İklim ve çevreyle ilgili zorluklarla mücadele için Avrupa Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı hazırladı
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na imza atmasının önemli bir gelişme olduğunu belirten kanaat önderleri, Ticaret Bakanlığı öncülüğünde hazırlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ndaki adımların hızlıca hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekiyor. Yeşil ekonomiye geçişin en önemli bileşeni olan Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji projeleri için gerekli teknik ve finansal devlet kaynakları oluşturulması gerekliliği vurgulanıyor. Yeşil dönüşümün yeni bir ekonomik model oluşturmak için bir fırsat olduğu, doğru stratejik yatırımlar ve doğru destek mekanizmaları ile orta uzun vadede küresel değer zincirlerine olan entegrasyonun derinleştirebileceği, çok daha rekabetçi bir ekonomi haline gelinebileceği kaydediliyor.
Avrupa Yeşil Mutabakatı enerjiden sanayiye kadar ekonomide rekabet kurallarını değiştirecek. Türkiye ekonomisi için riskler kadar fırsatları da beraberinde getirecek. Yeşil dönüşüm, yeni bir ekonomik model oluşturmak için fırsat olacak.
Tüm dünya için iklim değişikliği ve çevresel bozulma varoluşsal bir tehdit olarak yaşanıyor. Başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere dünyanın dev ekonomileri yeşil dönüşüm ve karbon nötr olma yolunda hedef ve stratejilerini açıklıyor. Türkiye’nin de küresel değer zincirlerine entegrasyonunu derinleştirmesi, çok daha rekabetçi bir ekonomi haline gelmesi için doğru stratejik yatırımlar ve destek mekanizmalarıyla orta/uzun vadede bu dönüşüme ayak uydurması gerekiyor.
AB Komisyonu tarafından 2019 Aralık’ta kurgulanan Avrupa Yeşil Mutabakatı(AYM), 2030’a kadar karbon salımını yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına kadar net-sıfır karbon salım hedefine ulaşmayı hedefliyor. AYM ile sanayiden tarıma, ulaştırmadan enerjiye “karbonsuz bir ekonomi” modeli getirilirken, ticaretin de yeniden şekillendirilmesi öngörülüyor. AYM hedeflerine yönelik 1 trilyon Euro’luk bir yatırım planı açıklayan Avrupa Komisyon, önümüzdeki 10 yıl için ekonominin dönüşümünü finanse etmeyi amaçlıyor. Mutabakat çerçevesinde 2030 iklim ve enerji hedeflerine ulaşmada yıllık yatırımın 270 milyar Euro olması gerektiği ifade ediliyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye için yaratacağı risk ve fırsatları, sektörlere etkisini, merak edilen birçok ayrıntıyı YARIN Dergisi okurları için derledik.
ÖNCELİKLİ GÜNDEM: ENERJİ
Mutabakatta öncelikle enerji sisteminin karbondan arındırılması, 2030 ve 2050 yıllarında iklim hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahip olduğu öne çıkıyor. AB’nin enerji arzının tüketiciler ile işletmeler için güvenli ve uygun fiyatlı olması gerektiği de mutabakatta vurgulanırken; yeşil enerji, akıllı şebekeler, hidrojen ağları veya karbon tutma, depolama ve kullanım, enerji depolama gibi yenilikçi teknolojilerin ve altyapıların dağıtımının teşvik edilmesi gerekliliğinin de altı çiziliyor.
Öte yandan binalar tüketilen enerjinin yüzde 40›ını oluşturuyor. Bugün, üye devletlerde bina stokunun yıllık yenilenme oranı yüzde 0,4-1,2 arasında değişiyor. AB’nin enerji verimliliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için bu oranın en az ikiye katlanması gerekiyor. Enerji verimliliği ve maliyet etkinliğin üstesinden gelmek için, AB ve üye devletlerin, kamu ve özel binalarda bir “renavasyon dalgası” başlatmaları gerekiyor.
MULTİMODAL TAŞIMACILIK VURGUSU
Karbon nötr, Avrupa için emisyonların dörtte birinden sorumlu ulaştırma sektöründe emisyonların yüzde 90’nın 2050’ye kadar azaltılması gerekiyor. Multimodal taşımacılığı ulaştırma sisteminde karbon azaltım hedefine yardımcı olacak. Öncelikli olarak, bugün karayolu ile taşınan iç yük taşımacılığının yüzde 75’inin önemli bir kısmının demiryolları ve iç su yollarına kayması sağlanacak. Fosil yakıt sübvansiyonlarının sona ermesi gerekiyor.
