Türkiye’de kesme çiçek yetiştiriciliğinin gelişmesi başlangıçta tam anlamıyla üreticilerin kişisel gayretleriyle oluşturdukları üretim ve pazarlama sistemiyle başlamıştır. 1984 yılından sonra ihracata yönelik üretim yapmak üzere ihtisaslaşmış işletmelerin kurulması, bu işletmelerin yurtiçinde ihtiyaç duyulan teknoloji, bitkisel materyal, bilgi ve deneyim konusunda dış ülkelerle işbirliğine gitmeleri ile bu durum kısa süre içerisinde iç piyasa için üretim yapan işletmelere de yansımıştır.
Bitkisel Üretim Materyali: Sektör bitkisel üretim materyali açısından dışa bağımlıdır, tohum başta olmak üzere, Türkiye’de üretilemeyen fide ve soğanlar gibi üretim materyallerinin çoğu ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bu durum maliyetler açısından ağır yükler getirmektedir.
Ulaşım ve Nakliye: Ulaşım ve nakliye sorunları kesme çiçek ihracatının en önemli problemleridir. Havayolu taşımacılığının ülkemizde yeterince gelişmemiş olması, bu gelişimi tamamlamış olan rakip ülkeler karşısında bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Karayolu taşımacılığında ise ülkemizde kısıtlı sayıda bulunmakta olan özel frigorifik kamyonların kullanılması zorunluluğu da yüksek maliyetleri beraberinde getirmektedir.
Üretim Yöntemi – Teknoloji: Kesme çiçek sektöründe özellikle ihracata yönelik üretim yapan işletmelerin sürekli kullandıkları teknolojiyi yenilemeleri, yeni pazarlara yönelmeleri, kapasitelerini ve çiçeklerin kalitesini optimum düzeye çıkarmaları gereklidir. Yurtdışında bu sektörde faaliyet gösteren şirketler devletle entegre bir çalışma süreci içinde oldukları halde, ülkemizde çoğu aile şirketi olan bu işletmeler hem devletten yeterli desteği göremedikleri hem de dış etkenlere ve değişimlere çok açık olmadıklarından, yurtdışında rekabet gücü, yurtiçinde de kalite açısından istenen düzeye gelinememiştir.
Mevsimsellik: Kesme çiçek üretiminin sezonu ekim ayında başlamakta ve mart ayına kadar sürmektedir. Bu sezonun dışında kalan zamanlarda özellikle yaz aylarında fiyatlar çok düşük düzeylerde kalmakta, üreticiler bir sonraki sezona hazırlanmak için finansman sıkıntısı çekmektedirler.
Rekabet: Sektörün pazarlama ve satış işlemlerini yürütmekte olan kooperatiflerde düzenlenen mezatlara katılan üreticiler arası rekabet çok yoğundur. Mezata mesafe olarak yakınlık avantajını ya da teknolojik imkanlarını kullanarak fazla ürün arzı ile rakipler birbirlerini elimine etmektedirler. Dolayısıyla, büyük üreticilerin yaşama şansı artmaktadır.
Kârlılık: Kesme çiçek ürünlerinin fiyatları mezatlarda perakendeciler tarafından açık arttırma usulü belirlendiğinden, fiyatlarda bir istikrar sağlanamamaktadır. Bu sektörde kazanç elde eden kesim fiyatlandırmada sınırlanmamış olan perakendeciler olmakta, üreticilerin kazançları piyasaya arz edilen ürün miktarına göre belirlenmektedir.
Dönemsellik: Fiyatlar, Ocak-Şubat aylarında artmakta, yaz aylarında ise düşüş göstermektedir. Yurtiçi talepler Anneler Günü, Yılbaşı, Sevgililer Günü gibi özel günlerde artmaktadır.
ÖNERİLER
Ülkemizde dış mekân bitkilerinin yerli üretiminin özendirilmesi, ıslah konusunda araştırmaların yapılması genel bir politika olarak benimsenmeli.
Ülkemiz coğrafik ve politik yapısı ile Avrupa, Asya, Rusya ve Ortadoğu pazarına kolayca açılabilecek ve ihracat yapabilecek durumdadır.
Süs bitkilerine yönelik girişimciler istihdam alanları da ortaya çıkarabilecekleri göz önünde bulundurularak düşük faizli kredi veya (AB, IPARD gibi) değişik kaynaklardan hibe ile desteklenmesi gerekmektedir.
Süs bitkilerinin taşınması, depolanması, reklam, kalifiye eleman ve ürün kalitesi sektörde ki üreticilerin geliştirmesi gereken unsurlar arasındadır.
Süs bitkisi üretiminde yüksek teknoloji kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir. Üretim konusunda özellikle doku kültürü laboratuvarlarının kurulması önem kazanmaktadır.
Doğal çiçek soğanlarına yönelik kaçak sökümler engellenmeli ve zengin gen kaynaklarının yok olmasını engellemek için araştırma, geliştirme çalışmaları ile kültürel üretim yöntemleri yaygınlaştırılmalıdır.
Ülkemizde süs bitkilerine yönelik üretim, ithalat, ihracat çalışmalarının geleceğini görebilmek için sistematik olarak daha düzenli ve güncel sayısal envanterler oluşturulması gerekmektedir. Elde edilecek bu veri kayıtları sektörün durumu ve sorunları hakkında geleceğe ışık tutacaktır.
Türkiye’nin her şeyden önce bitki ve bitki materyallerinin ticaretinde başarı sağlanması için öncelikle mevcut durumu analiz etmeli ve bu büyük pazar koşulları için stratejiler geliştirmelidir.