Yaşanabilir bir dünya için bu derece önemli olan bakırın en önemli üreticileri Şili, Peru, Avustralya, ABD ve
Çin’dir. Çin aynı zamanda dünya bakır ithalatının yaklaşık yüzde 50’lik kısmını tek başına gerçekleştiren en önemli alıcı durumundadır. Çin’in mevcut konumu yanı sıra , ABD Başkanı Joe Biden’in son açıkladığı 1.9 trilyon Dolarlık destek paketinde, elektrikli otomobil üretimine verilecek desteği arttıracaklarını açıklaması, ABD’nin de çok yakın gelecekte bakır ithalatını oldukça önemli oranda artıracağını göstermektedir.
2020 yılında pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte petrol ve emtiada görülen dip fiyat seviyeleri aşı uygulamalarının hız kazanması ile yönünü yukarı doğru çevirdi. 2020 yılında eksiye düşen Brent Petrol Futures sözleşmeleri şu anda 63 Dolar seviyesinden işlem görmekte ve Goldman Sachs’in 21 Nisan 2021 tarihli raporunda, Kasım 2021 sonunda 80 USD düzeyine geleceği öngörülmektedir.
Benzer fiyat hareketleri emtiada da yaşanmaktadır. Yeşil metal olarak anılan bakır, Londra Metal Borsasında (LME) 2020 Nisan ayında gördüğü 4.617 dolarlık dip fiyatın ardından 2021 Mayıs ayında tarihi rekor seviyeye ulaşarak yazının hazırlandığı gün 10.680 Dolar’dan işlem görmekte ve geleceğin petrolü olarak anılmaktadır.
(12 Mayıs 2021). Bakırın, Paris İklim Sözleşmesi hedeflerine uygun bir de karbonizasyonun sağlanabilmesindeki rolü, nikel ve alüminyum ile çok daha önemli hale gelmesine neden olmuştur. Bakır, karbon salınımının azaltılması için arttırılmaya çalışılan yeşil enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin taşınabilmesi için en ucuz ve uygun iletken madde olup, karbon ayak izinin silinmesi ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması için en önemli emtia durumundadır.
Yaşanabilir bir dünya için bu derece önemli olan bakırın en önemli üreticileri Şili, Peru, Avustralya, ABD ve Çin’dir. Çin aynı zamanda dünya bakır ithalatının yaklaşık yüzde 50’lik kısmını tek başına gerçekleştiren en önemli alıcı durumundadır. Çin’in mevcut konumu yanı sıra , ABD Başkanı Joe Biden’in son açıkladığı 1.9 trilyon Dolarlık destek paketinde, elektrikli otomobil üretimine verilecek desteği arttıracaklarını açıklaması, ABD’nin de çok yakın gelecekte bakır ithalatını oldukça önemli oranda artıracağını göstermektedir.
Petrol türevleri ile çalışan normal bir araca göre dört beş kat fazla bakır içerikli kablo kullanılan elektrikli otomobillerde meydana gelecek artış, bakır üzerindeki yukarı yönlü fiyat baskını daha da artıracaktır.
Goldman Sachs mevcut bakır talebinin yüzde 600 oranında artarak 2030 yılında 5.4 milyon ton/yıl olacağını öngörmektedir. Bunun yanında güneş ve rüzgâr enerji santrallerindeki hızlı artışlar da bakır talebindeki artışı tetiklemeye devam edecektir.
Küresel tedarik yönüyle dünya bakır arzının yüzde 40’lık kısmını Şili ve Peru karşılamaktadır. Bu iki ülkedeki bakır üretimi halen pandemi öncesi seviyeye ulaşamamıştır. Özellikle Şili’de 2021 yılı başından bu yana bakır madeni işçilerinin sürdürdüğü grevde henüz sonuca ulaşılamamış olması ve nisan ayı boyunca sınırların kapatılıp bakır ihracatının durması da fiyatlardaki artışın önemli bir nedeni olarak görülmektedir.
