EGİAD sürekli yayını YARIN Dergisi’nin son sayısında KUŞAKTAN KUŞAĞA Bölümü’nde Levent Baysak ile Selin Baysak’ı ağırladık
Levent-Selin Baysak ile baba-kız ilişkileri üzerinden aile şirketlerinde değişim sürecine, yeni yatırım kararlarına ve İzmir’deki sivil toplum alanında yaşanan gelişmelere ışık tuttuk.
EGİAD 7. Dönem yönetim kurulu üyesi olan Levent Baysak, İzmir ve kendi sektörü özelinde birçok sivil toplum kuruluşunda görev üstlenmiş bir sanayici… Bu yıl kuruluşunun 70. yılını kutlayan Terbay’ın Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görevini sürdüren Levent Baysak, “EGİAD’dan ayrılık olmaz” diyerek derneğe gönülden bağlı bir fahri üye. Kızı Selin Baysak ise aile şirketi bünyesind
3. kuşağı temsilen çalışıyor. Selin Baysak, aynı zamanda EGİAD’ın yeni üyeleri arasında yer alıyor. Birinci kuşaktan edindikleri en önemli tecrübenin sosyal sorumluluk bilinci olduğunda birleşen baba-kız, “çok şapkalı olmak” kültürünü benimsiyor. Levent-Selin Baysak ile baba-kız ilişkileri üzerinden aile şirketlerinde değişim sürecine, yeni yatırım kararlarına ve İzmir’deki sivil toplum alanında yaşanan gelişmelere ışık tuttuk.
Levent Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
LEVENT BAYSAK: 1967, Karşıyaka doğumluyum. Eğitim hayatımı; Ankara İlkokulu, İzmir Saint Joseph, İzmir Atatürk Lisesi ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladım. 1985 yılında aile şirketimiz Terbay A.Ş.’de iş hayatına başladım. Kuzenlerim ile aynı dönemde birlikte çalışmaya başladık. O dönem hem okuduk hem iş hayatının içinde olduk. Çeşitli departmanlarda deneyim edinerek başladığım bu serüvende Finansman Müdürlüğü ve İcra Kurulu Üyeliği’ni takiben, şu an Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak iş hayatıma devam etmekteyim. Grup şirketlerimizden Terbay Makine A.Ş.’de amcam Salih Baysak ve Kemal Baysak ile iş hayatına başladım. Diğer grup şirketimiz olan Terbay İnşaat’ta ise babam Şükrü Baysak, eski dönemlerde EGİAD yönetim kurulu üyesi olan kardeşim Cüneyt Baysak ve kuzenlerim vardı.
Terbay kuruluşunun 70. yılını kutluyor. Bu köklü markayı ve çalışmalarını okuyucularımızla paylaşır mısınız?
LEVENT BAYSAK: Terbay Makina, 1954 yılında İzmir’in Kahramanlar Mahallesi’nde 12 metrekarelik bir dükkânda faaliyete başladı. İzmir Mithatpaşa Erkek Sanat Okulu mezunu iki arkadaş, Ahmet Kemal Baysak ve Cemal Tercan ve Ahmet Kemal Baysak’ın kardeşleri Salih Baysak ve Şükrü Baysak ile birlikte kurulan şirket, başlangıçta demir doğrama işleri ile faaliyet gösterdi. 1957 yılında Türkiye’nin ilk betonyerini üreterek inşaat makinalarının seri üretimine başladı.
Yıllar içinde farklı sektörlere hizmet verildi. Çimento, kimya ve maden sektörleri başlıcalarıdır. 1972 yılında mevcut bulunduğumuz yerde faaliyete geçti. 1974 yılında BMC Fabrikası’na yan sanayi olarak hizmete başladı ve en fazla iş yapan 5 şirket içine girdi.
Dönem dönem inşaat makinaları ihraç edildi. İnşaat makinaları üretimimiz 2000’li yılların başına kadar devam etti. Terbay için dönüm noktası 2005 yılında Caterpillar Firması’na seri olarak parça üretmeye başlamak oldu. Caterpillar’ın Belçika, Fransa, Almanya, Brezilya ve Endonezya fabrikalarına üretim yapılmaya başlandı. Kısa sürede Mecalac, Haulotte, Magirus, Hidromek ile Tafe firmalarına da parça üretimine başlandı.
