Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldız İşçimenler Ünsal, YARIN Dergisi’nin bu sayıda konuğu oldu. EÇEV’in yeni dönem hedefleri hakkında bilgi veren Ünsal ile Türkiye’deki eğitim sistemini ve bu alanda yapılması gerekenleri konuştuk.
EÇEV’in kuruluş hikayesi ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
EÇEV, 1995 yılında kuruldu. Aslında o dönemde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği faal durumda. Dönemin Başkanı Türkan Saylan, “İzmir’de şube olmayın” diyor. Buradaki birkaç insanla konuşuyor ve ayrı bir derneğin kurulmasını istiyor.
Neden?
İşlerin daha hızlı ilerlemesi için böyle bir karar alınıyor. Aslında Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nın kurulmasının temelini kendisi atıyor. Kuruluş günü de bu mutluluğu paylaşmak için burada hazır bulunuyor. Bir avuç insan eğitimde fırsat eşitliği için yola çıkıyor. Eğitimde fırsat eşitsizliğinin önüne geçmek için çaba veriyoruz.
O gün neyi amaçlayarak yola çıktılar ve nasıl yol alıyorsunuz? Buradaki amaç sadece çocuklara ve gençlerimize burs vermek değil. Burs verdiğimiz çocuklar arasında ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencileri var. Bu yıl 550 bursiyerimiz var. Bunun yaklaşık 400’ü üniversite öğrencisi.
Sadece burs vermiyoruz. Bizim 3 ayrı noktada etkinlik merkezimiz faaliyet gösteriyor.
Cumhuriyetimizin 100. yılı kapsamında 23 Ekim Pazartesi günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde BALEV ortaklığı ile Ferhat Göçer, Aldırma Gönül Müzikali sahneye koyuldu. Eğitimde fırsat eşitliği konusunda farkındalık yaratmak için bu etkinliği düzenledik.
Yakın zamanda bir de gezici eğitim birimimiz oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bize tahsis ettiği Yamanlar ve Altındağ’da etkinlik merkezlerimiz ile Salihli’de EÇEV’in kendisine ait binasında bir etkinlik merkezimiz bulunuyor.
Bir de Agora’da Carfi Ailesi’nin bize bağışladığı Carfi Köşkü var. Burası çok kıymetli tarihi bir yapı. Orası için de Belediyeyle bir protokol yapıldı. Belediye orayı restore ediyor. Kolay bir çalışma değil. Bu sene sonunda bize geçişinin olması planlanıyor. İki katlı, bahçesi ve bahçe içinde küçük ek binası da olan bir yapı. Orada da derslik yapabileceğimiz yerler var. Yanında da belediye, kadın çalışmaları kapsamında Sakin Mekân diye bir yer açtı. Bölgedeki kadınlar, genç kızlar ve çocuklar mesleki eğitimler alabilecekler.
Carfi Köşkü’nün binası için siz ne hayal ediyorsunuz?
Üzerinde çalışıyoruz. Bu ay sonuna kadar sonuçlanacak. Çünkü o bizim kendi imkanlarımız ile yapabileceğimiz bir proje değil.
Bir partner ile yol alacağız. İzmir’de hiç olmayan bir proje üzerinde çalışıyoruz. Amaç, çocukların kişisel gelişimlerine faydasının olması.
Merkezlerde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Yamanlar ve Altındağ’daki merkezlerimizde daha ziyade ilkokul ve ortaokul çocukları bizden eğitimler alıyorlar. EÇEV’de yapılan işlerin yüzde 90’ı gönüllük esası ile yapılıyor. Bu kolay bir şey değil. Uzun yıllardır yaptığımız iki önemli etkinliğimiz var.
Biz sadece çocuklara burs verip onlara kişisel eğitim vermiyoruz. Aynı zamanda çocukları eğiten öğretmenleri de geliştirecek programlarımız var.
Bunlardan bir tanesi YYÖS adı altında Yaratıcı, Yenilikçi, Öğretmen Seminerleri… Bu sene 21’incisini yapacağız.
