Turizmciler bu yıl her şey yolunda giderse 20 milyon turistin Türkiye’ye gelmesini ve 25 milyar dolar gelir elde etmeyi umut ediyor.
Uzmanlar, 2021 yılı için farklı öngörülerde bulunarak, belirsizliğin devamına işaret etti. 2021 yılında dünyada turizm sektörü için uzmanların yüzde 45’inin “2020’den daha iyi olacak”, yüzde 25’inin “aynı olacak” yüzde 30’unun ise “daha kötü olacak” görüşünde olduğu görülüyor.
Dünya, son 18 aydır benzeri görülmemiş bir küresel pandemiye karşı mücadele veriyor. 2019 yılı sonunda Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs (Covid-19), çok kısa bir sürede dünya çapına yayılan bir salgına dönüştü. 13 Haziran tarihi itibariyle dünyada vaka sayısı 176 milyon ölüm sayısı 11 bin 500 kişi olurken, Türkiye’de 5 milyon 325 bin vaka görüldü. Türkiye de ölüm sayısı 48 bin 668 olarak kayda geçti. Salgının etkileri yayılarak mutasyona uğrayarak devam ediyor. Günlük, sosyal ve iş hayatını derinden etkileyen salgın nedeniyle dünya ekonomisi de çok ciddi zarara uğradı. Covid-19 salgınına ilişkin aşılama ve tedavi yöntemleri üzerine çalışmalar hız kazanırken, salgının ekonomiye yansımaları ve etkileri de araştırılıyor.
Korona virüs salgını küresel ölçekte yüzyılın en büyük ekonomik krizine yol açarken bu süreçten en olumsuz etkilenen sektörlerin başında turizm geldi. Turizm sektörüyle ilgili olarak açıklanan tüm veriler, yaşanan kaybın büyüklüğünü açık biçimde ortaya koyuyor.
PANDEMİ İLE DÜNYA TURİZMİ NE YAŞADI?
İkinci Dünya Savaşı sonrası süreçte küresel anlamda en hızlı gelişim gösteren sektörlerden biri turizm. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre 1950’li yıllarda dünya genelinde 25 milyon civarında uluslararası seyahat gerçekleştirilirken bu sayı yıllar içinde istikrarlı biçimde büyüme göstermiş. 1990’lı yıllara gelindiğinde 500 milyonu aşan uluslararası seyahat sayısı 2011 yılında 1 milyar sınırını geride bıraktı. İstikrarlı gelişimini sonraki yıllarda da sürdüren dünya turizm endüstrisindeki büyüme hızı, pandemi öncesi dönemde ortalama yüzde 4’ler seviyesinde gerçekleşti. UNWTO verilerine göre 2019 yılında dünya turizmi yüzde 3,8 oranında büyürken, gerçekleştirilen uluslararası seyahat sayısı 1 milyar 461 milyona uluslararası turizm kaynaklı gelirler ise 1.5 trilyon dolar seviyesine yükseldi.
Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) tarafından açıklanan verilere göre ise turizm sektörünün dünya ekonomisine toplam katkısı 8,9 trilyon Dolar seviyesinde. WTTC değerlendirmesine göre turizm sektörünün dünya genelindeki istihdamın yüzde 10’unu oluşturmakta ve 330 milyon kişiye iş olanağı sağlıyor. Ancak, Koronavirüs salgını bu yükseliş eğilimini tamamen tersine çevirdi.
2020’de turizm sektöründeki ekonomik kayıp 1,3 trilyon dolar olurken, sektörde 100-120 milyon istihdam risk altında… Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (BMDTÖ) yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınından dolayı 2020’de dünyada uluslararası seyahat edenlerin sayısının bir yıl öncesine oranla yüzde 74 düştüğünü açıkladı.
PANDEMİ VE DÜNYA TURİZMİ
Salgının başladığı Aralık 2019’dan itibaren seyahat hareketleri aşama aşama durduruldu. İlk etapta salgının etkilediği ülkelerde seyahat hareketlerine kısıtlama getirilirken salgının yayılmasıyla birlikte uluslararası uçuşların tamamına yakını askıya alındı. UNWTO tarafından yapılan değerlendirmeye göre; Covid-19’un turizm sektörüne verdiği zarar 2009 yılındaki küresel ekonomik krizin 8 katına çıktı.
UNWTO, Temmuz ayında uluslararası turist hareketlerinde geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %81, Ağustos ayında ise %79 düşüş yaşandığını açıkladı. Buna göre 8 aylık dönemde uluslararası turizm hareketlerinde yaşanan kayıp oranı yüzde 70 seviyesine ulaştı. Bu veriler sonucunda ilk 8 aylık periyotta uluslararası seyahat sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre 700 milyon azalma kaydedildi. Bu dönemde uluslararası turizm geliri kaybı ise 730 milyar dolar seviyesinde oldu.
OECD: TURİZMDE DARALMA %80’LERİ BULABİLİR
Turizmde yaşanan gerileme, Dünya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından da incelendi.
Koronavirüs salgınının “Eşi benzeri görülmeyen bir kriz” olarak tanımlandığı OECD raporunda pandeminin Aralık 2020 tarihine kadar kontrol altına alınamaması durumunda turizmdeki daralmanın yüzde 80 civarında olabileceğine işaret etti. Gelişmelerde bu oranı doğrular nitelikte gelişim gösteriyor. Pandemi sonrası süreçte ise dünya turizminde başta Avrupa olmak üzere belirli bölgelerden başlayarak toparlanma yaşanacağı belirtilen OECD raporunda, yurt içi turizm pazarının turizm ekonomisi içindeki payının yüzde 75’leri bulduğu OECD ülkelerinde toparlanmanın daha hızlı olacağı ifade ediliyor. Raporda, özellikle sektörün işletme ve istihdam sayısı yüksek olan bölgelerde toparlanma şansının daha yüksek olacağı belirtiliyor.
Korona virüsü turizm endüstrisindeki istihdamı da son derece olumsuz etkiledi. Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi (The World Travel & Tourism Council) WTTC tarafından yapılan araştırmaya göre, pandemi nedeniyle küresel ölçekte işini kaybedecek turizm çalışanlarının sayısının 197,5 milyon aralığında olacağı öngörülüyor. Söz konusu araştırmada turizm endüstrilerinin dünya genelinde ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılalarına sağladıkları katkıda 5,5 trilyon dolara kadar kayıp yaşanması ihtimali bulunduğu ifade ediliyor.
WTTC’nin Covid-19 salgını çerçevesindeki turizm sektörüne yönelik analizini içeren araştırmada, en iyi senaryoya göre turizm sektöründe dünya genelinde yüzde 30’luk bir istihdam gerilemesi ile 98,2 milyon kişinin işsiz kalabileceğine işaret ediliyor. WTTC araştırmasında temel senaryoya göre turizm istihdamı alanındaki düşüş yüzde 37 ile 121 milyon kişinin işini kaybetmesine yol açacak, en kötü senaryoya göre ise dünya genelinde turizm istihdamı alanında yüzde 60’lık bir azalma ile 197,5 milyon kişi işsiz kalacak.
WTTC’nin öngörüsüne göre uluslararası turizmin yanında ülkelerin iç turizm hareketlerinde pandemi nedeniyle yaşanan duraksamanın oluşturacağı kayıp çok yüksek olacak. WTTC’nin analizinde dünya genelinde turizm GSYİH’sında en iyi senaryoya göre yüzde 30’luk azalma ile 2,6 trilyon dolar bir kayıp gerçekleşebilecek. Temel senaryoya göre turizm GSYİH’sında yüzde 39’luk bir düşüşle 3,4 trilyon dolar seviyesinde bir kayıp yaşanması söz konusu olabilecek.
TÜRSAB BAŞKANI’NDAN BU YILIN TURİZM SEZONU İÇİN İYİMSER TAHMİN
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları dahil olmak üzere bu yıl iyi bir ziyaretçi sayısı ve 20-25 milyar dolar civarında döviz girdisi beklediklerini söyledi.
Salgının tüm dünyada yıkıcı etkilerinin olduğunu dile getiren Bağlıkaya, 2020’de tüm dünyada olduğu gibi Türkiye turizminde de yüzde 70’e yakın gerileme yaşandığını ifade etti. Bağlıkaya, turizmi canlandırmak, daha fazla gelir elde etmek amacıyla çalışmalar yürüttüklerinin altını çizerek, sektörü de turizm sezonuna hazır hale getirmeye çalıştıklarını vurguladı.
Türkiye dışında Avrupa’daki kaynak ülkelerde de aşılamanın artmasının 2021 turizm sezonuna pozitif yansıyacağını düşündüklerini aktaran Bağlıkaya, şunları kaydetti: “20-25 milyar civarında da bir döviz girdisi bekliyoruz. Ağırlıklı olarak yine Rusya ve Ukrayna’dan turist girişleri başladı. Türkiye her halükarda en az 25 milyon civarında turist alacaktır.”
TÜRKİYE’NİN RAKİPLERİNDE SON DURUM
Son iki sezonda rakiplerimiz de dip seviyeleri gördü. UNWTO verilerine göre turizmdeki önde gelen rakiplerimizden İspanya, turizmde yüzde 76 gerilerken, Yunanistan ise yüzde 81 oranında gerileme yaşadı. İtalya’nın yılın ilk 7 aylık döneminde turizmde yaşadığı kayıp yüzde 43 seviyesinde gerçekleşirken, Akdeniz çanağındaki son yılların yükselen destinasyonlarından Hırvatistan’da da yüzde 53’lük kayıp yaşandı. Yine Akdeniz çanağındaki diğer önemli destinasyonlardan Portekiz’de 8 aylık dönemdeki kayıp yüzde 40, Mısır’daki kayıp ise yüzde 82 seviyesinde gerçekleşti.
PANDEMİNİN SEKTÖRÜN GELECEĞİNE ETKİLERİ
McKinsey Raporu’na göre COVID-19 salgını nedeniyle yaşanan ekonomik gerileme, seyahat kısıtlamaları, havayolu kapasitesinin azaltılması, sosyal mesafe kurallarını da içeren sağlık ve güvenlik önlemleri sektörün hareket kabiliyetini yok denecek noktaya taşıdı. Sektörün daha önce hiç yaşamadığı bir deneyim olan salgın koşulları altında sektörün ne zaman iyileşeceğine ilişkin bir zaman çizelgesi tahmin etmek kolay gözükmüyor. Salgının etkileri özelinde hazırlanan senaryolara göre küresel turizmin 2023–2024’e kadar toparlanması, ancak bu toparlanmada turizm harcamaları bakımından 2019 seviyesini, 2023’ten önce göremeyeceği ifade ediliyor.
KRUVAZİYER SEKTÖRÜNDE SON DURUM
Kruvaziyer endüstrisi, sadık müşteri tabanına pandemi sürecinden en çok etkilenen seyahat segmentleri arasında yer aldı. Pandemi öncesi dönemde küresel anlamda 42 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan kruvaziyer sektörü 2020 yılını yüzde 100’e varan oranda kayıpla kapatmış durumda. Sektörün içinde bulunduğu durum McKinsey Raporu’nda “Küresel kruvaziyer endüstrisi COVID-19’un başlangıcından bu yana, gelirlerini neredeyse tamamen kaybetti” şeklinde değerlendirildi.