Terbay Makina bugün hangi alanlarda hizmet veriyor ve kaç kişiye istihdam olanağı sağlıyor?
LEVENT BAYSAK: Terbay Makina 20 bin metrekaresi kapalı, toplam 50 bin metrekarelik alanda üretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Üretim hollerinde lazer ve oksijen kesim, büküm ve form verme işlemleri, yüzey şekillendirme, talaşlı imalat, jigs ve aparatlarla kaynak işlemi (manuel ve robot kaynak), yüzey hazırlama, boyama (elektrostatik toz boyama ve yaş sprey boyama) ve ambalajlama yapılıyor. Terbay Makina entegre tesisi ile seri siparişler için kaynaklı, işlenmiş ve boyalı sac metal parçaların tedariğini sağlayan orijinal ekipman üreticisi konumunda. İş makinaları, maden makinaları, zirai araçlar ve ticari araçlar sektörlerine hizmet veriyoruz.
Terbay Makina kanıtlanmış kalitesi, zamanında teslimatı ve rekabetçi fiyatları ile dünyaca ünlü markalara ürün tedarik etmekte. Bugün 353 kişiye istihdam sağlıyoruz. Ayrıca Terbay Çıraklık Eğitim Merkezi’nde 62 çırak eğitim alıyor.
Hangi ülkelere, yılda ne kadar ihracatta bulunuyorsunuz? LEVENT BAYSAK: Başta Almanya olmak üzere; Fransa, Belçika, Romanya, ABD, Brezilya ve Endonezya’ya ihracat yapmaktayız. Üretimimizin yüzde 95’ini ihraç etmekteyiz.
Bu süreçteki iş hayatınız özelinde önemli yapı taşları neler oldu?
LEVENT BAYSAK: Aile olarak sosyal hayat ve siyaset özelinde aktif bir yapımız vardı. Hep bunun içinde büyüdük. Büyüklerimiz eniştem, Cemal Tercan ve amcam Kemal Baysak, STK ve siyasetin içinde olan insanlardı. Bize onlarla olan sohbetlerimiz çok şey kattı.
Tabii o dönemler hep EBSO ve İZTO ile iç içe idik. Aktif görevler aldık. 2009-2012 EBSO meclis üyeliği yaptım. 1992 yılında derneğe üye oldum. O dönem EGİAD’ta Yılmaz Men’in Başkanlık dönemi idi. Farklı komitelerde çalıştım. Farklı insanları ve sektörleri tanıma imkânım oldu.
Fatih Dalan başkanlığındaki 7. Dönem’de de Yönetim Kurulu’nda görev aldım. Haftalık yönetim kurulu toplantılarımız Levent Marina’da 3-4 ofisten oluşan bir yerde oluyordu. Yağmurlu günlerde odanın çatıları akardı diye kovalar koyduğumuzu hatırlarım. Ama hepimiz bu ortamda bile çalışmaya çok hevesliydik. Yeniliklerin olduğu bir dönemdi. EGİAD Yarın Dergisi, EGİAD İlköğretim Okulu, televizyon programı ilk aklıma gelenler…
Türkiye’deki diğer Genç İş Adamları Dernekleri’ne (GİAD) örnek ve öncü oluyorduk. Sonrasında ortak bir toplantı için Adana GİAD’tan davet aldık ve katıldık. Toplantının ertesi günü bizi bir ilkokul açılışına davet ettiler. Hep beraber oraya gittik. Dediler ki, “Bu Adana GİAD olarak kendi projemiz.” EGİAD yönetim kurulu olarak, bu projeden çok etkilendik. Adana’dan dönerken “Biz neden böyle bir şey yapmıyoruz?” diye beyin fırtınası yapıp üzerinde çalışmaya başladık. Dönemin İzmir Valisi Yusuf Ziya Göksu, projemize sahip çıktı. Arazisi için birkaç yer gösterdiler. Urla’yı seçtik. Komite kuruldu ve o komitenin başkanı da kardeşim EGİAD üyesi Cüneyt Baysak oldu. Hatta okuldaki sınıflardan birinde Terbay’ın adı yaşıyor.
