Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı İbrahim Erden: Rüzgar sanayinde ‘aşağıya doğru derinleşen bir endüstri’ hedefliyoruz.
Elektrik fiyatlarında dalgalanmalara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erden, “Geçmiş yıllardan beri enerji piyasamızda sübvansiyonlar var ama fiyat oluşumu açısından en azından daha öngörülebilir bir ortam vardı, ama takip edildiğinde son 1 yılda dolar bazında enerji fiyatları 2-2.5 katına geldi.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği(TÜREB) Başkanı İbrahim Erden, kapasite açıklamalarında yıllık hedefin 3 GW olması gerektiğini söyledi. Erden, “Sektöre hedef verilmeli ki sektörün lokomotifi bu şekilde devam edebilsin. Sanayici ve yatırımcı yatırım yapsın. Projeksiyon açıklanması, fonların ülkeye çekilmesi, sanayicilerin de bunlarla birlikte gelmesi böyle mümkün olur. Tüm bunların gerçekten sürdürülebilir bir pazar oluşturarak ve riski olabildiğince dağıtabilecek şekilde yapılması sağlanmalı” dedi.
Bu anlamda hedeflerini de açıklayan Erden, şunları söyledi: “Lokomotifin yol almaya devam etmesi için düzenli kapasite arzı gerekiyor. Sanayide derinleşme sağlanması, yani bir nevi bu katara daha fazla vagon eklemek. Sanayide derinleşme ihracat ağırlıklı. Şu an 11bin MW kurulu güçteyiz. İki bin MW’ı YEKA’da olmak üzere 5 bin MW da inşaatta var. Ayrıca 2 MW da hibritimiz var. Öngörümüz bu potansiyelin 3 bin MW’ının yaklaşık 2 yılda devreye alacağı yönünde. Sadece geçen yıl 1.774 MW devreye aldık. Aslında Covid-19 başlangıcından sonraki bir buçuk senede 3.274 MW’ı devreye almayı başardık. Bu noktada lisanssızlara da bakmak lazım. Sanayide özellikle demir çelik alanında tek başına kendi tüketeceği 80-90MW’lık enerji gücüne ihtiyaç duyan sanayi kuruluşları bile var. Dolayısıyla sanayicinin ne yapabileceği konusuna da bakmamız lazım. Ek olarak PPA benzeri yeni bir model geliştirmeye odaklandık. İç pazarın güçlü kalması için bu önem taşıyor. İzin süreçlerinin kolaylaştırılması için çalışmaya devam edeceğiz. Bu hızımızı çok etkiliyor. Bu konuda girişimlerimiz aralıksız devam ediyor.”
TEDARİKTE AKSAMA TÜRKİYE’YE YARADI
Tedarik sürecinde yaşanan aksamaların Türkiye’yi bu anlamda önemli bir üretim ve tedarik lokasyonu haline getirdiğine dikkat çeken Erden, “Günümüz şartlarında lojistik maliyetleri 10 katı arttı, COVİD dolayısıyla Çin’de tedarik zincirinde aksamalar halen devam ediyor. Her ne kadar rüzgarda Çin hammadde olarak pazarda güçlü olsa da üretimde Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın arkasında yer alıyor.
Çin’de sağlık sebebiyle (Covid-19) ve Çin-Batı ülkeleri arasındaki örtülü ticaret ve konteyner savaşı nedeniyle tedarik zincirinde büyük aksamalar oldu, bu nedenle türbin teknolojisinde lider üreticiler endişeli. Bu sebeple tedarik zincirini daha fazla bölgeye dağıtmak, çeşitlendirerek riski azaltmak istiyorlar. Türkiye’yi bu anlamda önemli bir üretim ve tedarik lokasyonu olarak görüyorlar. WindEurope Bilbao etkinliğimizde bunu gördük ve bize de türbin üreticileri taraf ından bu şekilde aktarıldı. “Türkiye’yi gelişmiş rüzgar sanayi tedarik zincirinde çok önemli bir yerde görüyoruz ve biz de kendi üretimimizi buraya kaydırmaya çalışıyoruz” dendi. Bilbao heyetinde bulunan kamu temsilcilerine ‘Bize bu imkanları açın’ dediler. Nordex, Enercon CEO’ları; Vestas’ın tedarik zinciri yöneticisi bundan bahsetti. Dolayısıyla Türkiye belki de bu alanda son 15 yıldır olmadığı kadar fırsatlara yakın, mevcut tedarik zinciri krizini ülkemiz adına fırsata çevirebiliriz. Türkiye bu noktada güvenilir bir üretim merkezi olarak öne çıkıyor” diye konuştu.
