Cevdet İnci Vakfı Güç Kaynağı Ece Elbirlik Ürkmez: Hayallerin hedefe, hedeflerin heyecanla harekete geçirilmesi için ilham veren deneyimler tasarlıyoruz
“5 ana başlıkta topladığımız hedeflerimizde; çocuk ve gençlere, üretkenlik için gerekli 21. yy becerilerinin kazandırılması, sanatvve bilim programlarına erişilebilecek özgür deneyim alanları yaratılması, akran öğrenimi ile deneyimlerin nesiller arası aktarılması, yerel ve uluslararası iş birliklerle proje geliştirilmesi ve tüm bu projelerin kendi kaynağını yaratarak sürdürülebilir olmaları üzerinde duracağız.”
Cevdet İnci Vakfı, geçtiğimiz yıl 35. yaşını geride bıraktı. Vakfın başkanlığını 2007’den bu yana ikinci nesil üyesi Şerife İnci Eren yürütüyordu. 2020 yılında görevi 3. neslin üyesi Ece Elbirlik Ürkmez devraldı. Bu devir sürecinde kurumsal hafıza yazılı hale getirildi.
Stratejiler gözden geçirildi ve odaklanılan iş modeli “Bireyin hayal kurmasına ve kendi potansiyelini deneyimlemesine fırsat veren ortamları sağlayarak, becerilerini destekleyerek, her yaştan öğrenciyi sosyal açıdan güçlendirmek” olarak tanımlandı. Bu süreçte en dikkat çekici husus ise vakıf başkanlığı dahil olmak üzere Cevdet İnci Vakfı’nda kullanılan unvanlarda yapılan değişik idi.
Yönetim anlayışındaki tazelenmenin yansıması olan bu farklılaşma ile artık Cevdet İnci Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı’nı Güç Kaynağı, Vakıf Yöneticisi’ni Simyacı, Kurumsal İletişim ve Raporlama Sorumlusu’nu İletişim Sihirbazı, Proje Sorumlusu’nu Değişim Mühendisi, Eğitim Uzmanı’nı Gelişim Mimarı, Orkestra Şefi’ni Notaların Sihirbazı ve Mali İşler Uzmanı’nı Hazinedar olarak adlandırıyorlar.
Bu sayede birlikte çalıştıkları gençliğin enerjisini ekip olarak her an hissediyor, faaliyetlerden iletişim yöntemlerine kadar paydaşlara da hissettirmeyi hedefliyorlar. YARIN Dergisi’ne konuk olan Cevdet İnci Vakfı Güç Kaynağı Ece Elbirlik Ürkmez, “Hayallerin hedefe, hedeflerin heyecanla harekete geçirilmesi için ilham veren deneyimler tasarlıyoruz” diyor.
Öncelikle İnci Vakfı’nın kuruluş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Vakfımız, ülkemizin eğitim konularındaki çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma gayretine katkıda bulunmak amacıyla, “Eğitime Destek, Geleceğe Hizmet” ilkesiyle, 1985 yılında Cevdet İnci tarafından kuruldu.
İlk yıllarda Ege Bölgesi başta olmak üzere tüm Türkiye’de her yaştan öğrenciye eğitim bursları ile destek sağlama, yurt, okul, eğitim tesisleri gibi kalıcı eserlere odaklanırken, son 5 yıldır, bu faaliyetlere ilave olarak, yaş ve odak gruplarına göre farklılaşan eğitim, teşvik ve ağ kurma programlarını eş zamanlı olarak yürütüyor. 35 yıldır Ege Bölgesi başta olmak üzere tüm Türkiye’de kendisiyle barışık, özgür, inisiyatif alan ve iz bırakan nesillerin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla çalışıyoruz.
Siz yeni göreve geldiniz. Her yöneticinin kendine has algıda seçicilikleri ve öncelik verdiği başlıklar var. Görev sürecinizde vakıf özelinde hangi başlıkları öne çıkarmayı arzu ediyorsunuz?
Vakfımızın başkanlığını 2007’den bu yana ikinci nesil üyesi Şerife İnci Eren yürütüyordu. 2020 yılı başında ailemiz için çok değerli olan bu görevi kendisinden devraldım.
