Domates ihracatı konusunda Türkiye’nin tecrübeli ve öncü isimlerinden Hami Özer, EGİAD Fahri Üyesi ve 7’nci Dönem Yönetim Kurulu Üyesi…
Hami Özer ile çocukları Asuman ve Hayati Özer, bu sayıda KUŞAKTAN KUŞAĞA köşesinin konuğu oldular.
Türkiye’deki gıda sektörünün büyümesinde katma değerli üretimin önemine vurgu yapan Hami Özer, bu kapsamda yapılması gerekenleri bütün yönleriyle anlattı. EGİAD Üyesi kızı Asuman Özer de markalaşma sürecinin önemine vurgu yaparak akademideki tecrübesini sahada pratiğe dönüştürmeyi hedefliyor. Bu süreçte üretim ve pazarlama ayağında ise Hayati Özer tam destek veriyor.
Pazarın öncü ve önemli oyuncularından birisi olan DFS Food (Dried Food Solutions) markası ile faaliyet gösteren Özer Ailesi’nin hikayesi üzerinden Türkiye’deki gıda sektöründe, yaşanan gelişmelere ve yapılması gerekenlere ışık tuttuk.
Hami Bey sizi tanıyabilir miyiz? HAMİ ÖZER: 55 yaşındayım. Manisa- Turgutlu ilçesinde gıda sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Ülkemizin randımanlı topraklarında yetişen domatesi, tesisimizde katma değerli ürün haline getirip, ihraç ediyoruz. Böylelikle ülkemizin döviz girdisine de fayda sağlamış oluyoruz.
Yaptığımız iş yüzde 100 ihracat olduğu için sürekli yurt dışıyla temas halindeyiz.
EGİAD ile yollar nasıl kesişti? HAMİ ÖZER: EGİAD, hayatıma giren en güzel kararlardan birisiydi. Çok kıymetli bir arkadaşım olan Avukat Serkan Mutluer, beni EGİAD’a tavsiye etti. Birlikte çok güzel bir aile olduk ve işler yaptık. 7’nci Dönem’de yönetim kurulu üyesi oldum. Herkes ciddi sorumluluk ve bilinçle çalıştı ki EGİAD’ı bu günlere getirdi. EGİAD’lı olmaktan gurur duyuyorum.
EGİAD’ı yeni üyelerinin daha da iyi noktalara getireceklerine bütün kalbimle inanıyorum.
EGİAD’ın size kazandırdıkları neler oldu?
HAMİ ÖZER: İzmir’deki tüm sektörlerden bir çevreniz oluşuyor. Nakliyecisinden, hukuk müşavirine, gıdacısından, tekstilcisine, eğitimcisinden hemen hemen
her zümreden insanla temas etme, dostluk kurma, istişare etme, toplantılara katılma ve komisyonlarda çalışma imkânı bulduk.
Genel kültür anlamında da çok ciddi katma değer yarattı. Aynı zamanda bize sanayici-iş insanı kimliği kazandırdı. Tabi bir sivil toplum örgütü bazında bunu söylüyorum.
Dönemin siyasi yöneticileri, milletvekilleri, bakanlarıyla istişareler yapıldı. Bizlere yüklenen misyonları, sorumlulukları bu duygu ve düşüncelerle kurumlara aktardık.
EGİAD’ın bende ki en önemli tarihsel dokularından biri de EGİAD İlköğretim Okulu oldu. 7’nci Dönem olarak bunu başlattık ve ondan sonra arkadan gelen arkadaşlarımız aynı aidiyet duygusuyla tamamladı. Bu EGİAD için kalıcı bir eser ve miras oldu.
Ayrıca YARIN Dergisi bizim için büyük bir eser. İzlenebilirliği sağlamak anlamında çok ciddi bir yayın. Çünkü bundan 10 sene önce geriye gidip “10 sene önce EGİAD YARIN Dergisi’nde Türkiye ve dünyada neler yaşanmış, konuşulmuş, kaleme alınmış?” dendiğinde çok rahatlıkla izleyebileceğiniz bir yayındır.
Bana sağladığı katma değeri etrafımdaki bütün insanlara yaymayı bir misyon bildim.
Dolayısıyla çocuklarım da EGİAD’a üye olma haklarını kazandıklarında onları da bir genç EGİAD’lı olmaları için teşvik ettim.