COVID-19’UN MICE SEKTÖRÜNE ETKİSİ
Küresel ölçekte kongre ve etkinliklerle ilgili stratejileri belirleyen kurumlar arasındaki Profesyonel Kongre Yönetimi Birliği tarafından yapılan bir araştırma Covid-19 sürecinin MICE endüstrisine verdiği zararın boyutunu net biçimde ortaya koydu. Söz konusu araştırmada öne çıkan başlıklar şunlar oldu:
▶ Küresel ölçekte kongre, toplantı ve etkinlik sektöründe çalışan 26 milyon kişi mesleki anlamda pandemi sürecinden olumsuz etkilendi. Etkinlik planlayıcılarının yüzde 87’si düzenleyecekleri organizasyonları iptal ettiklerini açıkladı.
▶ Etkinliklerin yüzde 66’sı ileri bir tarihe ertelendi.
▶ Yüzde 61’lik kesim belirsizlik nedeniyle etkinlikleri iptal yoluna mı gitmeleri yoksa ertelemeleri mi gerektiği yönünde kararsız durumda bulunuyor.
▶ Yüzde 70’i yüz yüze etkinliklerini sanal platformlara taşıdı.
▶ Yüzde 63’ü online platformlarda başarı sağlayacak yöndeki yeterliliklerini geliştirme arayışında,
▶ Yüzde 43’lük kesim işten çıkarma, maaş kesintisi ve diğer önlemleri alma gibi konularla karşı karşıya kaldı.
▶ Küresel Fuar Endüstrisi Birliği tarafından yapılan değerlendirmede ise iptal edilen veya ertelenen ticari fuarlar nedeniyle 2020 yılının ikinci çeyreğinde sektörün uğradığı zararın 144,9 Milyar Dolar seviyesine ulaştığı öngörüldü.
ICCA’NIN SEKTÖRÜN GELECEĞİNE DAİR DEĞERLENDİRMESİ
Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği’nin (ICCA) pandemi döneminde kongre ve etkinlik sektörü temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma, küresel MICE endüstrisini nasıl bir geleceğin beklediğine ilişkin dikkat çekici bir çalışma olarak öne çıktı. Sektör temsilcilerinin geleceğe dair öngörüleri ana başlıklar halinde şunlar oldu:
KONAKLAMA SEKTÖRÜNDE YAŞANAN GELİŞMELER
Pandeminin etkisini yoğun olarak hissettirdiği alanlardan biri de oteller oldu. McKinsey raporuna göre otellere yönelik talebin 2023’e kadar COVID-19 öncesi seviyelere ulaşamayabileceği öngörülüyor. Otellerin elde ettikleri oda başı gelir
▶ Yüzde 66’sı gelecekte iş yapış biçimlerinde köklü değişimler yaşanacağını öngörüyor.
▶ Yüzde 84’ü gelecekte katılımcı sayısını artıracak biçimde toplantı ve etkinliklere dijital unsurları içeren hibrit yapılanmaları dahil etmeyi planlıyor.
▶ Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı sanal toplantıların yüz yüze toplantılara nazaran sağlayacağı katkının daha düşük olduğuna inanıyor.
▶ Yüzde 28’i MICE etkinliklerine ilişkin coğrafi rotasyonların gelecekte gözden geçirileceğini ve büyük ihtimalle de değişeceğini düşünüyor.
2024’e kadar toparlanmayabilir. Tam kapsamlı sektörel iyileşme uzun yılları alabilir.
SEYAHAT ACENTALARI VE TUR OPERATÖRLERİNDE SON DURUM
Tur operatörleri ve seyahat acentaları, havacılık ve konaklama sektörü ile birlikte turizm endüstrisinin en önemli paydaşlarından biri konumunda bulunuyor. Genel olarak turizm sektörü Covid-19 sürecinden en çok etkilenen sektör olurken tur operatörleri ve seyahat acentaları üstlendikleri yükümlülükler nedeniyle bu süreçten en olumsuz etkilenen kesim olmuş durumda. Kitlesel ve gruplar halinde seyahat hareketlerinin COVID-19 döneminde durma noktasına gelmesi, seyahat acentalarına en ağır darbeyi vurdu. McKinsey tarafından yapılan ve Nisan ayında dünya çapında yaklaşık bin 200 tur operatörünün katılımıyla gerçekleştirilen bir araştırma; rezervasyonlarda yaşanan kaybın 2019’a göre yüzde 85 oranında olduğunu ortaya koydu. Söz konusu araştırma, 2020 yılı sonunda sektörün uğradığı kaybın yüzde 73 seviyesinde olduğunu gösteriyor.
TÜRKİYE TURİZM GELİRİ VERİLERİ
2019 yılı en yüksek turizm gelirinin elde edildiği rekor yıl oldu. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriye göre 2019 yılında Türkiye’nin turizm geliri bir önceki yıla göre yüzde 17 artarak, 34,5 milyar dolar oldu. 2019 yılında kişi başı turizm geliri ise bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 3 oranında artarak 647 dolardan 666 dolara yükseldi.
Türkiye’nin 2019 yılında turizm gideri, 4,4 milyar dolar oldu. Bu çerçevede Türkiye’nin 2019 yılında elde ettiği net turizm geliri 30.1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 2019 yılında Türkiye’nin dış ticaret açığı 31 milyar 174 milyon dolar oldu, böylelikle turizm sektöründen elde edilen net girdi, dış ticaret açığının yüzde 96,6’sını kapattı.
Öte yandan Türkiye’nin turizm geliri 2019 yılında 34,5 milyar dolar idi. Turizm sektörünün 2020 yılında ülkeye kazandırdığı döviz ise yüzde 65’lik düşüşle 12 milyar 59 milyon dolara geriledi. Türkiye’nin döviz getirisi sadece turizm sektöründen 22 milyar dolardan fazla eksi yazarken, ihracatımız 180,8 milyar dolardan, 169,5 milyar dolara geriledi. En büyük döviz getirisine sahip olan ihracat ve turizm kalemlerimizde 33 milyar dolar kan kaybı yaşadık.
TÜRKİYE’DE PANDEMİ DÖNEMİNDE TURİZM İSTİHDAMI
SGK verilerine göre; turizm istihdamı 2019 Ağustos döneminde toplam özel sektör istihdamının yaklaşık yüzde 8,9’unu oluştururken bu oran 2020 yılının aynı döneminde yüzde 7,69’a geriledi. Buna göre turizm sektöründeki istihdam 2019 Ağustos döneminde bir milyon 252 bin 332’den 1 milyon 133 bin 762’ye düştü. Böylelikle turizm alanında gerçekleştirilen istihdamda yaklaşık 120 bin kişilik bir azalma yaşandı.
PANDEMİ SÜRECİNDE TÜRKİYE’DEKİ YURT İÇİ SEYAHATLER
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre 2020 yılı Ocak- Haziran döneminde yurt içinde toplam 13 milyon 934 bin seyahat gerçekleşti. Seyahat sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 58,3 azaldı.
Ocak-Haziran 2020 döneminde yurt içindeki toplam geceleme sayısı ise geçen yılın aynı döneminde göre yüzde 36,1 oranında azalarak 151 milyon 356 bin olarak gerçekleşti.
2020 yılı Ocak-Haziran ayları arasındaki 6 aylık dilimde yurt içi seyahat harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 57,1 oranında azalarak 7 milyar 598 milyon 61 TL olarak gerçekleşti.
Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) uluslararası veri ve analiz şirketi STR Global iş birliği ile hazırladığı rapor Türkiye’deki turizm tesislerinin doluluk oranında pandemi nedeniyle yaşanan gerilemeyi gözler önüne seriyor.
Pandemi nedeniyle 2020’de Türkiye’de şehir otellerinin yarısından fazlası, kıyı otellerinin ise büyük bir bölümü kapalı tutuldu. Buna rağmen Türkiye genelinde Ocak–Eylül 2020 dönemini kapsayan 9 aylık dönemde ortalama doluluk oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 47.8 düşüşle yüzde 35.4’e geriledi.
Türkiye’de en çok konaklama gerçekleştirilen İstanbul ve Antalya’da doluluk oranları beklenen seviyelere ulaşmadı. İstanbul’da ilk 9 ayda doluluk oranı yüzde 50,8 düşüşle yüzde 36,9 oldu. Antalya’da ilk 8 ayda doluluk oranları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41 düşüşle yüzde 39,8 olarak gerçekleşti.
Sektöre yönelik etkilerin, yaşanan seyahat aksaklıkları ve şirketlerin başlangıçta uygulamış oldukları politikalara göre şekillendiği görülmektedir. Tüketicilerin yüzde 28’i özellikle Çin ve ABD’deki şirketlere güvendiğini belirtmişlerdir. Çoğunluğu Çin, İtalyan ve İspanyollardan oluşan tüketicilerin yüzde 26’sı ise şirketlere olan güven konusunda daha temkinli yaklaşmaktadırlar.
TÜRKİYE’DE GÜVENLİ TURİZM BELGESİ ALAN KONAKLAMA TESİSLERİ
Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarının katkıları ve tüm sektör paydaşlarının iş birliğiyle hayata geçirildi. 18 farklı uluslararası değerlendirme kuruluşunca 166 farklı kriter esas alınarak hijyen ve sağlık alanında yapılan denetlenmeler neticesinde gereklilikleri karşılayan tesisler “Güvenli Turizm Sertifikası” almaya hak kazandı.
Oda sayısı 50 ve üzeri olan konaklama tesisleri için “Güvenli Turizm Sertifikası” almak zorunlu iken 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren faaliyete yeni geçen konaklama tesisleri içinse bu şart 30 oda olarak belirlendi.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) verilerine göre; 24 Kasım 2020 tarihi itibariyle Türkiye genelinde 1975 konaklama tesisi “Güvenli Turizm Sertifikası” ile hizmet verildi. Güvenli Turizm Sertifikası’na sahip otellerin il bazlı dağılımında Antalya 374 tesis ile ilk sırada yer alırken İstanbul 373 tesis ile ikinci sırada yer aldı.
TÜRKİYE’DE PANDEMİ DÖNEMİ SEYAHAT TALEBİ ARAŞTIRMASI
Önceki yıllarda tatil tercihlerinde uygun fiyat hep ilk tercih nedenini oluştururken pandemi ile birlikte uygun fiyatın yerini hijyen ve güvenlik aldı. Tüketicilerin yüzde 50’si için bu konu en önemli belirleyici oldu.
TÜRSAB’ın Genar Araştırma Şirketi’ne yaptırdığı araştırma Türkiye’de pandemi sürecindeki seyahat taleplerinin seyri konusunda fikir veriyor. Araştırmada öne çıkan başlıklar şöyle sıralanıyor:
Güvenli turizm sertifikası alan konaklama tesisleri il tesis sayısına bakıldığında Antalya 374, İstanbul 373, Muğla 155, İzmir 82 ve Aydın 36 olarak sıralanıyor.
▶ Covid-19 öncesi tatil planlayanların, tatillerini iptal etme oranlarında 55 yaş üstü grupta diğerlerine göre yüzde 55 daha fazla oldu.
▶ Tüketicilerin mayıs ayında yüzde 30 olan tatile gitme isteği, haziran ayında yüzde 20’lerin altına indi.
▶ Hayat normale döndüğünde tatile gitmeyi planlayanların yüzde 94’ü yurt içinde, yüzde 6’sı ise yurt dışında tatil planlamaktadır.
▶ Tatile giden vatandaşlarımızın yüzde 65’i deniz tatili, yüzde 15’i memleket ziyareti, yüzde 5’i kültür turizmi, yüzde 5’i ise doğa turizmi tercih ediyor.
▶ Salgın sonrası yeni normal diye adlandırılan süreçte, kendi aracı ile seyahat etme oranı yüzde 48 oranında artış gösterdi.
