“Ulaşım meselesindeki sıkıntıların kalıcı çözümü; mümkün olduğu kadar motorlu araçlardan uzaklaşmak ve toplu taşımayı tercih etmek. Toplu taşıma rakamlarını yükseltmek için bütün metro hatlarında ve otobüslerde ücretsiz WiFi uygulaması başlatıyoruz.”
İZMİR Penceresi köşemizin bu sayıdaki konuğu İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer oldu.
18 aydır pandemi dönemini yöneten, arkasından büyük deprem ve sonrasında sel felaketiyle zor günleri geride bırakan İzmir’in yaşadıklarını Başkan Soyer’den dinledik.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak’taki hizmet binasının son yaşanan İzmir Depremi’nde zarar görmesi nedeniyle şehrin farklı yerlerinde hizmet veriyor.
Başkan Tunç Soyer’in çalışma ofisi de geçici olarak Hisarönü’ndeki Eski Tarihi Belediye Binası’na taşındı.
Tunç Soyer ile röportajı pandemi koşullarında pencerenin açık olması nedeniyle tam anlamıyla Kemeraltı’nın o cıvıl cıvıl ruhunu yaşayarak gerçekleştirdik. İnsan sesi, martı sesi, ezan sesi, sokak müzisyenlerinin sesi…
Buna tarihi binanın merdivenlerinde orijinali Anıtkabir Müzesi’nde olan Gazi Mustafa Kemal’in İzmir’e Giriş tablosunun güzelliği ile tarih kokusu eşlik etti.
Ulaşımdaki entegrasyonu güçlendirmek için raylı sistem özelinde yeni 3 hattın ihalesine çıkacaklarının müjdesini veren Soyer, bu konuda ilk kez YARIN Dergisi’ne açıklamalarda bulundu.
Soyer’in açıklamalarına göre ilk ihale Otogar-Pınarbaşı-Kemalpaşa hattı. İkincisi Tepeköy hattı ihalesi. Üçüncüsü Girne Tramvayı ihalesi. Aslında Soyer’in raylı sistemlere yönelik dördüncü ve beşinci müjdesi de var…
Ulaşımdaki entegrasyonu güçlendirmek için denize daha fazla odaklanacaklarını bildiren Soyer, bu kapsamda yeni feribotlar ve vapur kiralayacaklarını belirtti.
Karayolu ulaşımında günlük 200 bin aracın geçtiği Altınyol’u rahatlatmak için alternatifler oluşturduklarını açıklayan Soyer, birçok yeni projeyi hayata geçireceklerini kaydetti. Deniz trafiğini arttırmayı hedefleyen Soyer, bisiklet ulaşımını özendirmeye çalıştıklarını söyledi.
İzmir’in Turizm Strateji Planı’nın hazır olduğunu söyleyen Soyer, Türkiye’nin dört bir yanından doğrudan uçuş sayısını artıracaklarını kaydetti. Turizm dijital ansiklopedisi olan “Visit İzmir” projeleri çerçevesinde ilk ofisleri Berlin ve Bonn’da açtıklarını bildiren Soyer, “Dünyanın birçok yerinde İzmir ofisleri açıyoruz. Temmuz başında Moskova’da, ardından Brüksel ve Cenevre’de açacağız” dedi.
Orta hasarlı binalar için Dünya Bankası’ndan 338 milyon dolarlık finansman desteği üzerinde çalıştıklarını belirten Soyer, 2 sene sürecek prosedürü 4 ayda tamamladıklarını kaydetti. İzmir’in fay haritasını güncelleyeceklerine değinen Soyer, ODTÜ ile anlaşma aşamasına geldiklerini aktardı.
İzmir’de korkunç bir yoksulluk gerçeği yaşandığına vurgu yapan Soyer, 30 bin istihdam kapasitesine sahip olan İBB’ye 225 bin yeni iş başvurusu yapıldığına dikkat çekti. Soyer, “7 tane İzmir Büyükşehir Belediyesi kursak hala o insanlara istihdam yaratmış olamıyoruz. İşte o yüzden bizi iktidara getireceksiniz!” dedi.
