Kentimiz İzmir Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce: Artık eğitimde güç birliği yapmamız zorunluluktur
Yüce: İzmir temalı özel hediyelik eşyalar tasarladık. Kurumlara, “Bize para vermeyin, bu tasarladığımız ürünleri alın ve buradan elde ettiğimiz geliri çocuklarımızın eğitimi için kullanalım” dedik.
Onlar; eğitimde köy enstitülerinden LAB’a uzanan yeni bir hikâyeyi yazmak için yola çıktılar. Bu sayede önümüzdeki 20 yıl içinde yeni Aziz Sancar’ların yetişmesine zemin hazırlayacaklar. Eğitimde seferberlik yapılması gerektiğinin altını çizen Kentimiz İzmir Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce, “Artık eğitimde güç birliği yapmamız bir zorunluluktur” diyor. Bünyelerinde 400 gönüllünün olduğuna dikkat çeken Yüce, eğitimde Türkiye’ye özgü bir model üreteceklerini ifade ediyor. Uğur Yüce, önümüzdeki 5 yıl için hedeflerini “Kurumsallaşacağız, modeli geliştireceğiz ve yaygınlaştıracağız. Okul öncesi eğitimin üzerine gitmek istiyoruz. İkinci hedef; bu çalışmaları sistematize etmek istiyoruz. Bu süreçte 20-25 yıl içindeki süreç içerisinde üstün zekalı çocuklarımızı fark etmek, elinden tutmak ve ülkemize kazandırmak istiyoruz” diye anlatıyor.
YARIN Dergisi’ni restore ettikleri ve eğitim- yönetim binası olarak kullandıkları 101 yıllık Tarihi İstiklal Okulu’nda ağırlayan Yüce ile eğitim alanında yapılması gerekenleri bütün yönleriyle konuştuk.
Türkiye’ye özgü bir model üreteceğiz. Köy enstitülerinden LAB’a uzanan bir hikâye yazacağız. 5 yıl içinde kurumsallaşacağız, modeli geliştireceğiz ve yaygınlaştıracağız. Okul öncesi eğitim çok önemli. Bunun üzerine gitmek istiyoruz.
İkinci hedef; bunu sistematize etmek istiyoruz. Bu süreçte de 20-25 yıl içindeki süreç içerisinde üstün zekalı çocuklarımızı fark etmek, elinden tutmak ve ülkemize kazandırmak istiyoruz. Yeni Aziz Sancar’ın yetişmesinin yolunu açacağız.
Dernek özelinde 10 yıllık süreci geride bıraktınız. Bugün gelinen noktayı ana hatlarıyla sizden dinleyebilir miyiz?
Kent değerlerini korumak için kurulmuş bir derneğiz ama kent özelindeki sosyal fonksiyonlarımız da var. 101 yıllık Tarihi İstiklal Okulu’nu gün yüzüne çıkardık. Uzun yıllar spot eşya satan dükkanlar depo olarak kullanmış. İzmir Kalkınma Ajansı ve Konak Belediyesi ile birlikte içinde bulunduğumuz bu binayı restore ettik.
TARKEM olarak da dernek olarak da bizim öncelikli amaçlarımızdan birisi bu binaları şehre kazandırırken; eski fonksiyonları ne ise ona uygun bir şekilde devam etmesi yönünde… Okul ise okul, ibadethane ise ibadethane, kamu binası ise kamu binası…
Buranın çocuklara yönelik olmasını istedik. Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ndeki bir grup akademisyenden 8 yıl önce dünya ve Türkiye gerçeklerine uygun çalışma talep ettik. Batılılarda laboratuvar kavramından yola çıkarak geliştirilen LAB modeli eğitim tarzı ön planda. Bu model içinden 6’sı bize uygundu.
