Önümüzdeki döneme ilişkin ekonomi politikaları; sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışı ana gayesi
ile kurgulandı. Bu ana gaye doğrultusunda finansal istikrarın güçlendirilmesi, para, maliye ve gelirler politikalarının eşgüdümü ile enflasyonun aşağı çekilmesi, mali disiplinin tam anlamıyla tesis edilmesi, Türkiye’nin üretim kapasitesinin ihracata dönük, dijital dönüşümü içselleştirmiş yenilikçi bir yapıya dönüşmesi yönünde kararlı adımların atılması planlanıyor. Şeffaf, öngörülebilir ve kararlı bir biçimde uygulanacak ekonomi politikalarında güven ve itibar esas olacak. Bu süreçte ülke risk priminin gerilemesi ve makroekonomik koşulların daha elverişli hale gelmesinin sağlanması hedefleniyor.
Kelimenin tam anlamıyla tüm dünyanın nefesinin kesildiği bir yılı geride bıraktık. Koronavirüs salgını milyonların sağlığına ve hayatına mal olurken tüm dünyada ekonominin çarkları durdu. 1. dalga, 2. dalga gibi süreçlerle zamansal anlamda kategorize ettiğimiz bu bir yıllık süreç içerisinde tüm dünya bir sınav verdi, veriyor. Aşının bulunması ve dünya piyasalarında nisbi hareketlenme ile birlikte hepimiz 2021 yılına odaklandık.
Ancak insanın aklına bütün bu koşullarda yine “2021’de koronavirüs salgını bitecek mi? Dünya ekonomisi 2021 yılını nasıl geçirecek? Türkiye, 2021 yılında ekonomi özelinde kendine nasıl bir yol haritası belirledi?” soruları geliyor. Dünya ekonomisinin 2020 yılını yüzde 4,5 daralarak kapatacağı öngörülüyor. Bu yılki büyüme hedefi ise yüzde 5. Dünya genelinde 1 Mart 2021 tarihi itibariyle verilere baktığımızda vak’a sayısı 115 milyon 2 bin 808, ölüm sayısı 2 milyon 549 bin 958 oldu. Ölüm oranı ise yüzde 2,22 olarak kayda geçti. 2 Mart 2021 tarihi itibariyle Türkiye verilerine baktığımızda ise vak’a sayısı 2 milyon 723 bin 316 olurken, ölüm sayısı 28 bin 706’a ulaştı. Türkiye’de ölüm oranı yüzde 1,05 olarak tespit edildi.
Bu süreçte döviz ve altın piyasalarındaki ciddi hareketliliği yönetmek zorunda kalan iş dünyası, yaşanan sermaye hareketliliğini takip etme çabası verdi. Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy yatırımları, salgının ciddi boyutlara ulaşmasından ve küresel risk iştahındaki gerilemeyle birlikte yatırımcıların güvenli limanlara yönelmesiyle olumsuz etkilendi.
Bu ülkelere yönelik yatırımlarda tarihi en yüksek çıkış yaşandı. Böylece gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde de belirgin artışlar izlendi. Bununla birlikte, 2020 yılının ikinci yarısında ABD’deki seçim atmosferinin yarattığı beklentiler ve ülkeye özgü sorunlar nedeniyle dolar varlıklardan çıkış yaşanmasıyla, altının tarihinin en yüksek seviyelere çıktığı ve gelişmekte olan ülkelere portföy yatırımlarının dönmekte isteksiz olduğu gözlendi.
DÜNYA MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM
Küresel ekonomi, bu sene salgın nedeniyle hem arz hem talep daralmasıyla daha önce eşi benzeri görülmemiş bir süreçten geçti, geçiyor. Üstelik bu salgına, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, küresel imalat, yatırım ve ticaretin yavaşladığı, dolayısıyla zayıf bir büyüme ile sonuçlanan 2019 yılının sonunda yakalanıldı. Salgın neticesinde alınan kısıtlama tedbirleri dünya ekonomilerini; sağlıktan eğitime, işgücünden ticarete, üretimden tüketime, finanstan kamu maliyesine kadar her alanda ciddi bir ayakta kalma mücadelesi vermek durumunda bıraktı. Salgının ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla merkez bankaları genişletici para politikaları uygularken, ülkeler de kapsamlı mali tedbir paketleri açıkladılar. Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre, dünyada açıklanan toplam mali tedbir büyüklüğü 12 trilyon dolara ulaştı. Kovid-19 salgını nedeniyle ülkelerin açıkladığı mali destek paketlerinin büyüklüğü ülkelere göre önemli ölçüde farklılıklar gösterdi. IMF verilerine göre, ilave harcamalar, gelir kaybı, kredi ve garantileri kapsayan destek paketlerinin milli gelire oranı gelişmekte olan ülkeler için ortalama yüzde 5,9 seviyesinde iken, gelişmiş ülkelerde yüzde 20,2, Türkiye için ise yüzde 13,8 seviyesinde. Geniş çaplı mali destek paketleri nedeniyle 2020 yılında tüm dünyada bütçe açığı ve borç stoku artış eğilimine girildiği öngörülüyor. Gelişmekte olan ülkelerin bütçe açığının milli gelire oranının bu dönemde yüzde 10,4 seviyesine, borç stokunun milli gelire oranının ise yüzde 61,4 düzeyine yükselmesi beklenmekte. Ülkemizde ise aynı dönemde bütçe açığı ve borç stokunun milli gelire oranının sırasıyla yüzde 4,9 ve 41,1 ile gelişmekte olan ülke ortalamasının altında kalması öngörülüyor. Ekonomik tedbir paketlerinin yanı sıra, 2020 yılının Mayıs ayından itibaren ülkelerin normalleşme yolunda adımlar atmasıyla küresel düzeyde ekonomik aktivitede nisbi toparlanma gözlendi.
Son dönemde başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede yeni vaka sayılarının yükselmesinin etkisiyle başta hizmetler sektörü olmak üzere bir miktar yavaşlama görülüyor. Önümüzdeki dönemde toparlanmanın gücüne ilişkin önemli bir belirsizlik halen varlığını korumakta. Ekonomik aktivitedeki toparlanma dolayısıyla uluslararası kuruluşlar dünya ekonomisine ilişkin büyüme tahminlerini, 2020 yılı Haziran ayına kıyasla yukarı yönlü güncelledi.
IMF tahminlerine göre dünya ekonomisinin 2020 yılında yüzde 4,4 oranında, küresel ticaret hacminin ise yüzde 10,4 oranında daralması bekleniyor.
Dünya ekonomisi 2020 yılında, 2008 küresel krizinden bu yana ilk defa ve o döneme oranla çok daha fazla daralacak. 2021 yılı için ise salgının belli ölçülerde üstesinden gelindiği varsayımı yapılıyor. Buna göre, dünya ekonomisinin 2021’de yüzde 5,2; küresel ticaret hacminin ise yüzde 8,3 oranında büyüme kaydedeceği öngörülüyor.
