Türkiye’deki eğitim sisteminin mevcut durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Bugün siyasetçiler eğitimi siyasi emeller uğruna kullanır hale geldi. Köy enstitüleri büyük bir devrimmiş. Türkiye’yi kalkındıran bir modelmiş. Türk Koleji’nde köy enstitüsü mezunu öğretmenlerin çalıştığını ve okula olan katkılarını gayet iyi hatırlıyorum. Biz ise köy enstitülerini siyasi emeller uğruna kapatmışız. Ondan sonra da eğitimin durumunu incelediğinizde hep böyle her dönem devamlı müfredatı değişen bir konu haline gelmiş. Yap-boz tahtasına döndü. Son dönemde ise eğitime harcadığımız parayı sanki sokağa atar gibi bir havaya bürünmüşüz. Bütün bunları düşündüğümüz zaman maalesef Türkiye eğitimde sınıfta kalmış, bunun en bariz örneği ise üniversitelerimizin durumu… Atatürk zamanında ve 1955’lere kadar üniversitelerimizde çalışan profesörlerimiz ve elemanları yurtdışına staj-eğitimine gönderiliyordu. Bütün bunlar bütçe tasarrufu adı altında kesildi. Biz üniversiteleri siyasi emellerimiz uğruna kullanmaya başlamışız. Bu yapılabilecek en büyük hatadır. Çünkü eğitim bir memleketin geleceğidir. Ona göre kılıç kuşanırsan, o memlekette ona göre gelişecektir. Kültür seviyesi açısından değerlendirdiğimizde ne seviyedeyiz? Çok üzücü bir durumdayız. Sağlıktan sonra Türkiye’nin ikinci büyük bütçesini eğitime ayırıyoruz. Harcıyorsun, harcıyorsun, yetiştiremiyorsun. Bu kadar büyük bir kayıp hiçbir zaman yapılamaz. Eğitim vahim bir durumda.
Eğitim seferberliğine mi ihtiyaç var?
Evet, eğitimde seferberliğe ihtiyaç var. Önce siyasilerin elinden eğitimi kurtaracaksın. Ondan sonra eğitimde seferberlik ilan edeceksin.
Eğitim siyasetçilerin elinde olduğu müddetçe, hiçbir şekilde oraya harcanan para yerini bulmaz. Son zamanlarda geliştirdiğim bir ekonomik teori var.
Nedir?
Türkiye’de istihdam depoları var. İşsizliği azaltmak için askerde 1 milyon kişi, üniversitelerde 4 milyon, lise son sınıflarda ise 1 milyon kişi… Bu noktalar aslında istihdam depolarıdır. Dünya, elektronik ortamda askerlik yaptırıyor. Üniversitede bu kadar talebeye ne ihtiyaç var? Sonra üniversite mezunu iş bulamıyor.
Kimya mühendisinden mezun olan genç için dünyanın parasını harcıyorsun sonra gidip güvenlikte çalışıyor. Biz bu noktaları; işsizliği, istihdamsızlığı gizleme merkezleri olarak kullanıyoruz.
İyice incelediğin zaman siyasiler, “Aman işsizlik olmasın, yüzde 10’un üstüne çıkmasın, bir üniversite daha açalım, bir kitle daha oraya koyalım” diyor. Sonuçta ne oluyor? Memleket batıyor.
Bir üniversite açmanın maliyetini ben bir eğitimci olarak çok iyi bilebiliyorum. Bütün bunları değerlendirdiğin zaman eğitimin çok farklı bir konsepte getirilmesi lazım. Eğitimde bir gün dahi kaybımıza tahammülümüz yok.
Peki, seferberlik ilan edildi diyelim. Önceliklendirilmesi gereken başlıklar neler olmalı?
İlk yapacağım şey, imtihan modasına son vermek çünkü bu da ayrı bir istihdam gizleme merkezi olarak hizmet ediyor. O imtihanlar bittiği anda “Dershaneler, öğretmenler ne olacak?” düşüncesi var. Bunları hiç önemsemem, gözümü karartırım ve imtihan sistemini kaldırırım çünkü biz öğrencilerimizin beynini yoruyoruz. İmtihanın becerisi üzerine hareket ediliyor.
Bu son derece yanlış. Bu çocuğun hayatı imtihan mı?
İnanın bir eğitimci olarak biz bugün imtihanlardan dolayı istediğimiz eğitimi çocuklara veremez durumdayız.