Ulaşımda entegrasyona önem veriyorsunuz. Master Plan kapsamında bugün itibariyle geldiğimiz nokta nedir?
Ulaşım sorununun olağan dışı biçimde yoğunlaştığına tanıklık ediyoruz, içinde yaşıyoruz. Ön göremediğimiz bir trafik yoğunluğu var. Rakamlar bize ne kadar muazzam artış olduğunu gösteriyor. Örneğin; toplu taşıma rakamlarımız pandemi öncesinde Mart 2020 döneminde günlük 1 milyon 900 bin iken, bugün 950 bin düzeyinde. Toplu taşımayı kullanma oranında yüzde 50 düşüş var. İzmirli hayata devam ediyor ama toplu taşıma kullanmıyor. Bisikleti de maalesef kullanmıyorlar. Özel araç kullanımını tercih ediyorlar.
Bu konu ile ilgili size bir örnek vereyim. Nisan 2020 döneminde 660 bin günlük araç trafikte iken, Mayıs 2021’de bu rakamın 1 milyon 440 bin olduğunu görüyoruz.
Bu korkunç, kâbus gibi bir şey. Rutin artış hızının çok üstünde bir artıştan bahsediyoruz.
“Ben eskiden bu kadar bisiklet kullanmazdım. Ancak örnek olmak sorumluluğunu hissettiğim için her sabah bisikletle işe geliyorum. Yakın yerlere mutlaka bisikletle gidiyorum. Bu benim üstüme vazife diye düşünüyorum. 10-15 dakika kaybetmek umurumda değil, yeter ki görsünler, takdir etsinler, kıskansınlar, örnek alsınlar. Kısacası; bu işi özendirmek için her şeyi yapıyorum.”
Peki bu duruma nasıl çözüm üretmeyi planlıyorsunuz?
Birkaç başlıkta paylaşayım. Birincisi deniz ulaşımını teşvik etmek için çalışmalar yürütüyoruz. Yeni feribotlar ve vapur kiralıyoruz. İyi ki iki tane vapur almışız. Seferleri 15 dakikada bire düşürerek, çok fayda sağladık. Önümüzdeki günlerde denizi daha yoğun kullanacağız. O uygulama büyük fayda sağladı.
İkincisi yeni raylı sistem ihalelerine çıkıyoruz. İlk defa bu vesileyle size söylemiş oldum. Bu konudaki ilk ihale Otogar- Pınarbaşı-Kemalpaşa. İkincisi Tepeköy İZBAN hattı için ihaleye çıkacağız. Bir üçgen düşünün. Ödemiş-Bayındır-Tire-Tepeköy… Ring şeklinde Tepeköy’ü bağlayacak. Üçüncüsü Girne Tramvayı. Aslında dördüncüsü ve beşincisi de var. Aliağa- Bergama’ya hafif raylı sistem yapılacak.
Bir de metronun Güzelbahçe’ye uzaması. Ama bu son ikisi şu an yapılacak işler değil yani öncelikle ilk iki sene içinde değil. Diğer üçü hemen düğmeye bastığımız işler. Şu anda bunun için çalışıyoruz.
Bir “deniz” dedik, iki “raylı sistem” dedik. Asıl bizim bir hattımız var ki o hattan gün içinde Boğaz Köprüsü(15 Temmuz Şehitler Köprüsü)’nden daha fazla araç geçiyor. Boğaz Köprüsü’nden günde 183 bin araç geçiyor. Altınyol’dan ise günde 200 bin araç geçiyor. O yola alternatifler oluşturuyoruz. Çok detaya girmek istemem ama 3 tane kavşak düzenlenmesi yapıyoruz. Onun İZBAN altından, Gıda Çarşısı’ndan bir alt geçişle geçişini projelendiriyoruz. İzin geldi. Sıkıntımız yok. Kısacası; nefes aldıracak dokunuşlar, kavşak düzenlemesi, alt geçitler, üst geçitler üzerinde çalışıyoruz. Bir yandan deniz trafiğini arttırmayı hedefliyoruz. Bir yandan bisiklet ulaşımını özendirmeye çalıyoruz.