Gelişmiş ülkeler 2020 yılında salgının etkisiyle ekonomik anlamda önemli kayıplar yaşadı. Salgınla birlikte üretim faaliyetleri, tedarik zincirleri ve ticaret kanallarında aksamalar olmuş, işgücü piyasaları sarsılmış, ekonomik faaliyet büyük yara almış durumda.
Açıklanan geniş kapsamlı mali destek paketleriyle ekonomik yaralar sarılmaya, üretimdeki kayıplar azaltılmaya çalışıldı. Önde gelen gelişmiş ülke merkez bankaları, genişletici para politikalarıyla ekonomiyi destekleme çabalarına katkıda bulundu.
Alınan tedbirlere ve açıklanan destek paketlerine rağmen özellikle 2020 yılının ikinci çeyreğinde gelişmiş ülkelerin ekonomik göstergeleri çok ciddi ölçüde bozulma gösterdi. Mayıs ayından itibaren üretim ve tüketimde iyileşme gözlense de kalıcı toparlanmanın zaman alması bekleniyor. 2019 yılında yüzde 1,7 oranında büyüyen gelişmiş ülkelerin, 2020 yılında yüzde 5,8 daralacağı, 2021 yılında ise yüzde 3,9 büyüyeceği tahmin ediliyor. Öte yandan pek çok gelişmiş ülke gibi ABD ekonomisi de salgından olumsuz etkilendi. Uygulamaya konan destek paketleri ve normalleşme ile birlikte ekonomik göstergelerde belirli ölçüde toparlanma görüldü. 2019 yılında yüzde 2,2 oranında büyüyen ABD ekonomisinin, 2020 yılında yüzde 4,3 daralacağı, 2021 yılında ise yüzde 3,1 büyüyeceği tahmin ediliyor. Euro Bölgesi’nde de salgın sürecinde azalan ekonomik aktivite nedeniyle birçok ülke oldukça olumsuz bir biçimde etkilendi. Bölgede işsizlik oranı yükselirken, enflasyon oldukça düşük seyrediyor. Ekonomik aktiviteyi desteklemek amacıyla bölge ülkeleri mali tedbir paketleri açıklarken, Avrupa Merkez Bankası da 1,35 trilyon Euro tutarında bir varlık alım programıyla genişletici para politikası uyguladı. 2019 yılında yüzde 1,3 oranında büyüyen bölge ekonomisinin 2020 yılında yüzde 8,3 oranında daralması; 2021 yılında ise yüzde 5,2 oranında büyümesi tahmin ediliyor.
Gelişmekte olan ülkeler de ekonomik aktivite, dış talepteki yüksek daralma, politika araçlarının kısıtlılığı, emtia gelirlerine bağımlılık ve finansal kırılganlıklar sebebiyle salgından olumsuz etkilendi. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin, 2020 yılında gelişmiş ülkelere kıyasla daha düşük bir oranda yüzde 3,3 daralması; 2021’de ise yüzde 6 büyümesi bekleniyor. Karantina tedbirleri doğrultusunda yaşanan talep kaybı, petrol fiyatlarının 2020 yılının Nisan ayında 20 dolar düzeylerine kadar gerilemesine neden oldu. Ülkelerin açıkladığı ekonomik destek paketleri ve tedbirlerin yumuşamasıyla petrol fiyatları tekrar artış eğilimine girerek 40-45 dolar bandına yükseldi. Önümüzdeki dönemde salgının seyri konusundaki belirsizlik, artan vakalar ve yeni dalgalar küresel ekonomi üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmakta. Yaşanan bu krizin temelde sağlık kaynaklı olması nedeniyle tedavi ve aşı imkânlarının ne derece etkin şekilde yönlendirileceği, bu belirsizliklerin odak noktasını oluşturuyor. Nitekim bu durum nedeniyle ertelenen iktisadi kararlar, sermaye akımlarının, yatırımların ve talebin tekrar yavaşlamasına neden olarak, hâlihazırdaki sıkıntıların daha da artmasına neden olabileceği öngörülüyor. Bunun yanında salgın sonrası iş yapış şekillerinde meydana gelen değişimler, sektörel tercihlerdeki kaymalar ve yapısal değişimler bir taraftan belirsizliğin artmasına neden olurken diğer taraftan da fırsatları beraberinde getiriyor.
KÜRESEL TİCARET HACMİNDE DARALMA
Covid-19 salgını nedeniyle daha yılın ilk aylarında büyük bir hızla azalan küresel talep ve zorunlu üretim kısıtlamaları dünya ticaret hacminde keskin düşüşlere yol açtı. Ticaret ve küresel katma değer zincirinin bu durumdan olumsuz etkilenmesiyle küresel ticaret hacmi keskin bir daralma kaydetti. Ayrıca, salgının yayılması sonucu firmalar yoğun talep düşüşleri, arz kesintileri ve nakit akışlarında ortaya çıkan bozulmalar nedeniyle yeni yatırım yapma kararlarında temkinli davranış sergilediler.
Yine bu dönemde petrol fiyatlarında tarihsel düşüşler kaydedildi. Hem küresel ekonomik faaliyetteki yavaşlamanın etkisi hem de petrol ihracatçısı ülkeler (OPEC+) arasındaki anlaşmazlıklar başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarında sert düşüşlere yol açtı. Petrol fiyatları üreticiler arasında görülen uzlaşma çabaları ve arz kesintileri ile kısmen toparlandı.
2020 yılının ikinci çeyreğinin başından itibaren alınan önlemler sayesinde salgın görece kontrol altına alan birçok ülkede önlemler hafifletildi ve ekonomik faaliyetler yeniden başladı. Ancak ne yazık ki salgının yayılım hızına ve normalleşme sürecine dair belirsizlikler halen devam ediyor. Süre gelen salgının küresel tüketim alışkanlıkları ve genel harcama davranışında yarattığı tahribatın devam edip etmeyeceğinin tam olarak öngörülememesi, aşı çalışmalarının henüz olumlu sonuçlanmaması ve oluşabilecek ikinci dalga beklentisi halen tüm ülkelerde endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.
EKONOMİDE DE ÇARE ARANACAK
Koronavirüs salgını, tüm dünya ülkelerinin sağlık sistemlerini ciddi şekilde zorlarken ekonomilerine de büyük zararlar verdi, veriyor. Koronavirüs kriziyle mücadele kapsamında hükümetler devasa mali destek paketleri açıklarken merkez bankaları da bol sıfırlı yeni likidite imkanları sunarak ekonomiyi ayakta tutma mücadelesi verdi. Ülkeler bir taraftan karantina önlemleriyle halkın sağlığını korumaya çalışırken diğer taraftan ekonomik aktivitenin mümkün olduğunca devam etmesi için çaba verdi. Küresel ölçekte açıklanan ekonomik paketlerin toplam değeri 8 trilyon dolara yaklaştı. 2020 yılına büyük bir hayal kırıklığı yaşayan dünya ekonomisi, bu yılki hedeflerini belirlerken ise daha temkinli verileriyle dikkat çekiyor.
