Dünyada teknolojisinde bu kadar stratejik öneme sahip nadir toprak elementlerinde, Çin Halk Cumhuriyeti, dünya rezervinin yüzde 35’i gibi çok önemli bir rezerv miktarına sahip olarak dünyada ki üretimin yüzde 97’sini tek başına yapmaktadır. Çin, pazarın tek ve rakipsiz lideri konumunda. Bu yüzden arz ve fiyat tespitini belirlemesi gelişmiş ekonomileri rahatsız ediyor.
Dünya’da gündem çok çabuk değişiyor. Fazla değil sadece bir sene kadar önce, sahilde bir restaurantta otururken oynayan çocuklar arasında maske takmış bir çocuk görsek, “Yazık acaba ne rahatsızlığı var” diyerek üzülürdük ya da diğer arkadaşları ondan çekinerek yanına gitmek istemezdi. Oysa bir sene sonra bugün, yakınımızda maskesiz kimi görsek adeta koşarcasına uzaklaşıyoruz.
Pandemi hayatımızda birçok akışı değiştirdi. Sosyal hayat, iş hayati, okullar ve eğitim kurumları, devlet kurumları ve aklımıza gelecek daha niceleri. Hepsi tamamı ile değişti. Ancak tabii ki değişen ve etkilenen sadece bizim, yani kişilerin yaşamı değil. Firmaların, iş yerlerinin, üretim tesislerinin ve bunu takiben ülkelerin ve devletlerin yaşamı değişti. Ve bu değişim çok normal olarak, her değişimde olduğu gibi, stratejileri de değiştirdi. Değişen stratejiler; şirketler, ülkeler ve devletler için dönem dönem başarı kriterlerini değiştirse de, başarının temel kriteri çoğu zaman paradır. Ne kadar para kazandınız, ne kadar paranız var? Gücünüzün temel kaynağı budur. Tabii konu para olunca da, küresel ekonomilerde ülkelerin borç sorunu, makro ekonomik verileri, büyüme, büyümenin hızlanması ya da yavaşlamasının Dünya’ya etkileri büyük önem kazanıyor.
İşte tam da burada, işin içine gelişmiş ülkelerde ki hammadde savaşları giriyor. Hammadde savaşlarının altında yatan fikir, herhangi bir hammaddeye sahip ülkelerin, bunu diğer ülkeler ile paylaşmaması ya da fahiş koşullarla paylaşma çabası ve buna karşılık ihtiyacı olan ülkelerin bu hammaddelere ulaşma çabası ya da rakiplerinin bu hammaddelerde yarattıkları koşullardan güçlenmelerini engelleme çabası ile rekabetin yeniden şekillenmesi. Bu konu yakın geçmişte ABD ile Hindistan arasında demir çelik konusunda ortaya çıkmıştı. Hindistan, Dünya’nın en büyük iki demir çelik üreticisi ülkesinden biri iken, Amerika’da, Almanya ile birlikte, Dünya’nın en büyük demir çelik ithalatçısı konumunda idi. Hindistan, Hint demir çelik sektörünü sübvanse edip Hint demir çeliğine avantaj ve haksız rekabet yaratınca Amerika, ithalat vergisini yüzde 300’lere kadar çekerek Hint çeliğinin Dünyada ki en büyük müşterisinin Hint çeliğinden vazgeçmesini sağlamıştı.
Demir çelik sektöründe ki bu savaşı çok kısa bir süre sonra metal sektörü takip etti. Son dönemlerde dünya ekonomisinde çok büyük önem kazanan “Rare Earth Metals” denilen Nadir Toprak Elementleri, dünyada ki onlarca sektörün en önemli hammaddesi konumunda. Nadir toprak elementleri, praseodimyum, neodimyum, prometyum, samarium, itriyum, evropiyum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, holmiyum, erbium, tulyum, iterbiyum gibi 17 metalden oluşur. Elektronik ve telekomünikasyon gibi endüstrilerin vazgeçilmezlerinden olduğu gibi, cam ve seramik sanayinde bağlayıcı, ham petrolün rafine petrole dönüştürülmesinde katalizör görevi görürler.
