“Yaptığın işin en iyisini ve farklı olanını yapacaksın. Araştırmaya, innovasyona çok önem vereceksin. Rakiplerini ve yenilikleri devamlı gözlemleyeceksin. Risk almayı bileceksin. İyi ve dürüst bir işveren olacaksın.”
EGİAD beni hep heyecanlandırdı. Bizim zamanımızdaki arkadaşlıklar, ticari ilişkiler çok kuvvetliydi. Halen bu dostluklarımız devam ediyor. Genç üyelere de tavsiyem; üyelikleri kâğıt üzerinde kalmasın, bizzat yaşasınlar. Aidat ödeyerek üyeliği sınırlı tutmasınlar. Bu derneğin hakkını vermelerini tavsiye ediyorum.
Çalışanları ona ‘Veysi Baba’ diyor. Bunu duymak ise kızını inanılmaz mutlu ediyor. Bu sayımızda “Kuşaktan Kuşağa” köşesinin konuğu turizm sektörünün duayen isimlerinden Veysi Öncel ile kızı Dila Öncel Şenol oldu. Baba-kız son dönemde Pırıl Otel, Ekmekiçi, Dilaila Beach ve Dilaila Catering için diğer aile bireyleriyle birlikte emek veriyorlar.
Veysi Öncel, kızına verdiği nasihatleri gençlerle de paylaşıyor. Öncel, “yaptığın işin en iyisini ve farklı olanını yapacaksın. araştırmaya,innovasyona çok önem vereceksin. rakiplerini ve yenilikleri devamlı gözlemleyeceksin. risk almayı bileceksin. İyi ve dürüst bir işveren olacaksın.” diyor.
EGİAD üyesi olan baba-kızın hikâyesi üzerinden Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının iş hayatındaki önemi, pandemi sürecindeki değişim ve turizm sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk.
Veysi bey, siz EGİAD’a gönül vermiş bir üyesiniz. okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?
VEYSİ ÖNCEL: TÜSİAD dahil olmak üzere birçok kuruma üyeliğim var. EGİAD’ın benim hayatımdaki yeri çok farklı. Şu anda fahri üyeliğim devam etse de, üyeliğim bireysel gelişimimde önemli bir rol üstlenmiştir.
EGİAD’ın farkı neydi?
VEYSİ ÖNCELl: EGİAD beni hep heyecanlandırdı.Bizim zamanımızdaki arkadaşlıklar, ticari ilişkiler çok kuvvetliydi. Halen bu dostluklarımız devam ediyor. Genç üyelere de tavsiyem; üyelikleri kâğıt üzerinde kalmasın, bizzat yaşasınlar. Aidat ödeyerek üyeliği sınırlı tutmasınlar. Bu derneğin hakkını vermelerini tavsiye ediyorum.
İş hayatına giriş hikâyenizi paylaşır mısınız?
VEYSİ ÖNCEL: Eskiler bilir, Santral garajda Gazanfer Bilge otobüs firmasının temsilciliğini yaparak başladım, daha sonra Yeni Asır gazetesinde 4 yıl çalıştım ve askerlik sonrası Kemeraltı’nda gıda üzerine ilk işyerim olan Çağdaş Tabldotu kurdum ve büyüttüm. Çağdaş Tabldot, İzmir’in 2. büyük yemek fabrikasıydı. Çeşme Binboğa Disco, 2001 Disco ilave işlerim oldu. Gıda işinden kazandığım parayla da otelcilik sektörüne girdim, 1990 yılında Çeşme Pırıl Otel’i faaliyete açtım. 1999’da Türkiye’nin ilk yerli fast food markası Ekmekiçi’ni kurdum. 2011 yılında ise Çeşme Çiftlikköy’de plaj ve banket organizasyonları yaptığımız Dilaila Beach’i hizmete açtık.Şu anda Çeşme Pırıl Otel, Ekmekiçi, Çeşme Dilaila Beach&Event& Catering markalarımızla hizmet vermeye devam ediyoruz.. 26 yıl Çeşme Otelciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüm.
Bu görevi de geçtiğimiz yıl devrettim. Onursal başkan olarak görevime devam ediyorum. Bu tarz yapılanmalarda zamanı geldiğinde görevi gençlere bırakmak gerekiyor. 20 yıl İzmir Ticaret Odası’nda komite başkanlığı ve meclis üyeliğini sürdürdüm. Şimdilerde ise biraz kendi kabuğuma çekildim.