O dönemde unutamadığım önemli bir çalışma da “Ege Toplantıları” idi. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başta olmak üzere çok önemli isimleri ağırladık. 10. dönemde de EGİAD Danışma Kurulu Sekreterliği yaptım. O dönem Danışma Kurulu Başkanı Oğuz Tatış idi. EGİAD üyeliği bir okul gibiydi. Sizi sosyal hayata hazırlıyor. Birlikte olduğunuz üyelerden çok şey öğreniyorsunuz. İnanılmaz öğretici bir süreç. Saygın bir STK olması nedeniyle önemli bir referans kaynağı konumunda…
HEDEF; 5 YILDA SEKTÖRDE AVRUPANIN İLK 5’İ ARASINDA OLMAK
Peki, yeni yılda yeni yatırımlarınız olacak mı? Yurt içinde ya da yurt dışında büyüme hedefiniz var mı?
Yaptığımız yatırımlar daha çok müşterilerimizle mutabık kaldığımız projeleri destekler nitelikte oluyor. Makina ve ekipman alımlarını üstlendiğimiz projelere paralel olarak yapıyoruz.
Yurt dışında büyüme hedefimiz müşteri portföyümüzdeki ana sanayi sayılarını artırmak. Bununla ilgili katıldığımız her yıl yapılan Hannover Yan Sanayi Fuarı ve üç yılda bir yapılan Bauma Münih Fuarı yeni müşteriler bulmamızda çok yararlı oluyor.
Terbay Makine olarak hedefimiz önümüzdeki 5 yıl içinde Avrupa’da sektörümüzde aranan ilk 5 firma arasına girmektir.
BU FABRİKANIN İÇİNDE ÇIRAKLIK OKULU VAR
Fabrika bünyenizde bir de çıraklık okulu olduğunu biliyoruz. Eğitim ne kadar sürüyor? Kaç yılda kaç kişi mezun oldu?
SELİN BAYSAK: Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan Terbay Çıraklık Eğitim Merkezi 1985 yılında kurucu büyüklerimizin arzu ve isteği ile kuruldu. Kuruluştan bugüne okulumuzdan 2 binden fazla öğrenci mezun oldu.
Eğitim 4 yıl sürüyor. Haftalık programda 1 gün teorik dersler dershanede öğretmenler tarafından veriliyor. 4 gün atölye eğitimi ustaların gözetiminde gerçekleşiyor. Mezun olanlar iş hayatına çok hızlı adapte oluyorlar. İşyerimizde üretimde bulunan hemen hemen bütün kadrolarımız bu okulun mezunlarıdır.
Mesleki eğitim yıllar içinde şekil ve uygulama olarak değişiklikler gösterdi. Devletimiz son üç yılda mesleki eğitimin önemini göz önüne alarak, mesleki eğitimin içeriği ve uygulamalarını sanayinin arzu ettiği noktaya doğru getirmeye başladı. Mesleki eğitim kurumlarımızın, Sanayi ve Ticaret Odaları ile daha fazla etkileşim içinde olması gelecek için daha faydalı sonuçlar getirecektir. Terbay Çıraklık Eğitim Merkezimize kayıtlarımız, 01 Temmuz 2024 tarihinde başladı, 31 Aralık 2024 tarihinde son bulacak.
Amcalarınızla, sonrasında da babanızla birlikte çalıştığınızı söylediniz. Birinci kuşaktan size geçen değerler ve öğretiler neler oldu?
LEVENT BAYSAK: Amcam ve babam öncelikle bizlere işe işçiden önce gelmeyi öğretti. Yıllarca fabrikada işçileri karşıladık. Bu bizim için hala çok önemli. Şimdi üçüncü kuşak temsilcisi olan kızım Selin en erken gelen durumunda. “İşçinin teri kurumadan maaşını ödeyeceksin. İşinin her zaman başında olacaksın. Kontrolü ihmal etmeyeceksin.” derlerdi.
Birinci nesil kendi içinde çok iyi anlaşarak yol almışlar. Bize de her zaman “Birbirinize saygıyı ve sevgiyi ihmal etmeyeceksiniz. İş masasının başında oturup konuşup, işe özel hayatınızı karıştırmadan konuşacaksınız.” derlerdi. Bunu bize yaşayarak da gösterdiler.