DEV EKONOMİLER SARSILDI
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü(OECD) Bölgesi’nde, küresel olarak yeni tip koronavirüs salgınını önlemek için alınan tedbirlerin etkisiyle 2020 yılının ikinci çeyreğinde reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYH) yüzde 9,8 daraldı. OECD’nin yılın ikinci çeyrek büyüme verilerine göre, OECD Bölgesi’nde bu yılın ilk çeyreğinde yüzde eksi 1,8 olarak gerçekleşen büyüme, yılın ikinci çeyreğinde yüzde eksi 9,8 olarak gerçekleşti. Hükümetlerin ve merkez bankalarının ekonomik aktiviteyi canlı tutmak için aldığı onca tedbire rağmen, dünyanın en büyük ekonomilerinin aldığı yara büyük oldu. Domino etkisiyle ülkeden ülkeye yayılan salgın, ABD başta olmak üzere dev ekonomileri yıktı geçti.
ABD EKONOMİSİNDE ÜÇTE BİR ORANINDA ERİME
ABD Ticaret Bakanlığı’nın Nisan- Haziran dönemine ait ikinci öncü Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYH) verilerine göre ABD ekonomisi, koronavirüs salgınının etkisiyle 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 31,7 küçüldü. İkinci çeyrekte rekor seviyede daralma gösteren ülke ekonomisi, ilk çeyrekte de yüzde 5 küçülmüştü. Kişisel tüketim harcamaları yüzde 34,1 azaldığı bu dönemde ABD ekonomisindeki daralmada, kişisel tüketim harcamaları, ihracat, yabancıların sabit yatırımları, özel stok yatırımları ve yerel hükümet harcamalarındaki düşüşlerin federal hükümet harcamalarındaki yükselişle kısmen dengelenmesi belirleyici olduğu görüldü.
RUS EKONOMİSİNDE YÜZDE 8,5 KÜÇÜLME
Rusya ekonomisi de ikinci yarıda ciddi küçüldü. Ülkede koranavirüs salgınından ikinci çeyrekte en çok etkilenen sektörler, emtia, perakende, ulaşım ve hizmet olurken, Rus ekonomisi de yüzde 8,5 küçülme kayda geçti. Rusya Federal İstatistik Kurumu (ROSSTAT) tarafından açıklanan öncü verilere göre, yeni tip koronavirüs nedeniyle ülkede tarım dışında tüm ana sektörlerde küçülme yaşandı. Rusya Merkez Bankası tahminlerine göre, ülke ekonomisinin 2020 yılını yüzde 4,5-5,5 arasında küçülmesi bekleniyor. Rus ekonomisi 2019 yılında yüzde 1,3 büyümüştü.
RUSYA’NIN 2021 YILI BÜYÜME BEKLENTİSİ: YÜZDE 2,7
Koronavirüsün Rusya’daki ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi 2020’nin ilk çeyreğinde görece sınırlı oldu. Rusya ekonomisi, 2020 birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,6 büyüdü. Bir önceki çeyreğin yüzde 2,1 genişlemesine kıyasla ilk çeyrekteki yavaşlama, esas olarak Koronavirüs salgınını dizginleme amaçlı kısıtlama önlemlerinden kaynaklandı. Mevsimsellikten arındırılmış büyüme oranı ise son bir yılın en düşüğü olan yüzde 0,3 oranında gerçekleşti.
İlk çeyrekteki ekonomik aktivitedeki ivme kaybı büyük ölçüde madencilik, elektrik arzı ve ulaştırma sektörlerinden kaynaklandı. Bununla birlikte, imalat, perakende, toptan ticaret ve finans sektörlerindeki üretim artışları genel ekonomik daralmayı yavaşlattı. Buna ilave olarak, Koranavirüs krizi, yurt içi faaliyetler ile yurt dışı talebin yılın ikinci çeyreğinde çökmesine yol açtı. Tarihin en derin GSYH daralmasının bu çeyrekte gözlenmesi bekleniyor. Nitekim Dünya Bankası’nın Rusya için yayınlamış olduğu son raporda, Rusya Kalkınma Bakanlığı’nın nisan ve mayıs aylarına ilişkin GSYH büyüme tahminlerine yer verildi ve bu aylarda ekonominin sırasıyla yüzde 12,1 ve yüzde 10,9 küçüleceği öngörüldü. Rusya ekonomisinin bu yıl yüzde 6 küçülmesi beklenirken, 2021’de yüzde 2,7 büyüyeceği tahmin edildi.
JAPONYA’DA SESSİZ ÇÖKÜŞ
Koronavirüsle mücadele sürecinde pek gündeme gelmeyen Japonya ekonomisinde de yılın ikinci çeyreğinde sessiz bir çöküş yaşandı. Japonya ekonomisi ikinci çeyrekte yıllık yüzde 27,8 daraldı. Japonya Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, Japonya’da Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, Nisan-Haziran döneminde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 7,8 geriledi. Söz konusu veri, ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 27,8 düşüş kaydetti. Japonya ekonomisinin ikinci çeyrekte kaydettiği küçülme, karşılaştırılabilir Gayri Safi Yurtiçi Hasıla veri setinin başladığı 1980’den bu yana en sert daralma olarak kayıtlara geçti.
OLİMPİYATLARIN ERTELENMESİ JAPONYO EKONOMİSİNİ ETKİLENDİ
2019 yılı dördüncü çeyreğinde yıllık yüzde 0,7 oranında küçülen Japonya ekonomisi, 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,6 oranında küçülmeye devam etti. Salgının etkisiyle Japonya ekonomisinin 2020 yılında özellikle yılın ikinci yarısında öngörülen katma değerdeki düşüş tarihsel olarak en keskin küçülmelerinden birini yaşayacağı tahmin ediliyor.
Bu gelişmede, artan kısıtlayıcı tedbirlerin iç talepte yarattığı gerileme ile belirgin düşüş gösteren dış talebin etkili olması bekleniyor. Ayrıca, Tokyo 2020 yaz olimpiyatlarının salgın nedeniyle ertelenmesi 2020 yılı ekonomik büyümesine olumsuz etki yapacağı düşünülüyor.
Japonya Merkez Bankası salgının ekonomik etkisini sınırlandırmak için sınırsız miktarda devlet tahvili ve yıllık 12 trilyon yen borsa yatırım fonları ile yıllık 180 milyar yen Japon gayrimenkul yatırım fonları alımına devam edeceğini açıklayarak, politika faizini negatifte tutmaya devam etti.
