“2021 finansal piyasalarda rallinin devam edeceği bir yıl olacak”. Ekonomide en büyük risk unsuru belirsizlik olup, 2020 yılı COVID19 kaynaklı, “belirsizlik” ve ekonomilerde küçülme yılı oldu.
COVID19 süreci ekonomilerin finansal ve reel ayağını genel olarak nasıl etkiledi?
Genel olarak finansal piyasalar, likidite akışı, volatilitenin yükse oluşu ve hızlı hareket gibi karakteristiklerle her türlü parametre değişiminden en hızlı etkilenen ekonomi ayağı. Herhangi bir parametre değişiminde etki önce ülkenin döviz piyasası veya borsasına yansır, etkiye reaksiyon gösteren piyasa ise bir diğerini etkiler. Akabinde ise ekonominin bütününe yansır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, genelde bu iki finansal ayak birbirinin tersi yönde hareket eder. COVID19 sürecinde de bu etkiyi çok net görüyoruz. 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ilk pandemi raporuyla birlikte önde gelen borsalar sert düşüşlerle kapandı. Zira hisse senetleri en riskli ve volatilitesi en yüksek yatırım enstrümanı, haliyle borsa yatırımcısı bu süreçte rotayı döviz, altın gibi daha likit ve görece daha az riskli alternatif yatırım araçlarına çevirdi ki burada yatırım fonları, kıymetli evrak gibi diğer enstrümanları kapsam dışı tutuyorum. Haliyle borsalar düşerken, döviz kurları yükseldi.
Reel ekonomiye baktığımızda ise, talep yönünde, tüketici tercihlerinin farklı kalemlere yöneldiğini görüyoruz. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)’ın araştırma raporuna göre pandemi sürecinde toplam tüketim harcamalarının azalmadığını ancak tüketim tercih kalemlerinin yön değiştirdiğini görüyoruz. Rapora göre pandeminin başlangıç süreci olan 13-20 Mart haftasında tahmin edileceği üzere gıda ve buna bağlı olarak artan market alışverişi gibi zorunlu tüketim kalemlerine yönelen harcamaların, 13 Mart – 25 Eylül 2020 ile bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 83 ile en fazla artış elektrik-elektronik ve bilgisayar ve yüzde 42 market ve alış veriş merkezleri olurken, en fazla azalış görülen kalemler ise tahmin edileceği üzere, yüzde 59 havayolları, yüzde 56 seyahat acenteleri/taşımacılık ve yüzde 46 konaklama sektöründe kaydedildi.
Tabi, ekonomilerde daralan talebin yansıması olarak toplam üretim de düştü. Bu süreçte ülkelerin daha ziyade biraz da mecburi olarak dışa kapanma tabanlı ekonomi politikaları benimsediklerini görüyoruz.
Ekonomilerin küçülmesi ile büyüme beklentileri nedir?
Ekonomilerin daralmasıyla birlikte büyüme tahminleri de kuşkusuz aşağı yönlü revize edildi. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için büyüme tahminini yüzde 3.9’dan, yüzde 2.9’a; JP Morgan ise yüzde 3.6’dan yüzde 3.0’a çekti. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise, yüzde 5.0 ile sabit tutarken, küresel büyüme tahminini yüzde 4.4 olarak açıkladı. Her ne kadar yılın ilk çeyreğinde Merkez Bankası’nın (TCMB) parasal gevşeme politikasına başlaması beklentisi, büyümeye destek olacak olsa da, IMF tahminini iyimser bir tahmin olduğunu düşünüyorum. Büyüme oranları orta vadede kademeli düşüş seyrini sürdürecektir.
Finansal piyasalarda örneğin Borsa yatırımcısı için beklentiler ne yönde?
2021 yılı finansal piyasalarda rallinin süreceği bir yıl olacak. Yatırımcılar risk iştahına karşı temkinli hareket etmesi önerilir. Pandemiyi izleyen ilk iki ayda BIST100 endeks yaklaşık yüzde 50 düşüş gösterse de likidite destekleriyle endeksin aynı hızla toparlandığını görüyoruz. Aslında 2020 borsa yatırımcısı için ilginç bir yıl oldu, işlem gören şirketleri ilaç, sağlık, havacılık, turizm gibi pandemi etkisi yüksek hisselere temkinli ancak bilişim, teknoloji, enerji ise ılımlı yönelimle portföy oluşturmak rasyonel bir tercih olabilir. Bu doğrultuda önümüzdeki yıl BIST100 endeksin 1600-1800 aralığında dengeleneceğini tahminliyorum.
Önümüzdeki yıl ABD dolarının seyri ne yönde olacak, yüksek volatilite 2021’de de kendini gösterecek mi?
Esasen analistler açısından, para piyasası enstrümanları önceki dönemlere kıyasla tahminlemesi çok daha güç hale geldi. Zira kur fiyatlarını etkileyen sayısız parametre bir yana, COVID19 etkisi dışında artarda yaşanan gelişmelerle beklentileri sıklıkla güncelleme ihtiyacı duyduğumuz bir süreçteyiz. Merkez Bankası Başkanlığı’nda görev değişikliği, para politikası kurulu bir haftalık repo ihale faizini 475 baz puan arttırarak yüzde 10.25’den 15’e çekmişti. Piyasalara yansıyan bu olumlu havayla doların ateşi de sönmüştü. Merkezin döviz rezervi tutma çabasına paralel olarak TL, dolar karşısında ılımlı bir patika izleyecektir. Ancak ekonomik birimlerin orta vadede dolarda istikrarlı bir seyir beklemeleri için henüz oldukça erken. Şuan ki pozisyonda benim tahminim TL’nin yıl boyu kademeli bir şekilde zayıflayacağı ve yılı 8.6 -8.8 bandında kapatması yönünde.
Analistlerin altın tahminleri ne yönde? Dolara alternatif bir enstrüman olabilir mi?
Bilindiği üzere, ülkemizde hisse senedi, yatırım fonları, kıymetli evrak gibi enstrümanları tercih etmeyen küçük yatırımcılar için özellikle altın sanki dolara alternatif bir yatırım aracı gibi görülür. Altın, her ne kadar yıl kapanışa yakın sert düşüş gösterse de geçtiğimiz yıl yaklaşık yüzde 58 ile yatırımcısının yüzünü güldürdü. Ancak 2021 yılı için agresif bir yükseliş beklemiyorum, kuşkusuz gümüş altına göre daha iyi bir getiri sağlayacaktır. Ons altında 1900 USD önemli bir direnç noktası ki analistlerde bu noktada hem fikir. Ons altın bu seviyeyi geçse dahi 2021 de gram altının 500 TL’yi görmesi güç görünüyor.
11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ilk pandemi raporuyla birlikte önde gelen borsalar sert düşüşlerle kapandı. Zira hisse senetleri en riskli ve volatilitesi en yüksek yatırım enstrümanı, haliyle borsa yatırımcısı bu süreçte rotayı döviz, altın gibi daha likit ve görece daha az riskli alternatif yatırım araçlarına çevirdi ki burada yatırım fonları, kıymetli evrak gibi diğer enstrümanları kapsam dışı tutuyorum. Haliyle borsalar düşerken, döviz kurları yükseldi.