Bu konuyu ayrıntılandırmanızı istesek…
Her branş ve her sınıftan öğretmenlerimiz ders işleyişleri hakkında bize sunumlar
Deprem olduktan sonra ilk yaptığımız şey, deprem bölgesinde burs verdiğimiz çocuklarımızın listesini çıkarmak oldu. Bu çocuklarımıza birer burs daha verdik. Birçoğu “Biz istemiyoruz, çok daha ihtiyacı olanlar var” dedi. O kadar da duyarlılar. Biz genelde Ege Bölgesi’nde okula giden ve yaşayan çocuklara burs veriyoruz. O bölgedeki çocuklar için yeni bir burs fonu oluşturduk. 140 çocuğumuz için deprem fonu oluşturduk. Bunların birçoğu üniversite öğrencisi. Kolay bir süreç değil. Bu fon da iki senelik bir dönemi kapsıyor. Ayrıca bölgeye yaz boyunca gezici aracımızı gönderdik.
ALMA’YA ADAY GÖSTERİLDİLER
İsveç merkezli ALMA oluşumu var. Bu oluşum her yıl dünya genelinde okuma kültürüne katkı yapan kişi veya kurumlara ödül veriyor. Bugüne kadar yazarlar, illüstratörler, yayıncılar ödül alanlar arasında yer aldı.
2024 ALMA Ödülleri’ne Çocuk ve Gençlik Yazarları Derneği tarafından Ege Çağdaş Eğitim Vakfı Türkiye’den aday gösterildi. Mayıs ayında sonuçlanacak. Türkiye’den başka adaylar da var. Geniş kapsamlı bir anket sonucunda bizi aday olarak belirlediler. Bu da son dönemde çok gurur duyduğum bir gelişme idi.
Yoğun bir iş yaşantım oldu. Herkes gibi hayat mücadelesi, çocukları büyütmek derken bir gün geldi emekli oldum. EBSO dahil vakıf ve kurumlarda yönetim kurulu üyeliği yaptım. Hayatın temposu düştükten sonra sosyal sorumluluk projelerine daha fazla odaklanılıyor. Ben de bu göreve layık görüldüm. Çok motiveyim ve bu sorumluluğu çok da mutlu bir şekilde yerine getiriyorum.
Çünkü çok çocuğun hayatı değişiyor. Yapılan şeyleri görüyorum. Gerçekten tam da olmak istediğim yerdeyim. Buradaki personel arkadaşlarımız da canı gönülden bu iş için emek veriyorlar. Daimî 19 kişilik bir ekip ile çalışıyoruz ama koca bir gönüllü grubumuz var. Bu insanların hepsi akşamları mutlu bir şekilde uyuyor.
gönderiyorlar. Katılım, sunum ve izleyici ayağında Türkiye genelinde devlet ve özel okulların hepsine açık. İzleyici yurt dışından da bağlanıp izleyebiliyor. Bu konuda da tecrübeli gönüllü ekibimiz var. Her sınıftan ve branşta sunumlar geliyor.
Ayrıca ilk defa eğitim yöneticilerine, okul idarecilerine yönelik özel bir oturum da yaptık. İzmir Özel Türk Koleji geçen sene kapılarını bu organizasyona ev sahipliği için açtı. Eğitim, eğitimcilerin, eğitim kurumlarının, gönüllerin desteğiyle gerçekleşen bir etkinlik…
Kaç öğretmene bu program kapsamında eğitim verildi? 20 senede 15 bine yakın katılımcımız oldu.
Yoğun bir iş yaşantım oldu. Herkes gibi hayat mücadelesi, çocukları büyütmek derken bir gün geldi emekli oldum. EBSO dahil vakıf ve kurumlarda yönetim kurulu üyeliği yaptım. Hayatın temposu düştükten sonra sosyal sorumluluk projelerine daha fazla odaklanılıyor. Ben de bu göreve layık görüldüm. Çok motiveyim ve bu sorumluluğu çok da mutlu bir şekilde yerine getiriyorum.
Çünkü çok çocuğun hayatı değişiyor. Yapılan şeyleri görüyorum. Gerçekten tam da olmak istediğim yerdeyim. Buradaki personel arkadaşlarımız da canı gönülden bu iş için emek veriyorlar. Daimî 19 kişilik bir ekip ile çalışıyoruz ama koca bir gönüllü grubumuz var. Bu insanların hepsi akşamları mutlu bir şekilde uyuyor.