Japonya Merkez Bankası, faizlerde ve para politikasında değişikliğe gitmeyerek, Mart 2021’de biten mali yıla ilişkin daralma beklentisini yüzde 3-5 aralığından yüzde 4,5-5,7 aralığına yükseltti.
AVRUPA’DA 2. DÜNYA SAVAŞI’NDAN BU YANA BÜYÜK TRAVMA YAŞANDI
Avrupa, salgın sürecinde gerek hasta sayısı gerekse ekonomik açıdan şok bir dönemi yaşadı. Avrupa İstatistik Ofisi(Eurostat) verilere göre; 27 üyeli Avrupa Birliği’nde GSYH yılın ikinci çeyreğinde 2019’un aynı dönemine kıyasla yüzde 15, 19 üyeli Euro Bölgesi’nde ise yüzde 14,1 küçüldü. Aynı dönemde en fazla küçülme yüzde 22,1 ile İspanya ve yüzde 19 ile Fransa’da oldu. İtalya’da GSYH, yüzde 17,3 ve Portekiz’de yüzde 16,3 azaldı. Uzmanlar, Avrupa ekonomilerinin, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük şoku yaşadığına dikkat çekiyorlar.
OECD’NİN 2020 İÇİN BEKLENTİLERİ VE TÜRKİYE’NİN BÜYÜME TAHMİNLERİNE AŞAĞI YÖNLÜ REVİZYON
OECD, 2021 için büyüme tahmini yüzde 5,2’den yüzde 5’e çekti. OECD Raporu’nda, Türk ekonomisine yönelik Haziran’da 2020 yıl için yüzde 4,8 olan daralma tahmini yüzde 2,9’a düşürdü. 2021 büyüme tahmini de yüzde 4.3’ten yüzde 3.9’a düşürüldü. Aynı raporda, 2020’de Türkiye, Çin, ABD ve Avrupa ekonomileri için yukarı yönlü, son haftalarda Covid-19 salgınından en fazla etkilenen ülkeler olan Arjantin, Hindistan ve Meksika ekonomileri ise aşağı yönlü revizyon yapıldı. Daha önce ikinci dalganın yaşanmayacağı senaryosunda 2020 için yüzde 7,3 olarak açıklanan ABD ekonomisinin küçülme tahmini yüzde 3,8’e indirilirken, 2021’de ülke ekonomisinin yüzde 4 büyüyeceği öngörüldü. Euro Bölgesi için 2020’de öngörülen yüzde 9,1 küçülme tahmini yüzde 7,9’a düşürüldü, gelecek yıl ise yüzde 5,1 büyüme öngörüldü.
İngiltere’nin, OECD ülkeleri içinde en fazla küçülen ülkelerden olması bekleniyor. Ülke ekonomisi için 2020 yılı küçülme tahmini yüzde 11,5’ten yüzde 10,1’e çekilirken, gelecek yıl yüzde 4 büyüme olacağı varsayılıyor.
ÇİN, 2021’DE YÜZDE 8 BÜYÜYECEK
Çin ekonomisine yönelik 2020 yılı için daha önce yüzde 2,6 olarak açıklanan küçülme tahmini ise, yüzde 1,8 büyüme olarak revize edildi. Çin ekonomisinin 2021 yılında 1,2 puanlık artışla yüzde 8 büyüyeceği öngörülüyor.
ÇİN’DE TOPARLANMA EĞİLİMİ
2019 yılının Aralık ayında Çin’de başlayan Kovid-19 salgını, insan sağlığına verdiği zararların yanında ekonomik yıkımı da beraberinde getirdi. Salgının yıkıcı sonuçlarını ilk deneyimleyen ülke olarak Çin, salgın ile mücadelede uyguladığı politikalarla belirli farklar yarattıysa da bu politikalar birtakım ekonomik ödünleşimleri de beraberinde getirdi.
Çin ekonomisi 2008 Küresel Krizi’ne göre daha kötü bir tablo ile karşı karşıya… Bunun sebebi, Koronavirüs şokunun hane halkını, iş dünyasını, finans kurumlarını ve tüm piyasayı aynı zamanda etkilemesi olarak gösteriliyor. Ayrıca belirtmek gerekir ki Çin, bazı gelişmiş ekonomilerdeki politikacılar tarafından salgını yeterince erken duyurmamak ve uluslararası toplumla gerektiği şekilde işbirliği yapmamakla suçlanmıştı.
Tüm bu yaşananlar sonucunda Çin ekonomisi salgından dolayı ağır bir şekilde sarsıldı ve 2020 ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 6,8 küçüldü. Bu, Çin’de 1976’dan beri yaşanan ilk daralmaya ve resmi çeyreklik GSYH rakamlarının açıklanmaya başladığı tarih olan 1992’den beri görülen en kötü performansa işaret ediyor.
Çin ekonomisinin, Koronavirüs salgınının güçlü şekilde kontrol altına alınmasının ve krizin etkilerini hafifletecek, toparlanmayı destekleyecek politika adımlarının erkenden atılması ile hızla toparlanmaya devam ettiğine işaret eden IMF yetkilileri, GSYH’nın 2020’de yüzde 1,9 ve 2021 yılında yüzde 8,2 büyüyeceğini öngördü. İlk çeyrekte yüzde 6,8 küçülen Çin ekonomisi ise ikinci çeyrekte ise kısmen toparlandı. Çin Ulusal İstatistik Bürosu’nun açıklamasına göre; ülkenin Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,2 artış gösterdi. Ülkede GSYH, yılın ilk altı ayında yüzde 1,6 artışla 45,66 trilyon yuan (yaklaşık 6,53 trilyon dolar) büyüklüğe ulaştı. Ayrıca daralma tahmini Hindistan için yüzde 3,7’den yüzde 10,2’ye, Meksika için yüzde 8,5’ten yüzde 10,2’ye ve Arjantin için yüzde 8,3’ten yüzde 11,2’ye çıkarıldı.
SALGININ UZUN SÜRE ETKİSİ DEVAM EDECEK
Küresel ticarette bu yılın ilk yarısında yüzde 15 düşüş görüldüğü belirtilen OECD Raporu’nda, iş gücü piyasasının; çalışma saatlerinde kısalma, iş kayıpları ve işletmelerin zorunlu olarak kapatılmasından dolayı ciddi şekilde etkilendiği vurgulandı. Raporda, “Covid-19 krizinin hane halkı ve şirketler üzerindeki etkisini azaltmak için tüm ekonomilerde görülen hızlı ve etkili politika desteği olmasaydı üretim ve istihdamdaki daralma önemli ölçüde büyük olacaktı” denildi.
Çoğu ekonomide, gelecek yılın sonunda üretim seviyesinin 2019’un altında kalacağının tahmin edildiği raporda, salgının uzun süreli etkisine vurgu yapıldı.
