Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde gerçekleştirilen panellerde, işletmelerde dijital dönüşüm, verinin yolculuğu, yapay zekanın kurumlara etkisi ve siber güvenlik konuları tartışıldı
Dijital Dönüşüm Zirvesi, ‘Yapay Zeka ile Akıllı Yarınlar’ temasıyla ve Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ile Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) işbirliğiyle, 2024 yılı Şubat ayında gerçekleştirildi.
İlki 2017 yılında düzenlenen Endüstri 4.0 Zirvesi’nin devamı niteliğindeki Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde, dijital dönüşümün sunduğu fırsatlar, firmaların dijital dönüşüm yatırımları, yapay zekanın iş dünyasına etkileri ve yapay zekanın küresel ekonomiye katkıları konuşuldu. Zirvede, nitelikli eğitim ve insan gücü, dijital dönüşüm ve katma değerli üretim formülüne dayanan bir zincirleme reaksiyona şiddetle ihtiyaç olduğu vurgulandı.
YELKENBIÇER: TEKNOLOJIK DÖNÜŞÜM, YENI IŞ OLANAKLARINI
ORTAYA KOYUYOR
Yapay zeka, 5G, nesnelerin interneti (IoT), robotik ve otomasyon gibi yeni nesil teknolojilerin iş dünyası üzerindeki etkisinin tartışılmaz bir gerçek olduğunu belirten EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, “Bu teknolojik dönüşüm ‘Makineler insanın yerini mi alacak?’ sorusunu akıllara getirse de aslında bu durum yeni iş fikirlerini, iş olanaklarını ve bireylerin sürekli olarak kendi yeteneklerine yatırım yapmasının gerekliliğini de ortaya koyuyor. Teknoloji ile hızla değişen dünyada insanların bu değişime ayak uydurabilmesi ve kendilerini sürekli olarak yenilemeleri gerekiyor.
Ülkemizde şirketler, nitelikli eleman bulmakta zorlandıklarını ifade ederken, aynı zamanda üniversite mezunu işsizler, eğitim veya istihdam alanında yer almayan gençler ve giderek artan sayıda nitelikli insan kaynağının yurt dışına göç etmesi gibi sorunları da kendimize dert ediniyoruz” dedi.
YELKENBIÇER:
İŞLETMELER YENI TEKNOLOJILERE YATIRIM YAPIYOR
Yapay zekâ ve robotik alanındaki ilerlemelerin kaliteli eğitimin önemini artırdığını aktaran Yelkenbiçer, “İşletmeler, rekabet avantajlarını sürdürebilmek ve verimliliklerini yükseltmek adına yeni teknolojilere yatırım yapıyorlar. Firmalar, yurtdışındaki rakiplerine kıyasla, yeni teknolojiler için gerekli becerilere sahip çalışan bulmada zorlanıyorlar. Beceri eksikliği hem işsizliğin artmasına hem de firmaların nitelikli insan kaynağı bulmakta güçlük çekmesine yol açıyor. Eğer eğitim kalitesini artıramazsak, nitelikli eğitimde eşit şartları sağlayamazsak, gençlerimizi yeni dönemin gerektirdiği yetkinliklerle donatamazsak, büyük zorluklar yaşayacağız. Ne iş gücümüzü rekabetin temel taşı olarak yetiştirebiliriz, ne de gençlerimizi memnun edebilir ve beyin göçünü durdurabiliriz. Bu düşüncelerle EGİAD Think Tank çatısı altında NEET adı verilen “ne eğitimde ne istihdamda olan gençler” konusunda bir rapor hazırlığı içerisindeyiz.
Üniversite sonrası istihdama katılmamış veya istihdamdan düşmüş gençlerimizi inceleyecek rapor ile %27’lik NEET oranıyla OECD ülkeleri arasına birinci sırada olan ülkemiz için bir çıkış yolu arıyoruz. Raporun önerileri doğrultusunda gençlerimizin beceri ve yeteneklerini geliştirmelerine, dolayısıyla istihdam edilebilirliklerinin artırılmasına yönelik somut adımlar atmayı hedefliyoruz” ifadelerinde bulundu.
YELKENBIÇER: İŞ DÜNYASI DÖNÜŞTÜRÜLMELI
Ekonomi, çalışanlar ve iş dünyası için, mevcut sorunların ana kaynağının verimlilik seviyesi olduğunu aktaran Yelkenbiçer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Verimlilik artışı ve bu artışa ulaşmak için gerekli olan dijital dönüşüm, başarıya giden yolda temel taşlardır. Şirketlerimizin teknolojiyi benimsemesi, içselleştirmesi ve teknolojik devrim için hazırlıklı olması acil bir ihtiyaçtır. Ülkemizin yüksek teknoloji üreten bir ekonomiye dönüşmesi, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına yönelik kalkınma stratejilerinin ve hedeflerinin odak noktası olmalı. Türkiye’nin bütüncül bir teknoloji üretim merkezine dönüşmesi için; kamu, özel sektör ve akademinin koordineli bir şekilde, iş birliği içinde olması gerekmekte. Yenilikçiliğin, araştırma ve geliştirme kültürünün ülkenin temeline işlenmesi şart. Beşerî sermayemizi kaybetmeden, insanı ve bilimi merkeze alan bir biçimde tüm iş dünyamızı dönüştürmemiz, orta gelir tuzağından çıkmamız için birinci önceliğimiz.”