Yani anlaşmadan o masadan kalkılmıyor muydu?
LEVENT BAYSAK: O masadan muhakkak olumlu, olumsuz bir karar çıkardı.
İkinci kuşağa geçiş sürecinde “Aile Anayasası” oluşturuldu mu? Yoksa bu anlattıklarınız sözlü prensip olarak mı devam etti?
LEVENT BAYSAK: Kafamızda bir aile anayasamız hep var, ama yazılı yok. Bu eksikliği muhakkak üçüncü kuşak temsilcilerimiz yazıya dökecektir.
Selin Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
SELİN BAYSAK: 1995 doğumluyum. İlkokulu Özel İzmir SEV İlköğretim Okulu’nda okudum. Okulda gerek sosyal gerekse akademik açıdan aktif bir çocukluk yaşadım. Ailemde de güzel bir çocukluk geçirdim. Benden 8 yaş küçük bir de kız kardeşim var, Burcu. Onunla da her zaman saygı çerçevesinde, sevgi dolu bir ortamda büyüdük. Liseyi İzmir Amerikan Koleji’nde, üniversiteyi Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nde burslu okudum. Bununla beraber bir de yan dal olarak psikolojiye devam ettim. Ayrıca bir de politika, felsefe, ekonomi programında yan dal yaptım. Üniversiteden mezun olmamla çalışma hayatına atıldım ve bir yandan da sürdürülebilir enerji alanında yüksek lisansımı tamamladım. Şu anda da İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde işletme alanında doktora sürecindeyim.
Bu bölüm tercihleri sizin kendi tercihleriniz miydi? Aile büyüklerinin yönlendirmesi oldu mu?
SELİN BAYSAK: Ailede çok şapkalı olma kültürünün içinde büyüdük. Ben de farklı alanlarda uzmanlaşmak istedim. Üniversiteden üstün akademik başarı ile mezun oldum. İlk iş deneyimim İstanbul’da oldu. Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Medecins du Monde’da profesyonel olarak göreve başladım. O dönemde dünyadaki en büyük kriz, mülteci sorunu idi. Buna bir çözüm bulmak ve ülkemize göç eden yardıma muhtaç insanlara yardım edebilmek için bilgim ve enerjimi bu yönde kanalize etmeye karar vermiştim. Bu benim için içten gelen bir görev bilinciydi. Aileden gelen belli hassasiyetlerimiz de etkili oldu. O dönem başka iş teklifleri de olmuştu. Sonrasında aile işimize katılmaya karar verdim ve bu da yine benim için bir gönül işiydi. Çünkü yaptığımız işin ülke refahına, istihdama vs. katkısı konusunda farkındalığım oluşmuştu. O dönemde babam da bir hastalık geçirmişti. Bu da kararlarımı alırken hassasiyet yarattı. İzmir’e döndüm ve tek 3. nesil ve kadın aile mensubu olarak şirketimizde çalışmaya başladım. Şu anda 5. yılımdayım.
Erkek egemen bir iş alanında sizin katacağınız farklı dinamikler neler olacak?
SELİN BAYSAK: İşimiz genellikle erkek işi olarak görülüyordu. Başladığım güne kadar fabrikaya hiç gelmemiştim, staj görmemiştim. Babama gelmek istediğimi söylediğimde çok mutlu oldu.
Kızınızı o güne kadar işten uzak tuttuğunuz için pişman mısınız?
LEVENT BAYSAK: Yanlış yapmışız. Keşke okul çağında aile ferdi gençlerimiz için bir staj programı uygulamamız olsaydı. Belki bu sayede 3. kuşak işe daha ilgili olacaktı.
SELİN BAYSAK: Dediğim gibi; “Ben aile şirketine geleceğim” dediğimde babam çok memnun oldu ve hemen kapılar açıldı. Aslında “Beyaz Yaka”da birçok kadın mühendis, finansçı ve muhasebeci var. O yüzden hemen dokuya uyum sağladım.
