TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masa Başkanı Elvan Ünlütürk: UN Global Compact, önümüzdeki dönemde iş dünyasını en çok etkileyen ve iş dünyasının etkilediği 7 alanı öncelikli çalışma alanı olarak belirledi. Bunlar: iklim değişikliği ile mücadele, insan hakları, çalışma standartları ve insana yakışır iş, toplumsal cinsiyet eşitliği, dönüşümsel yönetişim, yolsuzlukla mücadele ve SKA entegrasyonu
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masa Başkanı Elvan Ünlütürk, şirketlerde üst yönetimden başlayarak zihniyet dönüşümünü sağlamak için “cam tavan”ı çatlatacak ilk adımın, şirket yönetimlerinin bu konuda güçlü taahhütte bulunması olduğunu söyledi.
İnsan kaynağının yetkinliklerini geliştirerek ve cinsiyet eşitliğini gözeterek istihdamın ve işgücünün üretkenliğini artırmak özelinde Türkiye’de son dönemde yapılan çalışmaları nasıl yorumlarsınız?
Teknolojik dönüşümle beraber ihtiyaç duyulan yetkinliklerin devamlı değiştiği, mesleklerin dönüştüğü bir dönemdeyiz. İnsan kaynağımızın yetkinliklerine kesintisiz yatırım yapmak, bunu yaşam boyu süren bir yatırım haline getirmek tüm kurumların önceliği olmalı. Bu dönüşüm sürecini toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için de bir fırsata çevirmeliyiz.
Ülkemizde son dönemde şirketlerde toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında artan bir farkındalık olması memnuniyet verici. Fakat önemli olan, bu anlayışı sadece sosyal sorumluluk bakış açısıyla görmeden, kurumsal politikaların vazgeçilmez parçası haline getirmek. Giriş pozisyonlarından üst düzey pozisyonlara kadar kadın-erkek tüm yeteneklerimizin becerilerine, özellikle geleceğin işleri bakış açısıyla yatırım yapmalıyız.
Bu alanda kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplumun iş birliği kritik önemde. Özellikle dijital becerilerin gelişmesi alanında başlatılan kapsamlı projelerin, kadınların bu alana daha fazla yönlendirilmesi de dahil olmak üzere, artarak devam etmesini önemsiyoruz.
Mesleki eğitimin etkinliği özelinde Türkiye’nin öncelikli gündem maddelerinden birisi ara eleman başlığı… Özellikle üretim ve ihracatta ihtisaslaşmanın daha fazla olması için bu alanda yapılması gerekenler neler?
Tüm dünyada beyaz yaka- mavi yaka arasındaki ayrım azalıyor, farklı eğitim ve deneyim düzeyindeki ekiplerin bir arada çalışması giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu nedenle “ara eleman” demek hem iş dünyasının ihtiyacını tam aktaramıyor hem de gençlerimiz tam da bu nedenle “ara eleman” ilanı verilen işlere yönelmek istemiyor. Aslında ihtiyacımız olan mesleki becerilerin yanı sıra dijital teknolojileri yakından takip eden ve dijital becerilere sahip, aynı zamanda takım çalışmasına yatkın, yaratıcı düşünebilen insan kaynağı. Unutmayalım ki pandemi sürecinin de etkisiyle iş yapma biçimlerindeki dönüşüm her kademede ihtiyaç duyulan becerileri de dönüştürüyor.
Dijital dönüşümün ülkemiz içinvbir fırsat yaratabilmesi, geleceğin ekonomisinde ve rekabetinde ülkemizin söz sahibi olabilmesi için mesleki eğitimin önemi konusunda hem aileler hem de gençlerimiz nezdinde daha fazla farkındalık sağlamak, meslek liselerini cazibe merkezi kılmak ve özel sektör- mesleki eğitim iş birliğiyle ihtiyaç duyulan becerilere yatırım yapmak gerekiyor. Küresel ekonominin bir parçası olarak özellikle ihracata dönük üretim sektörlerinde bu nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamamız, mesleki eğitimde buna göre planlama yapmamız, rekabet gücümüz ve sürdürülebilir büyüme için de vazgeçilmez önemde.
Gençlerimizin en büyük sorunu, öncelikle staj alanı… İşletmelerimizin bu konudaki son dönemde pandemi ile birlikte bu refleksten daha da uzaklaştığını görüyoruz. Ancak genç kuşak işe dahil olmak istiyor ama iş alanları ile entegrasyonda sıkıntılar var. Bunun çözümü için nasıl bir politika izlenmeli?