Yeni dönemde her zaman önem verilen kurumsal yapılanma faaliyetlerimizi güncel ihtiyaçlar doğrultusunda geliştiriyoruz. Nesiller arası devirlerde riskli alanlar olan; tecrübenin aktarılması, kolay ulaşılır şekilde saklanması, değerler ve kültürün doğru tanımlanması ve içselleştirilmesi gibi konular üzerinde çalışarak başladık. Yani kurumsal hafızamızı gözden geçirerek yazılı hale getirdik. 2020 özel bir yıl oldu çünkü vakfımızın 35’inci yılını kutladık. Stratejimizi gözden geçirdik ve odaklanmış iş modelimizi “bireyin hayal kurmasına ve kendi potansiyelini deneyimlemesine fırsat veren ortamları sağlayarak, becerilerini destekleyerek, her yaştan öğrenciyi sosyal açıdan güçlendirmek” olarak tanımladık. Ayrıca kısa ve uzun vadeli hedeflerimizi de belirledik.
Stratejimizin bir parçası olarak ilk defa tüm projelerimizin sahada yarattığı etkiyi ölçmeye yönelik çalışmalara başladık. Bu konuda Yaşama Dair Vakfı tarafından verilen bir hibe programı ile profesyonel destek alarak tüm faaliyetlerimizi bu yönde değerlendirdik. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik adına önemli olduğunu düşündüğümüz bu süreçte üstümüze düşen görevi yapmaya devam ediyoruz.
Çalışmalarımız sırasında üstlendiğim vakıf başkanlığı dahil olmak üzere İnci Vakfı’nda kullandığımız unvanlarda da değişiklik yapmaya karar verdik. Yönetim anlayışımızdaki tazelenmenin yansıması olan bu farklılaşma ile İnci Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı’nı Güç Kaynağı, Vakıf Yöneticisi’ni Simyacı, Kurumsal İletişim ve Raporlama Sorumlusu’nu İletişim Sihirbazı, Proje Sorumlusu’nu Değişim Mühendisi, Eğitim Uzmanı’nı Gelişim Mimarı, Orkestra Şefi’ni Notaların Sihirbazı ve Mali İşler Uzmanı’nı Hazinedar olarak adlandırıyoruz. Bu şekilde birlikte çalıştığımız gençliğin enerjisini ekip olarak her an hissediyor, faaliyetlerimizden iletişim yöntemlerimize kadar paydaşlarımıza da hissettirmeyi hedefliyoruz.
“Hayallerinden heyecan duyan bir toplumda yaşamak” gayesi ile yol alıyorsunuz. İnci Holding, büyük bir yapılanma… Vakfın projelerine çalışanlarınızı nasıl entegre ediyorsunuz?
İnci Grup şirketlerinin çalışanlarının projelerimizde yer alması bizi güçlendiriyor elbet. Tabii bu tamamen gönüllülük esası ile çalışan bir sistem. Biz sadece aracı olarak onlara katkılarını sunabilecekleri alanları açıyoruz. Bu kimi zaman sahip oldukları deneyim, kimi zaman maddi katkı kimi zaman da kendi özel yaşamlarından ayırdıkları süreler olabiliyor. 2020 yılı itibari ile genel anlamda bu konularda iyileşmeye açık olduğumuzu görerek çalışan gönüllülüğü ve sürdürülebilirlik kavramlarını odağımıza aldık, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin örgütsel koçluk desteği sağladığı STK’lardan biri olduk. Program kapsamında, bir yıl boyunca yüz yüze ve sanal toplantılarımızda, gönüllü yönetiminde stratejik planlama, iletişim planlaması ve gönüllülerle iş birliği gibi konularda yaklaşımlarımızı belirledik. Hazırladığımız tüm çalışmaları 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü’nde gerçekleştirdiğimiz buluşmada gönüllülerimizle de paylaşarak onların görüşlerini dinledik.
Eş zamanlı olarak şirketlerimizde kurumsal sosyal sorumluluk kavramları ile ilgili eğitimler düzenleyerek hizalanmaya başladık. 2020’de bir ilk olarak kurum içi başarılı projeleri ödüllendirdiğimiz Cevdet İnci Teşvik Ödülleri sürecinde “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” alanındaki projeleri de değerlendiriyoruz. Bu sayede çalışanlarımızın topluma olan katkılarını daha fazla öne çıkarmayı, iyi uygulama örneklerini şirketlerimiz arasında daha yakından tanımayı ve tanıtmayı hedefliyoruz.