Bisikletin ulaşıma entegrasyonunu başarabildik mi?
Bu bir kültür meselesi, hemen olacak bir şey değil.
Zamanlama ters gelmiş olabilir mi?
Onun da etkisi var ama yine de zaman meselesi. İskandinav ülkelerinde, Hollanda ve Danimarka gibi ülkelerde bunların olması yıllar aldı. Orada da kendiliğinden olmadı. Bu bir kültür meselesi olduğu için de sabırlı olmak ama bunu özendirerek ve kararlılıkla devam etmek gerekiyor.
Ben eskiden bu kadar bisiklet kullanmazdım. Ancak örnek olmak sorumluluğunu hissettiğim için her sabah bisikletle işe geliyorum. Yakın yerlere mutlaka bisikletle gidiyorum. Bu ‘benim üstüme vazife’ diye düşünüyorum. 10-15 dakika kaybetmek umurumda değil, yeter ki görsünler, takdir etsinler, kıskansınlar, örnek alsınlar. Kısacası; bu işi özendirmek için her şeyi yapıyorum. Ana hatlarıyla bu üç başlıkta söyleyebilirim.
İki tane konu var. Bir tanesi depolama alanı. Halkapınar’da vagonlar için depolama alanları yapılıyordu. O depolama alanının inşaatı durdu. Depolama alanı olmazsa vagonları koyacak yerimiz olmayacak. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bir de otogardan merkeze inen bir yol projesi vardı.
700 milyon TL’lik yatırım şu anda yürüyor. Asıl mesele; insanları araç kullanımından uzaklaştırmak. Arkadaşlarımızın Ulaşım Master Planı’na bakarak yaptıkları projeksiyon, İzmir’in 2009’dan itibaren nüfus artışı 2030’a geldiğinde ne olacak diye baktığımızda bunun 2,3 katı araç sayısında artışı yaşayacağımızı gösteriyor.
Maalesef böyle bir tablo var. 2030’a kadar nüfus artışından çok daha fazla araç artışı yaşayacağız. Şu anda bin kişiye 100 araç düşerken 2030’da bin kişiye 233 araç düşecek.
Bizim kent merkezlerinde araçsız, motorsuz alanlar yaratmamız lazım. Onun için Cittaslow Metropol Projesi çok önemli. Aynı zamanda ulaşımda bu rahatlığı ve nefes almayı sağlayacak bir enstrüman olarak kullanmak istiyoruz.
Çünkü, Cittaslow Metropol’ün özü metropolün dezavantajlarını desantralize etmek. Mesela 15 dakika yürüyüş mesafesi içinde okul, alışveriş gibi alanlara ulaşılabilsin diye. Pilot üç mahalle ile başlıyoruz. Özünde ulaşımın yayalaşması olan bir model Cittaslow Metropol.
TOPLU TAŞIMADA BEDAVA İNTERNET DÖNEMİ
Özetle ulaşım meselesindeki sıkıntıları uzun vadede ve kalıcı çözümü; mümkün olduğu kadar motorlu araçlardan uzaklaşmak ve toplu taşımayı tercih etmek. Toplu taşıma rakamlarını yükseltmek için bütün metro hatlarında ve otobüslerde bedava WiFi başlatıyoruz.
Deprem gibi çok acı bir süreci yaşadık. Bu süreci İzmir başarı ile yönetti. O dönemde gördüğümüz en kıymetli şeylerden birisi, siyaseten hiçbir tartışmaya girmediniz. Çevre Bakanı; şehirden sizi ziyaret edip, teşekkür ederek ayrıldı.