▶ İç pazarda tercih edilen bölgelerin başında yüzde 33 ile Ege Bölgesi geliyor. Sonra sırası ile yüzde 30 Akdeniz, yüzde 20 Karadeniz, yüzde 15 Marmara, yüzde 6 İç Anadolu, yüzde 4 Doğu Anadolu, yüzde 4 Güney Doğu Anadolu geliyor.
▶ Seyahat acentalarının en önemli tercih edilme nedenleri arasında yüzde 30,7 ile uygun fiyat imkânı sunmaları ilk sırada yer alıyor.
PANDEMİ SÜRECİ VE YENİ SEYAHAT TRENDLERİ
Koronavirüs salgını, dünya genelinde seyahat eğilimlerinde önemli değişimlere yol açtı. Hijyenin ön plana çıktığı pandemi süreci ve sonrasında, seyahat alışkanlıklarında çok sayıda değişiklik gündeme geldi ve gelmeye devam ediyor. Pandemi süreci, tüketici alışkanlıklarını ve tercihlerini etkileyerek farklı turizm türlerini öne çıkartmış durumda. İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreç farklı turizm türlerini öne çıkartıyor. İnsanların kalabalık yerlerden uzak durma eğilimi eko turizm, yani doğa turizmine ilgiyi artırdı. Kendi araçlarıyla daha yakın bölgeleri, doğayla baş başa kalacakları bölgeleri, konaklama açısından da küçük ve butik otelleri tercih edenlerin oranı arttı. Bu dönemde büyük otellerden ziyade butik oteller, ev turizmi, villa kiralamalar, küçük gruplarla yat turları ve karavan gibi konaklama üniteleri de yoğun ilgi görüyor.
Pandemi sürecinde ayrıca seyahatler azalırken kalış süreleri daha uzun hale gelmeye başladı. Bu süreçte farklı kültürlere olan ilginin devam edeceği gözleniyor. Doğa, macera gibi alternatif turizm çeşitleri bu dönemde biraz daha öne geçti. İş turizminde de ciddi bir değişim yaşanıyor.
Bu dönemde online toplantı teknikleri büyük ilgi gördü. İş toplantıları, panel ve seminerler çevrimiçi (online) uygulamalara kayıyor. Dolayısıyla dijital teknolojilerin önemi bu süreçte daha da iyi anlaşıldı. Tur operatörleri dijital altyapılarını bu dönemde daha da geliştiriyorlar.
Londra merkezli trend araştırmaları şirketi Globetrender, Koronavirüs nedeniyle ortaya çıktığı gözlemlenen on seyahat trendini mercek altına alırken özellikle 2021 yılı ile birlikte;
▶ İndirimli tatiller
▶ Kısa süreli geziler
▶ Sanal seyahat
▶ Lüks kaçış noktaları
▶ Güvenli destinasyonlar
▶ Rezervasyon esnekliği
▶ Kış tatillerine olan talepte artış gibi trendlerin öne çıkacağını öngörüyor.
YENİ NORMALDE DİJİTALLEŞME İVME KAZANIYOR
Pandemi süreci ile birlikte, bugüne kadar yükseliş eğilimindeki dijitalleşme sürecinin daha da ivme kazanması öngörülüyor. Skift Research & McKinsey & Company iş birliği ile hazırlanan rapora göre turizm sektöründe dijitalleşme pandemi süreci ve sonrasında daha da önemli hale gelecek.
Rapora göre, müşterilerin seyahat ürünlerini ve hizmetlerini dijital olarak araştırma ve satın alma yöntemlerinde köklü değişiklikler uzun zamandır devam ediyor. 2019’da ABD’li gezginlerin yüzde 40’ı seyahat rezervasyonu yapmak için akıllı telefonlarını kullandı. Ayrıca, gezginlerin yüzde 90’ı çevrimiçi incelemelerden etkilendi.
COVID-19’a tepki olarak son eğilimler, mobil ve dijitale artan bir geçişe işaret ediliyor. Tüketiciler ve işletmelerin, yaklaşık sekiz hafta içinde dijital benimseme konusunda beş yıl öne çıktıklarına dikkat çekilen raporda, pandemi yayıldıkça, müşteri davranışları ve tercih edilen etkileşimler önemli ölçüde değiştiği vurgulanıyor.
Bu davranışların değişmeye devam edeceği, ancak dijital hizmetlerin kullanımındaki artışının ise kalıcı olacağı öngörülüyor. Dijital kanalları ilk kez kullananların yüzde 75’i, işler “normale” döndüğünde bunları kullanmaya devam edeceklerini belirtiyor. Bu nedenle dijitale yatırım yapmak, seyahat işletmelerinin COVID-19’u takiben yeniden büyümeyi planladıkları ilk aşama olarak değerlendiriliyor.
PANDEMİ SÜRECİNDE DÜNYADA TÜKETİCİ TERCİHLERİ
Uluslararası Danışmanlık şirketi KPMG’nin aralarında Almanya, İngiltere, ABD, Kanada, Çin, Japonya, İtalya ve İspanya’nın da bulunduğu farklı ülkelerde yaptığı tüketici araştırmaları da turizmdeki toparlanmanın kısa vadeli biçimde gerçekleşmeyeceğini gösteriyor. KPMG’nin 70 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği Tüketiciler ve Yeni Normal Raporu ile Kasım 2020 döneminde yayınlanan ve 75 bin kişinin katıldığı “Yeni Normalde Tüketici Trendlerine Yanıt” başlıklı araştırmalarda öne çıkan bulgular şöyle:
“Seyahat ve Turizm kuruluşlarının tüketici güvenini yeniden kazanmak adına, özellikle havayolları şirketleri için bundan sonraki adımlarda beklentileri karşılayacak iade politikalarının şeffaflığına ihtiyacı vardır. Ayrıca görünür hijyen ve güvenlik önlemleri alarak operasyonlarının ve süreçlerinin güvenliğine önem vermeleri gerekmektedir. Sektöre yönelik etkilerin, yaşanan seyahat aksaklıkları ve şirketlerin başlangıçta uygulamış oldukları politikalara göre şekillendiği görülmektedir. Tüketicilerin yüzde 28’i özellikle Çin ve ABD’deki şirketlere güvendiğini belirtmişlerdir. Çoğunluğu Çin, İtalyan ve İspanyollardan oluşan tüketicilerin yüzde 26’sı ise şirketlere olan güven konusunda daha temkinli yaklaşmaktadırlar. Bununla birlikte, daha çok İngiliz ve Avustralyalılardan oluşan tüketici kitlesinin yüzde 21’i şirketlere güvenmediğini belirtmişlerdir. En çok ihtiyaç duyulan zamanda iade sorunları yaşanması sebebiyle tüketicilerin yüzde 22’si şirketlere güven konusunda kararsız kalmaktadır. Tekrar uçuş planı yapmayı düşünen müşterilerin yüzde 52’si çoğunlukla uçak içi deneyimi hakkında endişelenmektedir. Tüketicilerin yüzde 37’si havalimanındaki güvenlik sürecinden ve yüzde 32’si ise uçağa biniş aşamasında tedirginlik duyduklarını ifade etmişlerdir. Havalimanı sürecindeki güvenlik konusunda 18-44 yaş arası yüzde 40, 45 yaş ve üzeri kişiler ise yüzde 33 oranında endişe duymaktadır. Bununla beraber, dünya geneline baktığımız zaman artık COVID-19 öncesine kıyasla yeni ve farklı bir seyahat deneyimiyle karşı karşıya kalmaktayız. Tüketicilerin yüzde 55’i uçuşlara sınırlı sayıda yolcu alınmasını ve yüzde 49’u ise havalimanında zorunlu sosyal mesafe politikaları uygulanmasını beklemektedir.”
COVİD -19 SONRASI TÜKETİCİ EĞİLİMLERİ
Covid-19’un evde kalmaktan, toplu taşıma araçlarını kullanmaktan imtina etmeye ve tasarrufa önem vermeye kadar birçok tüketici davranışını etkilediği görülüyor. Bununla birlikte tatil kavramı birçok tüketici için vazgeçilmez olmayı sürdürüyor. Şirketlerin, sektörlerindeki yeni fırsatları yakalamak için müşterilerinin Covid-19 sonrası neler hissettiğini ve nasıl davranacaklarını anlamalarının önemine işaret edilen KPMG araştırmasında Covid-19 sonrası döneme yönelik olarak öne çıkan tüketici eğilimleri şöyle sıralanıyor:
▶ Yapılan araştırmada tüketicilerin yüzde 20’si evde kalmayı tercih ettiğini belirtmiştir.
▶ Toplu taşıma kullanımına olan istek yüzde 37 oranında değer kaybetmiştir, kendi araçlarını kullananların oranı yüzde 25 artarken yürüyerek veya bisiklet kullanma tercihi yüzde 9 oranında artış göstermiştir.
▶ 2021 yılına baktığımızda, tüketicilerin yüzde 43’ü gelecekteki finansal güvenlikleri konusunda endişe duyduklarını belirtmişlerdir.
▶ Eylül ayı itibariyle tüketicilerin yüzde 32’si Covid-19 etkilerinin 1 yıldan fazla süreceğini düşünmektedir.
▶ Önümüzdeki 6-12 aylık dönem içerisinde genel olarak yapılan tüm harcamalarda yüzde 21 oranında düşüş olacağı tahmin edilmektedir.
▶ Covid-19 nedeniyle evde vakit geçirenlerin oranı yüzde 13 oranında artış göstermiştir. Bu grubun yüzde 4’ü finansal sebeplerden, yüzde 4’ü evden çalışmak durumunda olduğu için ve yüzde 5’i ise kendini daha güvende hissettiği için evde kalmayı tercih etmiştir.
▶ Tüm bunlara rağmen birçok tüketicinin tatillerinden vazgeçmek istemediği görülmektedir. 2020 yılı Ekim – Aralık ayında tatil planlayan tüketicilerin oranı yüzde 45, 2021 yılı Ocak – Haziran ayları arasında tatil planlaması yapanların oranı yüzde 56 ve 2021 yılı Temmuz – Aralık ayları arasında tatil planı yapan tüketicilerin oranı ise yüzde 63 olarak gözükmektedir.”
COVİD-19 SONRASI TATİL PLANLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER VE TÜKETİCİ BEKLENTİLERİ
Seyahat etme isteği, güvenlikle ilgili güvence verilebildiği sürece artış gösteriyor. Tüketicilerin yüzde 22’si tatil yapacağı bölgedeki Covid-19 salgınındaki durumun nasıl geliştiğini dikkate alarak tatil yapmayı planlamakla birlikte yüzde 21’i yerel bir tatil rezervasyonu yapmış bulunuyor. Yurt dışındaki güvenlik endişeleri ve Covid-19 önlemleri nedeniyle seyahat endüstrisi yüksek düzeyde kesinti yaşadığından ve belirsizlik devam ettiğinden, kendi ülkelerinde yapacakları tatil planları önem kazanıyor. Bu durum aynı zamanda iç turizm endüstrisinin desteklenmesine yardımcı oluyor.
Destinasyonların ve tesislerin Covid-19 içermediğine ve gerekli tüm önlemlerin alındığına dair net bilgi ve güvence verilmesi otel rezervasyonlarını teşvik etmek bakımından büyük önem kazanıyor. Yapılan araştırmada dezenfektan hizmeti sağlamanın yüzde 45, otellerde sosyal mesafeyi zorunlu kılmanın yüzde 44, konaklama sırasında ek temizliğin yüzde 44, herhangi bir zamanda müşteri sayısını sınırlamanın yüzde 43 ve özel kıyafet giyen personelin yüzde 42 oranında öneme sahip olduğu belirlendi.
