Akaltan, Türkiye genelinde 2024 yaz sezonunun 2022 yılı gibi iyi geçmesini beklediklerini belirtti.
Yalıkavak Marina Direktörü Deniz Akaltan, “Türkiye’yi diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslarsak marina alanlarımız daha lüks. Ülkemizin çok daha iyi hizmet veren altyapıları, çok daha kuvvetli işletmeleri var. Ama yine de fiyatlarımız Avrupa ile kıyaslayınca oldukça yüksek. Enflasyondan dolayı kontrol edilemeyen bir maliyet artışı var. Ama asıl sebep marinaların yetersiz olması. Bu marina sayılarının çok kısa zamanda bir devlet politikası olarak görülmesi ve arttırılması gerekiyor” dedi.
Yoğun şehir yaşamı, deniz ve doğaya özlemin artması deniz turizmi kapsamında yatçılık ve yat turizmi faaliyetlerinin gelişmesini hızlandırdı. Öte yandan yat sektörüne ilginin artması ise marinaları yetersiz bıraktı. Bodrum’un Türkiye’nin önemli yat merkezlerinden biri olduğunu vurgulayan Yalıkavak Marina Direktörü Deniz Akaltan, “Son 10 -15 yıldır Bodrum ve Göcek öne çıktı. Bunun en önemli sebebi marinaların bağlama imkanları. Çünkü Türkiye’de yurt dışından gelen süper yatlara hizmet verebilecek sınırlı sayıda marina var. Yalıkavak marina da bunlardan bir tanesi. Marina sayısında yükseliş olursa sektörümüzün daha da hareketlenmesini bekliyoruz” dedi.
Pandemiden sonra geçirdikleri en iyi sezonun 2022 yılı olduğunu söyleyen Akaltan, “2023 yılı ise 2022 yılının daha gerisindeydi. Türkiye genelinde 2024 yaz sezonunun 2022 yılı gibi iyi geçmesini bekliyoruz. Şu anda sezonun başında gördüğümüz kadarıyla geçen yıldan daha iyi bir sezon geçireceğimizi umuyoruz” ifadelerine yer verdi.
“MARİNA ALANLARIMIZ LÜKS AMA YETERSİZ”
Türkiye’de marina alanlarının yetersiz olduğunu vurgulayan Akaltan, “Şu anda bile Türkiye’de genel olarak marinaların doluluk oranları yüzde 80’i geçmiş durumda. Bu doluluk ve arz talepteki dengesizlik fiyatlara da yansıyor.
Türkiye’yi diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslarsak marina alanlarımız daha lüks. Ülkemizin çok daha iyi hizmet veren altyapıları, çok daha kuvvetli işletmeleri var. Ama yine de fiyatlarımız Avrupa ile kıyaslayınca oldukça yüksek. Enflasyondan dolayı kontrol edilemeyen bir maliyet artışı var. Ama asıl sebep marinaların yetersiz olması.
Bu marina sayılarının çok kısa zamanda bir devlet politikası olarak görülmesi ve arttırılması gerekiyor” sözlerine yer verdi.
“YASAL SÜREÇLERİ TAMAMLAMAK UZUN SÜRÜYOR”
Türkiye’nin yat turizminde dünyada ilk beş ülkeye girdiğini belirten Akaltan, “Çok değerli ve yurt dışında isim yapmış yat imalatçılarımız ve tersanelerimiz var. Ama marina yatırımı konusunda maalesef 10-15 yıl önce kalabalığımız vardı.
Bu durumu kaybettik. Çünkü bürokratik olarak Türkiye’de kıyı alanını devletten kiralamak, marina için uygun yer bulmak ve Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu engelini aşıp marina yatırımı yapacak pozisyona gelmek çok uzun zaman alıyor. Çok fazla bürokratik işlem var ve bu işlemler oldukça yorucu, neredeyse 6-7 yıl sürüyor. Özel sektör artık çok dinamik. Hiç kimse herhangi bir yatırım için 6-7 yıl izin almak, sonra da 3-4 yıl inşaatıyla uğraşmak istemez. Marinalar dışarıdan görüldüğünün aksine çok karlı ve çok para kazandıran yatırımlar değil. Bir marinayı inşa ederken yapılan yatırımı en iyi ihtimalle iyileştirilirse 10-12 yıl arasında geri alırsınız. Bu şu anda özel sektör dinamikleri için oldukça uzun bir süre. Dolayısıyla özel sektör bu işe girmek istemiyor” dedi.