Başka hangi etkinlikleriniz oluyor?
İzmir Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Günleri’nin bu yıl dokuzuncusunu yapacağız. İki gün sürecek ve 2-3 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Bu sene organizasyona SEV İlköğretim Okulu kapılarını açtı.
Burada da gönüllü ekibimiz var. Çocukları, öğretmenleri ve yazarları; çocuk ve gençlik edebiyatında eser vermiş kişilerle buluşturuyoruz
Her iki etkinliğin de amacı eğitimde öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimine katkı yapmak. Önce eğitmenin farkındalığını artırmalıyız. Bir çocuğu eğitmek önemli ama bir öğretmeni eğitmek daha da önemli.
Ona kendi potansiyelini fark etme imkânı sağlayıp, daha fazla çocuğa ulaşması ve onlara eğitim yolculuğunda daha donanımlı bir şekilde rehberlik yapması için yaptığımız iki etkinlik.
İlki bütün branşlara açık. Diğeri de özellikle Türkçe, edebiyat, okuma, iyi bir okur olarak çocuklar yetişsin, sağlıklı bir okuma alışkanlığı geliştirsin ve tabii edebiyatın düşünen, sorgulayan, kendini doğru ifade eden bireyler yetişmesindeki rolünü aslında vurgulamaya çalıştığımız bir organizasyon. Bu kapsamda bütün okullara açık Gençler Öykü ve Şiir Yarışması düzenliyoruz. Son 7 senedir yapıyoruz. İzmir genelinde ortaokul, lise öğrencileri katılıyor. Dereceye girenlere ödüller oluyor. Son 4 senedir yabancı yazarları da ağırlıyoruz. Genelde bu yazarların eserleri Türkçe’ye çevrilmiş oluyor. Yazarla çocuklar buluşmadan önce çocuklarımız onların kitaplarını okuyor.
Sonrasında o yazarın kendisiyle kitabı tartışma imkânı buluyorlar. Bu sene Muzaffer İzgü Çocuk ve Gençlik Edebiyatı’na Emek Verenler Ödülü’nü 5. kez vereceğiz. Bu yarışmaya aday olmak için yazarlarımızın 70 yaşını tamamlamış olması gerekiyor. Yazarlar, akademisyenler, kütüphaneciler ve yayıncılardan oluşan 40 kişilik bir seçici kurul tarafından değerlendirme yapılıyor.
Bugüne kadar Ayla Çınaroğlu, Mustafa Delioğlu, Yalvaç Ural, Aytül Akal aldı. Bu sene de Gülten Dayıoğlu ve Adnan Binyazar eşit oy aldıkları için ödülü ikisine birden takdim edeceğiz.
Etkinliğin birinci günü eğitimcilere, ikinci günü çocuklara ve ailelere yönelik oluyor. Adnan Bey bir süredir Almanya’da yaşadığı için o muhtemelen video ile katılım yapacak.
Kurulduğunuz günden bugüne kaç öğrencinin hayatına dokundunuz?
35 bin öğrenciye ulaştık.
Peki, ilkokul öncesinden başlayıp üniversiteye kadar uzanan bir hikâye var. Bu hikâyeye her branş üzerinde baktığınızda okul öncesinde önceliklendirilmesi gereken başlıklar neler? Öğretmen, öğrenci ve aileleri ile iç içesiniz. En çok hangi taleplerle geliyorlar? Ailelerin talepleri daha ziyade çocukların sınav başarısına yönelik oluyor. Aileler eğitime inanıyor ve çocuklarını ona göre hazırlamak istiyorlar.
Kendilerini çocuğun eğitimine destek olmak için yeterince donanımlı görmeyebiliyor. Bu nedenle etkinlik merkezlerimizde çocukların ödevinin yapılmasını, soru çözülmesini isteyebiliyorlar. Biz eğitim sisteminin bu şekilde olmaması gerektiğini düşünüyoruz.
EÇEV’in bu konudaki vizyonu nedir?
Düşünen, sorgulayan, kendisiyle toplumla barış içinde yaşayan, hayat boyu öğrenen, üretken bir kuşağın yetişmesine katkıda bulunmak… Elbette Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında, Cumhuriyet’in ve demokrasinin kazanımlarını içselleştirmiş olmalarını önemsiyoruz.