Raporda, Covid-19 salgınının daha güçlü bir şekilde yeniden canlanması ve daha sıkı karantina önlemlerine başvurulması halinde bu yıl küresel büyümeyi 2-3 puan aşağı çekeceği konusunda uyarıda bulunuldu.
İNGİLİZ EKONOMİSİ RESESYONA GİRDİ
İngiltere ekonomisiyle ilgili açıklanan ön rakamlara göre ikinci çeyrekte Gayri Safi Yurt İçi Hasıla(GSYİH), bir önceki çeyreğe oranla yüzde 20,4 daraldı. İlk çeyrekteki yüzde 2,2’lik küçülmenin ardından gelen bu daralmayla birlikte ekonomi teknik olarak resesyona girdi. Ancak üçüncü çeyrek beklentileri iyimser. İngiltere Merkez Bankası’na göre içinde bulunduğumuz dönemde yüzde 18 büyüme yaşanması olası görünüyor.
Ulusal İstatistik Ofisi’ne göre özellikle hükümet kısıtlamalarına en çok maruz kalan sektörler olan hizmet, inşaat ve üretimde rekor düşüşler yaşandı. Ekonomistler, üçüncü çeyrekte keskin bir toparlanma bekliyor. İngiltere Merkez Bankası’nın bu dönem için tahmini, yüzde 18’lik büyüme olacağı yönünde. Bununla dördüncü çeyrekte ise Brexit geçiş sürecinin son tarihi olmasının yükünün hissedilmesi bekleniyor.
ALMANYA EKONOMİSİNDE 2021’DE TOPARLANMA BEKLENİYOR
Koronavirüs nedeniyle Almanya ekonomisi de zor günler geçiriyor. Ancak 2021 yılı öngörüleri ekonomide toparlanmanın başlayacağı yönünde. Alman Ekonomi Enstitüsü, Almanya ekonomisinin gelecek yıl fark edilir düzeyde bir toparlanma göstereceğini açıkladı. Ekonominin 2021’de yüzde 4,5 büyüyeceği öngörülüyor. Bu yıl ikinci bir tecrit uygulaması olmaması halinde ekonomide yüzde 6,2’lik bir daralma bekleniyor. Koronavirüs nedeniyle uygulanan tecrit ve sosyal mesafe kısıtlamaları nedeniyle dünyada pek çok ülkede olduğu gibi Almanya’da da ekonomi zor durumda. İhracat şampiyonu Almanya’da salgın nedeniyle bu yıl ihracat düşerken özel tüketimde de büyük bir gerileme oldu.
Ancak yaz aylarında umudun geri geldiğini belirten Alman Ekonomi Enstitüsü, devlet destekleri ve inşaat sektöründeki canlanmanın ekonomiyi tekrar düzlüğe çıkardığını belirtiyor. Diğer taraftan bu yıl yatırımların geçen yıla göre yüzde 20 düşmesi bekleniyor. Alman Ekonomi Enstitüsü’ne göre küresel ekonomi istikrara kavuşursa yatırımlarda bu yıl tekrar yüzde 12,5 büyüme görülebilir.
FRANSA EKONOMİSİNİN BU YIL % 8 BÜYÜMESİ AMAÇLANIYOR
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, son dönemde gelen verilerin tatmin edici olmakla beraber 2020 yılında yüzde 11 daralma yaşanacağı tahminini değiştirmek için çok kırılgan olduklarını söyledi. Fransa ekonomisinin 2021 yılında ise yüzde 8 büyüyeceğini tahmin eden Le Maire, ekonomik aktivitenin 2022’de normale dönmesini beklediğini kaydetti.
HOLLANDA EKONOMİSİNDE REKOR KÜÇÜLME
Hollanda ekonomisi 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 8,5 küçüldü. Bu durumun 1987 yılından beri yapılan hesaplamalarda bir çeyrekte yaşanan en sert düşüş olduğu ifade ediliyor. Avrupa İstatistik Ofisi(Eurostat), AB ve Euro Bölgesi’nin 2020 yılı ikinci çeyrek büyüme oranlarına ilişkin tahmini yayımladığı verilerinde ise Euro Bölgesi ekonomisi, yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 12,1 küçüldüğü belirtildi.
AVUSTRALYA’NIN 28 YILLIK BÜYÜME REKORU SON BULDU
Koronavirüsü ekonomilere darbe vurmaya devam ederken, salgın nedeniyle resesyona giren son ülke Avustralya oldu. İlk çeyrekte yüzde 0,3 küçülme yaşayan ülke, ikinci çeyrekte ekonominin yüzde 7 daraldığını açıkladı. Maliye Bakanı Josh Frydenberg, “Peş peşe 28 yıl süren rekor ekonomik büyümemiz resmen sona erdi” açıklamasını yaptı. Üçüncü çeyrekte küçük de olsa bir artış öngören Avustralya, dördüncü çeyrekten itibaren ise çok güçlü bir toparlanma bekliyor.
BELÇİKA EKONOMİSİNDE DARALMA YÜZDE 10,6
Yıllık bazda eksi 10,6 küçülme yaşayan Belçika ekonomisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en güçlü daralmasını kaydetti. Belçika, 2021 yılı büyüme hedefini ise yüzde 8,2 olarak belirledi. 2020 yılında kamu harcamaları hariç tüm harcama bileşenlerinde daralma öngörülüyor. Kamu harcamalarının özellikle pandemiyle mücadele için ekipman satın alınmasının etkisi ile mal ve hizmet alımlarındaki keskin artış nedeniyle yüzde 3,1 artması bekleniyor. İhracattaki ve iç talepteki gelişmelere paralel olarak ithalat hacminin 2020 yılında yüzde 10,1 gerileyeceği 2021 yılında ise yüzde 10 yükseleceği tahmin ediliyor.
DÜNYANIN 2021 YILI SONUNDA % 5 BÜYÜMESİ BEKLENİYOR
Ekonomik göstergeler bu yıl için iki senaryoyu ortaya koyuyor. İyimser senaryoya göre salgın 2021 yılı bahar ayında kontrol altına alınacak, tedavi yöntemleri geliştirilecek. En geç 2021 yazında aşı üretilecek ve vaka sayıları hızla düşecek. Bu senaryoya göre 2021 yılı sonunda dünya ekonomisi yüzde 5 büyüme gösterecek. Kötümser senaryoya göre ise 2021 sonbaharı Avrupa, ABD ve Asya’nın gelişmiş ülkelerinde ikinci dalga yaşanabilir. Aşı çalışmaları sonuç vermeyebilir veya beklendiği kadar etkili ve ucuz bir aşı geliştirilemeyebilir. Unutulmamalı ki global ticaretin canlanması için, bulunacak tedavi yönteminin tüm dünya genelinde uygulanabilecek kadar ekonomik olması gerekiyor. Salgının kontrolü ve aşı çalışmalarının yanı sıra, parasal, maliye ve ticaret politikalarının doğru belirlenmesi, hem ülke bazında hem de küresel bazda ekonominin toparlanma hızının artmasında önemli bir rol oynayacak.