Çocuğa eğitimde her şeyi vereceksin. Fiziği ve kimyayı öğreteceksin ama öbür taraftan medeni cesareti de vereceksin. Sporculuğu da vereceksin. Biz bu treni imtihanlarla kaçırmış vaziyetteyiz. Çocuklarımızı çok yoruyoruz.
O zaman bir taraftan da velinin bu konudaki eğitimine yönelik bir revizyona ihtiyaç var.
Kesinlikle…
İkinci yüzyılda ne yapmamız gerekiyor?
Türkiye’nin tüm problemleri eğitimsizliktendir. Bunun başka hiçbir izahı yok.
Bazı tabuları kırmak için ne yapmak gerekiyor?
Milli eğitimi siyasileştirmişiz. Üniversitelerimizin kalitesi o kadar düşmüş vaziyette ki, aradığınız standartlarda öğretmen bulamıyorsunuz. Ne yapıyoruz; alıyoruz genç mezun öğretmenleri yetiştiriyoruz, ondan sonra sınıfta görevlendiriyoruz.
Aslında dolaylı yolla baktığımızda Türk Koleji bir öğretmen okulu gibi de…
Doğru. Buradan yetişen ve görev alan öğretmenlerimiz bugün iyi transfer teklifleri alabiliyorlar.
Sınav modeli kalkmalı, velilerin eğitimi… Sonrasında yapılması gerekenleri nasıl maddelendirirsiniz?
Türkiye’nin şu anda ara teknik eleman ihtiyacı var. Son senelerde sadece çıraklık okullarıyla sanayi kendi teknik elemanlarını yetiştirmeye çalışıyor.
Hadi çıkın piyasaya elektrik veya inşaat teknisyeni arayın, bulamazsınız. Türkiye’nin ara eleman ihtiyacı çok fazla.
Öncelikle üniversite başlığını ele alırım. Bunca açılmış olan tüm üniversitelerin büyük bir kısmını teknik okul haline getiririm. Ben beş defa İstanbul’u nasıl fethedildiğini okumak istemiyorum. İnanılacak gibi değil; ilkokul 1’de okutuyor, 3’te okutuyor, 5’te okutuyor, 6’da okutuyor. Lise 1’e gelince temel eğitimi tekrarlarım. Ondan sonra lise 2’den itibaren çocuğun branş eğitimine başlarım.
Çocukların mesleklere ait bilgileri tam anlamıyla bilmemeleri büyük sıkıntı. Rehberlik öğretmenlerine burada büyük görev düşüyor ama bu sistem Türkiye’de sizce ne kadar sağlıklı işliyor? Çocuklar mesleki eğitimi hangi yaştan itibaren almaya başlamalı?
Rehberlik birimleri görevini tam yapamıyor. Mesleklere göre sınav sistemimizde geçerli olan branşlaşma ve buna göre çocuğa verilen dersler lise 2’den itibaren planlanmalı. Rehberlik birimleri bu kademeye kadar çocukların meslek seçimini yapacak yönlendirmeleri realize etmeli, çocukların bir karar vermelerini sağlamalı. Eğitimde bir sürü gereksiz masraflarda yapıyoruz. Doğru bir planlama ile bunun da önüne geçebiliriz. Eğitimdeki atamalara siyaset üstü bakacaksın.
Seçmeli dersler kapsamında mesleki eğitim başlığı olamaz mı?
Olabilir, güzel fikir. Çocuk ne istediğini daha iyi görebilir. Çocuklarımızın potansiyelini fark edebiliriz.
Yetenek avcılığı mı yapmak lazım?
Yetenek avcılığı, tabii ki… Herkesin bir yeteneği vardır, sen onu keşfedeceksin. Çocuğu ona göre yönlendireceksin. Bu memlekete yararlı bir insan haline getireceksin. Biz özel eğitimciler olarak en büyük sorunumuz; vakit… Zaman yönetimi konusunda bir revizyona ihtiyaç var. Eğitimi lüzumsuz derslerden arındırın.
Meslek liseleri konusunda organize sanayi bölgelerinde önemli rol modellerimiz var. Bu modelin gelişimi için neler yapılmalı?
Sanayideki eğitim hamlesi için neler yapılmalı?Türkiye’deki ilk çıraklık okullarından birini kuran insanlardan birisiyim. Hatta o okulun binası hala organize sanayi bölgesinde durur ve üst katında bir çıraklık okulu vardı. Bu çocuklarımız hem çalışıyor hem de eğitim alıyorlardı. Maaşları da vardı.