Böylesi bir tecrübe ile kendi kabuğunuza çekilmek genç kuşağa haksızlık değil mi?
VEYSİ ÖNCEL: Bu kararı çok düşündüm. Tekrar seçilmemem için,Derneğin tüzüğünü değiştirerek ayrıldım. Onursal başkan olarak bana danışıldığı zaman tabii ki yol gösteriyorum ama aktif olarak görevden ayrılmak doğru olandı. Çünkü zamanı geldiğinde çekilmeyi de bilmek gerekiyor. Ölene kadar bir koltukta olmak doğru değil. Türkiye’de koltuklar çok uzun süre işgal ediliyor. Bu gençlerin hevesini kırıyor. Koltuğu zamanında bırakmak lazım.
Dila iş hayatınıza ne zaman dahil oldu?
VEYSİ ÖNCEL: Dila çok başarılı bir öğrenci idi. Özel Avni Akyol Lisesi’ni birincilik ile bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde kendi fakültesini de birincilik ile bitirdi. Sorun yaratmayan, gerçekten iyi bir öğrenci ve evlat oldu. Herkesin çocuğu kendine kıymetli ama onların iyi yetişmesi için elimden geleni yapmaya çalıştım.
Eşim karşı çıksa da büyük kızım Pırıl’ın okulu bitirince benimle birlikte çalışmasını istedim. Bu sektörü en iyi bilenlerden birisiyim ve en iyi benim yanımda yetişeceğini düşündüm. Okulu bitince bizim şirketlerimizde çalışmaya başladı. Dila ise, kendi isteğiyle benimle çalışmaya başladı.
Onları yetiştirirken nasıl bir eğitim modelini benimsediniz?
VEYSİ ÖNCEL: Sorumluluk almalarını ve hep ilk sıralarda olmalarını öğrettim. Katılımcı olmalarını sağladım. Liseden itibaren Yönetim Kurulu toplantılarımıza kızlarımın da katılmasını sağlayıp fikirlerine başvurdum. Kendilerine güveni bu nedenlerden dolayı tamdır. Her konuyu ailece, demokratik bir ortamda tartışıp karara bağladık. Haftalıkları bile belirlenirken 4 kişi oturup birlikte karar verirdik.
Babanız cimri midir?
DİLA ÖNCEL: Hayır, aksine bonkör birisidir. Kararınca kavramı vardır. Örneğin, birimize araba alacaksak, birbirimiz ile fikir alışverişi yaparız. Babam kendi arabasını alırken bile bize sormadan alışveriş yapmaz.
VEYSİ ÖNCEL: Arabalarını üniversiteyi bitirdikten sonra aldılar. Bu konuda bir prensip kararı vardı ve bu karar uygulandı. Kuralları beraber belirledik ve uyguladık. Bugün benim ne kadar borcum olduğunu biliyorlar, ne günü ne ödeme yapmam gerektiğini biliyorlar. Ben demokratik bir yaklaşım benimsiyorum. Bu da aile içinde sistemin daha iyi işlemesine neden oluyor. Başarı da böyle geldi. Gizli habersiz bir şey yapmadım. Benim çocuklarıma limit koymama hiç gerek kalmadı. Her zaman ne kadar nasıl harcama yapmaları gerektiğini bildiler. Yarınımızı düşünerek hareket ettik. Ailemizin temel prensipleri kapsamında savurganlık kabul edemeyiz. Mütevazılık ve dürüstlük bizim için en önemli unsurlardır. Biz çocuklarımızı bu üç temel değer ile yetiştirdik.
Dila’nın en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz huyu-huyları nedir?
VEYSİ ÖNCEL: İş hayatında ani çıkışları olabiliyor. Bunu sevmiyorum. Birçok sevdiğim huyu var. Çocuklarıma çok düşkünüm. “Evlendiğinizde yanımda olacaksınız” dedim. Haftada iki kere yüz yüze görüşüyoruz. Ailecek bir araya geliriz. Mecburiyet yok ama birbirimize bağlıyız.
Dila; mütevazi, paraya önem vermeyen, ailesine düşkün, yenilikçi ve hırslıdır. Ben başak burcuyum ve lider olmayı severim. Bu nedenle zor biriyim. Kızım liderlik konusunda bana çekti diye düşünüyorum. En iyisini yapmak istiyor. Bu da beni mutlu ediyor.