Bu süreç sonrasında depremle ilgili bir rapor hazırlandı. Rapordan çıkan sonuçlar neler? Bu konuda öncelikle ev ödevimiz nedir?
Bizim için 3 evre vardı. Bir deprem anında arama kurtarma çalışmaları, ikincisi deprem durduktan sonra dışarıda devam eden hayatın organizasyonu, üçüncüsü sonrasında neler yapacağımız…
Hayatı organize etmemiz toplam 1 ay sürdü, en büyük başarımız o oldu. 30 Kasım’da bütün çadırları sökmüştük ve herkesi bir yere yerleştirmiştik.
Üçüncüsü; emek, zaman ve para gerektiren bir mesele… O da kentin depreme dirençli bir hale getirilmesi süreci. Bu konuda birçok çalışma yürütüyoruz. 10 Kasım’daki ilk İBB Toplantısı’nda 200 milyon TL kaynağı Afet Daire Başkanlığı’na aktardık. Binalar için İzmir Deprem Güvenlik Karnesi çalışmasını başlattık. İnşaat Mühendisleri Odası ile Bayraklı’daki 33 bin 100 bina için bir protokol yaptık. Bizim hedefimiz ise tüm İzmir için bu çalışmayı yapmak.
İlk pilot uygulama Bayraklı olacak. 100 kişilik bir ekip var fiilen her gün bina kontrolü yapıyor. Bir de laboratuvar kurma çalışmamız var. Bu çalışma yürüyor.
Bir yandan da ODTÜ’yle anlaşma aşamasına geldik. Onlarla İzmir’in Fay Haritası’nı güncelleyerek, yeniden İzmir’in önüne koymak istiyoruz. Çok büyük bütçeli bir çalışma. Uzun zaman alacak. Onlar 36 ay diyor, biz 24 ayda bitirelim diye bastırıyoruz. O noktada anlaşırsak olabilecek en süratli şekilde bunu da yaptıracağız.
DÜNYA BANKASI’NDAN FİNANSMAN DESTEĞİ
Ayrıca Dünya Bankası’ndan 4 aydır finansman yaratma mücadelemiz var. Normalde en az 2 sene sürecek prosedür dosya hazırlama faslını 4 ayda bitirdik. Bu sadece bizim başarımız değil. Hakkını teslim etmemiz lazım ki Dünya Bankası da çok hevesli.
Bu finansman Acil Afet Durumu Finansmanı olarak kullanılıyor. Bugüne kadar hep hükümet garantili kullandırıldığı için doğrudan doğruya bir belediyeyle yapamamışlar. Bunu bizimle doğrudan yapmak istiyorlar. 250 milyon dolarla başladık, şimdi 338 milyon dolara çıktı ve 30 yıl vadeli 5 yıl ödemesiz. Faiz oranı 0,92 gibi çok düşük bir oran. Bu kaynağı alabilirsek çok güzel olacak.
Sayın Cumhurbaşkanına da bu konuyu arz etmiştim. Orta hasarlı binalarla ilgili bizim mevzuatımızda bir düzenleme yok. Ağır hasarlı binalar için binanın maliyeti 400 bin TL, 200 bin TL’sini devlet veriyor, 200 bin TL’sini de 20 yıl vadeli borçlandırıyor. 2 yıl ödemesiz 18 yıl vadeli çok düşük faizli. Kısacası; ağır hasarlı binalar için çok makul bir çözüm var ama orta hasarlı binalar için çözüm yok. Diyor ki, “Orta hasarlı binalar için güçlendirme yaparsan oturabilirsin. Güçlendirme yapmazsan da bir sene içinde binayı yıkarım.”
Ağır hasarlıyla orta hasarlı arasında oturulabilirlik açısından hiçbir fark yok. İkisi de oturulamaz. Bunu Bakan Bey’e de söyledim. Oturulabilir ya da oturulamaz demek lazım.
