İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf ÖZTÜRK
Gezegenimizin varlığını tehdit eden küresel iklim krizi, insanlığı evreni ve doğayı yeniden yorumlamaya, doğayı ve kaynakları umarsızca yok eden büyüme modelini sorgulamaya zorunlu kılıyor. Okyanuslardan buzullara, tarım alanlarından ormanlara kadar yaşamı oluşturan her köşe taşına yönelik felaket sinyalleri, kaybedilecek bir dakika bile olmadığını gösteriyor.
DENİZYOLUNDA HEDEF SIFIR EMİSYON
Dünya mal ticaretinin yüzde 90’ı denizyolu ile taşınıyor. Yılda yaklaşık 11 milyar ton yükü, 55 bin civarında aktif gemi taşıyor. Gemilerden kaynaklanan kirliliğin küresel emisyondaki payı yüzde 2-3 olarak hesaplanıyor. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) önceleyici bir tutumla 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren uluslararası sularda seyahat eden gemilerde emisyonların düşürülmesine yönelik karar aldı. Gemi yakıtlarında yüzde 3,5 olan kükürt üst sınırı yüzde 0,5’e indirildi. Düşük kükürtlü yakıt kullanma ya da scrubber (egzoz gazı temizleme sistemi) takma seçenekleriyle deniz taşımacılığı muazzam bir çevresel ve ekonomik dönüşüme tabi tutuldu. Şimdi hedef deniz taşımacılığından kaynaklanan sera gazı salınımını yüzyıl içinde sıfıra indirmek. IMO Deniz Çevresini Koruma Komitesi, gemilerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının, 2050 yılında yüzde 50, karbon yoğunluğunun ise 2030’a kadar yüzde 40 ve 2050’ye kadar yüzde 80’den fazla azaltılmasını hedefliyor.
YEŞİL MUTABAKAT İLE LOJİSTİKTE DÖNÜŞÜM
Diğer yandan 2020’de uygulamaya konan Avrupa Yeşil Mutabakatı, düşük karbonlu ekonomiye geçiş hedefinin en önemli odak noktalarından birini ulaştırma sektörü olarak belirledi. Yeşil mutabakata göre limanlarda ve lojistikte alınacak önlemlerle ulaşım kaynaklı emisyonların 2050’ye yüzde 90 azaltılması hedefleniyor. Entegre elektrik sistemleri, hidrojen ve diğer düşük karbonlu yakıtlar ile limanların temiz enerji ağ merkezine ve yeşil bölgelere dönüşmesi planlanıyor.
AB Yeşil Mutabakatı’na göre multimodal taşımacılığın ulaştırma sisteminde karbon azaltım hedefine yardımcı olacağı, öncelikle karayolu ile taşınan iç yük taşımacılığının yüzde 75’inin demiryolları, deniz ve iç suyollarına kaymasının sağlanması öngörülmektedir.
AB Yeşil Mutabakatı’nın balıkçılık sektörüne de önemli sonuçları olacaktır. Verilecek desteklerin, çiftçi ve balıkçıların iklim değişikliğiyle mücadele, çevre ve biyo-çeşitliliği koruma çabalarını güçlendireceği öngörülmektedir. AB Komisyonu, üye devletlerle birlikte, düşük karbon özelliğine sahip bir besin kaynağı olarak sürdürülebilir deniz ürünlerinin potansiyelini arttırmak için çalışılacaktır.
YEŞİL MUTABAKATA HAZIR OLMALIYIZ
Dünyanın en büyük bölgesel pazarı olan ve ülkemizin ihracatında tartışılmaz öneme sahip Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı, küresel ekonomide ve enerji sektöründe pek çok değişikliğe neden olacaktır.
