Günümüzde ekonomik gelişmişlik için Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) gereğinden fazla odaklanıldığını belirten Dünya Bankası İklim Değişikliği Grubu Baş Ekonomisti Stephane Hallegatte, “GSYİH yaşam kalitesinin iyileşmesinde önemli bir gösterge ancak tek başına refahın bir göstergesi olamaz” dedi. Çevre koşullarıyla ortak hareket etmek gerektiğini savunan Hallegatte, ekonomik büyümeyi sürdürürken çevreyi korumanın nasıl ölçüleceğini iyi hesaplamak zorunda olduğumuzu belirtti. Hizmetlere erişim
ya da eşitsizliklerin önemli bir gösterge olduğunu söyleyen Hallegatte, gelir seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun, bazı hizmetlere erişim olmayınca yoksul olarak addedildiğini ifade etti.
Enerjide dönüşüme değinen ve enerji sistemine bir bütün olarak bakmak gerektiğini anlatan Hallegatte, “Elektrik üretiminin 2040’a geldiğinde karbonun sıfır olması gerekiyor. Sıfır emisyon kolektif bir eylemle mümkün. ABD, Çin, Güney Kore gibi ülkeler sıfır karbon olma taahhüdünde bulundu. Bu dönüşümün içinde olmak bütün ülkelerin çıkarlarına hizmet eder. Hikâyenin sonunda doğru tarafta olacak mıyım diye bakmak, ayak dirememek lazım. Son beş senede hem dünyada hem de Türkiye’deki dönüşüm çok çarpıcı. Dönüşümde hepimiz hemfikiriz. Önemli olan bu dönüşümün nasıl olması gerektiği. Küresel olarak ne kadar iş birliği yaparsak, ülkelerin bir arada hareket etmesini sağlarsak, o kadar iyi sonuçlar elde ederiz. Dönüşümün sorunsuz olması için, bir arada hareket etmek elzemdir. Sadece hükümetler arası değil, endüstriler, ticaret ve sanayi odaları arasında da iş birliği yapılması önemli” dedi.
Tüm ülkelerin kendi içinde başarıları ve zayıflıkları olduğunun altını çizen Hallagatte, “Türkiye’de 2000’li yıllarında başında yenilenebilir enerjinin payı sıfıra yakındı ancak şu anda yüzde 15 seviyesinde. Bu çok önemli bir başarı. Yine toprak kayıplarınız vardı ama Hükümet ormanlaştırma konusunda başarılı hareket etti” dedi.
Artık krizlerin kısa değil uzun dönemli olduğunu düşünmek gerektiğini belirten Hallegatte, ortaya çıkardığı fırsatları da unutmamak gerektiğini belirterek “Örneğin Covid-19 sürecinde birçok kişi işini kaybetti. İstihdam sorununu iklim kriziyle birlikte düşünüp örneğin ‘çevre yönetimi’ alanında yeni iş olanakları yaratabiliriz, çünkü yangınlar, seller gibi doğal afetler bu alanda yeni insan kaynağı gerektiriyor. Türkiye’de deprem riski de var. Enerji verimli binalar inşa etmeyi seçmek çok büyük olanaklar barındırıyor, Türkiye, bu alanda 1 milyon kişiye istihdam sağlayabilecek 30 milyar doları bulan bir pazara sahip. Yine Türkiye araç teknolojilerindeki değişimi yakından takip etmeli. Avrupa’da bazı büyük şirketler araçlarında sıfır karbon çelik teknolojisine geçti. Türkiye’nin bu konuda büyük yatırım planları olduğunu biliyorum ancak diğer sektörler dönüşüme dahil edilmeli” dedi. Hallegatte, Dünya Bankası’nın her zaman Türkiye’nin güçlü bir partneri olarak destek olmaya hazır olduğunun altını çizdi.
“İSTİHDAM ALANLARI YARATILMALI”
İnsanlara istihdam alanları yaratılması gerektiğini söyleyen Hallegatte, maruz kaldığımız krizlerin Covid-19 yanında doğal afetler şeklinde kaldığını belirtti. Bunun entegre bir şekilde yönetişimiyle bir istihdam alanı yaratılabileceğini vurgulayan Hallegatte, iş ve dirençlilik noktasında altyapının burada muhafazası ve idamesinin önemli olduğunu anlattı.
Alt yapısını yeterince yapmayan pek çok ülkenin olduğunu kaydeden Hallegatte, “Yollarını, enerji sistemlerini, su sistemlerini bu anlamda güçlendirmek pek çok istihdam yaratabilir. Kriz esnasında işsiz kalan pek çok insan olduğu için belki bu alanlara sirayet etmeleri sağlanabilir. Bu sinerjinin yaratılabileceği başka bir alan da endüstrilerin desteklenmesidir. Endüstriler bu durumdan çok etkilendi. Farklı farklı karmaşık şekillerde, tedarik zincirleri zarar gördü. Yine aynı şekilde devletler burada yardım ellerini uzattı. Burada sizin ulusal kalkınma planınıza göndermede bulunmak istiyorum. Belli endüstriler burada öne çıkartılmış, öncelikli hale getirilmiş. Özellikle ihracat ve kalkınmaya önem verilmiş. Araç endüstrisi de bunlardan biri” diye konuştu.
Alt yapısını yeterince yapmayan pek çok ülkenin olduğunu kaydeden Hallegatte, “Yollarını, enerji sistemlerini, su sistemlerini bu anlamda güçlendirmek pek çok istihdam yaratabilir.”