Çok değerli ve yurt dışında isim yapmış yat imalatçılarımız ve tersanelerimiz var. Ama marina yatırımı konusunda maalesef 10-15 yıl önce kalabalığımız vardı. Bu durumu kaybettik. Çünkü bürokratik olarak Türkiye’de kıyı alanını devletten kiralamak, marina için uygun yer bulmak ve Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu engelini aşıp marina yatırımı yapacak pozisyona gelmek çok uzun zaman alıyor. Çok fazla bürokratik işlem var ve bu işlemler oldukça yorucu, neredeyse 6-7 yıl sürüyor.
PANDEMİ TATİL TERCİHİNİ DEĞİŞTİRDİ
Yat turizminin son zamanlarda popüler olduğunu ifade eden Akaltan, tekne sayısının çok hızlı arttığını dile getirdi. Yat turizminin artmasındaki en önemli sebeplerinden birinin pandemiyle birlikte insanlarının hayata bakışının değişmesi olduğunu vurguladı. İnsanlarının daha fazla güvenlik ve mesafe içinde tatil yapmak istediğini belirten Akaltan, “Kimse eskisi kadar sosyalleşmek istemiyor. Bu sadece tatil için değil aslında hayatımızın her alanında var. Hepimiz daha bireysel yaşamaya başladık. Kalabalık yerlerden biraz çekinir bir ülke olduk. Kolay kolay insanlar artık sinemaya, tiyatroya ve konsere gitmek istemiyor. Evinde oturup etkinliklere katılmayı tercih ediyor. Parası olanlar için de tatil böyle oldu” diye konuştu.
Bazı otellerin de özelleşmeye başladığını dile getiren Akaltan, “Çok az sayıda oteller sakin şartlarda tatil imkânı verebiliyor. Private alan olan tatil opsiyonları çıkmaya başladı. Ama sayısal olarak şu anda sadece Antalya’nın oda kapasitesi neredeyse Türkiye’nin yarısına eşit. Oteller genel anlamda hala çok daha önde. Ama yatçılık turizminde birim turistten kazandığımız para, otellerden kazandığımız paranın 15 katı” dedi.
“EGE BÖLGESİ’NİN ÖNEMLİ AVANTAJI; KOYLAR”
Ege Bölgesi’nin yat turizmindeki öneminden bahseden Akaltan, “Ege’nin bir avantajı karşı kıyıda Yunanistan’ın olması. Diğer bir avantajı ise Türk milletinin misafirperverliği hem yardımseverliği hem de sıcakkanlılığı. Başka bir avantajı Avrupa Birliği’nin tam sınırında olmamız. Ama bütün bunların yanında en önemlisi bizim koylarımız çok güzel, çok fazla koyumuz var. Hepsi çok doğal ve Akdeniz’deki popüler tatil destinasyonlarıyla kıyaslayınca Türkiye’de sezon çok daha uzun.
Nisan- Mayıs aylarında Antalya Göcek bölgesinde hem deniz çok sıcak hem de havalar güzel olduğundan dolayı teknede rahatlıkla tatil yapılabiliyor. Mayıs’ın 2’nci yarısından itibaren Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında havalar ısınmaya başladığında Ege Bölgesi’nde 6 ay boyunca tatil yapabiliyorsunuz. Birçok Avrupalı için aslında Eylül ve Ekim aylarında Bodrum ve çevresi Ege’nin en güzel zamanları” sözlerine yer verdi.
SÜVEYŞ KANALI’NDAKİ GÜVENLİK ENDİŞESİ, SÜPER YATLARIN GELMESİNİ ENGELLEDİ
Yaz sezonunda gelen teknelerin yurt dışından geldiğini söyleyen Akaltan, müşterilerin de ağırlıklı olarak Avrupa’dan geldiğini ifade etti. Rusya, Azerbaycan ve Ukrayna ülkelerinden de talep aldıklarını dile getiren Akaltan, “Son 2-3 yıl yoğunluk olarak Körfez ülkeleri ve Birleşik Arap Emirlikleri de yer alıyor. Ama bu sene Yemen’den kaynaklı Süveyş Kanalı’nda güvenlik endişesi var. Birçok teknenin sigorta firması o pasajı, o geçişi sigortalamıyor. Dolayısıyla Dubai’de olan ve bu yaz gelmesini beklediğimiz birçok süper yat bu yıl gelemeyecek” diye konuştu.
Bazı otellerin de özelleşmeye başladığını dile getiren Akaltan, “Çok az sayıda oteller sakin şartlarda tatil imkânı verebiliyor. Private alan olan tatil opsiyonları çıkmaya başladı. Ama sayısal olarak şu anda sadece Antalya’nın oda kapasitesi neredeyse Türkiye’nin yarısına eşit. Oteller genel anlamda hala çok daha önde. Ama yatçılık turizminde birim turistten kazandığımız para, otellerden kazandığımız paranın 15 katı” dedi.