İlk önce ben de babam gibi tüm departmanlarda çalıştım. Mühendislik altyapım olmaması yüzünden işimizi kavramam için bu süreç çok iyi oldu. Tüm departmanlarda geçirdiğim süreç sonunda 30 sayfalık rapor yazdım. Yaptığım tespitleri analiz ederek, “İlgili projelere başlayabilirsin” dediler. Pandemi dönemine denk geldi. İlk olarak günün koşullarına uyumlu şirketin internet sitesini, kataloğunu ve tanıtım filmini düzenledik. Estetik ve kadın gözüyle bakarak da şirketin dışa açılan yüzündeki tozu attık. Aslında kadın, erkek olarak ayırmak istemiyorum. Sert katı düşünceler bu sefer yıkılmaya başlıyor. Bunu kademeli olarak birçok başlıkta çalışma modelimize yansıtmaya başladık. 70 yıllık bir şirket ve herkesin farklı iş yapış şekli vardı. Dirençlerle tabii ki karşılaştım, ama bu asla sorun haline gelmedi. Daha önce aile büyüklerimizden gördüğümüz ve bahsettiğimiz gibi uyum, disiplin, hoşgörü ve saygı bizim için önemli değerlerdir. Bu saygı çerçevesinde ve üst jenerasyonumun açık iletişimi sayesinde zamanla da ilerleyerek iş birliğimiz güçlendi.
Kadınların sektöre olan ilgisi nasıl? Çalışanlarınızın kaçı kadın?
SELİN BAYSAK: Şu anda 19 beyaz yaka, 20 mavi yaka kadın çalışanımız var. Benim gelişimle birlikte şu oldu; hep üretim personeli bulamamaktan yakınılıyordu ancak fark ettim ki nüfusun sadece yarısını değerlendiriyorduk. Daha önce de değindiğim gibi işimiz hep erkek işi olarak görülmüştü. Sonrasında iş ilanlarımıza “Kadın ve erkek üretim elemanı alınacaktır”yazmaya başladık ve artık mavi yaka çalışanlarımız arasında da birçok kadın yer alıyor. Hatta kendilerine “Pembe Çekiçler” diyorlar. Bu sayede, işyerimizde daha fazla çeşitlilik ve kapsayıcılık sağlandı ve personel ihtiyacımız karşılanmış oldu. Bu durumdan oldukça memnunum. Şirket olarak daha fazla kadın istihdam etmeyi hedefliyoruz.
Sabah kaçta işe geliyorsunuz?
SELİN BAYSAK: 8’de fabrikada oluyorum.
Babanızla çalışmak zor mu?
SELİN BAYSAK: Babamla çalışmak çok güzel. Ailemden uzak kalmamak için üniversitede yurt dışına bile gitmedim.
Öncelikle ailemle beraber olmak, benim için büyük bir motivasyon. Babam çok disiplinli ve mükemmeliyetçi bir insandır. Onu görerek büyüdüğümüz için adapte olmam zor olmadı. Tabii ki ilk başta ister istemez bazen şapkalar karışabildi. Baba mı, patron mu, yoksa müdür mü? Daha sonra doktora yaparken, aile şirketlerinde yeni kuşak çalışan kızlar hakkında bir araştırmayı inceleme imkânım oldu. Aslında bu rol probleminin; neredeyse tüm aile şirketi çalışanı kadın mensuplarının ortak sorunu olduğunu gördüm.
Sevmediğiniz huyları neler?
SELİN BAYSAK: Çabuk sinirlenebiliyor. Bu huyunun kendisine iyi gelmediğini düşünüyorum.
Selin’in en sevdiğiniz ve sevmediğiniz huyları neler?
LEVENT BAYSAK: Selin çok disiplinli ve çalışkan. İnandığı bir konu üzerine inatçılığını hem seviyorum hem sevmiyorum. Kabul ettirmek adına sonuna kadar savaşıyor. Kime çekmiş acaba? İşinin takibini yapıyor. Biraz da davacı denebilir. Aile bağlarına düşkünlüğünü seviyorum. Selin’in yurt dışında okumasını istedik. Ona bu imkanı sunduk, ama o istemedi. Kız kardeşi Burcu da gitmedi. O da şu an Koç Üniversitesi’nde Kimya ve Biyoloji Mühendisliği’nde ikinci sınıf öğrencisi… Bir de 3. kızımız var (Gülerek, köpekleri Oli’nin fotoğrafını göstererek…)
Selin çocukla çocuk, büyükle büyük olur. Akraba çevremizde Selin’i sevmeyen yoktur. Hemen kaynaşır, dertleşir. Şirket içerisinde de durum aynı. Selin ile fabrikada; üniformasını giymiş, koruma gözlüklerini takmış olarak ustalarla sohbet ederken karşılaşmanız olağandır…
Benim yapmadığım çoğu şeyi, o karakter tipi ile Selin yapabiliyor. Ben ona göre daha mesafeli bir karakterim. Ben Selin’de annesini görürüm. Çok hareketli ve renklidir. İnatçı, çalışkan, takipçi ve tutumludur.