Enerjinin Vergilendirilmesi Direktifi revizyonu bağlamında, Komisyon, havacılık ve denizcilik yakıtları dahil olmak üzere mevcut vergi muafiyetlerinin nasıl kapatılacağını yakından inceleyecek. Havayollarına ücretsiz olarak tahsis edilen AB Emisyon Ticaret Sistemi tahsisatlarının azaltması ve denizcilik sektörünün sisteme dahil edilmesi gündemde. 2025 yılına kadar, Avrupa yollarında bulunması beklenen 13 milyon sıfır ve düşük emisyonlu araç için yaklaşık 1 milyon şarj ve yakıt ikmal istasyonuna ihtiyaç duyuluyor.
ÇİFTLİKTEN SOFRAYA GIDA SİSTEMİ
Mutabakat, “Çiftlikten Sofraya” adil, sağlıklı ve çevre dostu bir gıda sistemini de tasarlıyor. Gübre ve antibiyotik kullanımının yanı sıra kimyasal böcek ilaçlarının kullanımını ve riskini önemli ölçüde azaltmaya yönelik önlemler alınması hedefleniyor.
AB, hasadı zararlılardan ve hastalıklardan korumak için yenilikçi yollar geliştirecek ve gıda sisteminin sürdürülebilirliğini iyileştirmek için yenilikçi tekniklerin potansiyel rolünü dikkate alacak. Taşıma, depolama, paketleme ve gıda atıkları konusunda harekete geçilerek, gıda işleme ve perakende sektörlerinin çevresel etkilerinin azaltılması hedeflenecek. Ekosistemler ve biyoçeşitlilik korunacak. Komisyon, mevzuat dahil olmak üzere hangi önlemlerin; üye devletlerin zarar görmüş ekosistemleri iyileştirmesine ve karbon bakımından zengin ekosistemler dahil iyi bir ekolojik duruma geri döndürülmesine yardımcı olacağını belirleyecek. Biyoçeşitlilik stratejisi aynı zamanda yeşil Avrupa şehirlerine yönelik önerileri de içerecek ve kentsel alanlardaki biyolojik çeşitliliği artıracak. Komisyon, 2021’de hava, su ve toprak için sıfır kirlilik eylem planı kabul edecek. Komisyon, hava kalitesi standartlarını Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tavsiyeleriyle daha uyumlu hale getirmek için gözden geçirmeyi önerecek. Toksik içermeyen çevre için Komisyon, sürdürülebilir bir kimyasallar stratejisi sunacak.
EK KARBON VERGİSİ
Yeşil Mutabakat kararları kapsamında 2050 yılında üretimin her türlü döngüsünde sıfır emisyon hedefi koyan AB, Türkiye gibi üçüncül ülkelerden yaptığı ihraç ürünlerine de ek karbon vergileri getirecek. Ton başına 30 ve 50 Euro üzerinden düşünülen vergilendirme sistemi Türkiye için kritik senaryoların yaşanma ihtimalini beraberinde getiriyor. 2050 yılına kadar sanayi yatırımlarının sürdürülebilirliği esas almaktan uzaklaşması demek Türkiye için yüzde 2,7 ile 3,6 oranları arasında milli gelir kaybı anlamına geldiği ifade ediliyor.
Gerekli tedbirler alınmazsa, ek karbon düzenlemesinin 2020 yılında gerçekleştirdiği 169,5 milyar dolarlık ihracatın yüzde 50’sini AB ülkelerine yapan Türkiye’yi olumsuz etkileyeceği ifade ediliyor.
Türkiye’nin bu alandaki yol haritasını geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanlığı açıkladı. Uzmanlar, bu yol haritasında kalınmasının önemine dikkat çekiyorlar.
AB’ye karbon vergisi ödemek istemeyen işletmelerin sıfır emisyonu hedefleyen üretim süreçlerini fabrikalarına dahil etmesi çağrısı yapılıyor.
Diğer taraftan uzun vadeli bir plan olan Avrupa Yeşil Mutabakatı altındaki düzenlemelerin nihai başlıklar olmadığı değerlendirmesi yapılabilir. Zira, halihazırda yürütülmekte olan kamu istişare süreçleri ile birçok yasal düzenlemenin gelecek dönemde bir kısmının revize edileceğine, yeniden ele alınacağına, yeni inisiyatiflerin gündem geleceğine tanıklık edeceğiz. AB’nin tüm politikaları sürdürülebilirlik ekseninde konumlandırılıyor ve değer zincirlerini de derinden etkilemesi beklenen bu süreçte 2050 hedefleri doğrultusunda özellikle önümüzdeki 5 yılın AB açısından kararların alındığı, yasal düzenlemelerin yapıldığı ve aksiyonlara dönüştüğü yoğun bir dönem olması bekleniyor.