İlk çıkış noktasında; yüzde 30 dar gelirli ailelerin çocuklarına ayrılan kontenjanı olan ücretli bir eğitim programı oluşturuldu. Ancak şu ana kadar ücretli eğitim modeline geçmedik. 700 çocuğumuza ücretsiz eğitim verdik.
Dalları seçtik. Atölyeleri örgütledik. Milli Eğitim Müdürlüğü, civardaki okul müdürleri, semt merkezleri ile birlikte yol alırken, Çimentaş’ta da bize destek oldu. Her atölye 6-8 kişiden oluşuyor. Çocuklarımız hafta içi 5 gün, okul sonrası buraya geliyorlar. Eğitimler 4-6 hafta sürüyor. Ege Serbest Bölgesi bize uzay eğitimine yönelik uzay çadırı hibe etti. İzmir Sanayiciler ve İş İnsanları Derneği eğitim araç gereçleri konusunda destek oldu. Gördük ki, biz bu işi yapabiliyoruz, ikincisi doğru bir iş yapıyoruz. Geçtiğimiz günlerde İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE)’nden bize yaptığı çalışmayı güncellenmesini rica ettik. Bugün dünya genelinde eğitimde 34 farklı başlıkta LAB uygulaması var. Bunun içinden bizim için 14 tanesinin uygun olduğunu ifade ettiler. Onun üzerine birkaç konuda makro karar aldık.
Bu kararlar nelerdi?
Bu yapının temel ihtiyaçlarını teminat altına almalıydık. Katkılar sayesinde de eğitim verdiğimiz çocuk sayısını arttırmaya odaklandık. Ama temeldeki ihtiyaç, yardıma ihtiyaç olmadan sistemin oturması idi. Dolayısıyla kurumsallaşmamız şarttı. Burada eğitim gören çocuklarımızın içinden bazıları gerçekten çok ciddi yeteneklere sahipler.
Yetenek avcılığı mı?
Evet. Burada bir yetenek avcılığı… 20 yıllık periyot özelinde eğitim verdiğimiz en az 120 bin çocuktan üstün yetenekli çocuklarımızı fark edebilmek istiyoruz. Kurumları bu konuda ziyaret ettim. Onların da bu tarz çalışmaları var. Bizim binaya ihtiyacımız yok. Bizim farklı noktalarda binalarımız var. “Bu projeleri birleştirelim, üstün yetenekli çocuklarımıza üniversite bitene kadar destek olalım, İzQ Girişimcilik Merkezi ile iş birliği yapalım” dedik. Zaten yenilikçi bir eğitim anlayışımız var.
Mevcut atölyeler hangi başlıklarda oluşturuldu?
Halen; uzay bilimleri, robotik, kodlama, matematik, kültür ve sanat, el sanatları ve tasarım atölyelerimiz var. Kadınlara yönelik bazı programlar yapıyoruz. İzmir’in değerlerini sembolize eden özel bir hediyelik eşya koleksiyonu oluşturduk. Onların üretiminde kadınların emeğinden yararlanmak istiyoruz. Kadınlarımız, işsiz bireyler, ev kadınları, göçmenler, depremzedeler özelinde farklı eğitim programları olacak. Önemli olan İzmirli’ler buna sağlıklı ve doğru tepki verebilecek mi, bu projeye sahip çıkabilecek mi? Bunun zamanlaması nedir? Ne kadar zaman alır? Bizim sabrımız sonsuz…Çünkü bu bir fırsatın ötesinde zorunluluk… Bunu mutlaka yapmamız gerekiyor. Artık eğitimde güç birliği yapmamız bir zorunluluktur. Eğitim, eğitim, eğitim…
İzmir’de birçok konuda güç birliği modelleri var. Bu konuda neden bu kadar ağır ilerliyor?
İzmirli’nin hala parası çok kıymetli.
Ola ki istediğiniz refleksi alamadınız; B planınız nedir?