Selin, bizim yönetim kuruluna bağlı olarak, idari işlerde gözümüz kulağımız diyebilirim. Çoğu konuda çalışıyor, analiz ediyor ve bize raporluyor. Biz de onun üstünden denetleyip eksikleri tespit ediyoruz.
Ortak hobileriniz neler? Gelecek için birlikte neler hayal ediyorsunuz?
SELİN BAYSAK: Babam ile ilgili bir ayrıntıyı atlamak istemiyorum. Doktora sürecinde yaptığım bir araştırmada, aile şirketlerinde çalışan yeni kuşak kız çocuklarının en çok yakındığı sorunlardan birinin bu dengeyi kurmak olduğunu gördüm. Ben bu dengeyi babamdan öğrendim. İş-aile dengesini her zaman çok iyi kurmayı başardı. İşi asla eve taşımadı. Bu konudaki özeni ki onun da büyük babam Şükrü Baysak’tan aldığını düşünüyorum. O da çocuklarına torunlarına ve ailesine aşık bir insandı. Onu da buradan anmak isterim; EGİAD Yarın Dergisi’nin 4. Sayısında röportajı hatta buna ithafen başlar; “Evlatlarım benim aşkım.”
EGİAD’a üye olmanız babanızın tavsiyesi ile mi?
SELİN BAYSAK: EGİAD bizim organik bir parçamızdı. Zaten babamın üyeliği sürecinde ailecek de çok sık bir araya geldik.
EGİAD üyesi ve birlikte büyüdüğüm çok yakın dostum Asu Özer ve lise arkadaşım Arda Yılmaz da bu konuda beni yüreklendirdiler.
Alp Avni Yelkenbiçer’in Başkanlık döneminde de görev almam istendi. Bu davet ile üye oldum. Ben de akabinde 2 üyeliğe daha vesile oldum; nişanlım Eyyüp Altan ve yakın arkadaşım Irmak Güzel.
LEVENT BAYSAK: Selin, kendini bir yerde verimli olarak hazır hissettiğinde bir ortama dahil olmayı ilke edinen birisi. Bu nedenle önce iş akışını düzene koydu. Ondan dolayı biraz geç katılmış olabilir. Ben son derece memnunum. EGİAD, bizim için çok önemli. Şu an bile fahri üyeler olarak çok güzel bir grubumuz var. Hala da fahri üyeler toplanıp o birlikteliği, sohbeti devam ettiriyoruz.
Dönemsel yönetimleri de takip ediyor ve destek oluyoruz. Bu çok önemli. Hiçbir zaman EGİAD üyeliğim bitmedi. Kimse ayrılıp gitmedi.
SELİN BAYSAK: Benim ailemden ve babamdan öğrendiğim önemli şeylerden birisi tek şapkalı olmamaktı. Büyükbabam Şükrü Baysak ve kardeşleri sadece sanayici olmakla kalmayıp aynı zamanda babamın da bahsettiği gibi siyasi liderler, sivil toplum gönüllüleri ve iyi aile babaları olarak örnek insan profili yaratmışlardı. Bu çok yönlü yaşam tarzları bir üst jenerasyona da miras kaldı.
Bizim burada aslında kuşaktan kuşağa geçen önemli değerlerimizden biri de sosyal sorumluluk bilinci. Toplumla paylaşmak, ihtiyaç sahibi ya da dezavantajlı konumda olanlara yardım etmek. Bu maddi bir yardım olmak zorunda değil. Bizim için sahip olduğun bilgi birikimini, yeteneğini, güçlü olduğun her noktayı toplumla paylaşmak büyük önem taşıyor.
Bu noktada diyebiliriz ki EGİAD gibi sivil toplum faaliyetleri ailemiz için bir görev değil, bir yaşam biçimi.