Üstelik getirilen finansman çözümü de burada bir mağduriyet yaratıyor. Sen ağır hasarlıyı bir şekilde kurtarıyorsun, orta hasarlıya hiçbir şekilde destek olmuyorsun. Biz bu kaynağı öncelikle orta hasarlı binalar için kullanacağız.
AKTEPE EMREZ’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Kentsel Dönüşüm süreciyle ilgili olarak Konak ve çevresindeki çalışmalar başlamıştı. Bugün itibariyle bu konuda ne noktadayız?
En son Aktepe Emrez’de başladı. Geçtiğimiz günlerde Noter’de imzasını attık, yaklaşık 150 milyon TL’lik bir bütçesi var. Birinci etabı 300 konutu kapsıyor. İZBETON olarak bu işe giriyoruz.
Kentsel Dönüşüm güzel ama bir de olayın sosyal dönüşüm ayağı var. Oradaki adaptasyonu sağlamak için nasıl bir çalışma programı ön görüyorsunuz?
Bizim kentsel dönüşüm modelimiz söylediğinizi içeren bir model.
Ankara veya İstanbul’daki gibi vatandaşa şunu demiyoruz, “Kardeşim burayı terk ediyorsun, gidiyorsun, senin için orada toplu binaları yapıyoruz, orada yaşıyorsun.”
Biz yerinde dönüşüm yapıyoruz. Hatta komşusuyla beraber dönüşüm yapıyoruz. Biz o mahallenin yaşanan kültürünü aynen devam ettirmesi için aynı noktada dönüşüm yapıyoruz. Ege Mahallesi öyle, Örnekköy Mahallesi öyle…. Bu birinci büyük farkımız. İkincisi asla müteahhitle yüz yüze bırakmıyoruz. Türkiye’nin başka bir yerindeki kentsel dönüşümden farkımız; biz aradayız dolayısıyla biz vatandaşın hakkını koruyan, müteahhite ezdirmeyen bir noktadayız.
Üçüncüsü de bizim yaptığımız yerinde dönüşüm çalışması; altyapıyı da yenilememizi mümkün kılıyor. Dolayısıyla aynı noktada aynı kültür aynı mahalle gelenekleri ve yaşam tarzı devam ediyor.
“İZMİR’DE KORKUNÇ BİR YOKSULLAŞMA VAR”
‘Arka Sıradakiler’ başlığı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışması var. Bu çalışmanın ilk sonuçları çıktı mı? Nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız?
Birincisi İzmir’de derin ve korkunç bir yoksullaşma var. Size bir rakam vereyim, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak. Son bir yıl içinde 278 bin gıda paketi dağıttık. Gittiğimiz her bir hanenin ortalama 4 kişi olduğunu düşünün. 1 milyon insan demektir. 1 milyon ne demektir şehrin nüfusunun yüzde 25’i. İzmir nüfusunun yüzde 25’i gıda paketi almak için uğraşıyor. Bu da korkunç bir yoksullaşma var demektir.
Önceki rakamlar ne idi?
Önceki rakamlara baktığımızda belediye senede 22 bin-25 bin gıda paketi dağıtıyormuş. Düşünebiliyor musunuz, 10 misli artış var. İzmir nüfusunun dörtte biri, her 4 kişiden 1’i gıda paketine muhtaç. Bu sadece bir rakam, bizim bu acil çözüm ekipleriyle başladığımız çalışmalarda inanılmaz güzel yol alıyoruz ve çok hızlı müdahalelerde bulunuyoruz. Çocuk oyun parkı, sağlık ocağı, asfalt çalışması, kaldırım yapılması, kreş yapılması hızla yerinde kendi kadrolarımızla hiç ihale falan yok, direk yapıyorlar. Halı saha mı yapılacak? Bizim park bahçe ekibi yapıyor, çıkıyor. Bunlar inanılmaz güzel gidiyor. Tıkır, tıkır işliyor.
İBB’YE 225 BİN İŞ BAŞVURUSU VAR!