Covid-19 sürecinde tüketiciler arasında seyahat planlarını değiştirmek zorunda kalanların oranlarına bakıldığında ise ertelenmiş veya gün sayısı azaltılmış tatil planlarının oranının yüzde 42, yerel tatil tercih eden müşterilerin oranının yüzde 38, tatil planlarını iptal edenlerin oranının yüzde 35 ve yurt dışına tatile giden müşterilerin oranının da yüzde 19 olduğu görüldü.
TÜKETİCİLERİN 2021 SEYAHAT PLANLAMALARI, ULAŞIM VE KONAKLAMA TERCİHLERİ
Tüketiciler nezdinde uluslararası seyahat konusunda hala belirsizliklerle karşı karşıya kalındığı düşüncesinin yaygın olduğu dikkat çekiyor. Görüşlerine başvurulan tüketicilerin yüzde 33’lük bir kesimi, Covid- 19’un bir yıldan fazla süre daha hayatlarını etkilemesini beklediğini ve güvenlik endişeleri olduğunu belirtmişlerdir. Buna bağlı olarak Covid-19’un bir süre daha ülkeler ve seyahat işletmeleri üzerinde önemli bir ekonomik etkiye sahip olmaya devam edeceğini söylemek mümkün.
Genel olarak tüketicilerin 2021 yılı seyahat planlamaları ve tercihleri ise şöyle özetlenebilir: ‘Tüketicilerin yüzde 47’si önümüzdeki 3 ila 6 ay içinde turistik faaliyetler için rezervasyon yapmayı planlamakla birlikte yüzde 23’ü ise bir yıl geçtikten sonra tatil planlamaktadır.
Araç kiralama ve tren yolculuklarının, uçağa göre daha çok tercih edilmesi eğiliminin ön planda olduğu gözlenmektedir. Araç kiralamanın daha güvenli olduğunu düşünen tüketicilerin oranı yüzde 42 olarak belirtilmektedir. Ülke bazında ise Brezilya’da bu oranın yüzde 59, İtalya’da yüzde 53 ve Avustralya’da ise yüzde 51 olduğu görülmektedir. Tüketicilerin yüzde 15’i ise araç kiralama konusuna güvensiz yaklaşmaktadır.
Tren yolculuklarına olan güven yüzde 38 olmakla birlikte, tren yolculuğu ülke bazında Fransa’da yüzde 50 ve İtalya’da yüzde 46 oranlarıyla ilk 2 sırayı almaktadır. Uçak yolculuklarına olan güvensizliğin yüzde 23 olduğu dikkat çekmektedir.
Alman tüketicilerin yüzde 32’si ve İngiliz tüketicilerin yüzde 30’u havayolu taşımacılığına bu süreçte güvenmediklerini beyan etmişlerdir. Konaklama tercihlerinde otellerin ilk sırayı alacağı görülmektedir. Tüketiciler arasında yapılan araştırmada her 5 kişiden 1’inin kendi yemeklerini yapma konusunda istekli olmadıkları görülmektedir. Genel olarak otellerin konaklama tercihlerindeki oranının yüzde 56 olduğu gözlenmektedir. Almanlar için bu oran yüzde 67 ve Fransızlar için yüzde 66 olarak belirtilmiştir. Tüketicinin bizzat kendisinin yemek yapabileceği otelleri tercih etme oranı yüzde 48 iken, bu tercihte en yüksek oran yüzde 62 ile İspanyollardadır. Kendi yemeklerini yapabilecek herhangi bir mekanda konaklama tercih edenlerin oranı yüzde 40 olarak belirtilmiştir. Ülke bazında bu tercih yüzde 57 ile Brezilya olarak görülmektedir.”
AŞI ÇALIŞMALARI VE GÜVENLİ SEYAHAT ÖNERİLERİ
Koronavirüs salgınının kontrol altına alınması için dünya genelinde farklı ülkeler ve firmalarca aşı çalışmaları devam ederken, 2020 yılı sonuna doğru aşı uygulamalarına başlandı. Aşı çalışmalarının yanı sıra uluslararası seyahatlerin ortak standartlar çerçevesinde güvenli biçimde sürdürülebilmesi için de çeşitli uygulamalarla ilgili farklı önerilerin gündeme geldiği ve bu yönde çalışmaların hız kazandığı dikkat çekiyor.
AŞI ÇALIŞMALARI VE TURİZME OLASI ETKİLERİ
Gelinen noktada, ABD merkezli Moderna, Almanya merkezli BioNTech-Pfizer, İngiltere merkezli AstraZeneca’nın yanı sıra Sanofi- GSK, Janssen Pharmaceutica NV ve CureVac ve Rus Gamelaya Ensititüsü gibi uluslararası firmaların ürettiği Covid-19 aşılarında önemli ilerlemeler sağlandı.
Aralarında Türkiye’nin turizmde önde gelen kaynak pazarlarının da bulunduğu bazı ülkelerin Covid-19 aşısı için yaptıkları anlaşmalar ve verdikleri siparişler de bazı pazarlardan turizm hareketliliğinin hızlanabileceği yönünde fikir verici nitelikte… Özellikle turizmde Türkiye’nin ana kaynak pazarlarının başında gelen Avrupa Birliği’nin (AB) AstraZeneca ve Johnson & Johnson ile her biri 400 milyona kadar doz, Sanofi-GSK ve BioNTech- Pfizer ile 300’er milyona kadar doz olmak üzere toplam 1 milyar 400 milyon doza kadar olan anlaşmalar yaptığı dikkat çekiyor.
Öte yandan ülkede geliştirilmekte olan aşılara ek olarak ABD hükümeti de 2020 Temmuz ayı itibariyle 100 milyon doz potansiyel BioNtech- Pfizer aşısı elde etmek için 1.95 milyar dolar ödeyeceğini açıkladı. Birleşik Krallık’ın 30 milyon doz, Japonya’nın 120 milyon doz, Kanada’nın 20 milyon doz Covid-19 aşısını güvence altına almak için anlaşmalar imzaladıkları da kamuoyuna yansıdı.
Bu noktada Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) “IATA Travel Pass” (IATA Seyahat Pasaportu) uygulamasının yanı sıra Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) üyeleri, hükümetler ve sağlık uzmanları ile güvenli seyahat konusunda çalışma başlattı. Bu çerçevede WTTC Güvenli Seyahat Protokolü imzalanması için görüşmeler sürmektedir. Ayrıca Çin hükümeti de G-20 ülkelerine dünya genelinde güvenli seyahat edilebilmesini olanaklı kılmak üzere karekodların (QR kodu) kullanılacağı küresel bir izleme mekanizmasının kurulması çağrısında bulundu.
TURİZM GELİRLERİ 2020’DE %65 DÜŞTÜ
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre salgının küresel turizme büyük darbe vurduğu 2020 yılında turizm gelirleri yıllık yüzde 65 düşüşle 12 milyar dolar olarak kaydedildi. TÜİK verileri salgında büyük darbe alan turizm sektörünün 2020 yılında yaşadığı kaybı gözler önüne serdi. TÜİK verilerine göre 2020 yılının tamamında turizm gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 65 düşüşle 12,06 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu yılki gelirin 9 milyar 998 milyon 320 bin dolarını kişisel harcamalar, 2 milyar 60 milyon 999 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu. Verilere göre turist başına harcama rakamı ise salgın yılında artış kaydetti. 2019’da 666 dolar olan turist başına harcama 2020’de 762 dolara yükseldi. Gecelik ortalama harcama ise 2020’de düşüş kaydetti. 2019’da 68 dolar olan gecelik ortalama harcama 2020’de 61 dolara geriledi. Yabancıların ortalama gecelik harcaması 70 dolar, yurtdışında ikamet eden vatandaşların ortalama gecelik harcaması 44 dolar oldu.
SON ÇEYREKTE TURİZM GELİRLERİNDEKİ DÜŞÜŞ HIZI YAVAŞLADI
Turizm geliri Ekim, Kasım ve Aralık aylarından oluşan dördüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 50,4 azalarak 3 milyar 913 milyon 758 bin dolar oldu. Turizm gelirinin yüzde 75,4’ü yabancı ziyaretçilerden, yüzde 24,6’sı ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi. Bu çeyrekte yapılan harcamaların 3 milyar 335 milyon 869 bin dolarını kişisel harcamalar, 577 milyon 890 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu. 2020’nin üçüncü çeyreğinde turizm gelirlerindeki düşüş yüzde 70 olarak kaydedilmişti.
DÜNYA TURİZMİNİN EN KÖTÜ YILI 2020 OLDU
2020’de turizm sektöründeki ekonomik kayıp 1,3 trilyon dolar olurken, sektörde 100-120 milyon istihdam risk altında… Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (BMDTÖ) yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından dolayı 2020’de dünyada uluslararası seyahat edenlerin sayısının bir yıl öncesine oranla yüzde 74 düştüğünü açıkladı.
“Turizm tarihinin en kötü yılı” ifadesini kullanan BMDTÖ, salgından dolayı getirilen seyahat kısıtlamalarıyla turizm sektöründe, geçmişte örneği olmayan bir krizin yaşandığını vurguladı.
BMDTÖ, salgın öncesindeki yakın tarihte turizmdeki en olumsuz verilerin dünyadaki turist sayısında yüzde 4’lük düşüşün olduğu 2009’daki küresel ekonomik kriz döneminde görüldüğünü ancak mevcut durumun kıyaslama yapılamayacak kadar kötü olduğunu vurguladı.
Covid-19’un 2020 yılında turizm sektöründe yaklaşık 1,3 trilyon dolar ekonomik kayıp yarattığı ve bu rakamın, 2009 küresel ekonomik krizi sırasında kaydedilen kayıplardan 11 kat daha fazla olduğuna işaret edildi. Mevcut krizden, dünya turizm sektöründe çoğunluğu KOBİ’ler olmak üzere 100-120 milyon turizm istihdamının da risk altında olduğunun altı çizildi. Dünya genelinde 2020’de turist sayısı en fazla düşen bölge, yüzde 84 ile Asya ve Pasifik oldu.
2019’a göre 2020’de yüzde 71’lik düşüşün kaydedildiği Avrupa’da ise turist sayısının 500 milyondan fazla gerilediği kaydedildi.
Açıklanan turizm verilerini değerlendiren BMDTÖ Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili, “Uluslararası seyahatlerin güvenli bir şekilde yapılmasını sağlamak için çok fazla çaba gösterildi ama mevcut sağlık krizinin sona ermesinin henüz uzak bir ihtimal olduğunun bilincindeyiz. Test, izleme ve aşılama sertifikaları dahil olmak üzere Covid-19’un yayılma riskini azaltmak için seyahatle ilgili tedbirlerin uyumlaştırılması, koordinasyonu ve dijitalleştirilmesi, güvenli seyahatin teşvik edilmesi, koşullar izin verir vermez turizmin canlandırılmasının vazgeçilmez temelini oluşturmakta” dedi.
Diğer yandan Dünya Turizm Örgütü’nün uzmanları 2021 yılı için farklı öngörülerde bulunarak, belirsizliğin devamına işaret etti. Yapılan açıklamada, 2021 yılında dünyada turizm sektörü için uzmanların yüzde 45’nin “2020’den daha iyi olacak”, yüzde 25’inin “aynı olacak” yüzde 30’unun ise “daha kötü olacak” görüşünde olduğu kaydedildi.