ZORLU: YAPAY ZEKA 2030’A KADAR KÜRESEL
EKONOMIYE 15,7 TRILYON $ KATKIDA BULUNACAK
Açılış konuşmasında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Riskler Raporu 2024’ü değerlendiren ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu da “Hem 2 yıllık kısa dönemde, hem de 10 yıllık uzun dönemde, ilk 10 risk arasında teknoloji kaynaklı riskler yer alıyor. 2 yıllık dönem için yanlış bilgi ve dezenformasyon ile siber güvensizlik dikkat çekerken, 10 yıllık dönem için bunlara yapay zeka teknolojilerinin olumsuz sonuçlarının da eklendiğini görüyoruz. Hız, üstün performans için çok önemli. Hızlı hareket eden şirketler emsalleriyle karşılaştırıldığında yavaş hareket edenlere göre, 2,1 kat daha yüksek operasyonel esneklik, 2,5 kat daha yüksek finansal performans, 3 kat daha yüksek büyüme ve 4,8 kat daha yüksek inovasyon rapor ediyor. Bu anlamda yapay zekanın sağladığı hız, verimlilik artışı gibi unsurların, 2030’a kadar küresel ekonomiye 15,7 trilyon dolar katkıda bulunması öngörülüyor. Buna karşılık 2025’e gelindiğinde, yapay zekanın 85 milyon işi ortadan kaldırabileceğinden, ancak 97 milyon yeni iş yaratabileceğinden de bahsediliyor. 12 milyon iş artışı
çok dikkat çekici bir hesaplama. Ayrıca, dijital dönüşüm için küresel harcamaların 2026 yılına kadar 3,4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor” ifadelerinde bulundu.
“Urla’yı dijital tarım start-up’larının merkezi yapabiliriz”
Açılışın ardından ION Academy Kurucusu Ali Rıza Ersoy ‘Ne Oldu?’ başlığıyla giriş konuşması gerçekleştirdi. Bu yıl dünyanın en büyük teknoloji fuarı olan Las Vegas’taki CES 2024’e katıldıklarını dile getiren Ersoy, “Rakamlara bakarsak 135 bin ziyaretçi, 4 bin 300 stant, bin 400 start-up ve bin kadar konuşmacı vardı. Bizden de 50 tane start-up’ımız oradaydı.
Dünya’ya bütünleşmeye gittiler ve başardılar. Şu anda ‘Digi Agro Valley@Urla’nın üzerinde çalışıyoruz. Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılında Urla’yı önümüzdeki 5 yılda 2023 yılı ve 2028 yılı içinde dijital tarım yani dördüncü tarım devrimi dediğimiz dijital tarım startup’larının dünya merkezi yapabiliriz. Urla’yı kesin yaparız ve yapacağız” ifadelerinde bulundu.
İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban’ın 7-8 yıl önce Ağrı’da kodlama projesi için kendisini davet ettiğini aktaran Ersoy, Vali’nin gençlerin kodlama öğrenebilmesini istediğini söyledi. Kodla Ağrı Projesi’ne 2017’de 75 bilgisayar ile başladıklarını söyleyen Ersoy, “2020’de bu rakam 4 bin 500’e ulaştı. 165 bin gencimize ulaşmışız. Tamamı Ağrılı. Bu yaz programın parçası olarak her yaz düzenlenen Bilişim Şenliği’nde ziyaretçi sayısı 35 bin kişi. Bunu şu anki İzmir Valisi başlattı” dedi.
ZORLU: ZINCIRLEME REAKSIYONA ŞIDDETLE IHTIYACIMIZ VAR
Türkiye’nin ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin oranının yüzde 4 olduğunu vurgulayan Zorlu, “Gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmemizin yolu teknoloji ve inovasyona dayalı dijital dönüşümden geçiyor. Bu noktada nitelikli insan gücü yetiştirilmesi ve bilime dayalı kapsamlı eğitim koşullarının vakit kaybetmeden oluşturulması anahtar unsur. Dijital dönüşüm, ihtiyaç duyulan yetkinlikleri de evrimleştiriyor. Bilgi analizi, dijital okur yazarlık, değişime yatkınlık, yapay zekadan yararlanma ve problem çözme gibi analitik yeni yetkinlikler öne çıkıyor. Bu yetkinlikler özellikle yapay zeka tarafından yönetilen değil, yöneten olmamız kapsamında oldukça önemli. Kısaca ifade etmem gerekirse, nitelikli eğitim ve insan gücü, dijital dönüşüm ve katma değerli üretim formülüne dayanan bir zincirleme reaksiyona şiddetle ihtiyacımız var” diye konuştu.