Pandemi sürecinin zorunlu kıldığı tedbirlerle beraber çalışma hayatı büyük bir dönüşüm yaşadı. Şu anda da bir geçiş ve adaptasyon süreci yaşanıyor. Bu süreçte gençlerin iş dünyasına ilk adımları olan staj programlarının etkin işlemesi ihmal edilmemesi gereken bir konu. Özellikle mesleki eğitim programlarının, işgücünün dijital beceri ve yetkinliklerini artıracak şekilde uyarlanması, girişimci yaklaşımların güçlendirilmesi ve bunları yaparken de iş dünyasıyla yakından çalışılması gerekiyor. Bölgesel koşullar ve ihtiyaçlar da değerlendirilerek okul-işletme iş birlikleri geliştirilmeli. Özel sektör ve mesleki eğitim arasındaki bağın güçlenmesi hem iş başında eğitim konusunda firmaların istekliliğini artıracak hem de staj sonrasındaki istihdam olanaklarını güçlendirecektir.
10 bini aşkın imzacısıyla dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik platformu olan UN Global Compact ‘sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi’ vizyonuyla çalışıyor. Bu kapsamda sizde etkin görev yapıyorsunuz. Bu başlıkta önümüzdeki dönemde dünya ve Türkiye hangi başlıkları konuşacak?
Son dönemde dünya genelinde karşı karşıya kaldığımız krizler, başta iklim krizi olmak üzere küresel sorunlara karşı hızlı ve somut adımlar atmamız gerektiğini herkese hatırlattı. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 2022 yılı Küresel Riskler Raporunda gerçekleşmesi en olası on riskten sekizi çevresel ve sosyal riskler olarak tanımlanıyor. Önümüzdeki dönemde pandemi etkisini azaltırken, geride bıraktığı birçok sosyal ve ekonomik sorunla mücadele etmeye devam edeceğiz. Yanı başımızdaki savaş ve onun yarattığı ekonomik ve sosyal sorunlar, dünya genelinde artan yoksulluk, derinleşen eşitsizlikler, aşırı hava olayları, afetler ve iklim krizinin diğer yıkıcı etkileri kendisini daha çok gösterecek.
Öte yandan, uluslararası ticaret de sürdürülebilirlik üzerinden yeniden tanımlanıyor. AB Yeşil Mutabakatı, Taksonomisi, Finansal Olmayan Direktif, Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası sürdürülebilirlik gündemindeki gelişmeler Türkiye’nin rekabet gücünü doğrudan etkileyecek ve iş dünyasının dönüşümünü zorunlu kılacak.
UN Global Compact’in Türkiye yerel ağının sekretaryasını TÜSİAD yürütüyor. Ben de Global Compact Türkiye’nin Yönetim Kurulu’nda TÜSİAD’ı temsilen yer alıyorum.
UN Global Compact, önümüzdeki dönemde iş dünyasını en çok etkileyen ve iş dünyasının etkilediği 7 alanı öncelikli çalışma alanı olarak belirledi. Bunlar: iklim değişikliği ile mücadele, insan hakları, çalışma standartları ve insana yakışır iş, toplumsal cinsiyet eşitliği, dönüşümsel yönetişim, yolsuzlukla mücadele ve SKA entegrasyonu. Bu alanlarında şirketleri harekete geçiriyor, etki yaratmalarını ve ilerlemelerini ölçmelerini sağlıyor.
Bu dönem sizin yuvarlak masa olarak yürüteceğiniz yeni projeler olacak mı?
TÜSİAD Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masası olarak pandeminin eğitimi nasıl etkilediğine ilişkin bir rapor yayınlamıştık. Onun devamı olarak eğitimde dijitalleşmeyi eğitimin tüm aktörleriyle beraber nasıl düşüneceğimize yönelik kapsamlı çalıştaylar gerçekleştireceğiz. Mesleki eğitim konusunda da Milli Eğitim Bakanlığıyla ve uluslararası kurumlarla işbirliklerine öncelik vereceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya ve kadınları hayatın her alanında güçlendirmeye yönelik projelerimiz öncelikli alanlarımızdan olmayı sürdürecek. Geleceğin sağlık sektörü ve inovasyona ilişkin bir webinar dizisi başlatmıştık, buna devam edeceğiz.
“Cam Tavan”ların kırılması için yapılması gerekenler neler?
Kadınlar, bir dizi engeli aşıp istihdam edilseler dahi, işteki durumları açısından erkeklere oranla dezavantajlı konumda kalabiliyor. Çalıştıkları iş alanları bakımından da erkeklerden daha az kazanç elde ediyor ve kariyer imkanlarında gizli bir cam tavan ile karşılaşıyor. Şirketlerde kadın çalışanların sayısının yüksek olduğu durumda bile, rakamsal olarak üst yönetime ve yönetim kurullarına yansımayabiliyor. Oysa ki kadınların yönetim kurullarında eşit temsil edildiği şirketlerde, şirket performansının da daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Kadınların eşit temsilini hem insan hakları ve liyakat bakımından ele almalı hem de kurumsal yönetimi güçlendirmek bakımından değerlendirmeliyiz. Şirket yönetim kurullarında ve üst yönetimde daha çok kadın olması, kurumsal yönetimin güçlendirilmesi ve şirketin finansal, çevresel ve sosyal performansının iyileştirilmesiyle de yakından ilişkili. Bu yaklaşımla TÜSİAD olarak, EBRD’nin (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) “Türkiye’de Şirket Yönetim Kurullarında Kadın Oranını Arttırmaya Yönelik
Yol Haritası” projesinin, diğer paydaşlarla beraber, aktif bir katılımcısıyız. Proje kapsamında şirket karar organlarında daha fazla kadın temsiliyeti sağlanmasını teşvik etmeye yönelik eylemler içeren bir yol haritası geliştirildi. Koşulları iyileştirmek için gerekli adımların tespitine ilişkin çalışmalar yürütülüyor.