Sadece 2021 değil, 2022 için de küresel ekonominin gidişatına dair beklentiler belirsizliğini koruyor. Dünya Bankası, OECD ve IMF, küresel ticaret ve GSYİH’da yaşanan ve yaşanabilecek düşüşe ilişkin veriler ve tahminleri içeren tablolar yayınlıyor. Tüm bu kuruluşların global ekonominin gidişatına dair beklentileri, DTÖ’nün 2020 ilk yarı rakamları ışığında hazırladığı yıl sonu ve 2021’e ilişkin öngörüleri ile kesişen noktalara sahip ancak olumsuz beklentiler ağır basıyor. Dünya Bankası’nın son tahmini, 2020’de küresel üretimin yüzde 5,2 azalacağı yönünde. Bu tahmin WTO’nun iyimser ve kötümser tahminlerine göre hazırlanan grafikteki aralığı ortalıyor. Ticaret projeksiyonları DTÖ’nün iyimser senaryosuyla kabaca uyumlu kalsa da diğer uluslararası kuruluşların 2020 için GSYİH tahminleri DTÖ beklentilerinden daha kötümser.
ULUSLARARASI KURULUŞLARIN MAKROEKONOMİK ÖNGÖRÜLERİ
Uluslararası kuruluşların tahminlerinde, artan belirsizliğin yarattığı güven kaybı sonucunda tüketim ve yatırımlardaki gerileme belirleyici rol oynuyor. Birçok işyerinin kapanması ve tedarik zincirinin bozulmasına dikkat çekiliyor. Azalan üretim ile ülkeler arası hareketlilik kısıtlamaları ve buna bağlı olarak dünya genelinde adeta çöken turizm sektörünün yarattığı tahribat öne çıkıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, Ekim ayı güncellemesinde daha önce yüzde 5,2 küçülmesini beklediği küresel ekonomi ile ilgili beklentisini olumlu anlamda revize ederek yüzde 4,4 olarak güncelledi. Söz konusu yukarı yönlü revizyonun daha çok gelişmiş ekonomilerde beklenenden daha iyi gelen ikinci çeyrek gayrisafi yurt içi hasıla verilerini yansıttığına işaret edilen raporda, karantina önlemlerinin azalmasıyla ekonomik faaliyetin beklenenden daha erken iyileştiği ve üçüncü çeyrekte daha güçlü bir toparlanmanın göstergesi olduğu kaydedildi. Raporda, küresel ekonominin 2021’de ise yüzde 5,2 büyüyeceği tahmin edildi. Gelecek yıla ilişkin büyüme tahmini daha önce yüzde 5,4 olarak öngörülmüştü.
IMF Raporu’nda bazı ülkelere yönelik yeni büyüme tahminleri de paylaşıldı. Buna göre, daha önce yüzde 8 küçülmesi beklenen ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 4,3 daralacağı öngörüldü. Ülke ekonomisine ilişkin 2021’e ait büyüme beklentisi ise yüzde 4,5’ten yüzde 3,1’e düşürüldü. Euro Bölgesi ekonomisinin de bu yıl yüzde 8,3 küçüleceği tahmin edilirken, 2021’de yüzde 5,2 büyüyeceği öngörüldü. Bölge ekonomisinin daha önce bu yıl yüzde 10,2 daralacağı, gelecek yıl ise 6 büyüyeceği tahmin edilmişti. Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden Almanya’nın büyüme tahmini bu yıl için yüzde eksi 7,8’den yüzde eksi 6’ya yükseltilirken, 2021 için yüzde 5,4’ten yüzde 4,2’ye düşürüldü. Koranavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden İtalya’nın da bu yıla ilişkin ekonomik büyüme tahmini yüzde eksi 12,8’den yüzde eksi 10,6’ya yükseltirken, 2021 için yüzde 6,3’ten yüzde 5,2’ye çekildi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Eylül 2020 tarihinde “Ekonomik Görünüm” Raporunu yayımladı ve Çin’de başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüsün meydana getirdiği olumsuz etkiler sebebiyle 2020 yılı küresel büyüme tahminlerini tarihi rekor seviyede aşağı yönlü revize etti. OECD Bölgesi’nde, küresel olarak yeni tip koronavirüs salgınını önlemek için alınan tedbirlerin etkisiyle bu yılın ikinci çeyreğinde reel GSYH yüzde 9,8 daraldı. OECD’nin yılın ikinci çeyrek büyüme verilerine göre, OECD Bölgesi’nde bu yılın ilk çeyreğinde yüzde eksi 1,8 olarak gerçekleşen büyüme, yılın ikinci çeyreğinde yüzde eksi 9,8 olarak gerçekleşti.
Hükümetlerin ve merkez bankalarının ekonomik aktiviteyi canlı tutmak için aldığı onca tedbire rağmen, dünyanın en büyük ekonomilerinin aldığı yara büyük oldu. Domino etkisiyle ülkeden ülkeye yayılan salgın, ABD başta olmak üzere dev ekonomileri yıktı geçti. Nisan-Mayıs-Haziran döneminde ABD’nin yüzde 31,7 küçülmeyle en büyük darbeyi yediği salgın nedeniyle Japonya yüzde 27,8, İspanya yüzde 22,1, İngiltere yüzde 20,4 ve Fransa yüzde 19 küçüldü.
Dünya Bankası ise yayınladığı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda salgınının yarattığı hızlı ve büyük şok dalgası ile salgına karşı alınan önlemlerin ekonomileri ciddi bir daralmaya sürüklediğine işaret ederek, küresel ekonominin 2020 yılında İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en derin durgunluğu ifade eden yüzde 5,2 küçüleceğini öngördü. Salgının beklenenden daha geç kontrol altına alındığı durumda ise Dünya Bankası, küresel resesyonun daha derin olacağı uyarısında bulundu. Dünya Bankası, raporunda salgının uzun vadeli olası sosyo-ekonomik olumsuz etkilerine dikkat çekerek, artan belirsizliklerin yol açabileceği yatırım harcamalarındaki çöküşün, insan sermayesinde oluşacak erozyonun, ticaret ve tedarik zincirinin kopmasının uzun dönem büyüme beklentilerini zayıflatacağını dile getirildi.