Teknik seviyede fabrika üretim sahasında üst seviyede bilgiye sahip çocuklarımız yetişti. Son derece doğru bir sistem. Bu modelin devlet tarafından da desteklenmesi lazım.
Maalesef ne kadar da olsa sanayiciler olarak zaman zaman bu çocuklardan olması gereken yatırımları esirgeyebiliyoruz.
Çünkü dünya teknolojisi durmuyor. Bu çocukları ona göre adapte etmemiz lazım ki yarın iş gücünden yararlanabilelim. Bugünü düşünmekten yarını düşünemiyoruz. İzmir’de otomobil tamircisi bulamıyoruz, matbaacı yok. Ara eleman sorununu çözersek, Türk sanayisi fırlar gider. Özel yetişmiş ara eleman ihraç etmeye başlarız. Tüm dünya yetişmiş insan gücü arıyor. Ben siyasi kadroların yerinde olsam teknikere Almanca öğretebilirim. Almanya ile anlaşma yaparım çünkü yetişmiş insan gücüne ihtiyacı var.
Yeni döneme ilişkin hayallerinizde neler var?
Bina konusunda kapasitemizin yetersiz olduğunu düşündüğümüz bölgelerde çözüm arıyoruz. Örneğin; Çiğli. Bornova’da iki üç sene idare edecek güzel bir kampüsümüz var. İstanbul’da yer arıyoruz. İstanbul’dan İzmir’e çok geldiler. Bir de biz onları ziyarete gidelim!
Peki İstanbul’da lokasyon olarak neresi olacak?
Sarıyer, Nakkaştepe, Levent bölgesinde incelemelerimiz sürüyor. İstanbul’a gideceğiz. Hayalimiz; önümüzdeki beş yıl içinde Türk Koleji markasını İstanbul’da görebilmek.
Sizin markanız İzmir Özel Türk Koleji. Hem Türk adı var hem İzmir adı var. İstanbul’da da İzmir Özel Türk Koleji markası ile mi yer alacaksınız?
İstanbul Türk Koleji markası bize tescilli. Ayrıca Türkiye’deki 64 tane vilayetin isimleri Türk Koleji ismi olarak bize tescilli. Bütün Avrupa’da Türk Koleji markasının tescillini aldık ama yine de diğer illerde de İzmir Özel Türk Koleji olarak adımızı devam ettiriyoruz çünkü markamız İTK diye anılır.
İkinci yüzyılda hem sanayici tecrübenizle hem bir eğitmen hem bir İzmir aşığı olarak genç kuşağa tavsiyeleriniz neler olur?
Seferberlik dediniz, çok güzel bir kelime kullandınız. Eğitimde seferberlik lazım çünkü eğitim Türkiye’mizin geleceği. Bakın bugün Türkiye’deki her şey eğitim eksikliğinden etkileniyor. EGİAD’ın eğitim faaliyetlerini daha arttırması gerekiyor. Kamuoyundaki bütün meclislerde eğitim, eğitim, eğitim diye seferberlik yapmak lazım. EGİAD’ın bu konuyu daha fazla işlemesi gerekiyor. Türkiye’nin geleceği eğitimden geçiyor. Yani bütün Avrupa dizilerine, dünya dizilerine bakın gizli eğitim vardır.
Çocuklarımız birer elmas. Beyinlerine lüzumsuz bilgileri sokarak büyük suç işliyoruz. Bugün internet dediğimiz kavrama girdiğin zaman sonsuz bir bilgi var. Biz çocuklarımızda bu sonsuz bilgiye değil işte yok oyuna, yok paraya, buraya yönlendiriyoruz. Şimdilerde bir de yapay zekâ gerçeği ile karşı karşıyayız. O kadar büyük bir tehlike ki… Yasal ve eğitim ayağında bu tedbirlerin alınması gerekiyor.
Eklemek istediğiniz…
Biz lüzumsuz yere siyasi emellerimiz uğruna bu kadar büyük bir hazineyi bertaraf ediyoruz. Siyasi emellerden vazgeçmeliyiz. Her şey siyaset değil. Ülkemizin menfaatlerini düşünerek çocuklarımızın kültür seviyesini yükseltmeliyiz. EGİAD ve diğer STK’lar da seferber olsun. Yürüsünler.