DÖNGÜSEL EKONOMİ EYLEM PLANI KAPIDA
Ürün tasarımı ve AB’ye ürün ihracatını etkileyebilecek bir diğer önemli unsur da Döngüsel Ekonomi Eylem Planı altında sunulan Sürdürülebilir Ürün Politikası Girişimi çalışmaları. 2021 Komisyon Çalışma Programına göre teklifin Eko-Tasarım Direktifinin bir revizyonu da dahil olmak üzere 2021 yılının 4. çeyreğinden itibaren yayınlanması planlanıyor. Planlanan girişim, ürün dayanıklılığının iyileştirilmesi, yeniden kullanılabilirlik, erken eskimeye karşı mücadele, dijital pasaportlar dahil olmak üzere ürün bilgilerinin dijitalleştirilmesi, farklı sürdürülebilirlik performansına dayalı ürünlerin önceliklendirilmesi gibi çeşitli kriterleri kapsıyor. Sürdürülebilir Ürün Politikası Girişimi’nin temel motivasyonu, tüketicileri yeşil geçişte güçlendirmek, onlara maliyet tasarrufu fırsatları sağlamak ve tüketicilerin döngüsel ekonomiye katılımını artırmak. Özellikle ürünlerin tamir edilebilirliği konusunda çıkacak kriterler önem kazanacak.
Bu arada finansal olmayan raporlama yönergesinin gözden geçirilmesi Yeşil Mutabakat’ın alt düzenlemeler kısmında yer alıyor. Burada şirketlerin çevre ve sosyal yönetişim (ESG) performansları ve etkilerinin raporlamasının daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi öngörülüyor.
KOBİ’LERE FİNANSMAN İMKÂNI
Düşük karbonlu ekonomiye geçişte sürdürülebilir finans mekanizmalarının belirlenmesi kapsamında; AB’nin finansal olmayan raporlama ve harmonize ESG kriterlerinin geliştirilmesine yönelik mekanizmalar ile taksonomi standartlarının yakın takibi, ülkemizde firmaların uygun finansman olanaklarına erişimi açısından kritik görülüyor. AB’nin uzun dönemli 7 yıllık bütçesinin Next Generation EU toparlanma planı ile birlikte (1,8 trilyon) yüzde 30’u iklim değişikliğine karşı aksiyonlara ayrılmış durumda. Küresel yeşil ve sürdürülebilir tahvil piyasası 2019’da 270 milyar Euro’ya ulaştı. Halihazırda toplam tahvil piyasasının yaklaşık yüzde 5’ini temsil etse de 2018 ile 2019 arasında yüzde 50 büyümüş olup, 2020’de 338 milyar Euro’yu gördü.
Bu çerçevede, ülkemizin mevcut finansman imkanlarının daha etkin kullanımı ve uluslararası ve AB finansmanına erişimin geliştirilmesi hususlarına ilave olarak; özellikle KOBİ’lerin Avrupa Komisyonunun Ufuk Avrupa programı başta olmak üzere AB fon ve programlarına erişiminin ve katılımının artırılması için aktif bir çalışma yürütülmeli. Özellikle KOBİ’lerimizin AB değer zincirlerindeki entegrasyonu ve fonlardan yararlanabilmeleri için çevre ve sosyal yönetişim ilkelerine yönelik raporlamalar, bu alandaki gelişmelere hızlı adaptasyonları kritik önem arz ediyor.