ABD’NİN 2021 YILI BEKLENTİSİ 3,9
2019 yılı dördüncü çeyrekte yıllık yüzde 2,3 büyüyen ABD ekonomisi, 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,3 oranında daralma kaydetti. 2020 yılı ilk çeyreğinde ise 2019 yılı dördüncü çeyreğe göre yüzde 5 daralarak uzun süreli bir büyüme döneminin sonuna gelindi. Koronavirüs salgını neticesinde hayata geçirilen kısıtlamalar nedeniyle bu düşüş 2008 yılı son çeyreğinden bu yana GSYH’de kaydedilen en keskin düşüş oldu. Salgın döneminde petrol fiyatlarında kaydedilen çöküş, ABD’deki petrol sektörüne ilişkin yatırımların baskılanmasına yol açtı. Bu dönemde, ABD Merkez Bankası (FED) faiz oranını sıfıra yakın tutarak, finansal sistemde oluşabilecek tahribatı engellemek için kapsamlı önlemler açıklandı.
ABD’de sanayi üretimi, kapasite kullanım oranları ve perakende satışlar nisan ayından itibaren yukarı yönlü hareket etmişse de henüz salgın dönemi öncesi seviyelerin uzağında bir görünüm sergiliyor. ABD eğlence sektöründeki faaliyetlerin ve yolcu taşımacılığının azalmasındaki etki ile de işsizlikte benzeri görülmemiş keskin bir artış meydana geldi. Böylelikle istihdam piyasasındaki istikrarlı görünüm de ortadan kalktı. ABD’nin 2021 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 3,9 olarak öngörüldü.
EURO BÖLGESİ…
Başta İtalya, İspanya ve Fransa olmak üzere Euro Bölgesi genelinde yaygın virüs salgınları hükümetleri birçok diğer ülkenin yaptığı gibi sokağa çıkma kısıtlamaları, eğitime ara verilmesi ve sınırların kapatılması gibi çeşitli önlemleri almaya zorladı. Bu önlemler turizm sektörüne duyarlı olan bazı Avrupa ekonomilerinin yurt içi ekonomik aktivitelerin bozulmasına yol açtı. 2019 yılı dördüncü çeyreğinde yıllık olarak yüzde 0,9 büyüyen Euro Bölgesi ekonomisi, 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,6 küçülme kaydetti. Geçici iş yeri kapanmaları ile hareketliliği azaltıcı Kovid-19 salgınını önlemeye yönelik önlemler sebebiyle Şubat 2009’dan bu yana üretimde ve yeni siparişlerde sert düşüşler yaşandı.
AB Komisyonu Avrupa Ekonomik Tahminleri 2020 Sonbahar Raporu’na göre, Euro Bölgesi’nin 2020 yılında yüzde 7,8 küçüleceği, 2021’de ise yüzde 4,2 büyüyeceği öngörüldü. Raporda, AB ekonomisinin ise 2020’de yüzde 7,4 küçüleceği, 2021 yılında yüzde 4,1 büyüyeceği öngörüldü. AB Komisyonu, bir önceki raporunda, 2021 yılında Euro Bölgesi’nin yüzde 6,1, AB’nin yüzde 5,8 büyüyeceğini öngörüyordu. Son raporda, AB ve Euro Bölgesi 2021 yılı büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmiş oldu.
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE DURUM…
Türkiye ekonomisi rekabete dayalı piyasa ekonomisi geleneğine sahip. Bu anlayışı merkeze alarak ve güçlendirerek iktisadi politikalar şekillendiriliyor. 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte ekonomi politikaları; finansal piyasalarda istikrarın sağlanması, ekonomiye duyulan güvenin tesis edilmesi ve cari işlemler dengesindeki iyileşmenin kalıcı hale getirilmesi hedefleri doğrultusunda yürütülme çabası verildi.
2019 yılının ikinci yarısında finansal koşullardaki iyileşme ve enflasyondaki düşüş yurt içi talep koşullarını destekledi. İlk çeyreklerde zayıf seyreden büyüme 2019 yılının son çeyreğinde yüzde 6,4 oranında kayda geçti ve 2019 yılında Türkiye ekonomisi yıllık yüzde 0,9 oranında büyüdü. 2019 yılının sonlarında başlayan salgın tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkiledi. Salgına yönelik alınan kısıtlayıcı tedbirler ve buna bağlı olarak üretim faaliyetlerinin yavaşlaması ekonomik aktiviteyi olumsuz etkiledi. Ayrıca, salgın kaynaklı dış talepteki daralma, uluslararası uçuşların durdurulması ve sınır kapılarının kapatılması gibi önlemler sonrasında ihracat ve turizm gelirleri olumsuz etkilendi. Bu gelişmeler neticesinde yılın ikinci çeyreğinde ekonomi yüzde 9,9 oranında daraldı. Bu dönemde daralma oranımız, aynı dönemde yüzde 13,9 daralma yaşayan AB ve yüzde 11,6 daralma yaşayan OECD ortalamasının altında kaldı.
2020 yılı Mayıs ayının ikinci yarısından itibaren kısmi, Haziran ayından itibaren ise ekonomide kapsamlı bir normalleşme sürecine geçilmiş olması ekonomide bir nebze olsun kıpırdanmayı beraberinde getirdi. Sanayi üretimi, güven endeksleri ve kapasite kullanım oranı gibi öncü veriler, ikinci çeyrekteki daralmanın ardından güçlü bir toparlanma sinyali verdi. Nitekim takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi 2020 yılının Ağustos ve Eylül aylarında bir önceki yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 10,6 ve yüzde 8,1 oranlarıyla beklentilerin üzerinde artış kaydetti. Böylelikle 3. çeyrekte sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 7,7’lik bir artış ile güçlü bir toparlanma sergiledi. İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı mevsimsel düzeltilmiş olarak yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 63,5 seviyesinden 9,2 puan artarak üçüncü çeyrekte yüzde 72,7 seviyesine, Ekim ayında ise yüzde 74,9 seviyesine yükseldi. Ekonomik güven endeksi ise söz konusu dönemde 62,9 seviyesinden sırasıyla 85,8 ve 92,8 seviyelerine yükseldi. Yılın ikinci yarısında tüketim, yatırım ve ihracattaki toparlanma eğiliminin büyümeyi pozitif etkilemesi öngörülüyor. Bu veriler ışığında büyümenin 2020 yılında yüzde 0,3 oranında gerçekleşmesi bekleniyor. Türkiye bu büyümeyi küresel ekonominin yüzde 4,4, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin ise yüzde 3,3 daralmasının beklendiği bir dönemde gerçekleştirecek. Salgının küresel çapta getirdiği belirsizliklere rağmen, yeni normalde ekonomik aktivitenin sürekliliğine ve yatırım ortamının güçlendirilmesine öncelik verileceği dikkat çekiyor. 2020 yılının ikinci yarısında ekonomik aktivitede görülen toparlanma eğiliminin devam ederek 2021 yılında da sürmesi ve büyümenin hem yurt içi talep hem de yurt dışı talep kaynaklı, dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5,8 seviyesinde gerçekleşmesi hedefleniyor.