ION Academy Kurucusu Ali Rıza Ersoy ‘NecOldu?’ başlığıyla giriş konuşması gerçekleştirdi. Bu yıl dünyanın en büyük teknoloji fuarı olan Las Vegas’taki CES 2024’e katıldıklarını dile getiren Ersoy, “Rakamlara bakarsak 135 bin ziyaretçi, 4 bin 300 stant, bin 400 start-up ve bin kadar konuşmacı vardı. Bizden de 50 tane startup’ımız oradaydı.”dedi
ZORLU: FIRMALAR DIJITAL FARKINDALIK KONUSUNDA
YETERLI YATIRIMI YAPMADI
ESİAD olarak, 32 yıldır Türkiye’nin sürdürülebilir ve istikrarlı biçimde kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla çalıştıklarını vurgulayan Zorlu, “Küresel düzeyde yaşanan zorlukları ve ileriye dönük olası krizleri yönetebilmek, uluslararası rekabet gücümüzü artırabilmek için, çok yönlü stratejiler geliştirerek geleceğe hazırlanmamız gerektiğini savunuyoruz. Bu bağlamda, derneğimizin öncelik verdiği konular arasında dijital dönüşümün yanı sıra, iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi, nitelikli insan gücü ve eğitim bağlantısı, finansmana erişimde alternatif çözümler, Türkiye’nin AB’ye katılım ve uyum süreci yer alıyor. Sadece devletimizin değil firmaların da yeşil, dijital ve toplumsal dönüşüm yolunda strateji geliştirmeleri ve hayata geçirmeleri gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Zorlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz yıl ESİAD olarak, online ortamda, “Dijital Dönüşüm: İş Dünyasının Geleceği” başlığıyla dört serilik bir proje gerçekleştirdik. Üretimde, iş yapma yöntemlerinde dijitalleşme, firmaların dijital olgunluk seviyelerinin ölçülmesi, dijital dönüşüm yol haritalarının hazırlanması, gerekli dijital altyapının oluşturulması, teknoloji tabanlı uygulamaların kullanılması amacıyla uzman konuşmacılar ile üyelerimizi bir araya getirdik. Yapılan birçok çalışma, firmaların dijital dönüşüm için öncelikle bunu bir strateji olarak benimsemeleri gerektiğini, bu dönüşümün başarılı olabilmesi için de insan kaynaklarına yatırım yapmaları gerektiğini ortaya koyuyor. Ülkemizdeki firmaların büyük çoğunluğunun, dijital farkındalık ve yetkinlik konusunda henüz yeterli düzeyde yatırım yapmadıklarını görüyoruz.”
Ciliv: Sadece start-up’lar değil büyük şirketler de girişimci olmalı
İşi alırken de terfi yaparken de liderlik modelinin önemsenmesi gerektiğini aktaran Kuika Yönetim Kuika Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya Ciliv, “Lider, birincisi davranışlarıyla örnek olur. Sürekli öğrenen, özgüvenli, mütevazı, çalışkan, tabi ki dürüst. Çünkü büyük bir yapıyı siz sağlam bir temelin üstüne koyabilirsiniz. Tek başına olmuyor. İş dünyasında liderlik için, takımınıza hep iyi insanları alıp, o takıma iyi liderlik yapmalarını sağlamak, bence çok kritik. Fakat en önemlisi, lider doğru yönü gösterir. İş dünyasındaki tarih, fırtınanın şiddetini yazmaz. Kayaların olduğu yeri yazmaz, gemisini batıran kaptanı yazar. O yüzden bir geminin kaptanı, bir takımın lideriyseniz ciddi bir sorumluluk var. Bu sorumluluk işini iyi bilmekle başlıyor. İşi sahiplenmekle, geleceği iyi okuyup, uzun dönemli büyük düşünerek oyunu değiştirmekle başlıyor
Sadece yönü değil, doğru yönü belirlemek. Yani belki de tarihimizin, hayatımızın en problemli yıllarını görüyoruz. Bunları yenilikçi, girişimci insanlar çözebilir. İş dünyasını onurlu bir meslek olarak görüyorum
Çünkü sen o kaynakları kazanırsan dürüst bir şekilde onları istediğin güzel projelere yatırabilirsin. Çok büyük bir ilki yapabilirsin dünyada. Girişimcilik sadece start-up’lar için değil, büyük şirketler de girişimci olmalı” diye konuştu
Müşteriye odaklanmak kritik
Müşteriye odaklanmanın kritik olduğunu dile getiren Ciliv, teknolojiyi kullanmadan müşteriye odaklanmanın mümkün olmadığını dile getirdi.
Fark yaratmanın önemine vurgu yapan Ciliv, “İş dünyasında bütün olay, yenilikçilikle fark yaratmak. Bu eşsiz deneyimi yaşatmak için bence iki tane önemli konu var. Birincisi operasyonel mükemmellik ve verimlilik. Sonrasında da hızlı inovasyon. İnovasyon iyi bir fikrin toplumsal veya ekonomik faydaya dönüşmesi.
İş dünyasındaki gerçek başarı sürdürülebilir karlı büyüme. Bu sadece satışın sorumluluğu değil, önümüzdeki yıllarda en çok bunu etkileyebilecek IT (bilgi teknolojileri) takımları” dedi.
İNCI: TÜRKIYE’NINKÜRESEL DIJITAL EKONOMIDEKI PAYI YÜZDE 0,1
Günümüzde dijital ekonominin 2000 yılına nazaran iki kat büyüdüğünü belirten Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci de “Küresel Gayrisafi Yurt İçi Hasıladaki (GSYİH) payını 2021 yılında 11,5 trilyon doların üzerine taşıdı. Bu rakam, toplam küresel GSYİH’nin yüzde 15,5’ine denk geliyor. 2025 yılına gelindiğinde ise dijital ekonominin küresel GSYİH’deki payının yüzde 25 olacağı öngörülüyor. Başka bir deyişle, 2025’e geldiğimizde dijital ekonominin büyüklüğü ABD’nin GSYİH’sine eşit olacak.