ARTIK BİR ZORUNLULUK
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye iş dünyası için önemine bakıldığında artık bir zorunluluk ve öncelik olarak karşımızda durduğunu söylemek gerekiyor. Bu konuda kurulan Çalışma Grubu’nun iş dünyasının hassasiyetleri çerçevesinde eylem planı hazırlıkları yapması ise konunun öneminin anlaşıldığını gösteriyor. Diğer taraftan, AB ve global seviyede gelişmelerin çok hızlı ilerlediği bu alanda, somut hedef ve eylemlerin hızlı ve çevik bir yapıda ortaya koyulması önem arz ediyor. Eylem planının alt maddelerinde öngörülen aksiyonların (ETS vb.) ilgili sektörlerin görüşleri ile şekillendirilmesi önemli. Özelikle Eylem Planı’nın bir parçası olarak ele alındığı belirtilen ülkemize özgü bir Emisyon Ticaret Sistemi’nin oluşturulmasındaki ana hedefin özel sektörün yeşil dönüşüm sürecinin desteklenmesi olmalı. Hazırlanmakta olan eylem planının en kısa sürede kamuoyu ile paylaşılması, geleceğe yönelik somut hedeflerin 2030 ve 2050 projeksiyonunda belirlenmesi, tüm ilgili kurumlar için AB takvimi göz önüne alınarak bir takip ve izleme mekanizması oluşturulması özel sektörün üzerinde durduğu konuların başında geliyor.
25 YILDA DÖNÜŞÜM HEDEFİ
Endüstrinin ve değer zincirinin dönüşümünün 25 yılda gerçekleştiği belirtilerek, 2050’ye hazır olmak için kararların ve aksiyonların beş yıl içinde alınacak olması sanayi için zamanın kısıtlı olması anlamına geliyor. 1970’ten 2017’e kadar, yıllık küresel hammadde çıkarımının üç kat artması küresel bir risk. Toplam sera gazı emisyonun yaklaşık yarısı, biyolojik çeşitlilik kaybının ve su stresinin yüzde 90’dan fazlası kaynak kullanımı, malzeme, yakıt ve gıdanın işlenmesinden kaynaklanıyor.
Sanayide kullanılan hammaddenin yalnızca yüzde 12’sinin geri dönüşümünden elde ediliyor olması, yeni sanayi stratejisinin döngüsele dayandırılmasını gerekli kılıyor ve AYM, endüstrisinin sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme modeline geçişini desteklemek ve hızlandırmak için eylemler içeriyor. 10 Mart 2020’de kabul edilen, ‘Avrupa için Yeni Endüstri Stratejisi’nde, yeşil ve dijital dönüşüm birlikte ele alınıyor.
Bu arada AYM’de 2018 tarihli Plastik Strateji’nde yer bulan, birincil ve ikincil mikro plastiklerle mücadeleye odaklanılacağı belirtiliyor. Komisyon, 2030’a kadar AB pazarındaki tüm ambalajların ekonomik olarak uygun bir şekilde tekrar kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir olmasını sağlamak için şartnameler oluşturacak, biyolojik olarak parçalanabilen ve biyo-bazlı plastikler için düzenleyici bir çerçeve geliştirecek ve tek kullanımlık plastikler için önlemler yürürlüğe koyacak.
ELEKTRONİKTE ONARIM HAKKI ÖNE ÇIKACAK
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, işletmelerin tüketicilere tekrar kullanılabilir, dayanıklı ve tamir edilebilir ürünler sunmasını ve tüketicilerin bu ürünleri seçmesini sağlayan, özendirici önlemler içeriyor. Onarım Hakkı ihtiyacı tespit edilecek ve özellikle elektronik ekipmanlar için kendiliğinden eskimesi engellenecek. Tüketici politikası, tüketicileri bilinçli seçimler yapmaları için cesaretlendirir ve ekolojik dönüşümde aktif bir rol oynar. Kiralamaya, ürün ve servislerin paylaşılmasına dayanan yeni iş modelleri, gerçekten sürdürülebilir ve uygun fiyatlı oldukları sürece önemli bir rol oynayacak.
Komisyon, Bataryalarla İlgili Stratejik Eylem Plan’ını uygulamaya ve Avrupa Batarya İttifakı’nı desteklemeye devam edecek. Komisyon büyüyen elektrikli araç pazarına tedarik de dâhil olmak üzere tüm bataryalar için güvenli, döngüsel ve sürdürülebilir bir batarya değer zinciri sağlamak için mevzuat hazırlığında. Komisyon ayrıca birliklere ve büyük ölçekli kaynak birikimine liderlik eden girişimleri de destekleyecek.
EMİSYONLAR DÜŞÜRÜLECEK
AB sera gazı emisyonlarının dörtte biri lojistik kaynaklı. Ulaşımdan kaynaklanan emisyonların yüzde 90 azaltılması amacıyla karayolu, demiryolu, havacılık ve denizyolu taşımacılığının tümünde emisyonların azaltılması gerekiyor. Multimodal (çoklu) taşımacılık desteklenecek. Karayolu ile yapılan yük taşımacılığının yüzde 75’inin demiryoluna ve iç su yollarına aktarılması gerektiğinden demiryolu ve iç su yollarının kapasitesinin artırılmasına yönelik önlemler alınacak.
