Yüzde 150’yi aşan zamlara karşı ‘Hammadde Güç Birliği Platformu’nu oluşturduklarını açıklayan PAGEV Başkanı Eroğlu: Dünyadaki toplam hammadde ithalatının yarısına sahip Çin ve Türkiye, kartele karşı iş birliğine giderek spekülatif fiyatları düşürebilir
Türkiye’de sürecin daha sıkıntılı ilerlediğini ifade eden Prof. Dr. Alkin, bunun nedeninin üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarının iki katına çıkması olarak değerlendirdi. Prof. Dr. Alkin, “Türkiye bu durumu iyi yönetemedi. Bu hikâye pandemi sürecinden önce başlamıştı” dedi.
TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı-PAGEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı) Başkanı Yavuz, hammadde fiyatlarındaki yüzde 150’yi aşan astronomik artışa karşı “Hammadde Güç Birliği Platformu” üzerinden petrokimya karteliyle mücadele etme kararı alındığını söyledi.
Çin dünyanın en büyük hammadde ithalatçısı. Türkiye bazı hammaddelerde ikinci diğerlerinde ise ilk 5’te. Örneğin polipropilen hammaddesinde dünyadaki toplam ithalatın %55’ten fazlasını Çin ve Türkiye gerçekleştiriyorlar. Dünyadaki toplam hammadde ithalatının yarısından fazlasını gerçekleştiren ve yılda yaklaşık 7 milyon tonluk alım yapan Çin ve Türkiye, üretimi kısarak hammadde fiyatlarının tavan yapmasına yol açan petrokimya karteline karşı iş birliğine gidiyor. Çin- Türkiye iş birliğiyle kartele karşı hamle yapacaklarına dair açıklamalarda bulunan Eroğlu, aralıksız zamlardan dolayı üretimde duraksama-kapanma, istihdamda daralma, ihracatta gerileme ve iflas tehlikelerinin göz önüne alınarak soruna üreticinin yaşadığı yangının acilen söndürülmesi gerektiğini söyledi. PETKİM başta olmak üzere Türkiye’de üretim yapan petrokimya tesislerinin, hammadde fiyatlarındaki yangını körükleyecek hareketlerden kaçınmaya davet eden Eroğlu, PETKİM’in üretimini ihracat yerine, iç piyasaya yönlendirmesi gerektiğini ifade ederken, devletten de vergiden arındırılmış hammadde ithalatının yolunun açılmasını beklediklerini söyledi.
KARTEL ÜRETİMİ KISIP FİYATLARI UÇURDU
OPEC’teki kartel yapıya benzer şekilde hareket eden petrokimya devlerinin, üretimlerini kısmalarıyla fiyatları zirve noktalara tırmandırmayı hedeflediklerini savunan Eroğlu, pandemi koşullarında tedarik zincirinde oluşun aksaklıklar veya navlundaki sorunları bildiklerini ancak yüzde 150’yi aşan astronomik fiyat artışlarının perde arkasındaki asıl sebebin petrokimya kartelinin, çeşitli bahanelerle arzı kısması olduğunun altını çizdi. Bazı tesislerini tamamen kapatarak hammadde arzını kısan ve neticede piyasadaki malın azalmasına, böylece hammadde fiyatlarının rekor seviyelere çıkmasına yol açan petrokimya şirketlerinin, ‘yok satan’ malın fiyatının uçmasını planladıklarını ve bunu başardıklarını anlatan Eroğlu, kartelin bu oyununu bozmak için sektörü bilgilendirdiklerini söyledi. PAGEV, TOBB ve TOBB’a bağlı pek çok meslek örgütü ve sivil toplum örgütüyle ortak toplantılar yaptıklarını belirten Eroğlu, ayrıca yazılı ve görsel medya üzerinden de kamuoyunun gündemine sorunu taşıdıklarını ve çözüm önerilerini paylaştıklarını ifade etti.