Kızınız Asuman’ı sizin gözlemleriniz üzerinden dinleyebilir miyiz?
HAMİ ÖZER: Asu, 27 Nisan 1994’te doğdu. Doğumhaneden çıktığında ilk benim kucağıma verdiler. Asu; çok güzel, başarılı ve keyifli
bir çocukluk geçirdi. Olumlu, ılımlı, paylaşmayı seven, arkadaşlarıyla oyuncaklarını ve oyunlarını paylaşabilen bir çocuktu. Hiçbir zaman kıskanç olduğunu görmedim. İşimiz gereği Manisa’nın Turgutlu ilçesinde yaşıyoruz. O yüzden Asu’nun ilköğretim ve ortaöğretim yılları Turgutlu’da geçti. Üniversiteyi kendi isteğiyle İzmir’de okumak istedi. Yaşar Üniversitesi’ni burslu kazandı ve bitirdi. Yüksek lisansını yaptı. Şu anda Yaşar Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Aynı zamanda
da Ege Üniversitesi’nde doktorasına devam ediyor. Çok gayretli çalıştığını biliyorum. Prensipli, kurallı tamamen mantığıyla hareket eden bir insan. O yüzden de hem ailesine hem kendisine bugüne kadar hep faydalı oldu. Biz Asu ile çok mutluyuz.
Hiç mi sevmediğiniz huyu yok?
HAMİ ÖZER: Çok hırslı. Başarı onun için olmazsa olmaz. Bazen bunları birazcık törpülemek gerekiyor. Hayat bize bunu öğretti. Dolayısıyla hep istediğini almak ve istediğine sahip olmak o kadar da kolay değil. Bazı şeyleri zamana bırakmak gerekiyor.
Kızımdan memnunum.
Oğlunuzu da sizden dinleyebilir miyiz?
HAMİ ÖZER: Hayati, 26 Şubat 1999 tarihinde dünyaya geldi. Hayati
de ilköğretim ve ortaöğretimi Turgutlu’da tamamladı ve lise yıllarını Manisa’da özel bir okulda geçirdi. Hayati için benim bir tasarrufum oldu. En büyük arzum Hayati’yi yurtdışında okutmaktı. O da sağ olsun benim bu emelimi kırmadı. Hayati çok ılıman bir insandır. Hiçbir zaman kimseye kötülük beslemez. Kinci değildir. Çok iyi niyetlidir. İyi de bir eğitim aldı. İnşallah, Allah yolunu açık eder. O da emellerine nail olur. Sadece çabuk tepki verir. Politik ve esnek olması gerektiğini düşünüyorum.
Bunları şimdilerde işin mutfağında öğreniyor.
Asuman Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?
ASUMAN ÖZER: Turgutlu Anadolu Lisesi mezunuyum. Yaşar Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’de yüzde 100 burslu
okudum. Yüksek lisansımı da Yaşar Üniversitesi İletişim Yüksek Lisans Tezli programında yüzde 100 burslu olarak tamamladım. Ardından
Ege Üniversitesi’nde reklamcılık doktora programına başladım. Şu anda da doktoramın ders dönemini tamamladım ve tez yazma sürecindeyim. Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Zaman zaman babama da destek oluyorum ama fabrikada ağırlık Hayati’nin üzerinde…
Babanız, onun işinizi devam ettirmenizi talep etmedi mi? ASUMAN ÖZER: Yüksek lisans yapmaya karar verdiğimi söylediğimde ilk başta biraz tepki vermişti. Ama çok istediğimi ve başardığımı da gördüğü için engel olmadı. Burası bizim iş yerimiz ve benim evim. Her zaman buraya geri dönebilmemle ilgili bir engel olmadığını söylüyor. Akademik
bir kariyer belirlememle de her zaman gurur duydu. Desteği için bu röportaj vesilesiyle kendisine buradan bir kere daha teşekkür ediyorum. Hırslı ve başarılı olmak insanın kendi emeği ama insanın ailesinden destek görmesi çok güzel bir duygu…Onun dışında tabi ki kişisel hayallerim var. İleride kendi markamı kurmak istiyorum.