Üst yönetime hazırlık için destek mekanizmaları, mentorluk desteği, kadınların network geliştirme imkanlarının artırılması, terfi sisteminin düzenlenmesi, iş-özel hayat uyumunun güçlendirecek esnek çalışma yöntemleri gibi araçlar kuşkusuz çok önemli.
Fakat şirkette üst yönetimden başlayarak zihniyet dönüşümünü sağlamak “cam tavan”ı çatlatacak ilk adım ise, cam tavanı kıracak somut adım şirket yönetimlerinin bu konuda güçlü taahhütte bulunması olacak.
Toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliği üzerinden karnemizi nasıl yorumlarsınız? İzmir özeline nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?
COVID-19 salgınıyla beraber tüm dünyada ve ülkemizde mevcut eşitsizlikler derinleşti maalesef. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde elde edilen kazanımlar da risk altında kaldı. Kadınların kayıtlı istihdama düşük katılımı, bakım yükünün ailede kadına verilmesi, siyaset alanında ve mecliste kadınların düşük temsili ilk göze çarpanlardan. Kadına yönelik şiddet ise hala en önemli sorun ve insan hakları ihlali olarak önümüzde duruyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve şiddetle mücadele bağlamında en önemli uluslararası referans noktalarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’ne ülkemizin mutlaka geri dönmesi gerektiğini TÜSİAD olarak en başından itibaren vurguluyoruz.
Bahsettiğim konularda dönüşüm için kamu-özel sektör-sivil toplum işbirliğiyle güçlü adımlar atılması, İzmir’de de kadınların eğitime, çalışma hayatına ve karar alma mekanizmalarına daha fazla katılmasını ivmelendirecektir.
Son dönemde kadınların ekonomiye katılımı konularında çalışmalar yürütülüyor. Ancak her kurum kuruluş kendi özelinde yapıyor. Bu alanda özel bir seferberliğe bir üst çatı yapılanmaya mı ihtiyaç var? Burada nasıl bir politika izlenmeli? Çünkü verilen destek ve teşviklerin kadınlar tarafından kullanım oranının istenen düzeyde olmadığını görüyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Kadınların ekonomiye katılımını etkileyen birçok faktör var. Bunları birlikte düşünüp bütüncül politikalar üretilmediğinde sizin de belirttiğiniz gibi teşvik ve destekler yeterli olmayacak. Kamu politikalarının, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin katkısıyla bütüncül bir bakışla ve kararlılıkla hayata geçirilmesi kritik önemde. Örneğin kadınların ekonomiye katılımının önündeki toplumsal rollerden kaynaklı engelleri görmeden, bir zihniyet dönüşümü sağlamadan bu yönde somut ilerleme kaydedemeyiz. Kız çocuklarının koşulsuz şartsız eğitime devamlılığı, “kadın mesleği-erkek mesleği” ayrımı olmaksızın geleceğin çalışma hayatında öne çıkacak nitelikli alanlarda eğitime ve çalışmaya yönelmesi kritik önemde.
Kadınlara atfedilen bakım sorumluluğuna kurumsal mekanizmalarla çözümler sunmak, kreşleri yaygınlaştırmak da gerekiyor. İş-aile uyumunu sağlayacak esnek ve güvenceli çalışma koşullarını sunmak, kadın çalışanların becerilerine yatırım yapmak, iş hayatına geri dönmek isteyen kadınlara yönelik geçiş ve uyum programları oluşturmak önem taşıyor. Çalışma hayatının her kademesinde ve üst yönetimde kadınların eşit temsilini sağlamak için kararlılık gösterilmeli.
Kadınları karşılaşabilecekleri her türlü şiddete karşı kamusal ve kurumsal politikalarla korumak da yaşamsal önemde. Bahsettiğim konulara bütüncül yaklaşıldığı zaman rakamsal olarak da somut ilerlemeler kaydedebileceğiz. TÜSİAD olarak toplumsal cinsiyet eşitliği uzun yıllardır çalıştığımız bir konu. Tüm bu adımları ancak kamu, özel sektör ve sivil toplumun kararlılığı, taahhüdü ve iş birlikleriyle atabiliriz.
Örneğin, bu sene 8 Mart “Kadınlar Günü” için TÜSİAD olarak Global Compact Türkiye, TÜRKONFED, YKKD, KAGİDER, SKD ve %30 Kulübü ile birlikte, 7 kurum bir araya gelerek “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Hemen Şimdi” çağrısında bulunduk.