Pandemi sonrası iletişimde ilk adımlar, bazı mevcut reklamların yayından kaldırılmasıyla atıldı. Herkesin ekran başında 7/24 yeni tip koronavirüs yayını izlediği, medya tarafından sürekli korkutulduğumuz ve kimi zaman gereğinden fazla önlem almaya yönlendirildiğimiz bu dönemde reklam yayınını durduran markalardan birisi de KFC oldu.
Covid-19’un tüm dünyada hızla yayılmaya başladığı 2020’nin Mart ayı ve bunu takip eden aylarda birçok alanda olduğu gibi kurumsal iletişim ve pazarlama stratejileri konusunda da ortaya büyük çıkmazlar ve yepyeni çözümler ortaya çıktı. Sosyal mesafe, ev dışında sürekli maske takmak gibi yepyeni kavram ve alışkanlıkların hayatımıza girişi, iletişim ve tasarımcılara da ilham verdi. Neredeyse tüm dünyanın evde geçirdiği ya da evde kalmaya ikna edilmeye çalışıldığı bu aylarda iletişimde ne gibi trendlerin öne çıktığına birlikte bir göz atalım.
Sosyal mesafe hızla öğrendiğimiz ve çoğumuzun ilk olarak adapte olduğu yeni toplumsal normdu. Ev dışında her türlü ortamda insanların aralarına mesafe koyarak konumlanması elbette iletişimcilerin kafalarında da ışıklar yaktı ve logoların, marka harflerinin, bayrak renklerinin aralarının açıldığı tasarımlar gördük. En çok dikkat çekenler Coca-Cola, McDonald’s ve Audi işleri oldu. Bu arada Jure Tovrljan’ın ünlü markaların logolarına yaptığı koronavirüs dokunuşları da çok ilgi çekti. Birbirlerine temas etmeyen Olimpiyat halkaları ve maskeli Starbucks sireni en çabuk akla gelenler.
pandemi sonrası iletişimde ilk adımlar, bazı mevcut reklamların yayından kaldırılmasıyla atıldı. Herkesin ekran başında 7/24 yeni tip koronavirüs yayını izlediği, medya tarafından sürekli korkutulduğumuz ve kimi zaman gereğinden fazla önlem almaya yönlendirildiğimiz bu dönemde reklam yayınını durduran markalardan birisi de KFC oldu. Mother London’ın hazırladığı reklam filminde insanların KFC ürünlerini yedikten sonra uzun uzun parmaklarını yalama görüntüleri yer alıyordu. Pandeminin panik süreci diyebileceğimiz bu ilk aylarda elimizi yüzümüze götürmek en büyük günah olarak öğretilmişti ve parmak yalanan bir reklamın artık yayın akışında yeri yoktu.
marka iletişiminde asıl patlama alakalı alakasız her markanın “evde kal” mesajı verdiği filmler çekmesiyle yaşandı. Pandemi ortamı yüzünden stüdyoda ya da gerçek mekanlarda reklam çekimi yapmanın çok zor olduğu bu dönemde neredeyse tüm “evde kal” filmleri de stok görüntüler üstüne konuşan dramatik dış ses ile halledilmişti. Bu furyayı “birlikte başaracağız” temalı reklamlar izledi. Standart ve akılda kalmayan onca iş arasında Droga5 New York’un Facebook için yaptığı film kolayca sıyrıldı ve bu dönemin akılda kalan tek reklamı oldu. Filmi (https:// www.youtube.com/watch?v=nWwVFywBCeY) adresinden izleyip hatırlayabilirsiniz. Peki bu filmi diğer klişe filmlerden ayıran neydi? Metnin gücü, pandemi ile ilgili gerçek görüntüleri kullanabilmiş olması, herkesin duygusal durumuna temas edebilmesi ve haddini aşan bir konumdan değil de bizimle aynı seviyeden konulabilmesiydi Facebook filmini öne çıkartan. Filmde görüntülere eşlik eden şarkı Kate Tempest’ın 2019 tarihli People’s Faces adlı parça.
pandemiden en büyük hasarı gören sektörlerin başında kültür-sanat yer aldı. Sosyal izolasyon günlerinin başında film festivalleri filmleri, müzik festivalleri konserleri internette ücretsiz olarak yayınlamaya başladılar. Bu herkes için moral verici oldu, ancak konser mekanlarının, sinema salonlarının belirsiz bir süre daha açılmayacağı farkedilince etkinlikleri internetten yayınlayıp mantıklı bir bedelle bilet satma modeline geçildi. Özellikle sanatçıların gelirlerinin ciddi şekilde durduğu böyle bir dönemde internet performanslarını ücretli yapmak biraz olsun nefes alacak bir alan açabildi sektöre.
haziran ayının gelmesiyle tüm dünyada kontrollü bir sosyalleşme dönemine girdik ve izolasyon döneminin yeni olan birçok alışkanlığını ya bıraktık, ya da hayatımıza taşıdık ve alıştık onlara. Zoom toplantıları ve kalabalık yerlerde maske takmak hayatımıza iyice yerleşmiş gibi görünüyor, fakat evde boş boş oturarak pandemi bitirmenin bir hayal olduğunu artık biliyoruz. İki aylık içe kapanma döneminde hepimiz farklı korkularımızla yüzleştik. Bazılarını çözdük, bazılarını daha da derine gömdük. İhtiyaçlarımız ve önceliklerimiz daha net göründü gözümüze. Şimdi normalleşme sürecinde yolumuzu çizerken neyin normal olduğuna yeni bir gözle bakmak belki de daha huzurlu bir hayat tasarlamamız için bize verilmiş bir fırsattır.