1.5 MİLYAR EURO CİRO HEDEFİ
Rüzgar sanayinin cirosunun yıl sonu itibarıyla 1,5 milyar euroyu geçmiş olacağını öngördüklerini anlatan Erden, “Yıl sonu itibarıyla 1,5 milyar euro’dan fazla ciro yapan bir Türk rüzgar endüstrisinin bulunduğu bir resmi göreceğimize inanıyoruz. Tabi sadece büyük komponentlere değil yan sanayiye de bakmamız lazım; döküm, metal, kimya gibi rüzgar sanayisine hizmet edebilecek alanlara da bakmak gerek. Sanayinin büyümesi organik olmalı, böylece daha sürdürülebilir bir büyüme olacaktır. Rüzgar için yeni bağlantı kapasitelerinin açıklanması da sektörün atıl kalmaması, devamlılığının ve sürdürülebilirliğinin sağlanması adına önemli. Evet nakliyat, gemi vb. maliyetleri çığ gibi yükseldiği için global üreticiler adına coğrafi olarak yakın coğrafyalarda, Avrupa’da ya da Avrupa’ya yakın Türkiye gibi ülkelerde, üretim yapmak daha mantıklı ama bizim de kendi sanayimizin hayatta kalabilmesi için kendi ülkemizde de yatırımların devam etmesi ve bu şekilde can suyunun sağlanmasına ihtiyaç var. Bu da düzenli olarak Türkiye’de kapasite açıklamalarıyla olur. Biz rüzgar sanayinde ‘aşağıya doğru derinleşen bir endüstri’ hedefliyoruz. Birçok komponent zaten Türkiye’de üretilirken yerli türbin üretimi açısından da – Aselsan’ın girişiminden doğabilir ya da başka bir şeyden doğabilir – fırsatlar ortaya çıkabilir” değerlendirmelerinde bulundu.
Elektrik fiyatlarında dalgalanmalara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erden, “Geçmiş yıllardan beri enerji piyasamızda sübvansiyonlar var ama fiyat oluşumu açısından en azından daha öngörülebilir bir ortam vardı, ama takip edildiğinde son 1 yılda dolar bazında enerji fiyatları 2-2.5 katına geldi. Tabi bir müdahale yaşadık, buna göre şu anda kaynak bazlı tavan fiyat yenilenebilir enerji için 1200 olarak belirlendi, yani o günkü kur karşılığıyla PTF 8.2 dolar/sent oldu.
Kurun artmasıyla beraber eskalasyon uygulanacak ve yeniden değerlendirme ile bu fiyat tekrar artacaktır. Yüksek elektrik fiyatı olgusundan çıkışın yolu elektrik piyasasında girdi maliyetleri olan kömür ve doğalgaz fiyatının azalması ama uzun vadede daha çok yenilenebilir kapasitesi tahsisi ve ilgili yatırımların yapılmasıdır. Rüzgâr ve güneşin orta ve uzun vadede fiyatları düşürebilecek ilaç gibi değerlendirilmesi gerekir. Halen yürürlükte olan kaynak bazlı piyasa tavan fiyatı belirlenmesi uygulamasının daha önce açıklandığı gibi 6 aydan sonra devam etmemesini ümit ediyoruz, zira uzaması halinde bu durumun açıklanması zorlaşacak” diye konuştu.
“RES’LER İÇİN YENİ KAPASİTE ARZI YAPILSIN”
RES-GES, HES-GES vb hibrit tahsisleri tabii ki önemli olduğunu ama özellikle RES’ler için yeni kapasite arzı yapılması gerektiğine dikkat çeken Erden, “Yatırımcılar açısından en önemli konu ana teknolojide kapasite artışları verilmesidir. Bu doğrultuda ortalama her rüzgâr santraline 1 ya da 2 türbin gibi ek kapasite çıktı. Verilen kapasite artışlarıyla beraber rüzgâr enerji santrali yatırımcıları olarak 1.500 MW’ın üzerinde, hatta 2.000 MW’tan fazla rüzgâr güneş santrali yatırımı yapacağız. Bu anlamda 4-5 sene içinde 3 milyar dolarlık bir yatırım yapılacak. Ayrıca 2 bin, 2.500 MW da hibrit olacak. Bu yatırım çalışmalarının kolaylaştırılması ile ilgili süreçler ek olarak elektrik depolama, hidrojen, dijitalizasyon, bakım ve servis konularında çalışıyoruz ve finansman konusunda da yatırımcılarımız gibi biz de çalışıyoruz; bu alanlarda gelişim sağlanabilmesi amacıyla da destek bekliyoruz” diye konuştu.