Eş zamanlı olarak Ankara’da kamuyla temaslarda bulunduklarını ve devletten de bu konuda sanayiciler olarak atılması gereken adımlar hakkında destek istediklerini belirten Eroğlu; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde art arda toplantılar gerçekleştirerek hammadde fiyatları hususunda ilgili bakanlıklara da çözüm önerilerini sunduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “PETKİM’in bu kritik süreçte ihracat yerine, iç piyasayı öncelemesi gerekiyor.
Kendi üreticimiz mal bulamazken PETKİM’in, üretimini dışarıya hem de daha ucuz fiyata satarak ‘ihracat şampiyonu’ olmasını kabul etmiyoruz. Üretimini tamamen iç piyasaya yönlendirmesi gerektiğini düşündüğümüz PETKİM’in, tüccarların elindeki malı, al- sat yolu alıp satarak fiyatların yükselmesini tetiklemesini de yanlış buluyoruz. PETKİM, ülkemizde hammadde konusunda fiyat liderliği yaptığından stratejisini, yerli üreticinin lehine olacak şekilde düzenlemelidir. Öte yandan fiyat artışlarına yönelik ‘kartel yok, bu zamlar enflasyonu tetiklemez, zamlar navlun fiyatlarından kaynaklı…’ şeklindeki matematiğe aykırı söylemleri ret ediyoruz. Yatırım yapan, üreten, istihdam sağlayan ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine katkı sunan sanayiciler olarak PETKİM’in, üzerine düşeni yapması gerektiğini öte yandan devletimizin de vergiden arındırılmış hammadde ithalatının yolunu açmasını talep ediyoruz. Bu arada üreticilerimizin, mümkün oldukça geri dönüştürülmüş hammadde kullanımını arttırması ve ihtiyacı kadar hammadde almasını, fazladan stok olacak şekilde panik alımı yapmaması gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.
HAMMADDE FİYATLARI ÇAKILACAK
Hammadde fiyatlarındaki zamların perde arkasında arzı kısan petrokimya şirketlerinin olduğunun altını çizen Eroğlu, 2021 yılında Çin’de devreye girecek devasa petrokimya üretim tesisleriyle birlikte spekülatif olarak arttırılan hammadde f iyatlarının altıncı aydan sonra çakılacağına dair beklentilere yer vererek şöyle konuştu: “PAGEV olarak nasıl Avrupa’daki Plastik Mamul Üreticileri Birliği (EUPC) ile iş birliği yapıyorsak, Çin’deki meslek odaları ve üreticilerle de görüşüyoruz.
Çinli meslektaşlarımız, hammaddedeki astronomik f iyatlara direneceklerini ifade ediyorlar. Dolayısıyla bizim de Türkiye’deki üreticiler olarak stoklarımızı minimum düzeyde tutmamız gerekiyor. Dünyanın toplam hammadde ithalatının yarısı Çin ve Türkiye’ye ait. Bir başka değişle bu iki ülke birlik olunca piyasalara etki edecek güce sahipler. Çin, dünyadaki en büyük plastik mamul üreticisi. Türkiye ise altıncı en büyük üretici. Ülkemiz, Avrupa’da ise Almanya’dan sonra ikinci en büyük üretici. Dolayısıyla Çin ve Türkiye ihtiyaç duyulan plastik hammaddeleri yurt içindeki petrokimya tesislerinden almanın yanında ciddi oranda ithalatta yapıyorlar. Çin, dünyanın en büyük plastik hammadde ithalatçısı konumundayken Türkiye, bazı kalemlerde ikinci bazı kalemlerde ise hammadde ithalatında ilk beşte yer alıyor. Örneğin Plastik sektörünün en çok ihtiyaç duyduğu oyuncaklarda, ambalajlarda, arabalarda, inşaat malzemelerinde, şırıngalarda ve bir daha çok alanda kullanılan Polipropilen hammadde de Çin 7 milyon ton civarı ithalat yapıyor.