Bu dönemde mal ve hizmet ihracatındaki artış sonucunda sanayi katma değerindeki büyümenin GSYH büyümesini aşması bekleniyor. Ayrıca önümüzdeki yıl salgının önlenmesine yönelik başta aşı çalışmaları olmak üzere somut gelişmelerin belirsizlikleri azaltması, ertelenmiş tüketim ve yatırım harcamalarının yurt içi talebi desteklemesi bekleniyor. İç talepteki toparlanmanın yanı sıra, orta dönem büyümenin merkezinde nitelikli, yüksek katma değerli ve yeni coğrafyalara açılan ihracat artışı bulunuyor. Yeni dönemde, nitelikli ve yüksek katma değerli ihracata dayanan büyüme politikası daha güçlü şekilde uygulayabilmek için sanayiciye destek mekanizmalarının devam etmesi bekleniyor. İç talepteki toparlanma ve dış talebin normal seviyelere yakınsaması ile 2022 ve 2023 yıllarında istikrarlı bir büyüme hedefleniyor.
Bu büyüme süreci makroekonomik istikrarı koruma ve enflasyon ile mücadele çabaları ile çelişmeyecek şekilde kurgulanacak ve kontrol edilmesi planlanıyor. İşgücü piyasasına yönelik uygulanan politikalar ve büyüme performansı sonucunda küresel krizin başlangıcından 2019 Aralık dönemine kadar olan sürede yaklaşık 8 milyon ilave istihdam artışı sağlandı. Ancak bu dönemde kasım sonu itibariyle resmi işsiz sayısı ise 4 milyon 5 bine ulaştı.
2019 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetteki ivmelenmeye rağmen yılın bütününde büyümenin sınırlı seviyede kalması istihdam piyasasını olumsuz etkiledi, salgının ekonomiye olan etkileriyle de bir yandan işgücüne katılım oranı gerilerken diğer yandan özellikle 2020 yılı Şubat-Nisan dönemlerinde olmak üzere 2,4 milyon istihdam kaybı yaşandı. Bu dönemde kayıplar tüm sektörlere yayılmış olup en büyük kayıp tüm dünyada tecrübe edildiği üzere hizmetler sektöründe yaşandı. Ekonomide normalleşme sürecinin başlaması ve istihdama yönelik alınan tedbirlerin etkisiyle Mayıs- Ağustos döneminde kayıpların kayda değer bir bölümü geri alınmış ve 1,3 milyonluk istihdam artışı görüldü. Kasım ayı itibariyle işsizlik oranı yüzde 12.9 olarak gerçekleşti.
Salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için alınan önlemlerin, istihdama yönelik sağlanan desteklerin ve yılın ikinci yarısında ekonomideki güçlü seyrin istihdam artışını desteklemesi bekleniyor. 2020 yılında işsizlik oranının yüzde 13,8 olarak gerçekleşmesi tahmin ediliyor. İşsizlik oranının büyüme tahminleri ile tutarlı olarak Yeni Ekonomi Programı dönemi sonunda yüzde 10,9’a gerilemesi bekleniyor.
Küresel ticaret hacmindeki zayıf büyümeye ve ticaret savaşlarına rağmen 2019 yılı ihracatta rekor kırdığımız bir sene olarak kayda geçmişti. Ancak 2020 yılı Mart ayından itibaren ülkemizde etkisini gösteren salgın, yeni dönemde büyümenin sürükleyicisi olarak görülen ihracat ve turizm sektörü kanallarıyla dış dengemizi olumsuz etkiledi. Hem küresel aktivite ve ticarette meydana gelen azalma hem de en büyük ticaret ortağımız AB’de salgın etkisinin şiddetli bir şekilde hissedilmesi ihracatı olumsuz etkiledi.
Bununla birlikte, normalleşme sürecinin etkisiyle Haziran ayından itibaren ihracat hızlı bir toparlanma sergiledi. İhracat yılı 169.5 milyar dolar ile kapattı. Aynı dönem itibariyle ithalat 219.4 milyar dolar olarak kayda geçti.
Bu gelişmeler doğrultusunda, cari işlemler dengesinin yüksek altın ithalatı, mal ihracatı, dış ticaret dengesi ve seyahat gelirlerinde yaşanan daralmaya bağlı olarak 2020 yılsonunda Yeni Ekonomi Programı tahmininin biraz daha üzerinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Karadeniz’de bu yıl toplamda 405 milyar metreküp seviyesinde keşfedilen doğalgaz kaynağı 2023 yılından itibaren ekonomiye kazandırılması hedefleniyor.
Enerji alanındaki atılımların yanı sıra yüksek katma değerli üretim ve ihracat artışıyla ithalata olan bağımlılığımızı azaltmayı, cari işlemler dengemizi uzun vadede kalıcı olarak iyileştirilmesi amaçlanıyor.
Bu çerçevede, İhracat Master Planı, Lojistik Master Planı ve Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın etkin bir şekilde uygulanması, Ar-Ge teşviklerinin artırılması, endüstri ve teknoloji bölgelerinin kurulması, ihracat tabanlı üretim ve sanayide dijital dönüşümün desteklenmesi ile Türkiye Kalkınma Fonu bünyesindeki sermaye yatırım fonları aracılığıyla katma değerli ve yenilikçi üretim faaliyetleri gibi birçok uygulamanın bu sürece önemli katkı sağlayacağı ifade ediliyor.
Turizm sektörüne yönelik alınan tedbirlerin yanında, turizm gelirlerinin 2023 yılında salgın öncesi düzeyini yakalaması ve geçmesi için turizmde dönüşüm amaçlı uygulanacak yapısal politikalar cari işlemler dengesinin iyileşmesine ciddi katkı sağlayacağı öngörülüyor. Bu kapsamda, AB başta olmak üzere ticaret ortaklarımızın öngörüldüğü gibi toparlanması ve turizm gelirlerinde hedeflenen düzeylere ulaşılması durumunda,
Yeni Ekonomi Programı’nda öngörüldüğü üzere cari işlemler açığının kademeli olarak azalacağını tahmin ediliyor.
Tüketici enflasyonunda kaydedilen düşüş eğilimi salgın kaynaklı etkilerle kesintiye uğramış, yıllık enflasyon oranı 2020 yılının ikinci çeyreğinde bir miktar yükselerek yüzde 12,6 seviyesinde gerçekleşti. Tüketici enflasyon oranı, 2020 yılı Ekim ayında yüzde 11,9 seviyesine geriledi.
Enflasyonun, 2023 yılında yüzde 5 seviyelerine düşmesi bekleniyor. Salgın sürecinde reel sektörün ve hanehalkının artan likidite ihtiyacının karşılanması amacıyla kredi kanallarının açık tutulması ve firmalara nakit akışının kesintisiz sürdürülmesi sağlandı.