ETKİNLİK MERKEZLERİNDE DÖNÜŞÜM ZAMANI
“Bugün iki eğitim merkezimiz de bin çocuğumuza destek oluyoruz. Ancak şehir büyüyor ve 4,5 milyon kişiye ulaştı. Çok daha fazla çocuğa ulaşmak istiyoruz. Dedik ki biz bunun formatlarını mı değiştirsek? Bir danışmanla çalıştık, stratejik danışmanlık aldık. Bu kapsamda etkinlik merkezlerimizi çekim merkezi haline getirmek istiyoruz. Şehirdeki tüm gençlere ve çocuklarımıza ulaşmak istiyoruz. Onun için de ilk aşama olarak Yamanlar Etkinlik Merkezi’ni Sürdürülebilirlik Merkezi’ne dönüştürmeye çalışıyoruz. Bunun için bir çalıştay yaptık. Türkiye’de bu konu ile ilgili bize katkıda bulunmak isteyen birçok uzmanla yerinde bir çalıştay yaptık. Bu çalıştayın sonucunda ortaya çıkan verilere göre, tabii bütün sürdürülebilirlik konularını alamıyoruz ama, yedi sekiz konu tespit ettik. Belediyeden bununla ilgili onayı aldıktan sonra, şimdi buranın dönüşümüyle ilgili çalışmaya başlıyoruz. Doğadaki yaşam süreci, karada yaşam, suda yaşam veya enerji konuları, elektrik konusu, su konusu… Bir de bizim kocaman bir bahçemiz var. Proje aşamasında ve İzmir Büyükşehir Belediyesi bize destek oluyor. Mimari proje hazırlanıyor. Heyecan verici bir proje. Altındağ’daki Etkinlik Merkezimizi de sanat ve bilim merkezine dönüştürmek istiyoruz.”
Kendini hayat boyu geliştirebilen, çevreye ve doğaya duyarlı, başka tüm canlılara saygılı dünya vatandaşları yetiştirmek istiyoruz. Sadece ülkemiz için değil, bütün dünya için katkı yapabilecek, aldığından veya tükettiğinden çok verebilecek ve üretebilecek nesilleri hayal ediyoruz. Yaptığımız kişisel gelişim çalışmaları da, burs vermenin dışında EÇEV’in vazgeçilmezi durumunda. Her ay bursiyer öğrencilerimizle kültürel, sosyal, sportif, bilimsel içerikli etkinlik yapıyoruz. Böylece değişiyorlar, dönüşüyorlar. Çocuk bizim verdiğimiz her şeyi kabul etmek zorunda değil, araştırsın istiyoruz. Kendine güvenerek yola çıksın. Gerçekten de çocukların hayatlarında çok büyük değişiklikler oluyor. Çocuk değişiyor aynı zamanda ailesinde de değişiklik oluyor.
Düzenlediğiniz konser hakkında da bilgi verir misiniz?
Cumhuriyetimizin 100. yılı kapsamında 23 Ekim Pazartesi günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde BALEV ortaklığı ile Ferhat Göçer, Aldırma Gönül Müzikali sahneye koyuldu. Eğitimde fırsat eşitliği konusunda farkındalık yaratmak için bu etkinliği düzenledik.
Eğitimde fırsat eşitliğine farkındalık için her sene Ekim ayının başında yaptığımız bir organizasyonumuz var. Eğitime Pedalla… Bisikletlerimizle eğitimde fırsat eşitliği için pedallıyoruz. Bu sene 300 kadar katılımcımız oldu. Cumhuriyet Meydanı’ndan başladık. Kent Ormanı’nda bitirdik. Sonra da orada bir eğlence düzenledik.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle, katılımcılar haricinde gençlerimizin de orada olduğu, böyle eğlenceli, müzikli, güzel bir gün oluyor. Bu çalışma modeline, kitle fonlama etkinliği deniliyor. Çok sayıda kişinin katıldığı, küçük desteklerle büyük katkı yaratılıyor. Sporla eğitimi birleştiren bisiklet kenti İzmir’de çok anlamlı bir etkinlik. Bir kayıt ücreti ödeniyor. Sponsorlarımız olabiliyor. Bu sene Jimmy Key ana sponsordu. Onun dışında ürün ve hizmet sponsorları oluyor. Bir de katılımcılar isterlerse maratonlarda olduğu gibi bağış kampanyası açabiliyorlar.