Bu rakam Çin’in, dünya toplam ithalatında %43’lük kısmı tek başına gerçekleştirerek ithalatta birinci sırada yer aldığını gösteriyor. Türkiye ise Polipropilende 2 milyon tonu aşan ithalatıyla, dünya ithalatının %13’lük kısmını tek başına gerçekleştiriyor. Bu tabloya göre Türkiye ve Çin, Polipropilen hammaddesinde dünyadaki toplam ithalatın %55’den fazlasını gerçekleştiriyorlar. Aynı oranlar küçük farklılıklarla başka hammadde tipleri için de geçerli. Çin’deki meslektaşlarımızın oluşturduğu meslek örgütleriyle yakın çalışma içerisindeyiz.
Bu çerçevede petrokimya kartellerinin arzı bilinçli olarak kısarak hammadde fiyatlarını astronomik arttırdığı dönemde dünyadaki ithalatta en önemli paya sahip Türkiye ve Çin’in, plastik üreticileri olarak hem sanayicilerimizi bu yıkıcı fiyat artışlarından korumak hem de günün sonunda iğneden ipliğe birçok üründe kullanılan plastik ürünler sebebiyle ülkelerimizin enflasyonun körüklenmesini engellemek için güç birliği oluşturduk.
Hedefimiz hep birlikte petrokimya kartellerinin altı boş, spekülatif fiyatlarını kırmak için alım gücümüzü eşgüdümlü kullanmaktır. Çinli plastik mamul üreticileri, geçmiş yıllarda da kendi içlerinde birlik halinde hareket edip, bu tür suni fiyat artışlarına başarıyla direnmişti. Şimdi iki büyük plastik hammadde kullanıcısı olarak güç birliği içinde bu oyunu bozacak, alım gücünü organize edeceğiz. Çin’de plastik üreticilerini temsil eden meslektaşlarımızı temsil eden dernekler, Çin yeni yılı tatili sonrası (yeni bitti), hammadde fiyatlarını arttırmak isteyen petrokimya şirketlerine direneceklerini, stokları kritik seviyeye gelene kadar hammadde almayacaklarını, mümkün olan ürünlerde ise geri dönüşümden elde edilen hammaddeler kullanacaklarını, hatta bu konuda enflasyonla mücadele etmek isteyen merkezi idare ile de koordineli olarak mücadele edeceklerini bize bildirdiler. Nitekim uluslararası kuruluşlardan da teyit ettiğimiz Çin’deki yeni petrokimya tesislerinin, 2021 yılı 6. ay itibariyle devreye girişiyle Çin’in Polipropilen hammaddesi ithalatının %57 düşeceğini biliyoruz. Çinli meslektaşlarımız, dünyadaki en büyük ikinci hammadde ithalatçısı olan Türk plastik sanayiden birlikte hareket etme yönünde talepte bulundular.”
ÇİN, YENİ YATIRIMLARINI DEVREYE ALIYOR
Eroğlu, bu konuda sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin’de 2021 yılında devreye yeni girecek polipropilen tesisleriyle mevcut kapasiteye yüzde 15 daha üretim kapasitesi eklenecek ve bu durumdan artan hammadde arzıyla birlikte fiyatlar aşağıya inecek. 2021 altıncı ayına kadar devreye girmesi beklenen yeni petrokimya tesisleriyle birçok ana plastik hammaddesinde arz fazlası oluşması ön görülüyor. Dünyanın en büyük iki hammadde ithalatçısı olan Çin ve Türkiye’nin birlikte hareket edip, alım gücünü kullanması halinde hammadde fiyatlarının, geçmiş yıllarda yaşanan bu tür spekülatif fiyat balonlarının söndüğü gibi şimdi de 1-2 ayda yüzde 100’lük düşüş yaşayabileceği beklentisi var.
Bu çerçevede iki ülke alıcıları olarak;
1) Kartel gibi hareket eden petrokimya şirketlerinin pompaladığı ‘fiyatlar daha da uçacak’ spekülasyonu ile yeni hammadde alınmaması gerekiyor. Stoklar kritik seviyeye gelene kadar alımlara ara verilmeli. Özellikle 6. ayda devreye girmesi beklenen yeni petrokimya tesisleriyle ortaya çıkacak aşırı hammadde bolluğuna göre hammadde alım planlaması yapmaya özen gösterilmeli.