Peki sizi siyasette görmek mümkün olacak mı?
SELİN BAYSAK: Eskiden istiyordum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin İzmir Genç Girişimciler Kurulu Yönetim Kurulu’nda görev alıyorum.
Aynı zamanda da İzmirli genç iş insanları ile beraber kurduğumuz bir fon var. Orada da denetim kurulu üyesiyim. Bir de sürdürülebilir enerjiyle ilgili bir girişimim var. TÜBİTAK, İzmir Kalkınma Ajansı ve GDZ Elektrik tarafından destek aldı. Ödüle de layık görüldü.
Peki ortak hobileriniz var mı?
LEVENT BAYSAK ve SELİN BAYSAK: Kayak yapmak.
Peki zaman ayırabiliyor musunuz?
LEVENT BAYSAK: Muhakkak 10-15 gün ailecek veya arkadaş grupları ile kayağa gidiyoruz. Farklı şehirler ve ülkelerde tatil yapmayı seviyoruz. Bir de ortak mutluluğumuz köpeğimiz Oli! Onunla vakit geçirmeyi çok seviyoruz ailecek.
Kurumsal değerlerinizi önümüzdeki günlerde hayal ettiğiniz başka girişimlerde başka sektörlerde görmek mümkün olacak mı?
LEVENT BAYSAK: Türkiye’nin ekonomik koşullarında farklı bir sektörde olmayı şu an için düşünmüyoruz. Kendi işimizi en iyi şekilde yapacağız.
Terbay’ın 70. Yıl organizasyonu kapsamında geçtiğimiz günlerde sizinle bir araya geldiğimizde yeni fabrika yatırımı konusunda hedefler anlatılmıştı. Bununla ilintili nasıl bir yol haritası belirlediniz?
LEVENT BAYSAK: Aile şirketlerinin Üçüncü kuşağa devredilmesi zor bir serüven diyebiliriz. 70. Yıl’a ulaşmamızın en büyük sebebi Terbay markasının dürüst, kaliteli bir marka olması. Bütün kuşak temsilcilerimiz bunu bir yaşam biçimi olarak benimsedi.
Turgutlu 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde müracaatlarımızı yaptık. Onayının çıkması halinde bu yatırımı 5 yıl içinde gerçekleştirmeyi ve yeni fabrikaya geçmeyi arzu ediyoruz.
Bornova’daki mevcut tesisimiz ile şehrin içinde kaldık, arazi olarak da çok değerli bir bölge haline geldi. Şehir bizi dışarıya doğru atmaya “Artık git” demeye başladı.
Neden Turgutlu?
LEVENT BAYSAK: İş gücümüzün büyük kısmı Turgutlu ve Kemalpaşa’dan geliyor. 5 sene içinde orada daha iyi bir organizasyonla daha yeni, teknolojik, çevre dostu bir fabrika yatırımı yapacağız. Tabii ki bu takvim ülke koşullarına bağlı.
Geçen seneyi düşününce koştur koştur çalışıyorduk, ama bu sene çok farklı. Bu ülke koşullarında 5 sene diyoruz. Belki daha da hızlanabilir, belki daha da uzayabilir.
Üyelerimize tavsiyeleriniz neler olur?
LEVENT BAYSAK: Yeni kuşaklara iş hayatı hakkında tavsiyelerimden ilki, her adımda çok dikkatli olmaları gerektiğidir. Yatırım yapmadan önce mutlaka iyi bir fizibilite çalışması hazırlamalı ve kararlarını bu temelde şekillendirmelidirler. Alanında profesyonel olmuş kişilerden danışmanlık almak, doğru adımlar atmalarını sağlayacak önemli bir unsurdur. İş hayatında her zaman ahlaki ve dürüst olmak, uzun vadede güven ve itibar kazandıracaktır.
Bu, parayla satın alınamayacak bir şeydir. Ayrıca, değişen ve gelişen teknolojiyi sürekli takip ederek adapte olmalı, bu yenilikleri iş süreçlerine entegre etmelidirler. Son olarak, değişen nesillerin iş gücünü dikkatle takip etmek ve onların ihtiyaçlarına cevap verebilmek, iş hayatında sürdürülebilir başarı için kritik öneme sahiptir.