İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, iklim değişikliği konusunda toplumun her kesimine çok ciddi görevler düştüğünü söyledi. Ormansızlaşmaya orman yangınlarının yanı sıra insan kaynaklı birçok faktörün neden olduğunu belirten Prof. Dr. Tolunay, “Orman alanlarını yeniden ormanlaştırmak ormansızlaşmak değildir. Ancak bir orman alanı 10 yıldan daha fazla sürede ağaçlandırılmazsa bu orman statüsünü kaybetmiş demektir. Ormansızlaşma ile iklim değişikliği arasında büyük bir bağlantı var ve birbirlerini etkiliyor. Örneğin Bartın’da bugün sel oldu. Keza başka birçok ilimizde de yakın zamanda bu tür olayları yaşadık ve bundan sonra da daha fazla yaşayacağımızı düşünüyor ve öngörüyoruz. Çünkü ormanların kaybı ve meydana gelen yangınlar da bu tür doğal afetleri olayları hızlandıran bir faktördür” dedi. Orman yangınları özelinde acil eylem planı konusuna da değinen Prof. Dr. Tolunay, “Bir termik santral yanma tehlikesi atlattı. Bu tür tesislerde yangın
risk değerlendirmesi yapılmıyor. Yer seçimi konusuna dikkat etmeliler hem orman yangını çıkmasına neden olabilirler hem de orman yangınlarından etkilenebilirler. Orman içinde yapılacak her türlü yer seçiminde çok dikkatli olunmalı. Dere yataklarına, sel yataklarına, tarım alanlarına yer seçimi yapılmaması gerekiyor” diye konuştu.
“HER YIL 4,7 MİLYON HEKTAR ORMAN DÜNYA ÜZERİNDE YOK OLUYOR”
1990 yılından bugüne kadar dünya genelinde 480 milyon hektarın ormansızlaştığını söyleyen Prof. Dr. Tolunay, bunların büyük bir çoğunluğunun da tropikal ormanlar olduğunu belirtti. Son 10 yıllık dönemde 4,7 milyon hektar orman alanının her yıl azaldığına dikkat çeken Tolunay, Orman alanlarının azalmasında orman yangınlarının faktörünün neredeyse olmadığını belirtti. Ormansızlaşmayı Prof. Dr. Tolunay, şöyle açıkladı: “Bir orman alanının uzun süreli olarak orman niteliğini kaybetmesi ormansızlaştırmayı beraberinde getiriyor. Dünya Tartım Örgütü’ne bir orman alanı 10 yıldan uzun süre orman niteliğini kaybetmişse burası ormansızlaşmıştır diyor.
Raporu açıklanan İklim değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası da bu süreyi 50 yıl olarak alıyor. Yani bir orman alanı 50 yıl içinde yeniden orman haline getirilmezse, bu ormansızlaşmadır diyor.” Ormanların kaybedilmesi ve ormansızlaşma süreciyle öncelikli olarak atmosfere karbon salımı gerçekleştiğini anlatan Prof. Dr. Tolunay, dünya üzerinde karbon yatağı denilen çeşitli yerlerin olduğunu ve bu karbon yataklarının en önemlilerinin ise okyanuslar olduğunu bildirdi. Okyanuslardaki klorofillli bitkilerin ve buna ek olarak karalardaki orman ekosistemleri ve sulak alanların karbonun depolandığı yerler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tolunay, “Özellikle ormanlarda klorofilli bitkiler fotosentez yaparak ağaçların oluşmasını sağlar. Bitkiler büyür ve her büyüdüklerinde, birkaç kilogram tek bir ağaç başına, 3 kilo, 5 kilo, 10 kilo civarında karbondioksiti bağlayıp oduna çevirirler. Sadece ağaçlarda değil, aynı zamanda ormanın tabanındaki çalılar, otlar, hatta dökülmüş kuru yapraklar, ölmüş ağaçlar bile karbon deposu olarak algılanır” diye konuştu.
“ORMANSIZLAŞMAYLA BİRLİKTE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARTIYOR”
Ormansızlaşmayla birlikte iklim değişikliğinin arttığını anlatan Prof. Dr. Tolunay, örneğin Bartın’da yaşanan sel felaketiyle birlikte birçok acının yaşandığına dikkat çekti. Bartın’a bir yılda düşmesi gereken yağışın üçte birinin yağdığını belirten Prof. Dr. Tolunay, metrekareye 24 saatte 302 kilogram yağışın düştüğünü söyledi. Türkiye’nin en kurak yeri olan Iğdır’da bütün bir yıl boyunca metrekare başına 261 kilogram yağışın düştüğünü bildiren Tolunay, durum böyle olunca Bartın’daki sadece 24 saatte düşen 302 kilogram yağışın ne kadar büyük bir felaket olduğunun görülebileceğini belirtti.
“Bir termik santral yanma tehlikesi atlattı. Bu tür tesislerde yangın risk değerlendirmesi yapılmıyor. Yer seçimi konusuna dikkat etmeliler hem orman yangını çıkmasına neden olabilirler hem de orman yangınlarından etkilenebilirler.