Gelişmiş ülkelerde ise bu oranın şimdiden yüzde 35’lere kadar ulaştığına şahit oluyoruz. Bu büyük pazarın içinde, büyük veri, nesnelerin interneti, yapay zekâ ve geniş bant erişimi gibi dijital dönüşüm teknolojileri, dijital ekonomide büyüme ve inovasyonun yapı taşları şeklinde sıralanacak. Ülkelerin ekonomik büyümelerini arttırarak, dünya ekonomik dengesinde yer almasının belirleyicisi de bu teknoloji alanlarına yaptıkları yatırımlar olacak” diye konuştu.
Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payının yüzde 1 iken küresel dijital ekonomideki payının yüzde 0,1 olduğunu belirten İnci, “Yeni ekonomik düzenin gerektirdiği rekabet gücünün yüksek katma değer yaratmaktan ve her alanda verimliliği tesis etmekten geçtiğini biliyoruz. Kamunun, özel sektörün, akademinin sinerji ile hareket ettiği bir sürece bu nedenle vurgu yapıyoruz. Başarıyı, yeni nesil teknolojileri geliştirerek, teknolojiyi sağlıklı bir şekilde iş modellerimize entegre ederek ve güçlü bir teknoloji ekosistemi oluşturarak sağlayabiliriz” dedi.
İNCI: AR-GE VE INOVASYON FAALIYETLERINE AYRILAN KAYNAKLAR KISITLI
Bilimsel gelişme, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine ayrılan kaynakların halen kısıtlı olduğunu, üniversite- üniversite-sanayikamu iş birliklerinin çeşitli ve verimli olmadığını dile getiren İnci, “Bilimsel araştırma sayısı gibi patent sayısı da düşük. OECD ülkeleri ortalaması ile karşılaştırıldığında, Türkiye Ar-Ge harcama yoğunluğu, yüksek teknolojili ürün ihracatı, patentler ve araştırmacı sayısı gibi temel göstergelerde OECD ülkeleri ortalamasının bir hayli gerisinde kalmakta.
Dünya Bankası verilerine göre, yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi ürünleri ihracatındaki payı 2021 yılında yüzde 3 olarak gerçekleşti. OECD ortalaması ise yüzde 17. Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye’de toplam ihracatta bilgi ve iletişim teknolojileri ürünlerinin oranı 2021’de yüzde 0,9 iken; OECD ortalaması yüzde 7,4; AB ortalaması ise yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. Dünya Bankası verilerine göre 2021’de Türkiye’de patent başvuru sayısı 8.234 iken; Güney Kore’de 186.245; Almanya’da 39.822; Hindistan’da 26.267; Fransa’da 13.386 oldu. Rakamların bize söylediği ekonomide yüksek çarpan etkisine sahip sektörlere odaklanın, geleceği doğru okumanın ve kaynakları doğru kullanmanın ne kadar önem arz ettiği” ifadelerini kullandı.
İNCI: TÜRKIYE’YI TEKNOLOJI ÜRETIM MERKEZI HALINE GETIRMEK GEREKIYOR
Türkiye’yi her bölgesi ile bütüncül bir teknoloji üretim merkezi haline getirmek gerektiğini vurgulayan İnci, “Bu çerçevede ağırlık verdiğimiz bir alan KOBİ düzeyindeki teknoloji tedarikçileri. KOBİ düzeyindeki teknoloji tedarikçileri ile büyük şirketleri bir araya getirerek çözüm üretmelerini sağlamak amacıyla TÜSİAD SD² Programını 2018 yılında başlattık. Bu yola çıkarken temel amaçlarımızdan biri Dijital Dönüşüme ilham verecek başarı hikayeleri oluşturmak idi. Yedinci yılına giren programımızda başladığımız günden bu yana kat edilen mesafe bizleri gururlandırıyor. SD2 programı çağrılar üzerinden birlikte çözüm üretmenin yanı sıra dijital dönüşüm ile ilgilenen şirketlerin 7/24 yararlanabileceği bir dijital platforma dönüşmüş durumda. Bu platformda kayıtlı farklı dijital teknolojilerde yetkinliği olan yaklaşık 2.300 teknoloji tedarikçisi; 809 teknoloji kullanıcısı önemli bir paydaş ekosistemi oluşturuyor.
Program kapsamında bugüne kadar açılan 79 çağrı 1.000 başvuru aldı. Çağrılar kapsamında üretilen çözümlerin yanı sıra teknoloji tedarikçileri tarafından platforma yüklenen 537 teknolojik çözüm bir kütüphane olarak işlev görüyor. Hepinizin bu birikimden dijital dönüşüm projeleriniz için ilham alabileceğinizi hatırlatmak isterim” diye konuştu.