Komisyon, Kombine Taşımacılık Direktifini, kısa deniz taşımacılığı da dâhil olmak üzere demiryolu ve denizyolu taşımacılığını içeren multimodal yük operasyonlarını desteklemeye yönelik etkili bir araca dönüştürmek üzere revize etmek için geri çekip yeni bir teklif sunacak. Havacılık sektöründe ise “Tek Avrupa Sahası” önerisinin benimsenmesi için tekrar çalışmalar başlatılacak. 2025 yılına kadar, Avrupa yollarında bulunması beklenen 13 milyon sıfır ve düşük emisyonlu araç için yaklaşık 1 milyon halka açık şarj ve yakıt ikmal istasyonuna ihtiyaç duyulacak.
DENİZ TAŞIMACILIĞINA SIKI DENETİM
Komisyon, yanmalı motor kullanan araçlar için daha sıkı emisyon standartları önerecek. Komisyon ayrıca, 2025’ten itibaren sıfır emisyonlu hareketliliğe doğru açık bir yol sağlamak için Haziran 2021’e kadar otomobiller ve kamyonetler için karbon emisyonu performans standartlarına ilişkin mevzuatı revize etmeyi önerecek. En çok kirleten gemilerin AB limanlarına erişimini düzenlemek ve limana yanaşmış gemilere elektriği karadan kullanma zorunluluğu getirmek de dahil olmak üzere, deniz taşımacılığı ile ilgili önlemler alacak. Benzer şekilde, uçaklardan ve havalimanı operasyonlarından kaynaklanan kirletici emisyonlarla mücadele edilerek havalimanlarının yakınında hava kalitesi iyileştirilmeli.
GÜBRE KULLANIMI AZALTILACAK
20 Mayıs 2020’de adil, sağlıklı ve çevre dostu bir gıda sistemi için ‘Tarladan Sofraya Stratejisi’ yayımlandı. Strateji mevzuat ve mevzuat dışı olmak üzere 2020- 2024 döneminde ele alınmak üzere 27 eylem içeriyor. Sürdürülebilir bir gıda sistemi için hazırlanacak mevzuat 2023’den önce teklif edilecek.
2021’in sonuna kadar, kriz zamanlarında gıda arzı ve güvenliği acil durum planı geliştirilecek. Stratejideki sayısal hedeflerden ilki 2030 yılına kadar pestisit kullanımının yüzde 50 azaltılması olarak belirlendi. Ayrıca yine 2030 yılına kadar gübre kullanımının en az yüzde 20 azaltılması, çiftçilik ve su ürünleri yetiştiriciliğinde AB antimikrobiyal satışlarında yüzde 50 azalma, organik tarım yapılan alanların 2030 yılına kadar yüzde 25’e çıkarılması hedefleniyor.
UYUM SÜRECİNİN OLMAZSA OLMAZI: PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinin olmazsa olmazı Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması olacak. Çin de dahil olmak üzere ülkelerin karbon nötr hedeflerini açıkladığı, ABD’nin Paris Anlaşması gündemine geri döndüğü bir ortamda; gelecekte yeni yatırım ve iş birliği kararlarında Türkiye’nin uluslararası pazarlarda dezavantajlı duruma düşmemesi için AB’nin yeni nesil ticaret anlaşmalarında da referans aldığı Paris Anlaşması’nın stratejik bir öncelik olarak ele alınması gerekecek. Paris Anlaşması’nda sözleşmeye taraf 197 ülke içinde anlaşmayı henüz onaylamayan 6 ülkeden biri olan Türkiye’nin, bir an önce anlaşmayı onaylaması çağrısı başta STK’lar ve meslek örgütleri olmak üzere toplumun pek çok kesimince yapılıyor. Bilindiği üzere iklim değişikliği konusunda daha spesifik olarak, AB’nin en son anlaşmalarının tümü, tarafların Paris Anlaşması’nı onaylama ve etkin bir şekilde uygulama konusundaki bağlayıcı bir taahhüdünü içeriyor. Komisyon, Paris Anlaşmasına bağlı kalmayı gelecekteki tüm kapsamlı ticaret anlaşmaları için önemli bir unsur haline getirmeyi öneriyor.