Dila hanım sizi sizden dinleyerek devam edelim mi?
DİLA ÖNCEL: 1992 yılında İzmir’de doğdum. Özel Avni Akyol Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünü fakülte birincisi ve üniversite üçüncüsü olarak tamamladım. Ayrıca George Washington Üniversitesi’nde de İşletme eğitimi gördüm.
Bu bölümü tercih etmenizde babanızın tatlı bir baskısı oldu mu?
DİLA ÖNCEL: Babam benim avukat olmamı istiyordu. Bu bölüm tamamen benim kendi isteğim idi.
Veysi bey, neden avukat olmasını istediniz?
VEYSİ ÖNCEL: Aslında ben avukat olmayı çok istedim. Öğrenci olayları nedeniyle bunu yapamadım. 1976 yılında bu konuda ciddi sıkıntılı bir süreç yaşadık. Şirketin avukata da ihtiyacı var. Ama sonrasında avukat bir damadım oldu. (Gülerek…) O da benim oğlum ve amacıma ulaştım
DİLA ÖNCEL: Mezun olduktan sonra stajlarımı farklı otellerde yaptım. İzmir’e döndüm ve Ekmekiçi’nde çalışmaya başladım. Ablam otel kısmında yol alıyordu. 6 yıldır da orada aktif olarak çalışmaya devam ediyorum.
Bu konuda ‘keşke’ dediğiniz bir husus var mı? döndüğünüz için mutlu musunuz?
DİLA ÖNCEL: İyi ki dönmüşüm. Başka yerde edinemeyeceğim farklı tecrübeleri burada görmeye başladım. Ciddi bir tecrübe oldu.
Başak burcu bir baba… Çalışması zor mu?
DİLA ÖNCEL: Açıkçası biraz zor. O da işi için en iyisini yapıyor. Tezcanlı, bir şeyin hemen olmasını istiyor. Ona yetişmeye çalışıyorum. Biz de işin en iyi şekilde olmasını istiyoruz. Onun dışında biraz sinirli. Sesini yükseltmeden sinirlenebiliyor.
6 yıldır birlikte çalışıyorsunuz. bu süreç içerisinde babanızdan öğrendiğiniz öncelikler neler oldu?
DİLA ÖNCEL: “Yaptığın işin en iyisini ve farklı olanını yapacaksın. Araştırmaya,innovasyona çok önem vereceksin. Rakiplerini ve yenilikleri devamlı gözlemleyeceksin. Risk almayı bileceksin. İyi ve dürüst bir işveren olacaksın.” Patron olarak ekibin ile ilgili her şeyi bileceksin. Bizimle 25-30 yıldır çalışan personellerimiz var. Babama personel de baba der.
Veysi baba’mı diyorlar?
DİLA ÖNCEL: Kendi aralarında böyle söylüyorlar. Konuşmalarında bunu duyuyorum ve çok da hoşuma gidiyor.
İşe başlarken patronun kızı olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdi?
DİLA ÖNCEL: Dezavantajı; Ekmekiçi özelinde baktığımızda benim çocukluğumu bilen ustalarımız var. İlk etapta bazı şeyleri kabul ettirmekte ve yeni kuralları adapte etmekte zorlandım. Avantaj olarak da orada yetiştiğim için neyin ne olduğunu her şeyiyle biliyordum. Bütün departmanları, üretimden satışa, ayrıntıları biliyordum. Babam artık yoğunlukla Çeşme’de, ben Ekmekiçi’nde devam ediyorum.
Yemek sektöründeki faaliyetlerinizi biraz daha ayrıntılandırmanızı istesem…
DİLA ÖNCEL: Gaziemir Sarnıç’taki tesislerimizde Ekmekiçi için yaptığımız üretimin yanı sıra hazır köfte ve döner üretiyoruz. Onları market kanalları üzerinden satıyoruz. Toptan satış da gerçekleştiriyoruz. Üretim, depolama ve sevkiyat burada hizmet veriyor. AVM’lerde de 5 tane Ekmekiçi noktamız hizmet vermeye devam ediyor. Optimum, Agora, Balçova Kipa, Çiğli Kipa ve Point Bornova şubelerimiz bulunuyor.
Bu alanda nasıl bir büyüme stratejisi belirlediniz?