Oradan da bir fon toplanıyor. Böylece hem spor yapılıyor hem eğlenceli bir gün geçiriliyor. Bu sayede eğitim için farkındalık oluşturup bağış toplanıyor. Bu bağışlar da öğrencilerin burs fonuna gidiyor.
Bu konserle ilgili de bir küçük ekleme yapayım. Onun bir özelliği de İzmir’in iki köklü eğitim vakfının ilk defa bir iş birliği yaparak birlikte gerçekleştirdikleri bir organizasyon olması açısından da sivil topluma örnek teşkil etmeyi umut ettiğimiz bir etkinlik oldu.
Ortak başka çalışmalar yapmayı planlıyor musunuz? Burada İzmir kendi içerisindeki sinerjiyi doğru kullanabiliyor mu? Bu alandaki STK’lara vermek istediğiniz mesaj olur mu?
Aslında bunun için yola çıkıldı. Bu sene İzmir’deki 6 eğitim vakfı, İzmir Büyükşehir Başkanı Tunç Soyer’in önderliğinde İZEVİM adı altında bir çatıda toplandı.
Buradaki amaç, eğitim vakıfları neticede hem farkındalık yaratmak için hem de gelir yaratmak için aynı tip şeyler yapıyorlar. Aşağı yukarı bazen aynı eğitimleri veriyorlar. İstedik ki hepimiz ayrı ayrı kulvarlarda koşmayalım, güçler birleşsin.
Yapılacaksa hep beraber bir şey yapalım. Daha çok gence ulaşalım. Bu kapsamda ilk defa bir aktivite yapıldı.
Yaz döneminde Belediyenin gösterdiği bir yerde, Yelki / Olivelo’da gençlerle bir gençlik kampı yapıldı. Çok da güzel geçti. Kamp, lise ve üniversite öğrencilerine yönelik iki ayrı zamanda yapıldı. Bizim de buraya katılan gençlerimiz oldu. Etkinliklerin devamı gelecektir.
EÇEV olarak her sene eğitim yılının başında “İzmir STK’ları eğitimi konuşuyor” diye bir sivil toplum buluşması yapıyoruz. Buna 5-6 senedir önderlik etmeye çalışıyoruz. Faaliyetler belli, amaç ve vizyon da aynı olduktan sonra, yani işbirliği gerçekten çok kıymetli. Onlara iletişim kurma imkânı oluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de aslında bu konuda çok yapıcı ve teşvik edici bir tutumu var.
Bunun daha da güçlendirilmesi gerektiğine dair sizden bir mesaj alabilir miyiz?
Neticede bütün vakıflar aynı şeyi hedefliyor. Eğitimde fırsat eşitsizliği olmasın! Çocuklarımız elde edemedikleri imkanlara bu vakıflar sayesinde kavuşsunlar, kişisel olarak gelişsinler.
Güçlerimizi topladığımız zaman çok daha büyük kitlelerle hareket edebilirsek…Hepimiz bağışçılar tarafında aynı kaynaklara talibiz. Hedeflerimiz, nereden baksanız aynı vizyonu paylaşan sivil toplum kuruluşlarının yaptığı faaliyetler de az çok birbiriyle örtüşüyor. Sınırlı kaynaklarla aynı şeyleri ayrı ayrı yapmak yerine, bir ölçek ekonomisinden faydalanarak yaparsak daha da güzel olur. Faydalanmak tabii daha anlamlı, daha verimli oluyor.
Biz mesela bu bahsettiğim kişisel gelişim eğitimlerini üniversite öğrencilerimiz için yaptığımız seminerlere, diğer vakıfların, sivil toplum kuruluşlarının bursiyerlerini de davet ediyoruz.