İNCI: YAPAY ZEKAYI TAKIM ARKADAŞI OLARAK KONUMLANDIRACAĞIZ
Üretim ve hizmetler sektöründe oynadığı rol ve yaygın bir şekilde benimsenmesi ile yapay zekanın on yıl içinde küresel GSYİH’yi yüzde 7 ile yaklaşık 7 trilyon dolar artırabileceğinin öngörüldüğünü belirten İnci,
“Bu oran üretkenliğin yüzde 1,5 puan artırılması anlamına geliyor. Tarımsal üretimin güçlendirilmesinden iklimle mücadeleye, otonom araçlardan, çevrimiçi platformlara, insan ömrünün uzatılması ve kalitesinin arttırılmasından, evlerimizde hayatımızı kolaylaştıracak pek çok uygulamaya kadar sayısız alanda yapay zekadan yararlanılıyor” dedi. İnci, “Yapay zekâ, nanoteknoloji, kuantum hesaplama, siber fiziksel sistemler gibi teknolojik atılımlar dijital devrimi başka bir düzeye taşıyor. Üretken yapay zeka, tüm endüstri sektörlerinde önemli bir etkiye sahip olacak. Üretken yapay zekanın toplam Ar-Ge maliyetlerinde yüzde 10 ila 15’i arasında değişen bir değerle üretkenlik sağlaması öngörülüyor. Araştırmaya göre, üretken yapay zeka, endüstriler genelinde 2,6 trilyon ila 4,4 trilyon dolar değer yaratma potansiyeline sahip. Yapay zekanın akıllı işletmeye dönüşmek isteyen her kurum için önemli bir katma değer yarattığını görüyoruz. Peki biz şirketlerimizde yapay zekayı takım arkadaşı olarak konumlandırabilecek miyiz? Konumlandırabileceksek bunu nasıl ve ne ölçüde yapabileceğiz? Yapay zeka ile akıllı yarınları ve akıllı işletmeleri konuşacaksak bu soruları irdelememiz önemli olacak” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’nin yüksek teknoloji ile katma değer yaratılması ve verimlilik artışı açısından potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu aktaran İnci, “Bu potansiyeli hayata geçirebilmek için dijital dönüşümün iki önemli boyutunun üzerine titizlikle eğilmemiz gerekiyor. Birincisi işlerin ve istihdamın dönüşümü perspektifi. Dijital dönüşüm sürecinin başarısını sağlayacak ve hatta temelini oluşturacak en önemli unsur nitelikli insan kaynağı. Potansiyelimizi ortaya çıkarmamızda ikinci önemli unsur ise dijital teknolojiyi geliştirme ve iş yapış biçimlerine hızlı bir şekilde entegre edebilme kapasitesinin geliştirilmesi” dedi
İŞ DÜNYASI DIJITAL DÖNÜŞÜME ODAKLANDI
Zirve kapsamında gerçekleştirilen panellerde, işletmelerde dijital dönüşüm, verinin yolculuğu, yapay zekanın kurumlara etkisi ve siber güvenlik konuları masaya yatırıldı. Açılış sonrasında ‘İşletmelerde Dijital Dönüşüm Araçları ile Verimlilik Artışı’ başlıklı ilk panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Norm Digital Genel Müdürü Erkan Yeniçare’nin yaptığı panelde, Baknet Genel Müdürü Fatih Güllükaya, Niso Yazılım Teknolojileri Anonim Şirketi İş Birimi Direktörü Gökhan Bingöl ve Maxion Dijital Dönüşüm Direktörü Murat Ateş konuştu.
GÜLLÜKAYA: DIJITAL DÖNÜŞÜMLE VERIMLILIĞIMIZ ARTTI
Dijital dönüşüm araçları ile verimliliklerinin arttığını dile getiren Güllükaya, “2019 yılında çalışanlarımız için daha az katma değerli olan işleri onlardan alıp robotlara yaptırdık. Bu şekilde verimliliği artırdık. 60 sürecimizi robotlar tarafından sağladık. Bunlar arasında müşteriden gelen siparişler, faturalar, üretim planları, raporlar, muhasebe bilgileri, bazı araştırmalar yer alıyor. Pandemide insanın dönüşümü söz konusu oldu. Uzaktan çalışma altyapısına geçtik. Çalışanlarımız şimdi de haftada 1-2 gün uzaktan çalışıyor. Bu altyapı ofise gelemeden çalışmayı sağlıyor. Pandemide artırılmış gerçeklik yöntemlerini kullanmaya başladık. Pandemi döneminde artırılmış gerçeklik teknolojilerini kullanarak mühendis ve teknisyenlerimiz ile bu süreci ayarlayıp hayata geçirdik. Bakım süreçlerinde yararlanıyoruz. 2022’de o ana kadar çalışmalarımızı gözden geçirip dijital dönüşüm yol haritamızı oluşturduk. Dikey ve yatay entegrasyonda nelere yapacağımıza karar verdik. Devam ediyoruz. Zaman ve verim kaybını bu sistemlerle ortadan kaldırdık” ifadelerini kullandı.