VEYSİ ÖNCEL: ekmekiçi olarak 40 tane şubemiz vardı. AVM ve gıda sektörü çok zor durumda. AVM’lerin artık eskisi gibi çalışabileceğine inanmıyorum. Bu konuda çok ciddi sıkıntı var. Dükkânlar artık caddelere indi. Elektronik ortamda alışveriş kültürü, tekstil başta olmak üzere birçok sektörü vurduğu için kimse AVM’ye girmek istemiyor.
Fast Food sektörü şu an kan ağlıyor. Ürün bazında baktığımızda ise ucuz ürüne yönelen firmalar bu işin kuyusunu kazdı. 5 TL’ye pide ve meşrubat, 10’TLye et döner, 4’TLye tavuk döner satılması sektörü zora soktu. %3 kar marjıyla gıda işi yapamazsınız. Hamburgerle yarışan dönerimiz var ancak global bir döner markamız maalesef olamıyor. 20 yıldır fast food sektöründeyim. Hep en iyisini, en doğrusunu yapmaya çalıştım ancak tüketici son zamanlarda hep ucuzu, içinde katkı olan ürünü seçiyor ve bu alışkanlık maalesef devam ediyor. AVM kiraları da çok yüksek. Bu süreçte biraz taşların yerine oturmasını bekleyeceğiz. Onun sonrasında tabii Ekmekiçi ile ilgili hedeflerimiz devam edecek. 20 yıllık bir firmayız. İzmir’de bilinirliği %85 olan bir markayız. Bu markanın para kazanması önemli. Konseptimiz aynı kalacak. Bu pazardaki kötü oyuncuların silinmesini bekliyoruz. Bu biraz zaman alıyor. Bekleyeceğiz. Et yerine başka şeyler yediriliyor. Çok fazla marka gördük ama bunlar elenmeye başladı. Eski bir markayız, sabırla bekleyeceğiz.
Ortak hobileriniz neler?
DİLA ÖNCEL: Seyahat etmeyi seviyoruz. Seyahatleri genelde annem organize ediyor. Yurtdışını keşfediyoruz.
Babanız iyi bir tatil arkadaşı mıdır?
DİLA ÖNCEL: Evet, babam da benim gibi şehrin sokaklarını mekânlarını doğasını keşfetmeyi seviyor. Biz genelde onunla birlikteyiz. Annem ve ablam ise müze gezmeyi sever. Şehirdeki kafelerde babamla vakit geçirmeyi seviyorum.
İş özelinde ortak hangi hayalleri kuruyorsunuz?
VEYSİ ÖNCEL: Bu soruyu çok zor bir zaman diliminde soruyorsunuz. Şu anda maalesef hiçbir hayalimiz yok. Mevcudu en iyi şekilde korumak önceliğimizdir. Şu anda herkesin morali ve ekonomik gücü çok bozuk durumda. Dünya zor bir süreçten geçiyor. İşi geliştirmekten çok koruma durumundayız. Bu süreç bittikten sonra daha iyi cevap verebilirim. Faizlerin birden %15’e çıktığını görüyoruz. Büyük bir belirsizlik var. Halen 300 çalışanımız var.
Yıllardır sizinle sektöre yönelik haberler yaparım. hep kafanızda oynadığınız bana anlattığınız şeyler olurdu. Bu kadar mı karamsar bir tablo ile karşı karşıyayız?
VEYSİ ÖNCEL: Ben girişimci birisiyim. Bunu seviyorum. Ancak bundan sonraki süreci görmekte fayda var. Tavla atmasını bilmiyorum ama iş kurmasını ve geliştirmeyi çok iyi biliyorum. Bu konuda önümüzdeki süreci biraz görmekte fayda var. Ailem artık biraz durmamı istiyor. Hep borçlu oldum ve bankada hiç mevduatım olmadı. Hep işe yatırım yaptık. Ranttan gelir elde etme çabam olmadı. Girişimciliği hep tavsiye ediyorum ama şimdi değil. Biraz sabıra ihtiyacımız var. Hiç alışık olmadığımız bir dönemden geçiyoruz. İnsanlar paralarını harcayamadı. Hiç bir yere gidemediği günleri gördük.
DİLA ÖNCEL: Biz ilk defa dükkânlarımızı,otelimizi kapattık. Tüm işyerlerimiz hizmet sektöründe faaliyet gösterdiği için resmi tatil, haftasonu demeden gece- gündüz çalışan işyerlerimiz var. Pandemi nedeniyle 3 ay boyunca tüm faaliyetlerimizi durdurduk. Bu alışık olduğumuz bir şey değil. Ben aslında iş hayatımın 6. yılında büyük bir krizi yönetme sürecinin içerisindeyim.
