yerlerinin olmaması ve bisikletin alışkanlık haline getirilmemesi bisiklet kullanımını ve yaygınlaşmasını engelleyen sebeplerdir.”