Türkiye rekabet dolayısıyla vazgeçmiş olduğu üretime yeniden başlamalı, güçlü bir filo ve konteyner üretimi için teşvik ve kredi mekanizmasını acilen devreye sokmalıdır.
Pandemi nedeniyle ülkelerin ekonomilerini kapatmaları ve lojistik sıkıntılar tedarik zincirinde kopmalara yol açarak, uluslararası ticareti önemli ölçüde zorlaştırdı. Küresel düzeyde yaşanan konteyner sıkıntısı da ithalatta navlun maliyetlerini yaklaşık 5-6 kat artırdı.
Özellikle pandemi sürecinde yaşanan gelişmeler sebebiyle, hammadde, malzeme ve lojistik giderlerinde çok ciddi ve sürekli artışlar gündemde.
Hammadde krizi otomotivden tekstile, mobilyadan makine metale kadar bütün sektörleri etkiledi. Neredeyse tüm hammaddelerde tedarik sıkıntısı var. Öncelikle petrokimya sektöründe küresel bir arz şoku yaşandı. Pandemi nedeniyle ekonomilerin ve insanların içe kapanmasıyla oluşan işgücü ve tedarik kısıtlamalarına bağlı olarak küresel çapta petrokimya tesislerinde bazı fabrikalar durmak zorunda kaldı. Petrokimya bazlı hammaddelerde yüzde 150’ye varan artışlara şahit olduk. Çin’in piyasa fiyatlarının çok üzerinde olacak şekilde Ortadoğu ve diğer bölgelerden hammadde bağlantıları yapmasıyla başlayan bu süreç, Avrupa ve ABD’de yaşanan sert artışlarla hiç olmadığı seviyelere ulaştı. Pandemi nedeniyle son
1 yıl içerisinde tüm dünyada yakıt tüketimleri azaldı, bu da rafinerilerdeki plastiğin ana malzemesi olan monomer üretimlerini olumsuz yönde etkiledi. Pandemiye özgü bu gelişmeler yalnızca petrokimya sektöründe değil, başta demir çelik olmak üzere birçok sektörde uluslararası fiyatların önemli ölçüde artmasına neden oldu.
Ambalaj sektöründe son 6 ayda yüzde 100’e yakın fiyat artışı, mobilya sektöründe hammaddede son 2-3 ayda yüzde 70-80 oranında artışlar yaşandı. Sünger, ayna, camda da aynı şekilde. Hazır giyim ve tekstil sektörlerine de baktığımızda iplik fiyatlarındaki değişikliğin en büyük sebeplerinden biri dünyadaki hammadde fiyatlarındaki artış ve girdi fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar. Dolayısıyla sadece pamuk ipliğinde değil tüm iplik fiyatları önemli ölçüde yükseldi ve özellikle son bir yıldaki viskon, elastan fiyatları yüksek oranlarda artış gösterdi. Dünya pamuk elyaf fiyatı son bir yılda yüzde 40 -45 oranlarında, viskon elyaf fiyatı yüzde 50 , Pes elyaf fiyatı yüzde 30 ve elastan fiyatı yüzde 65 civarında arttı.
Hammadde arzında yaşanan bu sıkıntılara ek olarak, navlun/ konteyner/lojistik problemleri hem hammadde maliyetlerini hem de tedarik riskini olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle Uzak Doğu’dan yapılan hammadde tedarikinde konteyner sorunu maliyetlerde ciddi bir baskı oluşturuyor.
Bazı ihracatçılarımız konteyner bulamadığı için ya da navlun fiyatlarından dolayı yükleme yapamıyor. Bu durum ekstra depolama ve nakliye maliyetlerine neden oluyor. İhraç ürünleri gönderilemediği, tahsilat geciktiği için termin süreçlerini etkiliyor. Konteyneri olanın ihracat yapabiliyor olması çok derin bir karaborsa oluşturdu. Türkiye’nin ihracatının ve dış ticaretinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi, koronavirüs ve benzer dalgalanmalarda rekabetçiliğini ve devamlılığını koruyarak sağlam durması için dünya deniz ticaret filosunda sadece yüzde 1,5 pay alabilen Türk sahipli gemi filosunun büyütülmesi ve buna bağlı olarak konteyner arzının genişletilmesi her zamankinden daha önemli hale geldi.
Ülkemiz adına bu yönde atılacak adımlar, Türk lojistik sektörüne ve ihracatına güç katacağı gibi diğer ülkelerin taşımacılık şirketlerini frenleyici bir etki yaratacaktır. Türkiye rekabet dolayısıyla vazgeçmiş olduğu üretime yeniden başlamalı, güçlü bir filo ve konteyner üretimi için teşvik ve kredi mekanizmasını acilen devreye sokmalıdır. Hammadde fiyatlarında yaşanan artışlar sektörlerimizin ortak sektör kurulu toplantılarında görüşülmüş ve sektörlerin rekabet gücünü olumsuz etkilemeyecek şekilde öncelikli olarak hammadde üreticisi firmalarımızın ülkenin ihtiyacını karşılaması gerektiği ifade edilmiştir. Pandeminin sektörler üzerindeki etkisinin azalması ile birlikte hammadde fiyatlarının düzene gireceğini düşünüyorum.