Bu süreçte öğrendikleriniz neler oldu?
DİLA ÖNCEL: Gıda sektörü özelinde, Paket servis yapanlar ayakta kaldı. Onun dışında durdu. Gıda sektörü ölmez deniliyor, manav, fırın, kasap ölmedi ama restorantlar çok zor zamanlar geçiriyorlar.
Türk toplumu dışarda yemek yemeyi seviyor ama pandemi sürecinde evde pişirmeye döndüler. tüketim alışkanlığındaki bu değişimin sektöre yansıması nasıl olacak?
VEYSİ ÖNCEL: Bu 3-4 aylık dönemde herkes yemek yapmayı öğrendi. Herkes tadilat yaptı, hobi edindi. Bazıları eşleriyle kavga etti ama çok şey öğrendik. Bu süreçten en çok turizm ve gıda sektörü etkilendi. Gerçekten bu iki sektör yara almaya devam ediyor.
5.5 milyar dolar turizm geliri olan bir ülke için bu büyük bir darbe. Restoranlar çok büyük bir pay alıyorlar. Şu anda %95’i zarar ederek çalışıyor. Bunlar geçecek. Ama önemli olan şu andaki bu stresten ve bu ortamdan en az zararla çıkabilmektir. Gıda ve turizm dışında diğer sektörlerde etkilendi. Allah yardımcımız olsun.
Toparlanma ne zaman başlar?
VEYSİ ÖNCEL: Ben aşı bulunduktan sonra taşların oturmaya başlayacağını düşünüyorum. Çünkü insanlar evde oturmaktan maske takmaktan yoruldu. 2021 yılından itibaren normalleşme olacağını düşünüyorum.
Sektörlere uygulanan destek paketleri etkili olmadı mı?
VEYSİ ÖNCEL: Şu anda herkes borçlu. Bu borcun faizleri Ekim ayında gelecek. Bu destekler yeterli değil. Bizim ilave desteklere ihtiyacımız var. Sektör bazında bazı şeylerin ele alınması gerekiyor. Örneğin; turizm için ayrı bir çalışma yapılmalı. İlave teşvik şart.
Çeşme özelinde durum nedir?
DİLA ÖNCEL: Çeşme yerli turist odaklı bir destinasyon. Eskisi gibi erken rezervasyon yok. Şimdi herkes son dakika plan yapıyor. Özellikle küçük oteller daha da kötü durumda.
Önümüzdeki günlerde satılık otel ilanlarını daha çok mu göreceğiz?
VEYSİ ÖNCEL: Çeşme’de her şey dahil sistemini uygulamıyoruz. Bunu da tur operatörleri tercih etmiyor. Bunu yıllardır destekledik. Fakat, Çeşme bu sene bu yapıdan uzaklaştı. Çok farklı işletmeciler geldi aşırı fiyatlar söylenmeye başlandı. Bir beach club girişi 150 -400 TL arasında. Pahalı olmasına karşı değilim. Şeffaf olunmalı. Menü kapı girişinde fiyatıyla olmalı. Bu Avrupa’da olan bir sistemdir. Bizde ise ne koparırsam kardır mantığı ile bu iş yürümez. Kazıklanmak ifadesini Çeşme olarak kullandırmamamız gerekiyor. Bu konuda çok hassas davranılması gerekiyor. Bugün binaların kira bedelleri çok yüksek. Bu konuda fahiş talepler var.
Alaçatı marka ama buraya gelen insan sayısı azaldığında burada yatak boş kaldığında bu zararı ne kadar taşıyabiliriz? Kirayı bile çıkaramayınca Ahmet gidiyor Mehmet geliyor. Bu nedenle belli devamlılık ve kaliteyi devam ettiremiyoruz. Makul fiyat, makul ödeme ile devamlılık sağlanabilir. Yüksek fiyatlar nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşanıyor.
Sizce işletmeler bu süreçte gereken dersi almışlar mıdır?
VEYSİ ÖNCEL: Bu ders alacaklarını düşünmüyorum. O bilinçte işletme çok az.
Kapanan otel sayısı artar mı? bankaların eline düşen otel sayısı artar mı?