BINGÖL: MÜŞTERILER ÇOK HIZLI, KALITELI VE VERIMLI SISTEMLER ISTIYORLAR
Dijital dönüşümünün önemini vurgulayan Bingöl, “En önemli tanımı bilgisayar tabanlı teknolojiyi kullanarak önemli süreçler oluşturmak. Fakat bunu neden yapıyoruz? Müşteri istiyor. Her şeyin önünde, her şirketin, işletmenin kuruluşun amacı müşterisine ulaşmak ve müşterilerin beklentileri çok arttı. Müşteriler artık çok hızlı, kaliteli ve verimli sistemler istiyorlar. Bunu yapabilmek için de artık dijital görüşüm olmazsa, olmaz bir hale geldi. Bunun yanında çalışanlar da çok şey istiyor. Çalışanlar bütün işleri robotlara yaptırmak istiyorlar. Bu tip, temel işlerden çalışanlarımızı daha katma değerli süreçlere çıkarttığımız için dijital dönüşüm şartı. Ama aynı şekilde de kaliteli çalışan, doğru çalışan ve bu yetenek kıtlığı altında, onları daha verimli kullanabilmek için dijital dönüşüm önemli” dedi.
ATEŞ: VERININ YOLCULUĞU IŞIN OPTIMIZE EDILME SÜRECINI KAPSIYOR
Verinin önemini vurgulayan Ateş, “Veri, sanat teknolojileriyle internet teknolojilerin birleştirilmesi. Üretim sektöründe olanlar varsa, buna makineden akıllı sisteme geçiş veya tek kelimeyle veri deriz. Aslında verinin yolculuğu, uçtan uca bir yolculuk, verinin belirlenmesinden, yaratılmasından, transferinden, depolanmasından, analizini, sonra analitiğini çokça bahsettiğimiz yapay zeka katmanla ve daha sonra raporlanmasına ve geri dönüp de işin optimize edilmesi sürecini kapsıyor” dedi.
YAPAY ZEKANIN ULUSAL VE GLOBAL GELIŞIMI TARTIŞILDI
Zirvede ikinci panel ‘Yapay Zekanın Ulusal ve Global Gelişimi’ başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Norm Dijital Teknolojiden Sorumlu Direktörü Prof. Dr. Deniz Kılınç’ın yaptığı panelde PRINCIPAI CEO ve Yapay Zeka Araştırmaları Lideri Ahmet Onur Durahim, AI Master Product Owner Intertech Çağrı Aksu ve SAP Türkiye Genel Müdürü, TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Candan konuştu.
AKSU: İLETIŞIMIN EN ÖNEMLI TETIKÇISI, MERAK VE PROGRAM ÇÖZME BECERISI
“Yapay zeka nedir?” sorusunun cevabının birçok açıklaması olduğunu belirten Aksu, “Bu
sorunun cevabı benim için çok önemli. İnsanoğlunun dünya üzerindeki varlığından veya başlangıcından beri, iletişiminin en önemli tetikçisinin merak ve program çözme becerisi olduğunu düşünüyorum. Geldiğimiz noktada insanoğlunun kendi işlevinin fizibilitesini çözemediğini, program çözme mantığını daha yüksek bir işlem gücüyle birleştirme çabası içinde olduğunu belirtebilirim. Bunun için insanoğlu matematiği seçmişti. Bilgisayarların gelişimiyle buna yapay zeka denildi” diye konuştu.
CANDAN: SON 1 YILDA EN ÇOK YATIRIMI YAPAY ZEKAYA YAPTIK
Son bir yıldır en çok yapay zeka üreten firmalara yatırım yaptıklarını anlatan Candan, “Biz kurumlar için en hızlı nasıl yakalarız diye düşünüyoruz. Sistemlerin ürettiği kayıtlara bakarak sistemin nasıl çalıştığını anlayıp, bu çalışma yöntemindeki endüstri standartlarıyla farklı olan noktaları bulabilecek platformlara yatırım yaptık. Her sabah sadece insan kaynaklarında eğitim almak için 300 milyon kişi sisteme giriyor. Bu bilgilerle standartiaşmayı, bir sonraki aşama da kurumunuza ne katabileceğinizi bir raporda görüyorsunuz. Rapor, sistemin röntgenini çekerek en fazla nerede takıldığınızı söylüyor. Belki en fazla zorluk yaşadığınız yerin parasal karşılığı daha düşük.
Belki daha az takıldığınız ama parasal getirisi çok yüksek olan bir iş probleminiz var. Yapay zeka uygulamalarıyla problemin nerede olduğunu bulabiliyorsunuz” ifadelerini kullandı.