2) Mümkün olan tüm ürünlerde geri dönüşümden üretilmiş hammaddeler kullanılmalı.
3) Türkiye’deki petrokimya şirketlerinin fiyatlama hareketleri ve müşteri ilişkilerinin yakından takip edilerek, özellikle böyle zor dönemde müşterisi konumundaki sanayicilere, hammadde tedarikinde sorun çıkarmayan, müşteri dostu fiyatlama yapanların ayrıca ödüllendirilmesi. Ülkemizdeki sanayicilerimizin alınan bu kararlarla uyumlu hammadde alım politikası güdecekleri ve Petrokimya Kartellerinin ve bu yapının yarattığı ortamdan yararlanıp on binlerce ton hammadde stoklayanların, üretim gücünden iyi bir ders alacağı ve ellerindeki stoklardan büyük zarar edecekleri sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. İş birliği içinde oluşturduğumuz ‘Hammadde Güç Birliği Platformu’nun, ortaya koyduğumuz diğer çözüm önerileriyle birlikte hem daha fazla firmanın üretimi durdurmasını engelleyeceğini hem de vatandaşa yansıyacak yüksek enflasyonu önleyeceğini net görüyoruz. Nisan başından itibaren Türk Plastik Sanayicileri olarak bizler de Çinli meslektaşlarımızla mutabakat kaldığımız şekilde hammadde alımlarımıza ara vereceğiz ve pazarın %55’den fazlasını temsil eden alıcılar olarak alım gücümüzle petrokimya kartellerinin ellerindeki hammaddenin fiyat olarak çakılmasını sağlayacağız.”
“HAM MADDEDE YERLİ ÜRETİM YETERLİ DEĞİL”
TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı-PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, plastik sanayi üretiminde çok başarılı olmamıza rağmen ham madde arzında ciddi sıkıntıların olduğunu söyledi.
Ham maddede yüzde 15 civarında yerli üretimin olduğunu belirten Eroğlu, geri kalan yüzde 85’lik kısmını ise ithal ettiğimizi kaydetti. Yerli üretimin yeterli ölçüde olmadığını anlatan Eroğlu, “Son altı ay içinde PVC dediğimiz ham maddede dolar bazında meydana gelen artış yüzde 137’yi buldu. GPPS’te yüzde 60, gipste yüzde 55, alçak yoğunluklu polietilen yüzde 60, polipropilen de ise yüzde 45 artış meydana geldi” dedi.
Ham maddenin bu ölçüde artmış olduğu bir sektörün çalıştığı diğer sektörlerle de çalıştığı zaman ürünlerine fiyat artışı yapmak zorunda kaldığını belirten Eroğlu, durum böyle olunca da firmaların ciddi anlamda sıkıntı yaşadığını vurguladı.
Tüketiciye direk ulaşan birçok ürünü plastik sektörünün ürettiğini anlatan Eroğlu, “Örneğin bir pet şişe suyu düşünün. Su dolu bir pet şişenin suyu mu pahalı olur yoksa ambalajı mı? Tabii ki burada pahalı olan ambalajıdır, lojistiğidir. Ambalajda artış yaşandığında bu durumdan enflasyonda etkilenecektir” diye konuştu.
En büyük fiyat artışının PVC’de olduğunu hatırlatan Eroğlu, son bir sene içinde en çok durma noktasına gelen fabrikanın PVC’de yaşandığını belirtti. Bu durumun bir tesadüfün olamayacağını anlatan Eroğlu, “Demek ki bu force majeure’ler, fabrikaların üretimi global bazda durdurması, çeşitli sebeplerle yavaşlatması bizim ham maddelerimizdeki artışlarla bir oran yakalamış gibi görünüyor” dedi.