Burada kalıcı istihdam çok kıymetli yani insanların gelir seviyesini artırmak için öncelikle iş alanlarının genişletilmesi gerekiyor.
Bizim meslek fabrikamız var, o var, bu var, bunların hepsi palyatif çözümlerdir. Şu anda sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 225 bin CV başvurusu var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 30 bin kişi çalışıyor. 7 tane belediye binası açsak, 7 tane İzmir Büyükşehir Belediyesi kursak hala o insanlara istihdam yaratmış olmuyoruz. İşte o yüzden bizi iktidara getireceksiniz!
“EGİAD’IN YAPTIĞI İŞLERE HAYRANLIK DUYUYORUM, GENÇLERDEN ENERJİ ALIYORUM”
EGİAD’ın yaptığı işlere hayranlık duyuyorum, enerji alıyorum. EGİAD ile beraber olmaktan inanılmaz büyük bir keyif alıyorum. Yaptıkları işlerden ve bu memleketle ilgili taşıdıkları sorumluluk duygusuna hakikaten hayranlık duyuyorum. Geleceği onların kuracağına olan inanç beni rahatlatıyor. Çünkü doğaya hassasiyetleri var. Vicdan sahibi genç insanlar, canla başla bu memleket için ne yapabiliriz duygusu ile hareket ediyorlar. Bence bunlar çok değerli. O yüzden EGİAD ile ne kadar çok iş birliği yapabilirsek o kadar mutlu oluyorum. Valencia keyifli bir örnekti. EGİAD ile yaptığımız ortak çalışmalar pandemi nedeniyle biraz sekteye uğradı ama hiç umutsuz değilim. Kaldığımız yerden devam edeceğiz. Hiçbir şey boşa gitmiyor.
“EGİAD’IN ÇİN RAPORU’NDAN YENİ BİR YOL HARİTASI ÇIKARIRIZ”
Çin konusunda EGİAD’ın hazırladığı özel rapor, bizim için çok kıymetli. Çin konusunda yaptığınız araştırma da bizim çok hayalini kurduğumuz bir çalışmaydı. Çünkü İzmir’i İzmir yapan liman kentiyse; o aynı zamanda İpek Yolu’nun bir varış noktası olduğu için liman kenti oldu. Dolayısıyla bugün yenilenen İpek Yolu güzergâhı içinde İzmir’in yeniden vazgeçilmez bir liman olması çok stratejik bir çalışma gerektiriyor. O çalışmanın omurgasını oluşturacak bir ön çalışma oldu. O yüzden çok değerli. Bunu yakın bir zamanda masaya yatırıp, buradan bir yol haritası çıkartırız.
İZMİR’İN TURİZM STRATEJİ PLANI HAZIR
Turizm Strateji Planımız hazır ve burada da İzmir Vakfı üzerinden ortak akıl ile yol aldık. Direk uçuş sayısını artıracağız. Sunexpres ile tam bir iş birliği yapıyoruz. Ortaya çok uyumlu bir çalışma çıkıyor. Satır başlarını belirteyim. Visit İzmir diye bir şey başlattık. Visit İzmir Türkiye’nin ilk dijital ansiklopedisi. İzmir’deki 2 bin 300 üzerinde nokta, 30 ilçede 11 tematik başlıkta kapsamlı turizm dijital ansiklopedisidir. İzmir için çok önemli bir kazanım oldu. İnteraktif bir site olduğu için sürekli büyüyecek, yenilecek ve hem profesyoneller için hem vatandaşlar için çok yol gösterici bir enstrüman olacak. İlk ofisleri Berlin ve Bonn’da açtık. Temmuz başında Moskova, sonra Brüksel daha sonra da Cenevre’de açacağız. Dünyanın birçok yerinde İzmir ofisleri açıyoruz. Pandemi öncesinde taahhüdümüz hazırdı, zaten pandemi döneminde gerçekleştirememiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz.