MIT Plazma Bilimi ve Füzyon Merkezi Direktörü Prof. Dr. Dennis G. Whyte, füzyon enerjisi için “Hayal etmesi çok zor ama bir şehrin bir sene kullanabileceği enerjiyi üretmek için ihtiyacınız olan yakıt kucağınıza sığabilir” dedi.
Fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin yerini alması hedeflenen çevre dostu füzyon enerjisi üzerine yürütülen çalışmalarda son dönemde önemli gelişmeler kaydedildi.
ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, California’da bulunan Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı’ndaki bilim adamlarının gerçekleştirdiği füzyon enerjisi buluşuna dair geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamada, bilim insanlarının füzyon ateşlemesini başardığını, bunun füzyon reaksiyonlarından süreci başlatmak için kullanılan enerjiden daha fazla enerji yarattığını duyurdu.
Massachusetts Institute of Technology (MIT) Plazma Bilimi ve Füzyon Merkezi Direktörü Prof. Dr. Dennis G. Whyte, bu alanda uzun yıllardır devam eden çalışmalar olduğunu söyleyerek, “Bu aslında, bilim insanlarının 70-80 yıl önce bir konuda yaşadıkları farkındalıkla başladı. Bilim insanları hayatımızı devam ettirmemizi sağlayan temel şeyin güneş olduğunu anladı. Güneş, yaşamın var olabilmesi için gerekli olan enerjiyi sağlıyor. Bunun evrende en çok bulunan ve en hafif element olan hidrojen atomlarının birleşmesiyle oluşan ve füzyon olarak adlandırılan bir süreçten geldiğini anladık” dedi.
Yıllardır devam eden çalışmaların sonucunda füzyon reaksiyonu için gerekli koşulların nasıl sağlanacağını ve bu koşulların nasıl korunacağını anladıklarını belirten Prof. Dr. Whyte, aralık ayında duyurulan gelişmenin en önemli noktasının, deneyin sonunda sistemin içerisine koydukları ve füzyon reaksiyonu için gerekli olan enerjiden daha fazla bir enerjiyi elde etmeleri olduğunu kaydetti. Güneşin ve yıldızların aslında devasa hidrojen topları olduğunu ve bunların içinde füzyon reaksiyonunun devamlı bir şekilde gerçekleşmesi için yeterli koşulların bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Whyte, ortaya çıkan bu enerjinin, nihayetinde dünyaya ulaşan ışığa dönüştüğünü kaydetti.
Prof. Dr. Whyte, füzyon enerjisinin oluşması için gerekli koşulların sağlanmasının zor olmasına karşın dünyada bu enerjinin kaynağı olan hidrojenin bol olduğunu, füzyon enerjisine ulaşılabilmesi halinde sadece Boston’daki bir gölün, bölgenin ihtiyaç duyduğu enerjiyi çok uzun yıllar rahatlıkla karşılayabileceğini dile getirdi.
YATIRIMCILARIN DA İLGİSİNİ ÇEKİYOR
Bundan 10 yıl önce hayal gibi bahsettikleri füzyon enerjisini bugün gerçekleştiriyor olmalarını “inanılmaz” diyerek nitelendiren Prof. Dr. Whyte, “Seneler önce benimle birlikte bu konuda çalışmaya başlayan öğrenciler şimdi dünyanın en büyük füzyon enerji şirketlerini yönetiyorlar” diye konuştu. Dünyanın her yerinden yatırımcıların füzyon enerjisine odaklandığını, özel sektör ve devlet yatırımlarının bir arada olması gerektiğini, en başından beri bunu temenni ettiklerini belirten Prof. Dr. Whyte, “Füzyon teknolojisinin tarihini düşündüğümüzde, on yıllardır dünyanın her yerinden buraya kamu fonları yatırılıyor ama sona gelindiğinde şirketler enerji santrallerini devralacak. Burada bir el ele verme durumu olacak. Bu tabii araştırmaların, gelişmelerin ve yeni fikirlerin duracağı anlamına gelmiyor, bunlar devam edecek ama şimdi şirketler bu teknolojiyi nasıl ticarileştireceklerini, bunu nasıl enerji santrallerine dönüştüreceklerini çözmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
“TEMEL YARIŞ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI”
Prof. Dr. Whyte, bu enerji türünün de sürdürülebilir diğer enerji türleri gibi kirliliğe ve karbon salımına yol açmadığını, füzyon enerjisinin kullanılabilmesinin, iklim değişikliğine çok büyük katkılar sağlayacağını vurguladı. ABD, Birleşik Krallık ve Avrupa’nın birkaç noktasında konuyla ilgili yeni çalışmalar başlatıldığının ve buradaki temel yarışın iklim değişikliğine karşı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Whyte, “Eğer fosil yakıtlarla ekonomik olarak yarışabilecek bir noktaya gelebilirsek ki buraya gelmek çok zor, füzyon enerjisi çok çevreci ve sürdürülebilir bir enerji. Hayal etmesi çok zor ama bir şehrin bir sene kullanabileceği miktardaki bir enerjiyi üretmek için ihtiyacınız olan yakıt kucağınıza sığabilir. Bu kirliliğin de karbonun da olmayacağı anlamına geliyor, çok az bir miktarda ayak izi bırakıyor” diye konuştu.