EGİAD’ın bizim zamanımızdan bugüne kadar hiçbir ivmede çarpıklık olmadan bugünlere gelmesi ve halihazırdaki şu andaki yönetici arkadaşların, ekibin ve kadronun da bu işe dört elle sarılarak faaliyetler içerisinde bulunması beni gerçekten çok mutlu ediyor.
Babanız ve kardeşiniz ile ortak hangi hayalleri kuruyorsunuz? ASUMAN ÖZER: Kuracağım markanın domates işiyle alakalı olmasını istiyorum. Kardeşimin üretim bilgisine ve deneyimine güveniyorum. Zaten babam ve ortağımız İrfan Ertekin’in çok ayrı deneyimi var. Ben kurumsal markalama kısmında yol almak istiyorum.
Yurtdışına yönelik mi? ASUMAN ÖZER: Türkiye pazarına yönelmek istiyorum. Şu an sürekli süpermarketleri gezdiğimi söyleyebilirim. Türkiye’de de
pandemiyle birlikte çok fazla sağlıklı yaşam ve doğru beslenmeye yönelik pratiklere olan ilgi arttı. Z Kuşağı’nın hocası olduğum için onların alışkanlıklarını gözlemliyoruz. Şu anda tez de yazdığım için aynı anda birçok şey düşünmek zorunda kalıyorum. Üretim konusunda babam ve kardeşimden destek
alıp aslında ben biraz markalama sürecini yapmak istiyorum. Çünkü benim tez konum da dijitalde kişisel markalama. Tezim bittikten sonra biraz daha bu tarafa odaklanmayı düşünüyorum.
Hami Bey ile çalışmak zor mu? ASUMAN ÖZER: Kolay değil.
Babam çok disiplinlidir. Hata yapıldığında en kısa sürede telafi edilmesini ister. Aslında bu dışardan biraz zor görünebilir ama bu
sizi hızlı davranmaya ve çözüm odaklı olmaya iter. Hemen o anda sorunu çözmeniz gerektiğini bilirsiniz ve çözüm yolu ararsınız. Küçüklüğümden itibaren hemen sorunu çözmem gerektiğini düşündüğüm için bu bana daha hızlı hareket edebilme ve kriz çözebilme yeteneği kazandırdı. Bu hem iş hem de özel hayatla ilgili olabilir. Babamın bizim için çok mücadele verdiğini biliyorum.
“Babamdan öğrendiğim ve hayatıma dahil ettiğim
vazgeçemediğim…” dediğiniz başlıklar nelerdir?
ASUMAN ÖZER: Ne olursa olsun asla kin tutmamak. Kendi yoluna bakmalısın. Olan kötü bir şeyden başkasını sorumlu tutmamalısın sadece kendini sorumlu tutup kendine odaklanmalısın. Çalışmak ve mücadele etmekten asla vazgeçmemelisin.
Hayati Bey sizi tanıyabilir miyiz? HAYATİ ÖZER: 24 yaşındayım.
Manisa Doğa Koleji’nde lise eğitimimi aldım. İngiltere’de 1 yıl Bournemouth şehrinde yaşadıktan sonra Oxford Brookes University’de Pazarlama İletişimi ve Yöneticilik Bölümünde tahsilimi tamamladım.
Asuman Hanım, “Babamdan kriz yönetimi konusunda ders aldım” dedi. Sizin bu şekilde örnekleyeceğiniz özel bir başlık var mı?
HAYATİ ÖZER: Hayat ne kadar zor olsa da hiçbir zaman pes etmemek gerekiyor. Babamın hayatta öğrettiği en büyük değerlerden
bir tanesi insan düştüğü zaman ayağa kalkmayı bilebilmeli. Bu da onun bize öğretmek istediği en büyük değerlerden birisi. Babamın en sevdiği özelliklerden birisi
çok çalışması. Çalışanı daha çok seviyor. Çalışmanın kendi işine kendi ailesine çok büyük kazançlar sağladığını ve sağlayacağını kanıtlamış bir insan. Sadece kolayca sinirleniyor ve sinirlendiği zaman kendisine zarar verdiğini fark edemiyor.
Asuman Hanım’ın marka yaratma hayali var. Üçünüz ortak hangi hayalleri kuruyorsunuz?