Lazerlerde, LCD ve LED ekranlarda, floresan lambalarda, fiber optik teknolojisinde, kamera lenslerinde, mıknatıs üretiminde, nükleer tıpta ve daha onlarca sektörde nadir toprak elementleri anahtar hammadde rolündedirler. Dünyada teknolojisinde bu kadar stratejik öneme sahip nadir toprak elementlerinde, Çin Halk Cumhuriyeti, dünya rezervinin yüzde 35’i gibi çok önemli bir rezerv miktarına sahip olarak dünyada ki üretimin yüzde 97’sini tek başına yapmaktadır. Çin, pazarın tek ve rakipsiz lideri konumunda. Bu yüzden arz ve fiyat tespitini belirlemesi gelişmiş ekonomileri rahatsız ediyor.
Çin’in tekel durumunda olduğu nadir metallerdeki kavga Dünya için oldukça önemli. Çünkü yukarıda ki cümlelerde belirttiğim kullanım alanları direk olarak Hibrid otomobil, silah, cep telefonu, televizyon, bilgisayar, uzay teknolojisi gibi onlarca ileri teknoloji gerektiren sahayı etkiliyor. Bu rezerv gücü nedeniyle Çin, bu metalleri kendi dışındakilere kıt ve pahalı sunarak onlara karşı üretimde fiyat rekabeti sağlıyor.
Çin’in dışındaki gelişmiş ülkeler, kıt ve yüksek nadir metal fiyatları nedeniyle rekabetçi olamıyorlar. Çin ise bu metalleri ucuza mal etmenin avantajını kullanarak, daha az maliyetle üretimine devam etmek istiyor.
Tabii Nadir Toprak elementlerine değinmişken artık günlük hayat yanında sanayi ve teknolojinin çok önemli oyuncuları olan değerli metallere de değinmeden olmaz. Yıllar önce değerli metal dendiğinde akla sadece altın gelirdi ve asli görevi ekonomi ve yatırım alanlarında idi. Ancak, değişen, gelişen teknoloji ve sanayi koşulları değerli metal kavramını tamamı ile yeniledi. Altının yanında fiyat olarak çok daha ucuz olan gümüş değerli metallere eklenirken geçen süre Rhodium, Paladyum, Platin, İridyum, Rutenyum ve Osmium madenlerinin dünya üzerinde çok büyük stratejik önem kazanmasını sağladı. Tabii bu önem zaman içinde çok arttı. Artık bu değerli metaller, sanayinin önemli vazgeçilmezleri.
Çok sert olan ve yüksek sürtünme ve ısı direncine sahip Rhodium, Platin, Paladyum, Osmium özellikle havacılık ve uzay endüstrisinin önemli hammaddeleri. Altın ve Rhodium, kuyumculuk, seramik, elektronik, otomotiv ve daha onlarca sanayi kolunda vazgeçilmez konumda.
Ayrıca, Yunanca’da gül anlamına gelen Rhodium, Altından tam bin kat daha fazla yansıma oranına sahip. Beyaz metaller de denilen Rhodium, Platin ve Paladyum rezervleri konusunda Rusya, dünyanın en zengin ülkelerindendir. Rhodium konusunda da Güney Afrika ile birlikte Dünyanın en büyük ihracatçısı konumundadır. Bugünlerde ONS değeri 26.000 USD (yani gramı 840 USD) civarında olan ve sanayide bu kadar aranan metalin, en büyük ihracatçısı olmak tabii ki Rusya’ya farklı bir güç kazandırmaktadır.
1983 yılında 260 USD civarında olan Rhodium ONS değeri (gramı 8.4 USD), 2000 yılında 2.000 USD (gramı 64 USD) ve günümüzde 26.000 USD (Gramı 840 USD) değerine ulaşırken, bu artışı metale olan talep kadar Rusya’nın arzı ve politikaları belirlemiştir. Yukarıda sadece bazı örnekler verdiğim Dünya ekonomisi için kritik ve önemli hammaddeler, artık Dünya ticaretinde ki vazgeçilmeyecek savaşın en büyük kahramanlarıdır.
Bu savaş, ülkeler arasında ki ticari savaştır ve hiçbir ülke üretmeden bu ticari savaştan galip çıkamaz. Ayrıca, Ticari savaşlar hiçbir zaman nihai malzeme ile olmaz. Ticari savaşlarda güçlü ve galip olmak isteyen ülkeler, farkı mutlaka hammadde ve yarı mamul rezervleri, stokları ve üretimleri ile belirleyecektir. Ancak, unutulmamalıdır ki, hammadde savaşlarında güçlü olmak ve kozu elinde bulundurmak için sadece hammaddeye sahip olmak değil bu hammaddeyi akıllıca, bağımsızca elde edip satabilmek için gerekli politik güce de sahip olmak çok önemlidir.