ABD Enerji Bakanı Granholm’un “10 yıl içerisinde ticari amaçla kullanılmaya başlayan füzyon enerjisi göreceğiz” şeklindeki açıklamalarını da değerlendiren Prof. Dr. Whyte, “Evet bu mümkün. Biz hep birlikte o yönde çalışıyoruz. Burada zor olan ekonomik ve ölçeklenebilir olması. Mevcut ölçekteki enerji kullanımımızı karbonsuz bir hale dönüştürmek amacıyla yenisi ile değiştirmek oldukça zor. Bunun ekonomik olarak ilgi çekici hale getirilip dünyanın her yerinde yayılmasının sağlanması gerek, aslında bu muhtemelen en zor olanı” yorumunu yaptı.
“SERA GAZI ÜRETMİYOR”
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutsal Bozkurt da ajans kaynaklı değerlendirmelerinde periyodik cetvelde 56’dan küçük çekirdeklerin hafif çekirdekler olarak tanımlandıklarını ve iki hafif çekirdeğin birleşerek daha ağır bir çekirdek meydana getirmesi sırasında açığa çıkan enerjiyi “nükleer füzyon reaksiyon enerjisi” şeklinde adlandırdıklarını söyledi.
Nükleer füzyon reaksiyon enerjisinin çok temiz bir enerji olduğunu ve sera gazı üretmediğini bildiren Bozkurt, “Yani yeşil bir dünya için muazzam bir enerji kaynağı olarak tanımlayabilirsiniz” dedi.
Prof. Dr. Bozkurt, füzyon enerjisinin pratik kullanımındaki zorlukları şöyle sıraladı: “Birincisi; elektriksel kuvvet problemidir. Döteryum ve trityum pozitif yüklü proton içerdiğinden bunların kaynaşması için protonların kinetik enerjileri, elektriksel kuvvetten dolayı oluşan coulomb bariyerini aşması için yetersiz kalıyor. Bunların kaynaşması için kinetik enerjilerini artırmak gerekmektedir. Bu da ancak çok yüksek sıcaklılara erişildiğinde mümkün. Bu sıcaklık, mesela güneşin çekirdek sıcaklığı olan yaklaşık 15-16 milyon santigrat derece civarıdır. Bir nevi plazma ortamı sağlandığında bu kaynaşma gerçekleşmiş oluyor. Diğer bir sorun ise ortaya çıkan plazmanın sınırlandırılmasıdır. Yani oluşan plazmayı çok uzun bir süre ‘sınırlamak’ gerekmektedir. Manyetik muhafaza veya başka yöntemler kullanılması gerekmedir.”
“YEŞİL BİR DÜNYA İÇİN GELECEK VADETTİĞİNİ RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ”
ABD’li bilim insanlarının çalışmasının bilimsel açısından tarihsel bir gelişme ve başarı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bozkurt, “Bu çalışmada oluşan füzyon 3,15 megajul enerji üretmiştir. Bu da pozitif enerji olarak bilinir ve böylece ilk defa olarak nükleer füzyon reaksiyon enerjisi laboratuvar koşullarında elde edilmiş oldu. Hatta deney sırasında ulaşılan yaklaşık 150-160 milyon santigrat derece civarında sıcaklık o kadar yüksek ki güneşin çekirdek sıcaklığının yaklaşık 10 katı büyüklüğü laboratuvar koşullarında elde edildi. Bu ciddi bir başarı oldu” dedi.
Prof. Dr. Bozkurt, füzyon enerjisinin çevreci yönü konusunda ise şu ayrıntıları paylaştı: “Düşük karbonlu enerji kaynağı olması nedeniyle bunun yeşil bir dünya için gelecek vadettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz ama pratik uygulamaları için henüz çok erken, biraz daha zamana ihtiyacımız var. Diğer enerji türleriyle karşılaştırdığımız zaman atık problemi olmuyor. Bu hem elektriğin hem fosil yakıtların yerine geçebilecek muazzam bir enerji kaynağıdır. Arabalarda, evlerde, sanayide henüz pratik bir kullanımı yok ama bir ışık var, gelişecek teknolojiye göre bunlar belirlenecek ve günlük hayatımıza girecektir.”