Enflasyonun neden düşürülmesi gerektiği konusunda açıklamalar yapan Kaslowski, “Yüksek enflasyonla mücadeleyi erteleyip, her ne pahasına olursa olsun büyüyelim dediğimizde de var olan kaynaklarımızı tasarruflu kullanamayarak israf ediyoruz. Ve yine bu süreç büyüme üzerinde baskı ile sonuçlanıyor. Ülkece bu sarmaldan çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Bunun da en öncelikli koşulu enflasyonla doğru ve kararlı mücadele.
On sekiz yıldır, mesleğim gereği, hemen hemen her yıl yeni bir yıla girerken önümüzdeki yıl için ekonomik beklentileri değerlendiren yazılar yazıyorum. Bu yazılar her zaman büyük belirsizlikler altında kaleme alınıyor ama ilk kez bir pandemi içerisinde değerlendirme yapacağım. Bir salgının neden olduğu, ekonomik bir krize dönüşen, bir ekonomik şokun içerisindeyiz. Elbette hiç birimiz ekonomik krizlere yabancı değiliz, özellikle biz iktisatçılar. Fakat 2020 Mart ayında başlayan süreç benzersizdi. Ekonomik krizler ekonomideki tıkanıklar veya aksaklıkların artık sürdürülemez olmasıyla ortaya çıkar. Sektörler aşamalı olarak bu krizden etkilenirler. Bu sefer devletler halklarının sağlığını korumak adına ekonomilerini adeta evde elektrikli kapatır gibi durdurdular. Sonra da kademeli olarak açmaya başladılar. Süreci benzersiz yapan işte işin bu boyutu.
Salgın sonrasında pandemi olarak sınıflandırıldı. Alanı ne olursa olsun, dünyadaki neredeyse bütün bilim adamlarının bir ölçüde kafa yorduğu ve anlamaya çalıştığı bu süreçle ilgili yapılan öngörülerin kimisi tuttu kimisi tutmadı. Herkes de bulaşıcı hastalıklar ve aşılar konusunda bayağı bilgi sahibi oldu. Mart ayında hala bu sürecin bazı ülkeler ile sınırlı kalabileceği veya doğal bir şekilde biri iki ay içinde birçok ülkeyi etkilemeden sona ereceğini düşünen iyimserler mevcuttu. İlerleyen süreçte, virüsün onu daha öldürücü bir hale getiren bir mutasyona uğramaması ve virüsün yol açtığı hastalığa karşı daha etkin tedavi ve ilaçların uygulanmasına rağmen, bütün dünyada artan bir hızla bulaşmaya devam etmesi ve sonbaharda bütün hızıyla tekrar Amerika ve Avrupa’yı kasıp kavurmaya başlaması, aşı çalışmalarından iyi haberler gelmesine rağmen, bu hastalığın 2021 yılında da hem sağlığımız hem de ekonomiler üzerinde büyük etkileri olmaya devam edeceğini bize gösterdi. 2021 yılı ekonomik beklentilerini konuşurken bu hastalığa karşı tam etkili bir aşı bulunmuş ve dünya popülasyonu aşılanmış olsaydı dahi 2020 yılında bu pandemiye karşı alınmış olan önlemlerin maliyetinin 2021 yılında ekonomi üzerindeki etkilerinden bahsediyor olacaktık. Bu yazı yazılırken aşılama bazı ülkelerde başlamış durumda, Türkiye’ye bir aşı gelmek üzere ancak bir sürü bağışıklığına ulaşmamızı sağlayacak boyutta bir aşılamanın yapılması, uzmanlara göre, belki 2021 yılında dahi mümkün olmayabilir. Dolayısıyla 2021 yılında ekonomiler hem 2020 yılında alınan önlemlerin devasa maliyetlerinin etkisinde hem de 2021 yılında alınmaya devam edilecek önlemlerin sonuçları ile baş etmek durumunda.
Şekil 1’de pandemiden en çok etkilenen bazı büyük ekonomiler ve Türkiye’nin 2020 yılında aylık bazda sanayi üretim endeksini görebilirsiniz. Şekilde ayrıca Oxford Üniversitesi’nde bir araştırma grubu tarafından hesaplanan ve bu ülkelerin pandemiye karşı aldıkları kısıtlayıcı önlemleri özetleyen sıkılık endeksi de yer almakta. Mart ayında kısıtlamaların bir anda artması ile birlikte bütün ülkelerde sanayi üretim endeksinin sert bir şekilde düştüğünü ve yaz aylarında kısıtlamalar gevşedikçe sanayi üretiminin yavaş da olsa toparlanmaya başladığını söyleyebiliriz. Fakat birçok ülkede sanayi üretim endeksi hala kısıtlamaların üretimi etkilemeye başladığı Mart ayından önceki seviyesine ulaşmamış durumda. Kısıtlamaların 2021’in ilk çeyreğinde hala yüksek olacağını düşünebiliriz ki bu da kısıtlayıcı önlemler 2021 yılının ilk çeyreğinde hala üretim üzerinde bir baskı oluşturmaya devam edeceği anlamına geliyor. Ancak yine şekilden gördüğümüz üzere kısıtlamalara nispeten uyum sağlanmış ve üretim kısıtlamalar altında da devam edebiliyor.