Bu gelişmelere kapsamında Türkiye olarak hazırlıklı olmamız önemlidir. Yeşil Mutabakat, önümüzdeki dönemde özellikle denizcilik sektörümüzü yakından ilgilendiren düzenlemeleri içermektedir. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin kendisine Yeşil Mutabakat konusunda bir yol haritası çıkarmasını zorunlu hale getirmektedir. 2021- 2030 yılları arasında Türkiye açısından; gemi sahiplerinin enerji verimliliği tedbirlerini alarak yakıt tüketimlerini ve karbon emisyonlarını azaltması, gemi inşa ve tersanelerimizin düşük emisyonlu gemilerin üretimine yönelmesi, yeşil modernizasyonlara yoğunlaşması, Ulaştırma ve Altyapı, Sanayi ve Teknoloji, Çevre ve Şehircilik, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Hazine ve Maliye Bakanlıklarımızın iş birliği ve destekleri ile denizcilikte yeşil dönüşüm ülkemize katkı sağlayacaktır. Bu paralelde, yeni mevzuatların oluşturulması, teşvik tedbirlerini uygulamayı sokulması ve denetim sisteminin oluşturması oldukça önemlidir. Bu çalışmalar ile yeşil dönüşümü gerçekleştirerek yenilenecek Türk deniz ticaret filosu, Avrupa’ya coğrafi yakın olma avantajını kullanarak uzun dönemde 2030-2050 yılları ile karbon sıfır ekonomiye erişebilecektir.
İMEAK Deniz Ticaret Odası olarak bu dönüşüm süreci yakından takip edilmektedir. Uygulamaya koyulacak tedbirler ve yapılacak düzenlemeler kapsamında Türk sahipli deniz ticaret filosunun hazırlık durumu ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Odamızca “Deniz Ticaretinde İklim Değişikliği Tedbirlerinin Türk Sahipli Gemi Filosuna Etki Değerlendirme Analizi” projesi çalışması başlatılmıştır. Bu proje çerçevesinde ticaret filomuzdaki gemilerin mevcut durumunun yürürlüğe girecek düzenlemelere uyumunun ortaya konulması maksadıyla bir etki analizi yapısında bir anket çalışması da yürütülmektedir.
DENİZLERİ GÖZÜMÜZ GİBİ KORUMALIYIZ
Ülkemizde deniz kirliliğinin büyük bölümü karasal atıklardan kaynaklanmaktadır. Denizi kirleten deniz taşıtları için ağır cezalar uygulanırken, karasal tesisler ve karasal kaynaklı atıklar için denetimler ve caydırıcı cezalar yetersizdir.
1960’lı yıllardan itibaren Anadolu’dan İstanbul’a yaşanan yoğun göç ve sanayinin Marmara Bölgesi merkezli olarak gelişmesi, Türkiye’nin iç denizi Marmara Denizi’ni yoğun şekilde sınai, evsel ve tarımsal atık tehdidi ile karşı karşıya bırakmıştır.
Son aylarda ne yazık ki ülkemizin karşı karşıya olduğu Marmara Denizi’ndeki müsilajın (deniz salyası) nedeni bilim insanlarına göre aşırı alg çoğalması ve biyolojik deniz kirliliğidir. Deniz salyası maalesef deniz canlılarından ekolojik yaşama, balıkçılığa, deniz turizminden deniz taşımacılığına kadar çok boyutlu olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Marmara Denizi ile Karadeniz ve Ege Denizi birbirlerine boğazla bağlı denizler olduğu için deniz salyası tehlikesi diğer denizlerimiz için de mevcuttur. İzmir Körfezi ve Ege Denizi’nde de zaman zaman alg çoğalması söz konusu olsa da İzmir Büyük Kanal Projesi ile tüm evsel ve endüstriyel atık suların toplanması ve arıtıldıktan sonra İzmir Körfezi’ne deşarj edilmesi şehrimiz için büyük şanstır. Başta Marmara olmak üzere denize kıyısı olan bölgelerimiz ve şehirlerimizin atık su arıtma tesislerini vakit kaybetmeden kurmaları büyük önem taşımaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Marmara Denizi Eylem Planı’nın uygulanmaya başlaması da umut vericidir.
Diğer yandan bir süre önce yapılan araştırmaya göre Ege ve Akdeniz kıyılarında 41’i yok olan, 100’e yakını ise önlem alınmazsa yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan koylarımız var. Dünyaya Mavi Yolculuk gibi muhteşem bir kavramı kazandırmış olan Türkiye’nin, yeşili ve mavisiyle cennet koyların yok olmasına izin vermemesi gerekiyor.
SUALTINDA YAŞAM ZENGİNLEŞİYOR
Oda olarak bölgemizde yapay resif projeleri ile deniz canlılarına yeni yaşam alanları yaratarak denizlerimizin biyolojik zenginliğini artırıyoruz, yasadışı avcılığı önleyerek sürdürülebilir balıkçılığı destekliyoruz ve Ege kıyılarında dalış turizmi için yeni dalış noktalarının oluşmasına katkıda bulunuyoruz.