HAMİ ÖZER: Marka oluşturma
fikri her şeyden önce çok kıymetli. Desteklenmesi gerekiyor. Bu anlamda alt yapısı çok gelişmiş bir firmayız. Nasıl marka yaratılabilir nasıl damak tadı geliştirilebilir, markayla alakalı bunun üzerinde konuşacağız ama bunun biraz zamanı var. Ancak “Marka yaratıyorum” deyip, tek başımıza yola çıkamayız. Bu anlamda dışarıdan ciddi destek almamız gerekiyor. Bu desteklerin yönetimi ve koordinasyonu tamamen Asuman’a ait olacak. Vakti zamanı geldiğinde de elimden gelen her türlü desteği kendisine sağlayacağım.
Ortak hangi hayalleri kuruyorsunuz?
HAMİ ÖZER: Bir baba olarak çocuklarım için kurmuş olduğum hayallerin büyük kısmını tamamladım. Yani, kızımı görmek istediğim yerde görüyorum,
Allah da yolunu açık etsin. Aynı şekilde Hayati de çok çalışkan ve disiplinli bir insan, aldığı eğitim gereği mesleğini çok rahatlıkla icra edebileceğini düşünüyorum. Beşerî ilişkileri çok kuvvetli. Asu’nun bir doktorluk unvanı alması, arkasından markasını yaratması, iç piyasada gerekirse dışarıda bu markanın lansmanının yapılması, sürekliliğinin sağlanmasını istiyorum. Hayati’nin de artık dünya pazarlarındaki faaliyetlerinde olacak olması, gıda fuarlarına katılması, müşteri ziyaretleri yapması, belki Avrupa’da belki de Uzakdoğu ve Amerika’da bir ofis açması gibi beklentilerim var. Çocuklarım hayallerimi rahatlıkla yapabilecek kapasitede.
Ben ve anneleri de imkanlarımız el verdiği müddetçe onlara tam destek olmaya devam edeceğiz.
Asuman Hanım ve Hayati Bey, sizlerin EGİAD ile yollarınız nasıl kesişti?
ASUMAN ÖZER: EGİAD Ailesi’ne üye olarak bu yıl katıldım. Aslında çocukluğumdan beri içinde olduğum bir çevre ve orada büyüdük. Şu anda sosyal komisyon üyesiyim, Sosyal ve akademik olarak da çok katkı sağlıyor. Her toplantıda
farklı konularda uzman olan kişileri dinleme fırsatı yakalıyoruz. EGİAD’da deneyimli insanlarla da sohbet etme fırsatı buluyorum. Bir insana genel kültür anlamında ve mesleki olarak da çok katkı sağlıyor.
Aslında ne beklerseniz ne isterseniz onu alırsınız. Ben de kendi beklentilerimi karşılıyorum. Üye olarak çok yeniyim. Bir yıl sonra daha fazla şey anlatabilirim. Bu kısa süre içerisinde dahi bana çok şey kattı.
HAYATİ ÖZER: Babam ve ablam sayesinde üye olmadan üye olduğumu hissediyorum. Askerlik görevimi tamamladıktan sonra üye olmayı planlıyorum. Gördüğüm yaşadığım kadarı ile EGİAD fırsatlar kapısı. Özellikle sanayide bulunan bir iş insanı için olmazsa olmazlardan bir tanesi.
Hami Bey, gıda enflasyonunu konuşuyoruz. Gıda üzerinden baktığımızda tüketim alışkanlıklarının değiştiği bir süreci yaşıyoruz. Böyle bir sürecin ihracata yansıması nasıl olacak? Siz kendi kurumunuzu bu değişim sürecine nasıl hazırlıyorsunuz?
HAMİ ÖZER: Dünya ekonomik bir kaosun içerisinden geçiyor. Bizim yaptığımız iş; katma değeri yüksek, lüks tüketim ürünü. Dolayısı ile sektörümüzde bu ekonomik yaşanan çalkantılardan, darboğazdan ciddi derecede etkileniyor.
Halihazırda çalıştığımız firmaların haricinde kendimize yeni pazarlar yeni müşteriler bulmak zorundayız. Aksi takdirde mevcut olan müşterilerle gittiğimizde
zaten görünen bir daralma var. Bu daralmayı; katıldığımız fuarlarla, yaptığımız promosyonlarla genişletmeye çalışıyoruz.