Hayal, Hedef, Hareket…. Bu başlıklar özelinde vakfın bundan sonraki çalışma programında neler var?
Hayallerin hedefe, hedeflerin heyecanla harekete geçirilmesi için ilham veren deneyimler tasarlıyoruz. 35 yılda 65 binin üzerinde öğrencinin yaşamına dokunduk. Tüm paydaşlarımıza daha yakın olacağımız ve potansiyel paydaşlarımızın bizden daha çok haber alacağı bir yıl hedefliyoruz. Eğitim alanındaki yerel ve uluslararası fırsatlar ve iş birliklerinin gücüyle çalışmalarımızın etkilerini artırarak sürdüreceğiz.
5 ana başlıkta topladığımız hedeflerimizde; çocuk ve gençlere, üretkenlik için gerekli 21. yy becerilerinin kazandırılması, sanat ve bilim programlarına erişilebilecek özgür deneyim alanları yaratılması, akran öğrenimi ile deneyimlerin nesiller arası aktarılması, yerel ve uluslararası iş birliklerle proje geliştirilmesi ve tüm bu projelerin kendi kaynağını yaratarak sürdürülebilir olmaları üzerinde duracağız.
Yıllardır gerçekleştirdiğiniz burs programında bu sene yeni yaklaşımlarınız olduğunu biliyoruz, biraz bahsedebilir misiniz?
Vakfımızın kurulduğu ilk yıldan bu yana burs programımızda ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar her seviyeden öğrenciye yer verdik. Bu programdan bugüne kadar 6 bin 500’ün üzerinde öğrenci faydalandı.
Geçmiş yıllarda burs programlarımızda öğrencilerin eğitimlerine kaliteli şekilde devam edebilmeleri için sağlanan maddi desteklerin yanı sıra farklı deneyim ve tecrübeler de aktardığımızı fark ettik. Bu kazanımların onların mezuniyet sonrasındaki hayatları için büyük bir katma değer yarattığını gözlemledik. Deneyimlerimizden yola çıkarak 2020 yılı itibari ile programımızı içerik ve süreç olarak tekrar gözden geçirdik. Süreçte; başvuruların duyurulması, toplanması ve değerlendirilmesi için tüm taraflar açısından daha verimli olan sanal platformları kullanmaya başladık. Bursiyer adayı olarak belirlediğimiz öğrenciler ile birebir mülakatlar yaparak ve böylece birbirimizi daha yakından tanıyarak yolculuğumuza başlıyoruz.
Programın içeriğine baktığımızda ise üniversite grubunda üç ana kazanımı öne çıkaracak şekilde buluşmalarımızı düzenliyoruz: “Önemse, Dahil ol ve Birlikte sonuç üret”. Öğrencilerimiz sürecimize katıldıktan sonra her sene yıl boyunca haftalara yayılmış 9 modülden oluşan eğitimlerimiz ile iş hayatında ihtiyaç duyabilecekleri sosyal becerileri kazandırmayı hedefliyoruz. Gelişimlerini daha yakından takip etmek istiyoruz. Özellikle üç ve dördüncü sınıftaki öğrencilerimiz için alanlarına göre oluşturacağımız konu başlıklarında dönemde iki defa olmak üzere “Sektör Buluşmaları” gerçekleştirip merak ettikleri sorulara ilişkin cevapları işin uzmanlarından duymalarına olanak sağlayacağız.
Programda son beş yıldır ayrıca yer ve önem verdiğimiz ve burs devam kriteri olarak belirlediğimiz bir diğer konu da sosyal sorumluluk projelerinde yer almaları. Onları gönüllülük konusunda hem yönlendiriyor hem de eğitim programı içerisinde gerekli bilgilere yer vererek destekliyoruz. Çalışmalar sayesinde gerçek hayatla daha yakından bağ kurabildiklerini, toplumsal meselelerle ilgili farkındalıklarının arttığını görüyoruz. Tüm bunları ele aldığımızda artık bu programımızı sadece bir burs programı olarak adlandırmanın yeterli olmayacağını fark ederek “Genç Gelişim Programı” olarak tanımlıyoruz.