Henüz 2020 istatistikleri açıklanmadı. 2021 yılının Mart ayından önce 2020 yılı büyüme oranlarını net olarak göremeyeceğiz fakat projeksiyonları değerlendirmekte fayda var. Yapılan neredeyse bütün çalışmalar birçok ülkede veya yerel ekonomide Mart- Mayıs döneminde ekonomilerin yüzde 30-50 arasında küçüldüğü yönünde sonuçlara ulaştı. Yıllık bazda elbette bu boyutta küçülme hiçbir yerde beklenmiyor ancak birçok ülkede ve dünya genelinde 2020 yılında ekonomilerin küçüldüğünü ve dolayısıyla işsizliğin arttığını göreceğiz istatistikler açıklandığında. OECD’nin projeksiyonlarına göre dünya ekonomisi 2020 yılında yüzde 4,2 küçülecek.
2021 yılında dünya ekonomilerinde kısmi bir toparlanma görülecek ve dünya ekonomisi yüzde 4,2 büyüyecek. 2021 yılında 2020 yılının Mart-Mayıs dönemindeki kadar büyük bir şokun, eğer bu virüs büyük bir mutasyon geçirmezse, Covid-19 nedeniyle yaşanması beklenmiyor. 2020 yılındaki ekonomik küçülmenin OECD ülkelerinde daha sert 2021 yılındaki kısmi toparlanmanın da OECD ülkelerinde daha zayıf olması bekleniyor.
Ekonomik küçülmenin sebebi hem arzda hem de talepte daralmanın sonucuydu. Kapanan veya ancak kısmi şekilde üretime devam edebilen sektörler nedeniyle arz daraldı. Öte yandan gerek belirsizlik ortamı ve evde kal önlemleri, gerekse kapanan veya üretime ara veren sektörlerde çalışanların işlerini veya gelirlerinin bir bölümünü kaybetmeleri nedeniyle talep daraldı. Eş zamanlı olarak talebin daralması nedeniyle belki arzdaki daralmanın etkisi tam olarak hissedilmedi ama bir işyerinin veya bir sektörün uzun süre kapalı kalması işgücünde kolay telafi edilmeyecek kayıplara yol açabilir. Dolayısıyla üretim kapasitesini koruyabilmek bu süreçte önem arz etti ve birçok ülke çarklar yeniden dönmeye başladığında üretim kaldığı yerden devam edebilsin diye işletmeleri ve işgücünü koruyucu önlemler aldı. Aşılama 2021 yılında birçok ülkede ama hızlı ama daha yavaş gerçekleşecek. 2020 yılında pandeminin arz üzerinde yarattığı etkinin 2021 yılında, şartlar çok fazla değişmediği takdirde, çok daha az olacağını söylemek mümkün. Talep için aynı şeyi söylemek ise daha zor.
Bu süreçte birçok insan işini kaybetti, birçok işletme kapandı veya büyük yara aldı. Gelirlerde önemli düşüşler oldu. Devletler hem işletmelere hem kişilere gelir desteğinde bulundu ancak devletlerin de üzerinde büyük yükler oluştu. Vergi gelirleri çok düştü buna karşılık büyük maliyetlerle destek paketleri açıkladılar.
Devletlerin bütçelerinde meydana gelmiş olan bu büyük açıklar 2021 yılında talebi canlandırmak için atabilecekleri adımları sınırlamakta. 2021 yılının ilk iki çeyreğinde gerek Türkiye’de gerekse diğer ülkelerde ekonominin çarkları, pandeminin gölgesinde ama duraksamadan, dönmeye devam edecektir. Üçüncü çeyrekte aşılamada önemli yol alabilmiş ülkelerde büyük olasılıkla canlanma başlayacak, kimileri için dördüncü çeyrekte hayat normal seyrine dönmüş olacaktır. Ancak devletlerin 2020 ve 2021 yılında gerek sağlık sistemleri gerekse destek uygulamaları nedeniyle yüklendikleri maliyetler, bu devletlerin ekonomik politikalarını önümüzdeki birkaç yıl etkilemeye devam edecektir.