İzmir Valisi Elban: Önce İnsanlar Dönüştürülmeli
İnsanları dijital dönüşüm çerçevesinde dönüştürmek gerektiğini vurgulayan, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, “Dijital dönüşüme mecbur olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Ülke olarak, işletmeler olarak mecbur olduğumuzu biliyoruz. Bu dönüşümü sağlayamazsak rekabet, verimlilik şansını yakalayamayacağız. Sonuçta işletmelerimiz yok olmakla karşı karşıya kalacak. Ülke olarak henüz endüstri devriminde 2,5’i geçemedik. Bu yarışta da geri kalmamalıyız. Dijital dönüşümde asıl konuşmamız gereken konuların başında insan geliyor. Dijital dönüşümü konuşurken, nesnelerin interneti, veri analizi ve benzeri birçok konudan söz ediyoruz. İnsan dönüşümü, dijital dönüşümün en önemli parçası. İnsanlarımızı dijital dönüşüm çerçevesinde dönüştürmemiz gerekiyor. İnsanımızın dijital dönüşümünü sağlayamazsak, bu alana hazırlayıp yetiştiremezsek, dijital dönüşümde yaptığımız çalışmalar yarım, eksik kalacak. Dijital dönüşümün, insan dönüşümü ile birlikte tüm kurum işletmelerde bir an önce gerçekleşmesi gerekiyor. Eğer bunu başaramazsak, kurumlar, işletmeler, üniversiteler, STK’lar birbirinden ayrı şeyler yapacak. Ama bunlar ülkenin ortak amacına hizmet edemeyecek. Eğer insan dönüşümünü başaramazsak, tıpkı endüstri devrimi ve diğer dönüşümlerde olduğu gibi ilerleme şansımız yok. Paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Başta insan kaynağımızın doğru planlanması, yetiştirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
DURAHIM: YAPAY ZEKAYLA GELECEĞE YÖNELIK ANALITIKLER YAPILIR
Yapay zekayla akademiye girmeden önce ilgilendiğini belirten Durahim, “O zaman yapay zeka çok fazla dillendirilmiyordu. Daha çok büyük veri analitiği şeklinde bir söylem vardı. Biz de orada daha çok optimizasyon tarafındaydık. Yapay zekanın yaptığı analitik, raporlamalara bakıldığında şirketin satışlarının nasıl gittiğini, müşterilerle ilgili geri dönüşlerin nasıl olduğunu görmemize yardımcı oluyor. Bu hali hazırda olan durumu anlamak. Bir diğer avantajı da ‘predictive’ dediğimiz tahmin analitiği. Şu anda bilmediğimiz ama elimizdeki verileri kullanarak geleceğe yönelik ya da bilmediğiniz şeye yönelik bir tahminleme yapmak. Aslında yapay zeka diye adlandırdığımız şeyler daha çok buradaki tahminlemeyle ilgili” sözlerine yer verdi.
ZIRVEDE FIRMALARA YÖNELIK DIJITAL RISKLER TARTIŞILDI
Zirvede üçüncü panel “Dijital Riskler” başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak’ın yaptığı panelde Palo Alto Networks Türkiye Kıdemli Kanal Müdürü Ali Fuat Türkay, Maltepe Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mete Tevetoğlu ve MEXT Dijital Dönüşüm Lideri Ömer Cinpir konuştu.
CINPIR: ÜRETIM YAPAN FIRMALAR SIBER GÜVENLIĞI ÖNCELIKLENDIRIYOR
Herhangi bir siber saldırıya maruz kalan firmaların siber güvenliği önceliklendirdiğini dile getiren Cinpir, “Firmalara daha önce siber saldırı olmamışsa arka planda kalıyor. Sürekli üretim yapan firmalar siber güvenliği daha önceliklendiriyorlar. Kimya, demir-çelik ve çimento sektörleri siber güvenliği daha çok önemsiyor” diye konuştu.
TÜRKAY: GÜVENLIK SÜRECIN PARÇASI OLMALI
Dönüşümü hızlandıracak teknolojinin siber güvenlikle nasıl tamamlanacağının en baştan masaya yatırılması ve sürecin parçası haline getirilmesi gerektiğini aktaran Türkay, “Güvenlik adımlarını 3 ana başlıkta görüyorum. Birincisi güvenliği en başından itibaren işin parçası olarak ele almak lazım. İkincisi ‘Neyi nasıl yapacağız?’ konusu. Üçüncüsü kuran, geliştiren ve kullanan kişilerin güvenliğini sağlamak. Yazılım tarafında kopyala yapıştır ile yazılımda ilerlemeler yapılıyor. Bunu kontrol altına almak lazım. Öncelikle görünür kılmak lazım. Bildikten sonra neyin ne kadar kontrol edileceğine karar vermek lazım. En baştaki düşünce yapısından ortamı oluşturmaya, sonrasında kullanıcıları korumak her adım çok önemli” dedi.
TEVETOĞLU: HUKUKÇULAR MUHAFAZAKAR BAKIŞ AÇISINI TERK ETMEK ZORUNDA
Hukukçuların geleneksel olduğunu aktaran Tevetoğlu, “Biz çok muhafazakârız. Yani ezber ettiğimiz kanunları savunuyoruz. Yeni çağın hukukçusu; ‘olmaz’ diyen değil, ‘Nasıl olabilir?’ sorusunu yöneltebilenler. Dolayısıyla teknoloji bilmek, kullanıcısı ve tüketicisi olmak, sektörü bilmek, aktörlerini tanımak, mevzuatı düşünmek, eşleştirmek ve çözüm üretmek ekseninde. Son iki yılda kurduğumuz departmanlar; metaverse hukuk ekibi, dijital bankacılık departmanı, block zincir ve kripto varlıkları departmanı. Bunların hepsi yapay zekâ departmanıyla beraber inovatif hukuk üzerine çalışan çözüm üretmeye çalışan ekipler. Biz geleneksel, muhafazakar, fren yapan perspektifi bir kenara koyup çözüm üretiyoruz. Muhafazakar bakış açısını terk etmek zorundayız, bundan sonra yenilikçi çözümler üretmek zorundayız” dedi.