Gezici Kütüphane projesiyle bugün itibariyle gelinen nokta nedir? Bu projedeki araç sayısını arttırmayı düşünüyor musunuz? Proje ile kaç kişiyi kitapla buluşturdunuz?
Kitap okuma alışkanlığını küçük yaşlarda edinmenin hayat boyunca bireyin gelişimini kolaylaştırdığını biliyoruz. Bu inançla 2015 yılında Bornova İlçe Halk Kütüphanesi’nin kitap ve Anadolu Isuzu firmasının araç desteğiyle ilk Gezici Kütüphanemizi oluşturduk. Böylece kitapları farklı okullara taşıyabilme ve eğitim imkanlarına erişimi kısıtlı bölgelerdeki ilköğretim öğrencileri başta olmak üzere 127 bin 400’ün üzerinde kişiye ulaşma imkanımız oldu. Gezici Kütüphanemizin ikincisi de 2019 yılından bu yana yollarda. İzmir’in halk kütüphanesi olmayan Menderes, Urla, Seferihisar, Ürkmez, Menemen ilçelerine İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi’nin aracı ile ziyaretler gerçekleştirerek 11 bin 300’ün üzerinde kişiye dokunduk. 30 Ekim İzmir Depremi’nin ardından yeni bir fikir doğdu. Depremden etkilenen çocuklarımız ve gençlerimiz için Kitap Kardeşim Kampanyası’nı başlattık. Toplanan 1300’ün üzerinde kitap ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor.
TEV ile birlikte yürüttüğünüz Hayallere Işık Burs Fonu’nu anlatır mısınız? Bu proje nasıl ilerleyecek?
İnci Vakfı olarak birlikte hareket etmenin değerini ve anlamını biliyoruz. İzmir’de kısa bir süre önce yaşadığımız deprem hepimizi derinden sarstı. Birçok aile hem maddi hem manevi açıdan zor durumda. Biz de onlara destek olmak, yaşadıkları acıların yükünü biraz da olsa paylaşabilmek amacıyla Türk Eğitim Vakfı (TEV) ile ortaklık yaptık.
Birlikte hayata geçirdiğimiz Hayallere Işık Burs Fonu ile depremden etkilenen çocukların eğitimine katkı sağlamayı hedefliyoruz. İzmirlilere müthiş katılımcı yaklaşımlarından dolayı müteşekkiriz.
Fonumuz artık belli bir sayıya ulaştı. Geldiğimiz noktada 65 kadar lise ve üniversite öğrencisine 1 eğitim yılı boyunca öğrenim masraflarına destek olabilecek kaynağa ulaştık. Bundan sonraki süreçte tüm değerlendirmelerin tek bir kanaldan ilerlemesini sağlamak amacıyla gelen burs başvurularımızı TEV aracılığıyla alarak, değerlendirmeleri de birlikte gerçekleştireceğiz.
Vakıf bünyesinde İnci Akademi ayrı bir yapılanma olarak hizmet veriyor. İnci Akademi özellikle sanayi ile bir köprü oluşturmayı hedefleyerek yola çıktı. Akademi üzerinden bugüne kadar kaç kişiye eğitim verildi? Akademi özelindeki hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Bugüne kadar 11 binin üzerinde kişinin yolu İnci Akademi’den geçti. Bu bizim için bir gurur. Eğitim ana başlıkları, dijital dönüşüm, liderlik ve yönetim, teknik uzmanlık programları olarak sıralanmakla birlikte kurumların eğitim ihtiyaç analizleri ve öğrenme deneyimleri doğrultusunda ortaya çıkan içerikleri ulusal ve uluslararası alternatifleriyle sunabiliyoruz.
