Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, Türkiye’nin, karşı karşıya olduğu, olası Marmara Depremi ve iklim değişikliğinden kaynaklanan sel ve yangınlar gibi tüm afet riskleriyle mücadele etmesi daha da önemli hale geldi.
Asrın felaketinden sonra şehirlerin ve toplumun tüm değerleriyle birlikte afetlere karşı dirençli hale getirilmesinin ötelenmez bir zorunluluk olduğu bir kez daha teyit edildi.
Kentsel dönüşümden sosyal konut projelerine, atık yönetiminden millet bahçelerine, ekolojik koridorlardan altyapı yatırımlarına, akıllı şehirlerden yapı işleri ve teknolojilerine kadar tüm alanlarda bilim insanları yürütülen çalışmaların paydaşı oldu.
Yine Kahramanmaraş depremleri sonrası oluşan durumun çevre, şehircilik ve iklim değişikliği perspektifinden izlenmesi ve yönetimi ile şehirlerin ihyası
ve yeniden inşası sürecinde uygulanacak politikaların belirlenmesinde her zaman olduğu gibi bilim ve bilim insanlarıyla yol alınmasının önemi ön plana çıktı.
Bu çalışmalar ışığında Cumhurbaşkanlığı himayesinde alanında uzman isimlerden oluşan disiplinler arası bir kurulun oluşturulması kararlaştırıldı.
Amaç; kurulun çevre, şehircilik ve iklim değişikliği konularında afet bölgesinde yürütülecek çalışmalara
akademik ve teknik katkı sunması olarak belirlendi. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nin tam da bu gereklilikten yola çıkılarak geliştirilmiş olan bir afet yönetimi modeli olması hedefleniyor.
Topraklarının büyük bir kısmı deprem riski altında olan Türkiye’nin başta depremler olmak üzere sel, heyelan, yangın gibi iklim krizinden kaynaklanan diğer bütün afetlere karşı hazırlıklı olması ve afetlerle mücadele kapasitesinin her anlamda geliştirilmesi, afetlere dirençli şehirlerin ve toplumsal yapının oluşturulması amacıyla hayata geçirildi.
Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli, afet yönetiminin afet öncesi, afet anı ve afet sonrası bütün aşamalarını kapsayan;
sürecin tüm açılardan izlenmesini, yönetimini, ihya ve yeniden inşa politikalarını belirlemek amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de sürdürülebilir afet yönetimini sağlamak üzere kurulmuş olan
bu model; 1 Başkan Yardımcısı, Danışma Kurulu, Genel Sekreterlik ve 13 alt kuruldan oluşmakta.
Destek hizmetleri ve sosyal politikalar kurulundan deprem ve yer bilimleri kuruluna, şehirleri
ihya ve inşa kurulundan kentsel ve kırsal dönüşüm kuruluna, coğrafi bilgi sistemleri ve akıllı şehirler kurulundan tarihi ve kültürel miras kuruluna kadar afet yönetimi sürecinin her aşamasını kapsayan sürdürülebilir, iklim dostu ve afetlere dirençli şehirler kurma anlayışı temelinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tüm çalışmalara bilimsel ve teknolojik anlamda büyük bir katkı sağlıyor. Bu kapsamda ilk değerlendirme çalışma toplantısının yapıldığı
ve raporlandığı modelde kendi alanındaki uzman akademisyenler önerilerini aktardı. YARIN
Dergisi olarak bu raporlar üzerinden kanaat önderlerinin neler yapılması gerektiğine ait değerlendirmelerinin öne çıkan başlıklarını okuyucularımız için derledik.
TAŞKIN VE KURAKLIK YÖNETİM EYLEM PLANI VURGUSU
Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kasım Yenigün, “Bu depremden hemen önce geçtiğimiz yıl, ondan önceki yıl iklim değişikliğinin de etkisiyle yaşadığımız taşkın, orman yangınları ve benzeri diğer afetler… Aslında böyle bir Risk Kalkanı Projesi Modeli içerisinde bütün afetlerin bütün risk çalışmalarının sürekli izlemeyle ve ortaya çıkacak değerlendirmeler sonucu sunulacak projelerin takibi ile ilgili bir iki şey söylemek istiyorum. Söz gelimi, bizim şu anda Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüzün ciddi manada takip ettiği Taşkın ve Kuraklık Yönetim Eylem Planları var. Benim de içinde bulunduğum Fırat Havzası gibi, Batı Karadeniz Havzası, Yeşilırmak ve Sakarya Havzası gibi… Burada Taşkın Yönetim Eylem Planları nitelikli bir şekilde yapılıyor, ortaya çıkıyor. Bunların izlenmesi gerekiyor. Çünkü bu Yönetim Eylem Planlarının sonucunda ilgili kurumlara, belediyelere ve birtakım yapılara çok ciddi görevler düşüyor. Ama bu görevlerin gerçekten yapılıp yapılmadığı ve takibi, bizim böyle bir modelimiz içerisinde son derece önemli.
BARAJLARA SIKI TAKİP
İkinci bir husus da içinde yaşadığımız için meskenlere konutlara yüklendik. Barajlar gibi stratejik yapılarımız var. Devlet Su İşleri nezdinde, Genel Müdürümüz de burada, onlarla beraber akademik veya sivil inisiyatif şeklinde birtakım ihtisas komisyonları oluşturduk ve bu konuya bir süredir ciddi manada eğildik. İstanbul ve Ege barajları gibi yakın zamanda arka arkaya baraj ziyaretleri yaptık. Bu depremden sonra malumunuz birtakım dezenformasyon da oldu. Barajlarımızı izlemeye devam ediyoruz” diye konuştu.