Zeytin: Bizim Ölümsüz Mirasımız
Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf devlet statüsüyle; UNESCO Hükümetler Arası Komitesi’ne 15 Aralık 2027 tarihine kadar sunacağı raporun, tüm sektör temsilcileri ve paydaşlar tarafından desteklenmesi, yakinen takip edilmesi, korumanın tüm yönleriyle ele alınması bakımından elzemdir.
Türkiye’nin “Zeytin Yetiştiriciliği ile İlgili Geleneksel Bilgileri, Yöntemleri ve Uygulamaları”, Aralık 2023 tarihinde, Botsvana’da düzenlenen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Hükümetler Arası Komitesi’nin 18. Oturumunda, UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne kabul edilmiştir.
Söz konusu Kültürel Mirası Listesinin dayanağı, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından, 17 Ekim 2003 tarihinde Paris’te kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’dir (“Sözleşme”). Türkiye Cumhuriyeti de adı geçen Sözleşmenin onaylanmasını 5448 sayılı Kanunla uygun bulmuş ve ülkemiz sözleşmeye 27 Mart 2006 tarihinde taraf olmuştur.
Sözleşmenin giriş bölümünde; globalleşen dünyanın ve toplumsal değişimlerin, sosyal değişim süreçlerinin, topluluklar arasında diyaloğu yenileme koşullarını oluşturmakla birlikte, özellikle korumaya yönelik kaynakların yetersizliğinden dolayı, somut olmayan kültürel mirasla ilgili bozulma, yok olma veya yıkılma gibi ciddi tehditleri arttırdığı kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 16, 17 ve 18’inci maddeleri doğrultusunda Somut Olmayan Kültürel Miras Listeleri kavramı öne çıkmaktadır. Sözleşmeye göre; “somut olmayan kültürel miras”, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar şeklinde tanımlanmaktadır. Sözleşme, nesillerin birbirlerine aktardıkları somut olmayan kültürel mirasların, toplulukların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratıldığını ve bu durumun kimlik ve devamlılık duygusu oluşturduğunu; bu şekilde de kültürel yelpazeye ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunduğunu kabul etmiştir. Sözleşme kapsamındaki listeler; İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi ve Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi şeklindedir.
Sözleşmeye göre; taraf devletler, kendi toprakları üzerinde bulunan somut olmayan kültürel mirasın korunmasını güvence altına almak için gerekli önlemleri alacaklardır. Yukarıda çerçevesi çizilen kültürel miras liste uygulaması bakımından; Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi, “toplulukların ve ülkelerin, onları canlı tutmak için acil önlem almak zorunda oldukları düşünülen kültürel unsurlardan oluşmaktadır”.
UNESCO yukarıda anılan hususlar doğrultusunda; Türkiye’deki zeytin yetiştiriciliğini, Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil etmiş, diğer bir ifadeyle, nesilden nesile aktardığımız zeytinciliğimizi, canlı tutulması için acil önlemlerin alınması gereken bir kültürel unsur olarak belirlemiştir.
UNESCO’nun açıklamasında, Türkiye’de zeytin yetiştiriciliği, delice adı verilen yabani zeytin ağaçlarının aşılanması, budaması ve gübrelenmesi, zeytinlerin toplanması, hasat edilmesi ve işlenmesi anlamlarında ifade edilmektedir.
Buna göre; yetiştiricilikte kullanılan yöntemler, toprak özellikleri, iklim ve gübre gibi bölge iklim ve doğasına dair geleneksel uygulamalara ve bilgiler baz alınarak şekillenmektedir. Zeytin ağaçları, halkın takvimine göre aşılanmakta, toplanmaktadır. Hasat mevsiminin başlangıcında ve tamamlanmasında çeşitli ritüeller, festivaller bulunmaktadır (örnek olarak; köylülerin mevsimin ilk zeytinlerini toplamak için bir araya geldiği, bazı zeytinlerin yoksulların toplaması için korulara kasten bırakıldığı, gösterilmiştir.) UNESCO, bilgi, yöntem ve uygulamaların asırlar boyu aktarımının, köylerdeki ve ailelerdeki geleneksel sözlü anlatımlarla ve uygulamaya fiziken katılımla, sağlandığını belirtmiştir.