IYI UYGULAMA ÖRNEKLERI VE ÖNERILER KONUŞULDU
Zirvede dördüncü panel “İyi Uygulama Örnekleri ve Öneriler” başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Norm Holding Teknoloji ve Dijital Dönüşüm Müdürü Kerim Akhisaroğlu’nun yaptığı panelde Arkas Holding CIO’su Mert Oruz, Cevher Grup CEO’su Oğuz Özmen, Vestel Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Eriş ve Philip Morris Dijital Dönüşüm Departman Yöneticisi Tarık Mete konuşmalarını gerçekleştirdi.
AKHISAROĞLU: DIJITAL DÖNÜŞÜM SONSUZ BIR YOLCULUK
Norm Holding’de katma değeri olmayan, rutin işlerin Normie adını verdikleri bir robot tarafından yapıldığını söyleyen Akhisaroğlu, SAP Akademi adında bir gelişim programı başlattıklarını bu programla ekiplerini güçlendirip, çalışanlarını yetiştirdiklerini ve bu programla ödüle layık görüldüklerini ifade etti. Dijital dönüşümün sonu olmayan bir yolculuk olduğunu söyleyen Akhisaroğlu, “Dijital dönüşüm, durmadan hızlı bir şekilde yenilenerek devam eden bir süreç. Dijital dönüşümün gerçek ihtiyaçlardan beslenmesi gerekiyor. Sahadan beslenen bir ihtiyaç değilse en iyi teknolojiyi de kullansanız bir sonuca varmıyor. Akıllı bir hedef olmalı. Veri odaklı analiz ve karar verme süreçlerinde yapay zeka ile geleceğe yön vermek olmazsa olmaz diyebilirim. Dijital dönüşümde en önemli kaynak insandır” diye konuştu.
ORUZ: OPTIMIZASYON, FINANSAL KONTROL VEADAPTASYON ÖNEMTAŞIYOR
Dijital dönüşüme sadece iş süreçlerinin transformasyonu, sadece uygun teknolojiyi bulmak, sadece buna uygun politikaları uygulamak, sadece yazılımla dönüştürmek olarak bakmadıklarını belirten Oruz, “Mutlaka bu işin bir optimizasyonunun olduğunu düşünüyorum. Sürekli optimizasyon yapmak gerekir. Mutlaka finansal kontrolün olduğunu düşünüyoruz. Bu bütçe kontrolü gibi düşünmeyin, biz bütün sistemlerimizi bulut sistemlerine geçirdik 2017 yılında. Herkesin bir finansal sorumluluğu var. Biz artık finansmana, patronumuza veya satın almaya hesap vermiyoruz. Herkes bölümünde, herkesin ne harcadığı, ne kadar yaktığı önünde. Bu finansal kontrolü ortaya koyduğun zaman hayat biraz daha kolaylaşıyor. Çünkü şirketler, sözlük itibariyle, kar eden organizasyon olmak zorunda.
Finansal kontrolü ortaya koymadığınızda olmuyor. Kimse kendini rahat hissetmiyor. Ne yaptığınızı bilmek, ne kadar verimli yaptığınızı bilmek çok önemli. Ama şirkete faydası daha çok önemli. Adaptasyon çok önemli” diye konuştu.
ÖZMEN: MUTLAKA A PLANI OLMALI
Firmalarının dijital dönüşüm süreçlerini anlatan Özmen, genç bir takımla, yazılım ve dijitalizasyon projelerini hayata geçirdiklerini söyledi. Dijital dönüşümün olmazsa olmazlarını paylaşan Özmen, “Dijital dönüşümde bir A planı mutlaka olmalı. İnsan kaynağı da çok büyük önem taşıyor. Teknolojik dönüşüme hazır yetkin kişilerin içeride yetiştirilmesi, dışarıdan transferlerle güçlendirilmesi çok önemli” dedi.
ERIŞ: YALIN ÜRETIMLE DIJITAL DÖNÜŞÜMÜ BIRLEŞTIRDIK
Vestel’in televizyon şirketi olarak bilinse de hızla büyüyen bir teknoloji şirketi olduğunu aktaran Eriş, “Kasım’da 200 milyonuncu televizyonu üretmenin gururunu yaşadık. Dijital dönüşüme yalın üretim yolculuğuyla başladık. Dijital dönüşüme kayıplardan kurtulmadan geçilirse, o kayıplar dijital dönüşüme taşınır. Yalın üretim ve dijital dönüşüm kollarını birleştirerek ‘Webs’ adını verdiğimiz organizasyonu kurduk. Birçok bölümle daha kaliteli, daha verimli, sürdürülebilir, zamanında teslimat yapabilen bir üretim organizasyonu geliştirmeyi amaçladık. Her tesisimizin dijital dönüşüm ve yalın üretim ihtiyaçları birbirinden farklı. Ve buna göre hareket ettik” ifadelerinde bulundu.
METE: BAKKALLARI DIJITALLEŞTIRDIK
Philip Morris Dijital Dönüşüm Departman Yöneticisi Tarık Mete, şirketin sahip olduğu dijital alt yapı sayesinde geleneksel bakkalların dijitalleşmesini sağladıklarını kaydetti. Oluşturdukları dijital platformla 150 bin bakkal esnafı dijitalleştirdiklerini belirten Mete, “Artık bakkal esnaflarımızın yüzde 97’si siparişlerini dijital sistem üzerinden verebiliyorlar” dedi.