İnci Akademi için öncelikli hedefimiz eğitim içeriklerimizin her sene olduğu gibi ihtiyaçlar doğrultusunda gözden geçirilmesi ve faydalanıcı beklentisine uygun hale getirilmesi. Geçmişten gelen deneyimlerimizi yeni dönem ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde tekrar gözden geçiriyoruz. Akademi için de öncelikli hedefimiz tabi ki üreten topluma yaşam boyu eğitim yolu ile katkı sağlamak. Bunun için özellikle TÜSİAD gibi kurumların dünya ve Türkiye’deki çalışma trendlerini, ihtiyaçlarını inceleyerek çizdikleri yol haritalarını takip ediyoruz. İkinci olarak hedefimiz çeşitli disiplinleri bir araya getirerek, farklı bakış açıları ile özgür deneyim ve öğrenme alanları oluşturabilmek. Takım olmanın ve birlikte uyumlu şekilde hareket etmenin yolu bu ortamlardan geçiyor. Akademide kendi grubumuzun gelişimi kadar içinde bulunduğumuz bölgenin gelişimini de önemsiyoruz. Ancak bu yolla toplumsal kalkınmanın sağlanabileceğine inanıyoruz. Önceliklerimiz içine aldığımız üçüncü hedefimiz ise stratejik ortaklıklar kurarak farklı kurum ve kuruluşların deneyim ve öğrenimlerinden karşılıklı fayda sağlayabilmek. Doğada “polenleme” olarak adlandırılan bu yöntemle farklı sektörlerden iyi uygulama örneklerinin, deneyimlerin yaygınlaştırılması için uygun platformlar ve paylaşım ortamları oluşturmayı amaçlıyoruz.
Eğitimin dışında İnci Vakfı Çocuk Orkestrası ile de önemli bir farkındalık yarattınız. Pandemi sürecini atlattıktan sonra müzik ve spor özelinde yeni projeler düşünüyor musunuz? İnci Vakfı Çocuk Orkestrası 2016 yılında İzmir’in Naldöken bölgesinde yaşayan, eğitim imkânlarına erişimi kısıtlı çocukların, müziğin zengin dünyası sayesinde, sosyal hayatta güçlü ve topluma katkılı bireyler olmalarını desteklemek hayaliyle kuruldu. Barış İçin Müzik Vakfı ve Bornova Belediyesi iş birliğiyle çalışmalarımızı düzenli olarak Naldöken Kültür Merkezi’nde yürütüyoruz.
2016 yılında sadece 35 çocukla başlayan orkestra eğitimlerimiz, 76 öğrenci ile devam ediyor. Bu süreçte, 6-15 yaş arası 750 kadar çocuğu müzikle tanıştırmak, öncelikle sanat anlayışlarını değiştirmek ve sosyal becerilerini geliştirmek konularında epey yol aldığımızı gözlemliyoruz.
Çocuklarımız şimdiye kadar 20’nin üzerinde halka açık konserde sahneye çıkarak performans heyecanını da yaşadı. Bu onların kendilerine güvenlerini güçlendirirken, ailelerine de emeklerinin karşılığını görmek ve haklı bir gururun tadını çıkarma imkanı sağlıyor. Çocuklarımızın büyük çoğunluğu bu proje sayesinde hayatlarında ilk defa bir enstrümanla karşılaşıyor ve teorik olarak ciddi bir eğitim sürecine girerek senfonik düzende kurulmuş bir orkestranın üyesi oluyor. Çok sesli müziği her yönüyle ustalıkla icra eden çocuklar aynı zamanda da birlikte bir güç oluşturmanın en güzel örneklerinden birini bizlere gösteriyor. Grup içerisinde alıştıkları sevgi ve saygı ortamını okul yaşantılarına da başarılı bir şekilde yansıtıyorlar. Bu başarının bir sırrı da enstrüman çalmanın fizyolojik etkileri. Yapılan araştırmalar bize kanıtlıyor ki gelişme çağında bir enstrüman çalmak ve bir grup ile müzik yapmak beyin gelişiminde çok önemli bir rol oynuyor. Bu sebeple çocuklarımızın başarılı olması hiç de tesadüf değil diye düşünüyoruz. Giderek büyüttüğümüz orkestramızda, çok daha fazla çocuğa erişmek ve bu imkanlardan olabildiğince fazla çocuğu faydalandırmayı hedefliyoruz.
Orkestra çalışmalarımız ve hatta konserlerimiz pandemiye rağmen sanal ortamda devam ediyor. Bu proje ortaklarımız ve çocuklarımız ile kuvvetli bir bağ kurduğumuzu gösterdi. Benzer iş birlikleri ile proje geliştirilip elbette farklı bölgelerde de yeni gruplar oluşturulabilir. Hayallerimizde İzmir’in çeşitli bölgelerinden gelen çocukların oluşturduğu bir orkestra konseri dinlemek var tabii…
Meslek Lisesi Memleket Meselesi… Vakıf olarak bu konudaki hedeflerinizi paylaşır mısınız?