Önemle belirtmek gerekir ki; Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne bir kültürel unsuru dahil edilmiş olan Taraf Devletin, Sözleşme’nin 29. Maddesi kapsamında “Raporlama” yükümlülüğü bulunmaktadır.
Bu doğrultuda; Taraf Devletler, Sözleşmenin etkin bir şekilde uygulanması için gereken yasa, tüzük ve yönetmelik düzenlemelerini içeren raporlarını Komiteye sunmalıdırlar.
Bununla birlikte; mevzu bahis olan Acil Koruma Listesinde yer alan bir unsur ise, ilgili Taraf Devletin, kayıt yılını takip eden dördüncü yılın 15 Aralık tarihinde ve sonrasında her dört yılda bir, UNESCO Hükümetler Arası Komitesi’ne, unsurun mevcut durumu, uyguladığı koruma önlemlerinin etkinliği hususlarını kapsayan bir rapor sunum taahhüdü bulunmaktadır. Zira, Acil Korunması Gereken Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ndeki bir unsur bakımından, unsurun listeye kaydedilmesi konusunda başvurusu olan Taraf Devletin, ilgili mirasın yaşayabilirliğini kuvvetlendirmeyi hedefleyen koruma önlemleri almak konusunda da taahhüdü bulunmaktadır.
Acil Koruma Listesine kayıttan dört yıl sonra, Taraf Devlet, unsurun mevcut durumu, uyguladığı koruma önlemlerinin etkinliği ve karşılaşılan zorluklar hakkında Komiteye rapor vermektedir. Bu doğrultuda, Türkiye’nin Zeytin Yetiştiriciliği ile İlgili Geleneksel Bilgileri, Yöntemleri ve Uygulamaları konusunda UNESCO hükümetler arası Komitesi’ne, 15 Aralık 2027 tarihine kadar rapor sunması gerekmektedir.
Vurgulanması gereken bir diğer nokta; Sözleşme kapsamında, mali programlar, projeler ve diğer faaliyetler için bir fon bulunduğudur. Söz konusu fonun dağıtımında, Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine dâhil edilmiş miras unsurlarının önceliği bulunmaktadır. Bu doğrultuda; taraf devletin kaynak talebinde bulunmasıyla, acil korumalar için destek yaratılması bakımından Sözleşme kapsamındaki fon desteği sağlanabilecektir.
Konuyla ilgili olarak belirtmek gerekir ki, Cumhuriyetimizin ilk sanayileşmelerinden olan zeytinyağı üretimi ve Cumhuriyet tarihinden bu yana en önemli tarım faaliyetlerinden olan zeytincilik, 1939 tarihli Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un koruması altındadır. İlgili Kanun 17. Maddesiyle; Devlete, zeytinciliğin ıslahı, yeni zeytin dikim alanlarının tespiti, zeytin dikim ve yetiştirilmesinin teşviki ile verimin artırılması, hastalık ve zararlılarla mücadele ile ürün elde etmekte masrafları azaltıcı araç ve gereçlerin imal ve ithalinde gerekli kolaylıkları sağlama sorumluluğu yüklemektedir.
Ülkemizin en eski kanunlarından olan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’daki zeytinin ve zeytinliklerin korunması bilinciyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf devlet statüsüyle; UNESCO hükümetler arası Komitesi’ne 15 Aralık 2027 tarihine kadar sunacağı raporun, tüm sektör temsilcileri ve paydaşlar tarafından desteklenmesi, yakinen takip edilmesi, korumanın tüm yönleriyle ele alınması bakımından elzemdir.
UNESCO hükümetler arası Komitesi’ne sunulacak Rapor ve UNESCO koruma destekleri doğrultusunda, zeytin yetiştiricisi bölgelerde, halkın ve bilhassa gençlerin üretim konusundaki istek ve heyecanlarının arttırılması, üretimin devamlılığının teşvik edilmesi, ülkemizin ve Ege’mizin yüzyıllık zeytin kültürünü, bizden sonraki kuşaklara da tam bir korumayla, eksiksiz bir miras olarak bırakabilmek temennisiyle…