B planımızı yapmak çok daha kolay. Türkiye’deki ailelerin en büyük arzusu çocuklarının iyi bir eğitim almasıdır. 4 milyon nüfuslu şehirde 1 milyon çocuğumuz 6-16 yaş grubunda. Paralı eğitime geçeriz. Oradan elde ettiğimiz gelirin bir kısmını da gene dar gelirli ailelerin çocuklarına eğitim için kullanırız. Baktık bundan da yol alamıyoruz.
O zaman bütün ilgili Oda başkanlarını alacağım yanıma gideceğim büyük şirketlere… “Sizin bu şehir için sosyal sorumluluk projeniz nedir?” diye soracağım. Bu iş için gereken para yıllık maksimum 300 bin dolar. Bu şehirde iyi niyetli, gönüllü, genç, donanımlı o kadar insan var ki!… 400 gönüllümüz var. Biz bunu yapabiliriz ama bu sürdürülebilir olsun istiyoruz.
Birinci hedef; kurumsallaşma… İkinci hedef nedir?
İZKA bizim projeyi benimsedi. 16 ayrı başlıkta LAB belirledik. Bunlar için müfredat oluşturulmalı.
Köy enstitülerinden halk evlerine kadar hepsine bakalım. Kurumların yaptığı çalışmalar var. Bakanlık, STK ve kurumların çalışmaları var. Ama birbirleri ile en ufak bir eş güdüm ve koordinasyon yok. Herkes bir parça üretiyor ama bu parçaları birleştirdiğimizde bir tablo ortaya çıkmıyor bir kaos çıkıyor.
Köprü görevi mi üstleneceksiniz?
Türkiye’ye özgü bir model üreteceğiz. Köy enstitülerinden LAB’a uzanan bir hikâye yazacağız. 5 yıl içinde kurumsallaşacağız, modeli geliştireceğiz ve yaygınlaştıracağız. Okul öncesi eğitim çok önemli. Bunun üzerine gitmek istiyoruz. İkinci hedef; bunu sistematize etmek istiyoruz. Bu süreçte de 20-25 yıl içindeki süreç içerisinde üstün zekalı çocuklarımızı fark etmek, elinden tutmak ve ülkemize kazandırmak istiyoruz. Yeni Aziz Sancar’ın yetişmesinin yolunu açacağız.
Bu lokasyonda mültecilerin çok yoğun yaşadığını görüyoruz. Deprem sonrasında buraya ciddi anlamda bir yerleşim de oldu. Göç ile gelen çocuklarımıza yönelik neler yapmayı planlıyorsunuz?
AB kaynaklarından yararlanarak göç ile gelenlerin eğitimlerine yönelik projeler geliştiriyoruz. İzmir İçin Yeni Sinerjiler Enstitüsü isimli bir düşünce kuruluşumuz var. 24 üyesinin 10’u kadınlardan oluşuyor. İzmir için çok iyi projeler üretiyorlar. Bu ekip ne zaman bir kuruluşa gittiyse düşüncelerini aktardığında “Biz zaten yapıyoruz” cümlesi ile karşılaşıyor. Herkes yapılmadığını bilir. Bu enstitü, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ile can kazandı. Ortak çalışmalar yapıyoruz.
Depremzede aile ve çocukları için Millî Eğitim Bakanlığı ile temasa geçtik. Konak Belediyesi, Çiğli Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden öneriler geldi. İletişime geçeceğiz. Burada nitelikli gençlerimizin eğitime ulaşmasını, atölye çalışmalarına ulaşmasını hedefliyoruz. Depremzede çocuklarımıza da bu konuda bir kontenjan ayırdık. İş birlikleri için harekete geçtik. Özel programlar hazırladık.
EGİAD, bu eğitim projemizde bize destek verip “Ne yapabiliriz?” diye soran kurumlarımızdan birisi. Bu bizim için çok kıymetli. İyi bir çalışma yapacağımıza yüzde 100 eminiz. Çünkü ciddi bir ihtiyaç var.n