YEŞİL FİNANSMAN ALTYAPISI OLUŞTURULACAK
Ticaret Bakanlığı tarafından AB uygulamalarına uyum amacını taşıyan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda, Türkiye’nin en güçlü tedarikçi olduğu tekstil-hazır giyim-dokuma ile deri sektörlerinde su tüketimine yönelik iyileştirme eylemi yer aldı. Ayrıca sanayinin atık yönetimi ve karbon salımı daha iyi izlenecek. Uluslararası karbon piyasasına katılım konusunda gerekli altyapı oluşturulacak.
Eylem planına göre son dönemde uluslararası önemi artan yeşil finansman modelleri için ulusal altyapı oluşturulmaya çalışılacak. Bu amaçla bir taslak mevzuat hazırlanacak. Yatırımların sürdürülebilirlik açısından belirlenmesini hedefleyen mevzuat hazırlanacak. Ulusal Enerji Verimliliği Finansman Mekanizması geliştirilecek. AB teşvikleri de gözetilerek, teşvik modelleri oluşturulacak. Atık temizlenmesi veya yok edilmesine yönelik destekler artırılacak. Çevre lisansına sahip yatırımlarla, enerji tasarrufuna yönelik yatırımlar öncelikli yatırım kapsamına alınacak.
Kamunun yeşil veya sürdürülebilir tahvil yoluyla uluslararası borç alabilmesine yönelik “Sürdürülebilir Tahvil Çerçeve Dokümanı” hazırlanacak. Ayrıca şirketlerin borçlanabilmesi için Yeşil Tahvil Rehberi ve Yeşil Sukuk Rehberi hazırlanacak. Bankacılık sektörü için “Türk Bankacılık Sektörü Sürdürülebilir Stratejisi” hazırlanacak. Şirketlerin AB finansmanlarına erişimi için çalışmalar yapılacak. Uluslararası yeşil finansmana erişimi için girişim ve proje örnekleri oluşturulacak. Finansmana erişim bilgileri derlenerek erişime açılacak.
2030’A KADAR YILDA 270 MİLYAR EURO’LUK YATIRIM
Avrupa’nın 2030 yılındaki iklim ve enerji hedeflerine ulaşmak için yıllık ek olarak 270 milyar Euro tutarında yatırım yapması gerekiyor. Bu kapsamda kurulması planlanan Sürdürülebilir Avrupa Yatırım Planı, sürdürülebilir yatırımları desteklemeye yönelik finansmanın çerçevesini oluşturacak. Komisyon, tüm AB programlarında iklimin öncelikli olması için yüzde 25’lik bir oranı hedef olarak önerdi. AB ETS’den elde edilen gelirlerin yüzde 20’sinin AB bütçesine tahsis edilmesi gündemde. InvestEU fonunun en az yüzde 30’u iklim değişikliği ile mücadele için ayrılacak. Projeler sürdürülebilirlik değerlendirilmesine tabi tutulacak.
ULUSAL DÖNGÜSEL EKONOMİ EYLEM PLANI HAZIRLANACAK
Ticaret Bakanlığı’nca geçtiğimiz Temmuz’da açıklanan Ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda döngüsel ekonomi ekosistemi oluşturulması hedeflendi. Bu kapsamda Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı hazırlanacak. Geri kazanılan hangi ürün ve malzemenin nasıl kullanılacağına dair kriterler belirlenecek. Yeşil organize ve sanayi bölgeleri oluşturulması planlandı. Bu bölgelerde üretim yapanlara sertifikasyon sistemi altyapısı oluşturulacak. Döngüsel ekonomi için öncelikli sanayiler belirlenecek. Yeşil dönüşüm için teknolojik altyapı geliştirilecek.
Yeşil üretimi desteklemek için teknoloji geliştirme de desteklenecek. Bu kapsamda üniversiteler, kamu araştırma merkezleri, teknoloji üretici ve geliştirici şirketler enstitülerin katılımıyla çalışma grubu oluşturulacak. Tüketim ayağında ise Ulusal Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Eylem Planı hazırlanacak. Bu kapsamda başta gıda ve balıkçılık olmak üzere tarım, konut ve inşaat, tüketici ürünleri imalatı ile turizm özelinde sürdürülebilirlik çalışmaları yapılacak. Türkiye genelinde, havza bazında su ayak izi hesaplanacak. Her bir sektörde ve kullanıla alandaki su tüketimi belirlenecek, iyileştirilmesi için çalışmalar yapılacak. Su kullanımına yönelik uzaktan algılama teknolojileriyle izleme geliştirilecek.