Turizm sektörünün önde gelenleriyle yapılan anketin sonucunda, Ekim 2020’de yüzde 21 olan “2022’ye turizmde toparlanma beklenmiyor” görüşünün şimdi yüzde 50’ye kadar çıktığına dikkat çekildi. Uzmanlar, turistik faaliyetlerin başlamasıyla birlikte “iç taleplerde” ve “yavaş seyahatler” diye tanımlanan, bir haftadan uzun süren ülke seyahat paketlerinde artış olacağını, doğa ve açık hava turistik etkinliklerine de daha fazla ilgi duyulacağı öngörüsünde bulundu.
“EL DEĞİŞTİRME YAŞANACAK”
Turizmde salgın sonrasında kısa vadede ciddi el değiştirmelerin yaşanacağı belirtiliyor. JLL tarafından hazırlanan “Türkiye Ticari Gayrimenkul Pazarı Görünümü Araştırma Raporu’nda 2021 yılına ilişkin şu öngörüler yer aldı: “Turizm sektöründe salgın sonrası özellikle kısa vadede ciddi otel yatırımları ile el değiştirmeler ve konsolidasyon süreçleri söz konusu olabilir.’’
RAKAMLARLA TESİS VE YATAK SAYISI
Türkiye’de kaç otel var? Türkiye’deki 5 yıldızlı otel sayısı, turizm belgeli otel sayısı, belediye belgeli tesis sayısı ne kadar? Türkiye’deki otellerdeki toplam yatak kapasitesi ne kadar? 2016’da yaşanan turizm krizinden sonra Türkiye, umut verici rakamlarla gücünü yeniden kazandı ve 2018 yılında 40 milyon turist ağırlayarak önemli bir rekora imza attı. Bu büyümeyi 2019’un son aylarına kadar başarılı bir şekilde yürütse de Aralık ayında ortaya çıkan yeni tip coronavirus Covid-19 pandemisi nedeniyle bir günde milyonlarca insan eve kapandı. Uluslararası ve yerel seyahatler durdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı 8 Mart 2021 tarihi itibarıyla konaklama tesisi istatistiklerini açıkladı.
YATIRIMLAR EL DEĞİŞTİRİCEK
JLL, konaklama sektörü için el değiştirmeler ve konsolidasyon süreçlerinin hakim olacağı bir yıl öngörüsünde bulundu. JLL tarafından hazırlanan Türkiye Ticari Gayrimenkul Pazarı Görünümü Araştırma Raporu’na göre, salgının dibe vurduğu turizmde yatırımcılar için kayda değer bir fırsat oluştuğu ve salgın sonrasında kısa vadede ciddi el değiştirmelerin yaşanacağı beklentisi hakim.
JLL tarafından hazırlanan Türkiye Ticari Gayrimenkul Pazarı Görünümü Araştırma Raporu‘na göre, Covid-19 etkisi ile dünyaya benzer şekilde durgunlaşan pazarda yatırımcılar “bekle-gör” stratejisi izledi. Araştırmada, turizm sektörüne dair şu öngörü yer aldı: “Turizm sektöründe ise salgın sonrası özellikle kısa vadede ciddi otel yatırımları ile el değiştirmeler ve konsolidasyon süreçleri söz konusu olabilir.”
ANTALYA TAKİPTE
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden turizmin kredi borcu, 16,5 milyar dolara yükseldi. Fikri Cinokur’un haberine göre; bankaların, Covid-19 salgınından en fazla etkilenen sektörlerden turizm sektörünün belirleyicisi Antalya’yı takibe aldığı, sektörün de kredilerde yeniden yapılandırma beklediği ifade edildi.
Aksi takdirde otellerin el değiştirebileceğini belirten Yatırım Danışmanı Feti Kuyucu, BDDK verilerine göre 2019 Eylül-2020 Eylül döneminde toplam turizm kredilerinin yüzde 10 artarak, 14,9 milyar dolardan 16,5 milyar dolara yükseldiğini dile getirdi. Antalya’da ise 2019’da 5,7 milyar dolar olan sektörün kredi borcunun 2020’de yüzde 17 artışla 6,7 milyar dolara ulaştığını kaydeden Kuyucu, Antalya’da takipteki kredilerin ise yüzde 6 oranında olduğunu ve 961 milyon doları bulduğunu söyledi. dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu” ifadelerini kullandı.
Bu çeyrekte sağlık harcaması hariç diğer tüm harcama türleri geçen yılın aynı çeyreğine göre azaldığı kaydedildi. Sağlık harcaması yüzde 4,7 artarken; spor, eğitim, kültür harcaması yüzde 79,5; paket tur harcamaları (ülkemize kalan pay) yüzde 71,0 ve tur hizmetleri harcaması yüzde 62,4 azaldığı görüldü.
GECELİK ORTALAMA HARCAMA 56 DOLAR OLDU
Bu çeyrekte geceleme yapan yabancıların ortalama gecelik harcaması 64 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama gecelik harcaması ise 44 dolar oldu. Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 2021 yılı I. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 53,9 azalarak 2 milyon 600 bin 468 kişi oldu. Bunların yüzde 70,2’sini 1 milyon 826 bin 227 kişi ile yabancılar, yüzde 29,8’ini ise 774 bin 241 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.
Bu çeyrekte yabancı ziyaretçiler ülkemizi yüzde 54,9 ile en çok “gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler” amacıyla ziyaret etti. İkinci sırada yüzde 23,3 ile “akraba ve arkadaş ziyareti”, üçüncü sırada ise ile yüzde 8,8 ile “iş amaçlı (konferans, toplantı, görev vb.)” yer aldı. Yurt dışı ikametli vatandaşlar ise ülkemize yüzde 66,6 ile en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla geldi.
TURİZM GİDERİ YÜZDE 70,2 AZALDI
Yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 70,2 azalarak 236 milyon 423 bin dolar oldu. Bunun 236 milyon 141 bin dolarını kişisel, 282 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.
Bu çeyrekte yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 83,9 azalarak
TURİZM SEKTÖRÜNDE 2.8 MİLYAR TL BORÇ YENİDEN YAPILANDIRILDI
Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) “Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşmaları Raporu”na göre, Ekim 2019-Şubat 2021 döneminde büyük ölçekli 173 firma ile 35 milyar TL’lik anlaşma yapıldı.
Rapora göre ‘’büyük ölçekli 173 firma ile toplam 35 milyar TL tutarındaki borcu için Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imzalandı. Yapılandırma anlaşması imzalanan firmaların 18’i turizm sektöründen. Turizm firmaları ile imzalanan borç yapılandırma miktarı 2.8 milyar TL.
İLK ÇEYREK VERİLERİYLE TURİZM SEKTÖRÜ
Türkiye’nin turizm geliri yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40,2 oranında azalarak 2 milyar 452 milyon 213 bin dolar oldu. Turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan I. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 40,2 azalarak 2 milyar 452 milyon 213 bin dolar oldu. Turizm gelirinin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 68,8’i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 31,2’si ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi. Ziyaretçilerin, seyahatlerini kişisel veya paket tur ile organize ettiğini kaydeden TÜİK, “Bu çeyrekte yapılan harcamaların 2 milyar 296 milyon 854 bin dolarını kişisel harcamalar, 155 milyon 359 bin 281 bin 322 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 840 dolar olarak gerçekleşti.
NİSANDA 790 BİN TURİST GELDİ
Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı Nisanda yüzde 3,162 artış gösterse de pandemi etkisinin devamıyla ilk 4 ayda yüzde 35.64 düşüş yaşandı. Yabancı ziyaretçi sayısı, pandemi öncesi 2019 Nisan’a göre ise yüzde 76 geriledi. 2019 Nisan’da Türkiye’ye 3.3 milyon, 2020 Nisan’da 24,238 yabancı ziyaretçi gelmişti. Pandemi öncesi dönem olan 2019 Nisan ile kıyaslandığında yabancı ziyaretçi sayısının halen geçmiş yılların dörtte biri seviyesinde olduğu görüldü. Pandemi etkisi ilk 4 ay verilerinde de hissedildi. Ziyaretçi sayısı bu yıl ilk 4 ayda bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 35.6 düşüşle 2.74 milyona geriledi. Bu düşüşte temel belirleyici 2020 Ocak ve Şubat aylarında pandemi etkisi görülmemesiyle Türkiye’ye 3.5 milyon ziyaretçi gelmesi oldu. Bu yılın ilk iki ayında ise 1 milyonun hemen üzerinde ziyaretçi geldi.
Verilere göre 2021 yılı Ocak – Nisan döneminde Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke sıralamasında Rusya, yüzde 20.12 pay ve 552,048 kişi ile birinci, İran yüzde 7.1 pay ve 194,384 kişi ile ikinci sırada yer aldı. Bu ülkeleri sırasıyla Ukrayna, Almanya ve Bulgaristan izledi.
TURİZM SEKTÖRÜ “FİNANSAL DESTEKSİZ EYLÜL’E ÇIKAMAZ”
Turizmde yaz sezonuna yönelik hesaplar tutmadı. Kredi borçlarını kredi ile kapamaya hazırlanan sektör, ‘ucuz’ kredilere ulaşabilmek için destek talep ediyor. Özel finansal çalışma olmazsa, turizm sektörü kredilerin yüküyle Eylül’e çıkamayacak. Seyahat kısıtlamalarının devam etmesi ve yaz sezonu ile ilgili umutların azalması, turizm sektörünü ciddi bir finansman sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Sektörün farklı alanlarında faaliyet gösteren turizmcilerin ortak endişesi, ötelenen kredilerin ödeme vaktinin yaklaşması.
Pandemide kredi yükünün altına giren turizm sektörü, finansal sorunların çözümü için sektöre yönelik özel bir çalışma ve destek bekliyor. Kredi borçlarını kredi ile kapamaya hazırlanan sektör, bankaların yapılandırma şartlarının daha insaflı olmasını ve KGF ve Eximbank gibi ucuz kredilere ulaşabilmek için de destek talep ediyor. Turizmciler, özel bir çalışma olmazsa, sektörün Eylül’de kredilerin yükü altında kalacağını belirtiyorlar. Sektör, hükümetten 2 yıl ödemesiz, 5-10 yıl vadeli kredi talep ediyor. Sektör temsilcileri, geçen hafta ‘Turizm Haftası’ vesilesiyle ziyaret ettikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a bu konudaki bilgileri ve taleplerini bir rapor halinde sunduklarını ve çalışma yapılacağı bilgisini aldıklarını açıkladılar.
RUSLAR MISIR’A YÖNELDİ
Turizmde 2021 sezonu beklenilen gibi olmadı. Kaynak pazarlardan Rusya, uçuşları hazirana kadar durdurdu. Rusya’nın Mısır’a charter uçuşlara izin vermesi de Türkiye turizmi için iyi haber olmadı. Almanya ve İngiltere’de de seyahat yasaklarının kaldırılması henüz netlik kazanmadı. Birçok tur operatörü planlarını hazirana erteledi. Hal böyle olunca turizm, bir yandan sezona hazırlanmaya çalışırken, bir yanda da geçen yıldan gelen kredilerin yükü ile karşı karşıya kaldı.
2021’DE BORCU BORÇLA KAPATABİLECEĞİZ
Güney Ege Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (GETOB) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Bülent Bülbüloğlu, turizmcilerin 2020 yılında küfelerini borçla doldurduklarını, 2021 yılına girerken sırtlarında borç yükü olduğunu hatırlattı. Turizmcinin yüksek faizinin altından kalkamayacağını hatırlatan Bülbüloğlu, şimdiden önlem alınmazsa eylülde sektörün zora gireceğini kaydetti. Bülbüloğlu, “Kiracılar borçlandı, pandemiye yatırımda yakalananlar oldu. 2020’de sektör kredilerle desteklendi ve 2021’e gelince borcu borçla kapatabileceğiz. Şu anda turizmde hala işler yolunda değil.