İnci Holding’e bağlı Maxion İnci Jant Grubu, otomotiv yan sanayi sektörüne nitelikli teknik eleman yetiştirmek ve meslek edindirme amacıyla 1 Aralık 2017’de Yunusemre Mesleki Eğitim Merkezi İnci Vakfı-Maxion İnci Şubesi’nin açılışını yaptı. Merkezimizde şu anda 56 öğrencimiz ile birlikteyiz. 9 ve 10’uncu sınıflardaki öğrencilerimiz dört gün pratik uygulama alanında, bir gün sınıf içi eğitimlerini alarak öğrenimlerine; 11’inci sınıftaki 12 öğrencimiz ise fabrika içi oryantasyonları sonrasında haftanın beş günü saha uygulama eğitimlerine ve bölümlerdeki rotasyonlarına devam ediyorlar.
Ülkemizin geleceğinde sürdürülebilirlik açısından üretim sektörünün gelişiminin önemli olduğunu biliyoruz. Bu ihtiyaca en büyük katkı sağlayacak yer meslek liseleri. Çalışmalarımız sırasında görüyoruz ki ülkemizde gençlerin meslek liselerine ilgisi maalesef az. Gençlerin mesleki teknik eğitime yönlendirilmesi, burada yetişecek nitelikli iş gücünün ekonomiye kazandırılması gerekiyor. Vakıf olarak buna katkı sağlamak hedefindeyiz. Umuyoruz ki önümüzdeki yıllarda bu konudaki farkındalığın artmasına farklı yollarla da destek olacağız.
Vakıf olarak çalışmalarınızı yürütürken resmi kanallarda engellerle karşılaşıyor musunuz? Projelerin hayata geçme hızı ve devamlılığı anlamındaki süreçte yaşadığınız tecrübeleri bizimle paylaşır mısınız?
Resmi kurumlar hepimiz gibi kısıtlı bütçelerle ve yüksek hesap verebilirlik ilkeleri ile çalışıyorlar. Haliyle proje ortaklarından bekledikleri standartların yüksek olması anlaşılabilir. Proje tekliflerimizde her zaman somut hedefler, gerçekçi bir aksiyon planı ve ölçülebilir çıktılar sunmaya önem veriyoruz. Böylece kurumların güvenini kazanıyor, zaman içerisinde de raporlamalarımızı tutarlı devam ettiriyoruz. Sonuçta hepimizin niyeti bulunduğumuz çevreye küçük de olsa olumlu bir katkı sağlamak, resmi kurumlar çok açıklar birlikte değer yaratmak konusunda. Pek çok projemizin bu kadar uzun soluklu ve istikrar ile ilerlemesinin sırrını biz burada görüyoruz.
Gençlerin toplumsal fayda yaratma konusunda farkındalıkları ne düzeyde?
Gençlerin bu konudaki farkındalığının yüksek olduğunu görüyorum. Gerek resmi kurumların, gerek sivil toplum kuruluşlarının yaptığı çalışmalar gençler tarafından takip ediliyor, gönüllü katılım sağlanıyor.
Ülkemizin toplam nüfusunun yarısına yakını 30 yaşın altında. Bizim onlara güvenmemiz, daha fazla fırsat tanımamız, sorumluluk vermemiz, bilgi ve beceriyle donatmamız şart.
Ülkemizin gönüllülük konusundaki potansiyelini değerlendirir misiniz? Bu konuda farkındalık yaratmak için ne gibi çalışmalar yapılabilir? Sizce gönüllülük ve bu bağlamda toplumsal fayda yaratma konusunda okullarda bir müfredat olmalı mı?