VEYSİ ÖNCEL: Kiralık grubunda %75’i el değiştirip kapanacaktır. Antalya’da büyük otellerin %40’ı bankaların eline düşecek. Çok fazla borçlu otel işletmecisi var. Bir otelin görünmeyen masrafları çok fazla…Turizm sektörü için kara yıl. Ekimden sonra satılık otel, bankaların eline düşen otelleri, el altından yarı fiyatına satılan oteller göreceğiz.
Bunun istihdama yansıması nasıl olur?
VEYSİ ÖNCEL: Otel kışlık personel sayısını %50 seviyesinde koruyor. Büyük otellerde genelde 150 kişi tutuluyordu. Yazdan gelen bir gelir olmayacak bunların istihdamı çok zor olacak. İstihdamda çok büyük problemler olacak. Turizm sektörü ayrıca ele alınması gerekiyor. Bu konuda bir eylem planının oluşturulması şart. Türkiye’de sadece Antalya’da otel yok. Türkiye’nin her yerinde otel var, farklı yıldızda oteller var. Pansiyonlar var.
O yüzden tüm olarak bakmak gerekiyor. Cumhurbaşkanımıza bu konuda doğru ve ayrıntılı bir sunum gerçekleştiriliyor olsa öyle zannediyorum ki; konunun önemi daha iyi anlaşılacak. Bu konuda daha sağlıklı bir yol haritası belirlenebilecek.
İyi anlatılmadığını mı düşünüyorsunuz? Sektör tam derdini anlatamıyor mu?
Kesinlikle derdimizi tam olarak anlatabildiğimizi düşünmüyorum. Berberlerin bile bağlı olduğu bir Oda’sı var. Biz ise sadece ticaret odası olarak temsil ediliyoruz.
Dernekleriniz var.
Otelciler olarak resmi bir birliğimiz yok. Otelciler birliği deniliyor ama o dahi dernek statüsünde. Bugün acentelerin TÜRSAB yapılanması var. Bizim ise bu konuda bir yapılanmamız yok. Otelci sorununu tam iyi anlatamıyor. Herkesi kapsayan bir temsil yapılanmasının oluşması gerekiyor. Bu konuda Türkiye Otelciler Birliği dediğimiz bir yapılmaya ihtiyacımız var. Sektör olarak kırmızı alarm veriyoruz.
Dila hanım, EGİAD ile tanışmanız nasıl oldu?
DİLA ÖNCELl: İş dünyasındaki ağırlığını biliyordum. Üniversiteyi bitirip İzmir’e dönüp iş yaşamıma başladıktan sonra EGİAD’a üye oldum. Bulunduğumuz bölge ve çevresi için iş yaşamına dair güncel bilgiler edinmemin yanı sıra yeni dostluklar da kazanmamı sağladı. Şu an Uluslar Arası İlişkiler ve Dış Ticaret komisyonundayım.
Genç kuşağa tavsiyeleriniz neler olur?
VEYSİ ÖNCEL: Birincisi girişimciliği bırakmasınlar. İşten ve iş hayatından korkmasınlar. Mütevazi yaşamı tercih etsinler. Lüks konutlar arabalar almak önemli değil. Önemli olan o arabaya binen kişinin bankadaki itibarı. O yüzden dürüstlük kelimesini atlamasınlar. Piyasadaki itibar son derece önemli bir başlıktır. kimseye haksızlık yapmamalarını istiyorum. İstihdam yaratmaya gayret etsinler. Bu günler biraz sıkıntılı olsa da risk almaktan çekinmesinler. Risksiz hiçbir şey olmaz. İş fikrini ancak borçlanarak yapabiliyorsunuz. Kendinize inancınız olsun. Bu inanç yok ise boşuna yola çıkmaya gerek yok. Burada babalara da tavsiyem var. Sorumluluk vermekten korkmasınlar, gençlere cesaret versinler. İşletme sorumluluğunu ona versinler. İş hayatında gölge olmasınlar. Gölge olmak son derece kötüdür. Sorumluluk almak istesin yeter ki…
eklemek istedikleriniz…
DİLA ÖNCEL: Canım babam; ailesine çok düşkündür. Bizlerle her şeyi paylaştığı için teşekkür ederim. Bana güveni sonsuz ve cesaret vericidir. Bizim için yüksek akıl durumundadır. Patronum olarak babam olarak ondan çok şey öğreniyorum.