Bu sebeple ucuz krediye ulaşmamız gerek. Eximbank ya da KGF kredilerinin ulaşılabilir olması gerek. Şu an ulaşılabilir durumda değil. Kredilerimizi kapatabilmek için kaynağa ihtiyacımız var” dedi.
BANKALAR YENİ FAİZ ORANI İLE BORCU ÖTELİYOR
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, sektörün kredi borçlarının uygun şartlarda ve faiz oranlarıyla yeniden yapılandırılması ve alınan önlemlere ek olarak bankacılık kayıtlarına ilişkin sicil affı getirilmesi önem arz ettiğini belirtti. Bağlıkaya, “Ötelenen kredilerde bankaların yeni şartlar öne sürüyor. Krediler ödenemediği için daha uygun şartlarla ötelenmesi gerekirken tam tersine bankalar bu durumu fırsata çevirerek döviz cinsi ödemelerde daha yüksek faiz oranları ile kredileri yeniliyor. Sektörünün bu zor gününde yeni kredi talepleri karşılanmadığı gibi sektöre nerdeyse ipotek karşılığında dahi kredi verilmiyor. Verilen kredilerin uygun faiz ve uzun vadede olması da hayati önem taşıyor” dedi.
TURİZMDE SEZON KASIMA KADAR UZAYACAK
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, turizmde hareketlenmenin zaman alacağını ve sezonun, ertelenen taleplerin de etkisiyle Ekim, hatta Kasım aylarının sonuna dek uzayacağını söyledi.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, bu yıl için 20 milyon ziyaretçi sayısına ulaşılmasını beklediklerini söyledi. Bağlıkaya, “Artık kötü senaryo düşünmek bile istemiyoruz. Umutlarımız hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girilmesi yönünde” dedi. Bağlıkaya, pandeminin seyrine bağlı olarak uluslararası turizm hareketlerinde aksama yaşanması durumunda 2021 yılı ile ilgili beklentilerin yeniden gözden geçirilmesi gerekeceğini belirtti.
Son yıllarda iç pazarın sektör açısından öneminin de ciddi biçimde artmaya başladığını, geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle yurt dışından talep azalınca iç pazarın öneminin daha da iyi anlaşıldığını belirten Bağlıkaya, 17 Mayıs’a kadar devam edecek tam kapanma kararının ardından iç pazarda aşamalı bir hareketlenme başlayacağını öngördüklerini ifade etti.
Bağlıkaya, fiyatlarla ilgili olarak da, yaz döneminde nasıl bir değişim göstereceğine dair genel bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını, otellerin fiyatlarının dönemsel biçimde tesis ve destinasyon bazlı olarak arz talep dengesi içerisinde şekillendiğini söyledi.
CİDDİ FİNANSAL DESTEĞE İHTİYAÇ VAR
Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasının haziran sonuna dek uzatılması ve Mayıs sonu sona eren KDV indirimlerinin Haziran sonuna kadar devam etmesi yönündeki son kararların bir nebze sektörü rahatlattığını belirten Bağlıkaya, bununla birlikte turizmde beklenen hareketliliğin yaz aylarına doğru ötelenmesi ve nakit akışının henüz oluşmamasının sektörün yaşadığı finansal zorlukları artırdığını, kredi borçlarının uygun şartlarda ve faiz oranlarıyla yeniden yapılandırılması ve alınan önlemlere ek olarak bankacılık kayıtlarına ilişkin sicil affı getirilmesinin önem arz ettiğini söyledi.
Bağlıkaya, “Devlet bankaları tarafından sağlanan kredi olanakları ve şartlarının özel bankalar tarafından da uygulanması sektörümüzün finansal zorlukların üstesinden gelmesine katkı sağlayacaktır. Bu dönemde sektör olarak ciddi finansal desteğe ihtiyacımız devam etmektedir. Şu an sektörümüzün yaşadığı bir sıkıntı da ödeme zamanı gelip ödenemeyip ve ötelenen kredilerde bankaların yeni şartlar öne sürmesidir. Bu durum ödemede zorluk çeken insanların ödemesini daha da imkânsız hale getirmektedir” dedi.
‘BANKACILAR TURİZMCİLERİN TELEFONUNA ÇIKMIYOR’
Sezona yüksek beklentiyle başlayan turizm sektörü, vaka sayılarının artması, Rusya’nın uçuşları haziran ayına ertelemesi, Avrupa ülkelerinin de Türkiye’yi riskli ülkeler arasında göstermesine rağmen 20 milyar dolar gelir bekliyor. Sektör temsilcileri, bankacıların kredilerin ertelenmesi konusunda telefonlarına dahi çıkmamasından yakınıyor.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, özellikle Rusya’nın 1 Haziran’a kadar olan turları iptal etmesi nedeniyle 800 bin civarında turist kaybı beklediklerini söyledi. Bağlıkaya, “500 bin var olan rezervasyon mevcuttu, 800 bin civarında bir düşüş oldu diyebiliriz. Turizmle ilgili ipler Türk turizminin elinde değil. Aşı ile ilgili ipler bizim elimizde değil, şu anda sadece öngörüde bulunuyoruz. ‘Rusya açılırsa, sayılar düşerse, aşılama oranımız artarsa’ diye öngörüde bulunuyoruz” dedi. Türk turizminin dönem dönem yeni krizlerle karşılaştığına dikkat çeken Bağlıkaya, şöyle devam etti. ‘’2021 sezonunda turist beklentisi 25 milyon civarında. Geçen sene çok garip bir şey oldu, kişi başı harcamalarda 660 dolardan 760 dolarlara çıktı. Bu yıl da kişi başı harcamanın yüksek olacağını düşünüyoruz, 18-20 milyar dolar gelir beklentimiz söz konusu.’’ Bankalar kredi ödemelerinde turizmcilere zorluk çıkarıyor. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, kısa çalışma ödeneğinin üç ay uzatılması ve banka kredileri sorunlarını Cumhurbaşkanlığı’na ilettiklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Vadesi gelen kredilerin ötelenmesiyle ilgili sorunlar yaşanıyor. Öteleyeceğiniz zaman maçın ortasında şartlar değişiyor, ‘tamam öteleriz ama faiz x değil de y olsun diyerek’ şartları imkansız hale getiriyorlar. KGF ve Eximbank kredilerine herkesin ulaşamadığını biliyoruz. Turizm, pandemi döneminde riskli olarak algılanıyor ve bankalar turizmcilerin telefonlarına çıkmıyor neredeyse…”
“TURİZME BAĞLI SEKTÖRLER DE DAHİL EDİLMELİ”
Turizm tedarikçilerinin de zorda olduğunu belirten Antalya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, şunları söyledi: “Turizme dayalı tedarikçiler, hizmet sektörleri ve sanayi tarafından da aynı girdi sorunlarının devam ettiğini söyleyebiliriz. KGF destekli krediler 6 ay ödemesiz 3 yıl ödemeli yapılmıştı.
Bankalar bunu uzatma yoluna gittiğinde 7,5-9 oranındaki faizle alınmış destekleri yeni bir faiz oranı dayatılarak uzatılıyor. Haliyle bu destek olmaktan çıkıyor, faizden faiz kazanan finansal bir gaddarlığa dönüşüyor. İvedi biçimde Antalya, Aydın, Muğla, İzmir, Bodrum, Dalaman gibi bölgelerde kredi garanti fonu destekli kredilerin, turizm ve turizme bağlı sektörleri dahil ederek 1 yıl ödemesiz 5 yıla çevrilmesi gerekiyor. Yeni faiz oranıyla faizden faiz kazanılmaz mantığıyla söylüyoruz. Yeni faiz oranıyla destek değil. 6 aydır kredi garanti fonuna destekli kredilerin ödemesi yapılıyor, yapılan 6 aylık ödemenin ilave işletme kredisi olarak yeni faiz oranından turizm ve turizm tedarikçilerine verilebileceğini düşünüyoruz. Devletin bu turizm beldelerine ivedi bir şekilde finansmanla alakalı bir çözüm getirmesi gerekiyor. İşin finans tarafına da muhakkak bir terzi işi tedavi lazım.
Yıllık girdisi 35 milyar dolarlık bir sektör. Neredeyse 65 milyar dolarlık cari açığımızın yarısı. Turizm gözden çıkarılmayacak kadar majör bir sektör… İşin finansal boyutuna destek verilmezse eğer, istihdam ve aşılama çalışmalarının heba olduğunu görmekten büyük endişe duymaktayız.”
FİNANSMANA ERİŞİM SIKINTISI
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, şu açıklamalarda bulundu: “En önemli beklentilerimizden biri de işletmelerimizin yaşadığı likidite problemine bir çözüm yolu açılabilmesi.
İşletmelerin finansal ihtiyaçlarının çözüme kavuşturulmasıyla sektörün bir yıl daha dayanma gücü bulacağını ifade eden Eresin, “Bu süreç sonunda, hükümetimizin desteğinde alınan/alınacak ekonomik ve sosyal önlemler, sektörün gelişmiş tecrübesi ve krizleri yönetme kabiliyeti ile ilk toparlanacak ve güçlenerek krizden çıkacak sektör yine turizm olacak. Tüm kayıplarımızı telafi etmeyi ve Türkiye ekonomisine katkılarımızı önceden olduğu gibi sürdürmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
TURİZMCİLER NE İSTİYOR?
TÜROB Başkanı Eresin, anlaşma ile ilgili önerilerini de şöyle sıraladı: “Eximbank veya kamu bankalarımız aracılığıyla, turizm işletme belgeli tesislere kısa-orta vadeli işletme kredi programı ile ilk 2 yılı ödemesiz dönemli 5 yıl vadeli düşük faiz oranlı kredi kullandırılmalı. Vadesi dolan, rotatif ve spot kredilerin KGF kredisine dönüştürülerek yeniden yapılandırılmalı. Taksit dönemi gelmiş KGF kredilerinin ödeme süresinin 6 -12 ay süreyle ertelenmeli. KGF kredileri kamu ödemelerinde de kullanılmalı.”
EN KRİTİK İHTİYAÇ FİNANSMAN YAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ
TTYD Başkanı Oya Narin de, Dünya Turizm Örgütü’nün ortaya koyduğu iki farklı senaryoya dikkat çekerek, “Küresel ölçekte turizm sektörü için biri temmuzda biri de eylülde iki toparlanma senaryosu üzerinde çalışıyor. Temmuz toparlanma senaryosunda, 2021’de, geçen yıla göre uluslararası turizmde yüzde 66’lık bir artış olacak. Bu artış 2019 rakamlarının ise yüzde 55 altında kalacak. Kötümser senaryoyu işaret eden eylülde toparlanmada ise, turizm gelirleri geçen yıla göre yüzde 22 artacak, 2019 rakamlarının ise yüzde 67 altında kalacak. Bizim tahminlerimiz birinci senaryoya daha yakın” dedi.
Yurtiçi turizmin desteklenmesinin ve çeşitlendirilmesinin çok önemli olduğuna da dikkat çeken Narin, COVID-19 ile birlikte tüketici ve talep eğilimlerinde de belirli bir dönüşüm gözlemlendiğini, yurtiçi ve daha yakın destinasyonlar, kırsal alanlar, doğa turizmi ve sahillerin tercih sebebi olduğunu, dönüşüm eksenlerine yönelik politikalar izlenmesinin turizm sektörümüzün geleceğini güvence altına alacağını da ekledi.