Elbette genç nüfusun Türkiye’ye kazandırdığı çok büyük bir potansiyel var. Bu potansiyelin değerlendirilmesi için çocuk yaşlardan başlayarak bireylerin sıklıkla ve düzenli olarak içinde bulunduğu toplum açısından önemli olan sosyal konulara maruz bırakılmaları gerektiğini düşünüyorum. Ebeveynler olarak fazla koruyucu yapımız bazen bunun önüne geçiyor, “üzülmesin, endişelenmesin” düşünceleriyle çocuklarımızı fanus içerisine hapsedebiliyoruz. Böyle bir yerdeyken toplum gerçeklerinden kopmaları çok doğal. Çocuklar büyüdükçe bu konuların müfredatta olması da yetmeyecektir, yine bireysel deneyim önemli. Gönüllü çalışmalarda yer almak, proje fikir yarışmalarına katılmak gibi teşvikler farkındalıklarını artıracak, motivasyonlarını besleyecektir.
EGİAD üyelerine bu alandaki önerileriniz neler olur?
EGİAD, Ege Bölgesi’ndeki genç enerjiyi bir çatı altında toplayarak güçlü iş birlikleri oluşmasına katkı sağlayan bir kuruluş. Üyelerin ciddi çabaları ve tamamen gönüllü katılımları ile birçok sosyal sorumluluk faaliyeti yürütülüyor. Üyelerimiz o kadar donanımlı ki bu konuda öneride bulunmak haddim olamaz, düşüncelerimi paylaşabilirim sadece. Ben iş insanlarının bir toplumun kalkınmasında çok büyük bir güce ve sorumluluğa sahip olduğuna inanırım hep. Çalışanlarımız, ortaklarımız, tedarikçilerimiz, müşterilerimiz ile her bir şirketimiz başlı başına hiç küçümsenmeyecek bir etki alanına sahip. Bu alanın farkında olup “iyi”ye doğru harekete geçirmeye çabalamamız yeterli olur aslında. İnci Vakfı’nda dediğimiz gibi; hayal, hedef, hareket!
“ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA SÜPRİZLER OLABİLİR!”
2005 yılından bu yana her yıl Cevdet İnci Teşvik Ödülleri; İnci Holding’e bağlı grup şirketlerinde çalışan, çalıştığı şirket ve birimde üretimi, verimliliği ve hizmet kalitesini arttırıcı bir faaliyeti somut olarak kanıtlanan, yeni teknoloji geliştiren kişi ve ekibine verilmekte. Bu teşvik ödüllerini sadece holding çatısı altında mı tutacaksınız? Kapsamını genişletmeyi düşünüyor musunuz?
Cevdet İnci Teşvik Ödülleri, İnci Grubu’nda her yıl büyük heyecanla sahiplerini buluyor. Başarının ödüllendirilmesi grup içindeki çalışanlarımıza motivasyon sağlıyor. Üreten, emek veren, kendini ve şirketini geliştirmek için özveride bulunan herkesin alkışa değer görüldüğünü bilmesi ve bunu yaşaması çok önemli. Uzun yıllardır kendi bünyemizde yürüttüğümüz teşvik ödüllerinin bölgeye açılması zaman zaman gündeme gelen bir konumuz. Farklı seçenekleri değerlendiriyoruz, önümüzdeki yıllarda sürprizler olabilir!
ŞEFFAFLIK, HESAP VEREBİLİRLİK, ETKİ ÖLÇÜMÜ VE ETKİN RAPORLAMA VURGUSU
Sürdürülebilir Fayda konusunda Türkiye’de farkındalığı arttırmak için sizce ne gibi çalışmalar yapılabilir?
Sürdürülebilir fayda yaratabilmek için sosyal yapıların kaynak sürdürülebilirliğinin sağlanması gerek. Kastımız elbette hem maddi hem de insani kaynaklardır, ki ikincisinin birçok kez daha önemli olduğuna şahit oldum. Bir sivil toplum kuruluşunun sürekli destekçileri, gönüllüleri, gerçekleştirdiği proje ortaklıkları onun en büyük gücüdür. Bu ilişki ağını sağlam tutabilmek için bizlerin odaklanması gereken en önemli konulardan birkaçı; şeffaflık, hesap verebilirlik, etki ölçümü ve iletişimi sürekli kılacak etkin raporlamadır. Böylece tüm tarafların desteğini daim kılabiliriz. Sivil toplum kuruluşlarını destekleyici ve ödüllendiren programlar, hibeler, eğitim olanaklarının her geçen gün arttığını görüyorum. İyi bir planlama yapmak, gerekli zaman ve enerjiyi ayırmak yeterli…