Çeşme Kaymakamlığı işbirliği ile 2016 yılında yapay resif amaçlı beton blokları Çeşme Karaada civarında denize bırakıldı. Yine aynı yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Karaburun Kaymakamlığı’na hibe ettiği “9 Eylül” ve “Alaybey” gemileri, düzenlenen törenle Karaburun açıklarında batırıldı. Dikili’de Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı tarafından hibe edilen 18 metrelik SGH-51 botu, su altı canlılığını artırmak ve dalış sporuna katkı sağlamak için Dikili Kaymakamlığı, Dikili Belediyesi ve Odamız işbirliği ile deniz dibine indirildi.
Aydın Büyükşehir Belediyesi yine 2016 yılında Airbus A 300 tipi bir uçağı Kuşadası’nda batırdı. Yapay resiflerin batırıldığı bölgeler kısa sürede balıkların, kalamarların ve diğer deniz canlılarının yaşam alanı haline dönüştü. Dalışçılar, denize batırılan eski gemi ve uçakların yanı sıra onları birer yuvaya çeviren canlıların başlattığı yeni hayatı ve doğanın nasıl kendini yenileyip zenginleştiğini görme imkanına sahip oluyor.
“İYİLİK YAP, DENİZE ATMA”
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nin Yönetim Kurulu olarak aynı zamanda DenizTemiz Derneği/TURMEPA İzmir Şubesi’nin Yönetim Kurulu Üyeleri olarak görev yapıyoruz. Odamız üyelerinin faaliyet gösterdiği 48 alt sektörün neredeyse tamamı ekmeğini denizden çıkarmaktadır. Dolayısıyla bizler deniz ticaretinin yanı sıra denizlerin korunması için de çalışmayı bir borç olarak biliyoruz. DenizTemiz Derneği/TURMEPA İzmir Şubesi olarak pandemi dönemi boyunca deniz ve su kaynaklarının korunması, israfın önlenmesi, atık miktarının azaltılması ve geri dönüştürülmesini kapsayan sıfır atık anlayışı ile on binlerce ilkokul, orta öğrenim, lise öğrencisine, öğretmenlere, üniversitelere, kamu-özel sektör çalışanlarına eğitim verdik.
Pandemi nedeniyle bir süre ara verdiğimiz kıyı ve deniz dibi temizliğine 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla 27 Mayıs’ta Karaburun’da yaptığımız etkinlikle başlangıç yaptık. Karaburun İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karaburun Belediyesi, deniz polisi, dalış merkezleri işbirliği ile Karaburun İskele mevkiinde kıyı ve deniz dibi temizliği etkinliğinde 500 kilogram atık toplandı. Özellikle deniz dibinden çıkarılan hayalet ağlar, deniz canlıları için tehlikenin ne boyutta olduğunu da bize gösteriyor. Önümüzdeki dönemde planlayacağımız kıyı ve deniz dibi temizlikleri ile “İyilik Yap, Denize Atma” düşüncesini çocuklarımıza aşılamaya devam edeceğiz.
ATIK ALIM TEKNELERİ TATİLCİNİN HİZMETİNDE
Covid-19 salgını nedeniyle geçtiğimiz yıl tekne tatiline artan talep sonucunda denizlerimizde yoğun bir sezon yaşandı. Yaklaşık 20 yıldır maviyi korumak amacıyla atık alım hizmeti veren TURMEPA tekneleri bu sezon da Çeşme, Marmaris, Hisarönü ve Göcek koylarında, Sıfır Atık Mavi hedefiyle cennet koylarımızı koruma altına alacak.
Sezon boyunca TURMEPA I ve DTO Fethiye tekneleri Göcek’te, TURMEPA II Çeşme’de, TURMEPA D-Marin ve DenizTemiz 3 Marmaris Hisarönü Körfezi’nde, DenizTemiz 4 ise Marmaris’te Kasım ayına kadar faaliyetlerini sürdürecek. Atık toplama teknelerimizin yoğun faaliyet sürecinde randevu sistemi ve yönlendirme konularında geçtiğimiz yıl olduğu gibi TURMEPA İzmir Şubesi de dönüşümlü şekilde destek vermek amacıyla çalışmalarına başlamıştır. Biz denizciler Büyük Önder Atatürk’ün “Bu vatan çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya layıktır” sözünü düstur olarak kabul edip, mavi denizlerimiz için çalışmaya devam edeceğiz.