Millî gelirin yüzde 5’ini doğrudan ve yüzde 12’sini dolaylı olarak oluşturan ve toplam istihdamın yüzde 10’a yakını düzeyinde iş gücü kapasitesi sağlayan turizm sektörünün yüksek borç stokunu yönetmek ve sınırlı gelir düzeylerine rağmen faaliyetlerini sürdürmek durumunda olduğunu hatırlatan Narin, sektörün en kritik ihtiyacının finansman yapısının güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
TURİZM SEKTÖRÜ 15 MİLYAR DOLARLIK BORÇ YÜKÜ ALTINDA
Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (BOYD) Başkanı Serdar Karcılıoğlu, turizm sektörünün 15 milyar dolarlık borç yükü altında olduğunu ve ‘ciddi önlemler’ alınması gerektiğini söyledi. Karcılıoğlu turizm sektörü birinci çeyrek gelir performansını değerlendirdiği konuşmasında, “Kredi teşvikleriyle sektörü ayakta tutamayacağımız belli oldu” dedi. Karcılıoğlu, turizm sektörünün ayakta tutulması gerektiğinin altını çizerek, genel giderlerin pandemi sonrasına ertelenmesinin, sektöre nefes aldırabileceğini söyledi.
Güney Ege Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (GETOB) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Bülent Bülbüloğlu, turizmcilerin 2020 yılında küfelerini borçla doldurduklarını, 2021 yılına girerken sırtlarında borç yükü olduğunu hatırlattı.
KARAVAN TURİZMİNİN GELİŞİMİ İÇİN ÖTV DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, karavan ve karavancılık kültürünün yaygınlaştırılması, geliştirilmesi ve turizm gelirlerinin artırılması hedefiyle Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılması için kanun teklifi verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, Karavan ve karavancılığın sahipleri tarafından tutku ve özgürlük kavramları ile açıklanan bir yaşam biçimi olduğunu ve dünyada ciddi gelir getiren sektör ve önemli bir turizm şekli haline geldiğini belirtti.
CHP’li Polat, Türkiye’de yüksek Özel Tüketim Vergisi oranları sebebiyle motorlu karavan sahibi olmanın zor ve maliyetli olduğunu belirterek, karavan ve karavancılık kültürünün yaygınlaştırılması, geliştirilmesi ve turizm gelirlerinin artırılması hedefiyle Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na kanun teklifi verdi.
2020 YILINDA SADECE 5 YENİ KARAVAN TRAFİĞE KAYDEDİLDİ
Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi sonrası ortaya çıkan yeni normallerin mesafeyi ve temizliği öngördüğünden, karavan ve karavancılık ‘yeni turizm’ anlayışının merkezinde olacağını ifade eden CHP’li Polat, Meclis’e sunduğu kanun teklifinin gerekçe kısmında, “Türkiye’de yüksek Özel Tüketim Vergisi oranları sebebiyle motorlu karavan sahibi olmak oldukça zor ve maliyetlidir. Karavan sahibi olmak isteyenlerin tercih ettiği başlıca yol, bir ticari aracı karavana dönüştürmektir. Süreçte, alınan ticari aracın kullanım amacı ve sınıfı değişmekte, hususi araca çevrilmektedir. Sigorta ve vergi fiyatlarında kaçınılmaz artışlar olmaktadır. Kullanım amacı doğrultusunda bu araçların motor hacimlerinin yüksek olması gerekliliği ÖTV oranını da ayrıca katlamaktadır.
2021 yılı itibariyle ticari araç ÖTV’si ile alınan sıfır bir araç karavana dönüştürüldüğünde ÖTV oranı yüzde 220’lere kadar yükselmektedir. Karavan yapılacak araç 2000 cm3’den küçük motorlu ise yüzde 130 – 150; 2.0 cm3 ve üzeri yüksek hacimli motorlu araçlar içinse yüzde 220 ÖTV oranı geçerli olmaktadır. Ticari aracın beş yaş ve üzerinde olması durumunda ÖTV düşmekte, aslında karavan sahibi olmak isteyenlerce bu araçlar da yaşı ve yüksek kilometreleri sebebiyle tercih edilmemekte fakat maliyetler sebebiyle mecbur bırakılmaktadır. Bir anlamda ülkemizdeki karavan severlerin yeni ve sıfır bir araca binme hakkı yüksek vergi oranları sebebiyle gasp edilmektedir. 2020 yılında Türkiye’de sadece 5 (beş) yeni karavanın trafiğe kaydının yapılması bunun en açık göstergesidir” dedi.
TÜRKİYE ÖNEMLİ MERKEZ OLMA POTANSİYELİNE SAHİP
Karavan kullanımına teşvik edilmesinin önemli bir turizm geliri olacağını belirten CHP’li Polat, “Türkiye, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden miras kalan tarihi güzelliklerinin yanı sıra aynı anda farklı iklimleri yaşama imkanı sunan eşsiz doğası ile karavan turizmi için önemli bir merkez olma potansiyeline sahiptir. Karavan kültürünün ve kullanımının teşvik edilmesi, turizmin geliştirilmesi ve ekonomiye katkı sağlamak anlamına gelecektir. Vergi oranlarının makul bir seviyeye çekilmesi ile karavana ulaşım kolaylaşacak, 0-5 yaş arasındaki araçlara yönelim artacaktır.
Pazar payı yükselecek, karavan parkından, yedek parça sektörüne karavan endüstrisinde gelişme sağlanacak ve turizm gelirleri artacaktır” ifadelerini kullandı.
ÖTV DEĞİŞİKLİĞİ TURİZM GELİRLERİNİ ARTTIRABİLİR
Vergi oranlarında değişiklik yapılmasının karavan kültürünün geliştireceğini vurgulayan CHP’li Polat, “2019 rakamlarına göre Avrupa’da 2 milyon 140 bin 457 adetlik motorlu karavan parkı bulunurken, Türkiye’de bu sayı sadece 8 bindir. 2019 yılında Avrupa’da 132 bin karavan tescili yapılırken Türkiye’de ise bu sayı sadece 800’dür.
Avrupa’da karavan endüstrisinin geliri 29.2 milyar Euro, karavan turizm geliri ise 100 milyar Euro’yu aşmış durumdadır. Türkiye’de ise endüstrinin geliri sadece 26 milyon Euro’dur. Karavan turizm geliri ise 300 milyon Euro civarındadır. Türkiye karavandaki yüksek vergi oranları sebebiyle satıştan sanayiye, endüstriden turizme çok geniş bir yelpazede elde edilebilecek gelirden mahrum kalmaktadır. Kanun teklifimiz ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda değişikliğe gidilerek, karavan ve karavancılık kültürünün yaygınlaştırılması, karavan sektörünün ve sanayisinin geliştirilmesi, Türkiye’nin tanıtımının genişletilmesi ve turizm gelirlerinin artırılması hedeflenmektedir” dedi.
GÜVENLİ SEYAHAT KORİDORU UYGULANABİLİR
TÜRSAB Alternatif Turizm İhtisas Başkanı Mustafa Demir, “Bölgeye beklediğimiz rezervasyonların yüzde 60’ı Rusya kökenliydi. Şimdi bu beklentilerimiz sıfıra indi. Daha önceden planlı olarak 50 uçak gelmesini bekliyorduk. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’nın Moskova’da çeşitli ziyaretler gerçekleştirerek sorunun çözülmesi için calışmalar yaptığını biliyoruz. Eğer her şey yolunda giderse Mayıs ayının ilk haftasında uçuşların yeniden başlaması yönünde bir beklenti içindeyiz. Geçtiğimiz yıl İzmir’den Mersin’e bulaşı riskinin daha az olduğunu güvenli seyahat koridoru formülünün benzerinin bu yıl da uygulanması söz konusu. Vaka sayılarının azalmasıyla birlikte tekrar sektörde bir hareketlenme yaşanmasını bekliyoruz” diye konuştu.
BAKANLIKTAN YENİ DÜZENLEME SÜRECİ
Otellerde de Güvenli Turizm Sertifika Programı kriterleri uygulandığını anlatan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, geçen yıl programa 136 kriterle başladıklarını, bu yıl ise önemleri daha da artırarak 152 kritere çıkardıklarını bildirdi.
Çok iyi bir sertifikasyon programı uygulandığına değinen Ersoy, programın uluslararası alanda, Avrupa genelinde en az 5 ve daha fazla ülkede akredite olmuş firmalar tarafından verildiğini söyledi.
Ersoy, sertifikayı alan otellerin ayda 3’ü habersiz, biri haberli 4 kez denetlendiğini belirtti.
Aşılama çalışmalarına değinen Ersoy, şunları kaydetti: “Güvenli Turizm Sertifikası’nı daha güvenli hale getirecek olan Türkiye genelindeki turizm çalışanlarının tamamını aşılıyoruz. Sektörde havacılık, havalimanları, seyahat acenteleri, turistik taşımacılık otel konaklamaları veya Turizm Bakanlığı belgeli restoranlar olsun bunların tamamı, geçen aydan itibaren açık olanlar öncelikli olmak kaydıyla aşılanmaya başlandı, mayıs sonuna kadar personelin tamamı aşılanmış olacak. Geçen seneye kıyaslandığında hem önlemler daha fazla artırıldı hem de turizm personelinin tamamı aşılanmış olarak hizmet verecek. Geçen seneye kıyaslandığında, Türkiye’nin turizm hizmetleri çok daha konforlu ve sağlıklı şekilde sunulacak.” Türkiye’de ne kadar turizm işletmesinin sertifika aldığına ilişkin soruya da Ersoy, sertifika programının sadece otelleri değil, turizm taşımacılık, havalimanları, havayollarını da kapsadığını bildirdi. Ersoy, sertifika programında bu yıl yeni önlemler de eklediklerini, “şu an itibarıyla 10 binin üzerinde işletmenin sertifikasyon programına dahil olduğunu” söyledi.
VİLLA KİRALAMALARDA EN POPÜLER YERLER KAŞ, FETHİYE, BODRUM OLDU
Yeni nesil tekne ve villa kiralama platformu TatildeKirala.com, üyelerinin tercihlerine göre tatil trendlerini açıkladı. Bu yıl pandeminin de etkisiyle kiralık villalar için tercih edilen bölgeler Kaş, Fethiye, Bodrum, Belek ve Marmaris oldu. Temmuz ve Ağustos aylarının yüzde 95’in üzerinde bir dolulukla geçtiğini belirten Tatildekirala.com CEO’su Ruşen Mat, bu yıl en çok rezervasyon alınan dönemin bayramın da etkisiyle 17-24 Temmuz tarihleri olduğuna dikkat çekti. Mat, en çok aranan villa tiplerinin ise sırasıyla özel havuzlu villalar, büyük bahçeli villalar ve kalabalık ailelere uygun 3 ve üzeri odaya sahip villalar olduğunu söyledi.
Mat, tercihleri ise şöyle özetledi: “Önceki yıllarda ortak havuzlu villalar da çok iyi doluluk oranlarına sahipken pandemi sonrasında özellikle özel havuzlu ve oyun odasına sahip villalar diğerlerine göre çok daha fazla tercih ediliyor. Pandemiyle birlikte özellikle büyük şehirlerde yaşayan ve çocuklarına çok fazla imkan sunamayan aileler biraz olsun nefes alabilmek adına villalarımızı çok daha fazla tercih etmeye başladı. Bu da villa tercihlerini etkiledi. Çocuklu aileler bahçeli, denize yakın, çocuk havuzlu, salıncaklı, kaydıraklı ya da oyun odalı villaları tercih ediyor.. Çocuklu aileler daha çok tek katlı ve merdivensiz villalarda konaklamak istiyor. Bunun dışında villa kiralamak isteyenler denize, markete ve restoranlara yakın, izole olan, güvenilir bölgede yer alan, sosyal aktivitelere yakın yerler çok daha fazla tercih ediliyor.”