Yeni dönemde açılacağınız pazarlar hangileri olacak? HAMİ ÖZER: Uzakdoğu pazarına yönelik çalışmalara ağırlık verdik. Ciddi emek, zaman ve maddi yatırımlar gerektiren bir pazar. Avustralya pazarı üzerine de çalışıyoruz. Bu ekonomik daralmanın çok uzun süreceğini düşünmüyorum.
Gıdadaki katma değerli üretim konusundaki karnemizi nasıl yorumlarsınız?
HAMİ ÖZER: Türkiye bu konuda örnek gösterilecek konumda.
Sektörle alakalı ihracat yapan
firmaların hepsi Avrupa Birliği’nde, Amerika’da, Uzakdoğu’da, Avustralya’da rüştünü ispat etmiş, denetimlerden geçmiş durumda. Özellikle tarıma dayalı ürünlerde bunları üreten çiftçilerimizin desteklenmesi, üretim girdilerinin düşük tutulması sağlanmalı. Ancak bu şekilde daha hızlı büyüyebiliriz. Genç çiftçiler köylerinde kalıp, üretim yapmasının teşvik
edilmesi gerekiyor. Bugün hepsi büyükşehirlerde, masa başında ve hizmet sektöründe faaliyet göstermek istiyorlar. Araziler işlenmiyor, katma değerli ürün üretilmiyor.
Sözleşmeli üretim burada çözüm olur mu?
HAMİ ÖZER: Sözleşmeli üretim değil de ürünlerin bölgeselleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Üretim haritası çıkarılmalı. Toprak analizlerine göre ekim yapılması gerekiyor. Bunların da bireysel değil kooperatifler tarafından yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Tarım ve buna bağlı gıda sektörü teknolojinin etkisiyle büyük bir dönüşüm içinde. Hayvansal ve bitkisel üretimin verimi ve kalitesi için yeni ekosistemler yaratılması şart.
Ürünler de borsa nezdinde satılmalı. Bugün bir domatesin borsası ve meyve gruplarının borsası yok.
Eğer kooperatifler oluşursa belki de bunun içine depoculuk sistemi de konulabilir. Nüfusun yüzde 45’i tarımla geçinmek zorunda.
Sizce Türkiye’de kooperatifleşme atağına ihtiyaç var mı?
Tarımsal organizasyonların kesinlikle kooperatifleşme atağına ihtiyacı var.
EGİAD’ın genç üyelerine tavsiyeleriniz neler olur? EGİAD’da uzun yıllar faaliyet göstermiş ve EGİAD’ın bu süre içerisindeki faaliyetlerinden ve gelişiminden son derece memnun olmuş bir insanım. Daha sonra çok kıymetli dostum Nafiz Gönen, fahri üye olan EGİAD üyelerini bir araya getirdi ve birkaç toplantı da yaptık. Bu toplantılarda EGİAD’ı birazcık daha dışarıdan izleme şansım oldu.
EGİAD’ın bizim zamanımızdan bugüne kadar hiçbir ivmede çarpıklık olmadan bugünlere gelmesi ve halihazırdaki şu andaki yönetici arkadaşların, ekibin ve kadronun da bu işe dört elle sarılarak faaliyetler içerisinde bulunması beni gerçekten çok mutlu ediyor. Hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum. EGİAD’ın bir misyonu ve vizyonu var. Bu misyon ve vizyonun devam ettirilmesi gerekiyor. Şu andaki yönetim, güzel işler yapıyor ve gelecek olan yönetimlere de iyi örnek teşkil ediyor. Ben bu şekilde çalışmalarına devam etmelerini kendilerinden rica ediyorum.
ASUMAN ÖZER: EGİAD bir aile… O aidiyet duygusu ve aile duygusunun olması çok güzel, tabi bunu sağlayan kişi de başta
Avni Başkan ve yönetim kurulu. Bu şekilde çocukluğumdan bugünlere geldiği için çok mutluyum. İçinde olmaktan da ayrıca mutluyum.
HAYATİ ÖZER: EGİAD’ın sayısını bilemediğimiz kadar insana fayda sağlamış olduğunu düşünüyorum. Resmiyette EGİAD’da olmasam bile toplantıya katılabildiğim için hepinize çok teşekkür ediyorum.