Bu bir yapboz gibi. Hepimiz aslında o yapbozun parçalarını koymaya çalışıyoruz. Birlikte çalıştığımızda daha güzel ve büyük bir resim çıkıyor. Tabii bir savunuculuk faaliyeti yaptığınız zaman sesiniz daha güçlü çıkıyor daha hızlı yol alıyorsunuz. Birbirinden haberdar olmak, herkesin diğerinin ne yaptığından, nasıl yaptığından yararlanması, fikir alması çok önemli.
EÇEV olarak her sene eğitim yılının başında “İzmir STK’ları eğitimi konuşuyor” diye bir sivil toplum buluşması yapıyoruz. Buna 5-6 senedir önderlik etmeye çalışıyoruz. Faaliyetler belli, amaç ve vizyon da aynı olduktan sonra, yani işbirliği gerçekten çok kıymetli. Onlara iletişim kurma imkânı oluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de aslında bu konuda çok yapıcı ve teşvik edici bir tutumu var.
Deprem bölgesinde herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Deprem olduktan sonra ilk yaptığımız şey, deprem bölgesinde burs verdiğimiz çocuklarımızın listesini çıkarmak oldu.
Bu çocuklarımıza birer burs daha verdik. Birçoğu “Biz istemiyoruz, çok daha ihtiyacı olanlar var” dedi. O kadar da duyarlılar. Biz genelde Ege Bölgesi’nde okula giden ve yaşayan çocuklara burs veriyoruz. O bölgedeki çocuklar için yeni bir burs fonu oluşturduk. 140 çocuğumuz için deprem fonu oluşturduk. Bunların birçoğu üniversite öğrencisi. Kolay bir süreç değil. Bu fon da iki senelik bir dönemi kapsıyor. Ayrıca bölgeye yaz boyunca gezici aracımızı gönderdik.
Sponsorluk konusunda farkındalık yaratmak için vurgu yapmak ister misiniz?
Tabii ki bütün bu aktiviteler hep kişisel veya kurumsal bağışlarla oluyor.
Birçok çocuğun hayatına dokunuyoruz. Çocukların hayatları değişiyor. Erişemeyecekleri bilgiye ve donanıma sahip oluyorlar. Bağışçı olmak, kurumsal ya da kişisel bağışçı olmak çocukların hayatında fark yaratıyor.
Bağışçı olan kişinin hayatında da fark yaratıyor. İyilik yapmak çok iyi bir duygu. Gerçekten öyle. İşin gerçekten özü bu.
Ayrıca EÇEV kamu yararına faaliyet gösteren kurum statüsünde olduğu için EÇEV’e yapılan bağışlar kurumların ve kişilerin vergi matrahından indirilebiliyor.
Peki buradan burs almış, kariyer anlamında belli bir olgunluğa ulaşmış bursiyerlerin buraya olan sadakatini ve hikayelerini bizimle paylaşmanız mümkün mü?
Etkinlik merkezlerimizde eğitimler yapıyoruz ve bu eğitimleri gönüllülerimiz veriyor. Çoğu da genelde eskiden EÇEV bursiyeri olmuş gençlerimizden oluşuyor. Bir de biz bu dönem yeni yönetim kurulunu oluştururken bir yenilik yaptık. Yeni yönetim kurulumuzun içinde eskiden burs alan bir gencimiz var bizimle birlikte. Karar aşamasında olması EÇEV özelinde bir ilktir.
O da çok verimli bir arkadaşımız ve her şeyin ucundan da tutuyor. Bize yeni ufuklar açıyor. Altındağ’daki etkinlik merkezimizin sorumlusu, ilkokuldan beri EÇEV’den yetişmiş bir arkadaşımız. Çocuklarımızın hepsi kendi çapında başarılı.
Kızlarımıza yönelik pozitif ayrımcılık var mı?
Özellikle eğitim fakültesindeki kız öğrencilerimize pozitif ayrım yapıyoruz. Bizde tıp öğrencisi de mühendislerimiz de var. Son senelerde mühendislik öğrencilerimiz daha çoğunluk kazandı.
Derslerde yüksek not almak için yarışan bir öğrenci yerine deneyerek onların hayatında olan bilimi öğretmeye çalışıyoruz.
Ancak sorgulayan nesillerle gelişebiliriz. Bunun da farkındayız. biz de bunun için elimizden geleni yapıyoruz.