EN UZUN KONAKLAMA 90 GÜN OLDU
Yaz dönemi için minimum konaklama süresinin 5 gece olduğunu söyleyen Mat, şu bilgileri verdi: “7 gecelik konaklamalar toplam konaklamaların %50’sini oluşturuyor. 7 geceden daha uzun süreli konaklamalar da yine çok tercih ediliyor. Bugüne kadar platformumuz üzerinden gerçekleşen en uzun konaklama 90 gün olarak gerçekleşti. En kalabalık rezervasyona baktığımızda ise Bodrum’da bir villamız 22 kişi ile en kalabalık misafir sayısına ulaştı.”
VİLLA KİRALAMA SEKTÖRÜNDE BÜYÜME DEVAM EDECEK
Pandemi sonrası Sapanca’nın yıldızının parladığını anlatan Tatildekirala.com CEO’su Ruşen Mat, bu dönemde İstanbul’da bulunan villaların da sıkça rezervasyon almaya başladığını belirtti. Mat, 2020 Haziran’da bir önceki yılın aynı dönemine göre Google trends aramalarını incelendiklerinde 4 katlık bir artış gözlemlediklerini, bu durumun tatildekirala.com üzerinden yapılan işlemlere 5 kat olarak yansıdığının altını çizdi. Mat, “Geçen yıl yaşanan büyümenin üzerine %90’lık bir büyüme daha gerçekleşti. Villa kiralama sektörünün geçtiğimiz yıl önemli bir kırılma yaşadığını ve geçen yıl yaşanan hacim artışının artık bir baz oluşturacağını ve büyümenin devam edeceğini düşünüyoruz” dedi.
EGE BÖLGESİ DENİZ TURİZMİ SEKTÖRÜ YENİ SEZONA HAZIR
Ülkemiz turizminin en renkli ve canlı dalı olan deniz turizmi sektörü, tam kapanma sonrası başlaması planlanan yeni turizm sezonuna hazır. Ege Bölgesi deniz turizmi sektörü temsilcileri, yeni sezona umudu elden bırakmadan ve her şey yolunda gidecek gibi hazırlandıklarını ifade ediyorlar.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, pandemi tedbirleri nedeniyle Kuzey Yarımküre’de turizm sezonunun yaz aylarına sarktığını söyledi. Öztürk, küresel boyuttaki belirsizliğe ve seyahat kısıtlamalarına rağmen insanların yaz tatili planlarını yapmaya başladığını söyledi.
Ege Bölgesi deniz turizmi sektörünün yeni sezona hazır olduğunu belirten Öztürk, “Ülkemiz turizm gelirlerinin tahmini beşte biri, deniz turizmi ve su sporlarından geliyor. Tam kapanma önlemleri ve aşılama çalışmaları sonrasında pandeminin kontrol altına alınacağına, güvenli turizm önlemleri ile sezonun başlayacağına inanıyoruz. Ülkemiz kıyılarının, Avrupa Birliği üyesi ülkeler başta olmak üzere uluslararası turistlerin tercih edeceği rota olacağını tahmin ediyoruz. Yunanistan ile ülkemiz kıyıları arasında feribotların çalışır hale gelmesini, günübirlik gezi tekneleri ve su sporları tesislerimizin faaliyete geçmesini, sınırlı da olsa kruvaziyer gemi seferlerinin başlamasını arzu ediyoruz. Pandemi koşullarında en ideal tatil olan yat turizminin ve Mavi Yolculuğun bu yıl da tercih sebebi olacağını düşünüyoruz. Karanlık bir tünelden geçtiğimiz bu dönemin geride kalacağına, Ege Denizi gibi mavi, Akdeniz güneşi gibi parlak ışığı yeniden göreceğimize inanıyoruz” dedi.
DENİZ TURİZMİ VE SU SPORLARI SEKTÖRÜ NE DİYOR?
IC Çeşme Marina Genel Müdürü Can Akaltan: Son 12 ay içerisinde ülkemize hem yeni hem ikinci el tekne girişinde epey bir artış oldu. Marinaların doluluk oranları arttı. 2021 sezonu yat turizmi ve marina sektöründe mevcut koşullarda hareketli geçecektir.
Brexit ile beraber İngiliz yatçıların ve İngiliz bayraklı süper yatların ülkemizi tercih etmeleri de kaçınılmazdır.
İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Neslihan Paker: Covid-19 salgınının, yatçılık hizmetlerinde daha düşük algılanması ve hedef müşterilerini pozitif yönde etkilemesi oldukça beklenen bir sonuç olacaktır. Yatçılık pazarının önemli oyuncusu olan Mavi Yolculuk, pandemi etkisi altında neredeyse mükemmel bir tatil seçeneğidir. Mavi Yolculuğun diğer turizm ürünleriyle bağlantısını sağlayarak faydasını genişletmek ülke ekonomimize fayda sağlayacaktır.
S.S. Çeşme Deniz Motorcular Kooperatifi Başkan Yardımcısı Köksal Hantal: Bu yaz sezonunda pandeminin önünün kesilmesi ile kıyı bölgelerimizde ciddi bir sirkülasyon oluşmasını bekliyoruz. İnsanlar kapanma tedbirlerinden sonra önlemlere riayet ederek gezmek ve dolaşmak isteyeceklerdir. Bunun en güzel yolu da denize açılmak.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Üyesi Şeref Bademci: Kuşadası’nda herkes yoğun bir telaş içerisinde. Her şey yoluna girecek gibi yeni sezona hazırlanıyoruz. Günübirlik gezi tekneleri olarak pandemi koşullarında hijyen tedbirleri açısından tecrübeliyiz. Bütün tedbirlerimizi aldık. Denizlerde keyifli bir tatilin başlamasını temenni ediyoruz.
S.S. Mordoğan Gezi Tekneleri Kooperatifi Başkanı Nejdet Özmen: Mordoğan- Karaburun bölgemizde birbirinden güzel koylarımız bulunuyor. Hoşça vakit geçirmek isteyen tatilcilere, doğaseverlere, birçok güzelliğe ev sahipliği yapan ve oksijeni bol bölgemiz koylarını gezmelerini tavsiye ediyoruz.
Meander Travel Genel Müdürü Engin Ersenbil: Yeni sezonda pandeminin aşılama nedeniyle yavaşlaması ve kontrol altına alınması ile sınırların tekrar açılmasını, Yunan adaları ve Ege kıyıları arasında günlük seferlerimizin ve kruvaziyer turizminin tekrar başlamasını umut ediyoruz.
Ion Club Alaçatı Direktörü Serkan Öztürk: Bireysel bir spor olan rüzgar sörfü, uçurtma sörfü ve kürek sörfünün geçen yıllara oranla daha çok rağbet göreceğini düşünüyorum. Avrupalı sörfçü sadece Avrupa kıyılarında sörf yapmaktan sıkıldı. Onlar da kapıların açılmasını dört gözle bekliyorlar.
Active Blue Sahibi Tağmaç Saraçoğlu: Pandemi öncesi Kuşadası’na dalış için 25- 30 bin kişi geliyordu. Aileleri ile beraber bu sayı 100 bini buluyordu. Umarım virüsten kurtulup, yurtdışı uçuşlar açılınca eskiden olduğu gibi yerli ve yabancı misafirlerimize hizmet etmeye devam edeceğiz.
Derin Doğa Dalış Merkezi Sahibi Erdinç Ergün: Çeşme sualtı tutkunlarını bekliyor. Çeşme’de çok basit yapıları su altına bırakarak deniz canlılarının çoğalmasına, kalamarların yumurtlamasına bir el verdik. Dünyanın mavisini başkaları da görsün istedik.
Bluegate Divers Dalış Merkezi Sahibi Barış Şendemir: Dalış aktivitesi pandeminin getirdiği yeni normale en hızlı uyum sağlayan dış ortam aktivitelerinden biri. Karaburun, otantikliği, Ege Denizi ve sualtı canlılığı ile misafirlerine “Bu sezon da Karaburun’a dalışa gidelim” dedirtmektedir.
TURİZMDE YENİ HEDEF 20 MİLYON TURİST OLDU
COVID-19 vaka sayılarındaki artış, turizmcilerin 30 milyon turist hedefini zora soktu. Turizmciler her şeyin yolunda gitmesi durumunda bu yıl Ağustos başında açılma ve 20 milyon turist bekliyor. Turizmciler bu yıl her şey yolunda giderse, 20 milyon turistin Türkiye’ye gelmesini umut ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, COVID-19 günlük vaka sayılarının 5 binin altına inmesi halinde, haziranda sezonu açarak, 30 milyon turist hedefini koruduklarını açıklamıştı. Turizmci ise bu rakamı iyimser buldu. Kaynak pazarlarda yaşanan gelişmeler nedeniyle yılın ilk yarısının kaybedildiğini söyleyen turizmciler, bu hedefin tutturulmasının zor olduğunu belirtti. Hatta bazı sektör temsilcileri, turist sayısının 10 milyonu aşmasına da razı. Sektör, gelen rezervasyon taleplerinden haziranın ayının da kaybedileceğini belirterek, umutlarının ağustos başında açılma olduğunu söylüyor.
Pandemiye bağlı güvenlik endişeleri ve seyahat kısıtlamalarının etkisiyle 2020’de Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 71,74 düşüşle 12.73 milyon kişi olmuştu. Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı son verilere göre bu yıl Ocak-Mart döneminde ise yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 54 düşüşle 1.95 milyon olarak gerçekleşti. Turizm geliri ise ilk çeyrekte önceki yıla göre yüzde 40,2 azalarak 2 milyar 452 milyon 213 bin dolar oldu.
YETER Kİ ÇARK DÖNSÜN!
Güney Ege Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı ve TÜROFED Başkan Yardımcısı Bülent Bülbüloğlu ise, 30 milyonun zor bir hedef olduğunu belirterek, “COVID-19 vaka sayılarını 5 binin altına düşürmezsek turistin gelişi zorlaşacak. Kaynak pazarlarımız şu anda Rusya, Ukrayna ve Polonya olarak görünüyor. Avrupa’dan geliş umutları azalıyor. En iyi ihtimalle geçen yılki gibi ağustosta açılma sinyalleri alıyoruz. Her şey iyi giderse 20 milyonu bulabiliriz” diye konuştu.
Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Başkan Yardımcısı Bülent Süzer de “En iyimser tabirle 20 milyon turiste belki ulaşırız. Ama çarkı döndürmek adına 10 milyonu da aşmaya razıyız” dedi.
TTYD Başkanı Oya Narin de, Dünya Turizm Örgütü’nün ortaya koyduğu iki farklı senaryoya dikkat çekerek, “Küresel ölçekte turizm sektörü için biri temmuzda biri de eylülde iki toparlanma senaryosu üzerinde çalışıyor. Temmuz toparlanma senaryosunda, 2021’de, geçen yıla göre uluslararası turizmde yüzde 66’lık bir artış olacak. Bu artış 2019 rakamlarının ise yüzde 55 altında kalacak. Kötümser senaryoyu işaret eden eylülde toparlanmada ise, turizm gelirleri geçen yıla göre yüzde 22 artacak, 2019 rakamlarının ise yüzde 67 altında kalacak. Bizim tahminlerimiz birinci senaryoya daha yakın” dedi.