Her ne kadar 23 Nisan tarihi itibariyle dünya bakır stoklarında bir miktar artış görülse de güncel stoklar 1,9 haftalık tüketime denk gelirken, Çin’deki stoklar 2,6 haftalık tüketime eşit durumdadır. Çin’i hariç tutulduğunda, dünyada geri kalan bakır stokları yaklaşık 1.1 haftalık tüketime eşittir (Roskil, 2021). Bu düşük stok seviyeleri de talep yönlü bir fiyat artışını tetiklemektedir.
Bakır talebindeki yükselişin yanında, gelecek projeksiyonunda beklenen devasa artışa paralel bir yatırım henüz göze çarpmamaktadır. Son bir yılda dünya genelinde alınmış büyük çaplı bir bakır maden ruhsatı bildirilmemiştir. Dahası, mevcut bir maden sahasının genişletilmesi 2 ile 3 yıl alırken, sıfırdan bir bakır madeninin çalışmaya başlaması yaklaşık 8 yıl almaktadır (Goldman Sachs, 2021). Bu yönüyle önümüzdeki dönemde tedarik sıkıntılarının yaşanması tüketicilerin korkulu rüyası haline gelmektedir.
Bakır talebinde öngörülen devasa artışa cevap verecek arzın olmayışının yanında pandemi kaynaklı makro ekonomik tedbirler de fiyatları yukarı yönlü baskılayan diğer bir önemli faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Dünyanın rezerv parası konumundaki Dolar, emtia fiyatları ile ters yönlü çalışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ABD’nin genişleyici para politikaları nedeniyle Doların altı gelişmiş ülke parasına karşılık gelen değerini gösteren DXY endeksinin düşmesi, emtia ve bakır fiyatının yükselmesine neden olmaktadır. Tablo 1, son bir yılda Dolar ve bakır fiyatlarındaki değişimi göstermektedir. Bakır, Nisan 2020’ deki dip fiyatı sonrasında ABD hükümetinin açıkladığı destek paketleri nedeniyle Mayıs 2021’de 10.630 Doları geçmiştir.
Gerek uluslararası kuruluşların raporları gerekse Dikkan Grup olarak firmamızın değerlendirmeleri, emtia piyasalarındaki arz, talep ve stok projeksiyonları kapsamında bakır fiyatlarının 2025 yılına kadar 15.000 dolar düzeyine erişeceğini, temiz enerji kaynakları ve sıfır karbon ayak izi çalışmalarının bu süreci daha da öne çekebileceğini öngörmekteyiz.
Dikkan Grup bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Dikkan Kablo tesislerimizde üretimini gerçekleştirdiğimiz alçak gerilim bakır kablolarda %99 ihracat oranımız ve dinamik finans-emtia yönetim politikalarımız sayesinde gerek kar dalgalanmaları gerekse de emtiadaki fiyat artışlarından minimum seviyede etkilenmemize neden olurken, oluşturduğumuz katma değer ve sağladığımız ihracat geliri ile ülke ekonomisine önemli oranda katkı sağlamaktayız.
Türkiye Elektrik ve Elektronik İhracatçıları Birliği tarafından 2020 Yılı İhracat Onur Ödülü’ne layık görülen Dikkan Kablo firmamızın yanı sıra Dikkan Grup çatısı altında faaliyet gösteren diğer grup şirketlerimiz Dikkan Vana, Dikkan Hadde, Dikkan Metal ve Işıksan Gemi Söküm tesislerinde üretimimizin tamamı emtiaya dayalı şekilde gerçekleşmektedir.
Dikkan, üretim, finans, lojistik alanlarında Endüstri 4.0 stratejisini uygulayıp gelişmeleri yakından takip ederek gerek piyasa gerekse akademik verilerle, 1000 kişilik ekibi ile, en verimli yol haritalarını tespit ederek hem grup şirketleri hem de Türkiye için sürdürülebilir olmayı hedeflemektedir.