İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt’tan gençlere tavsiye: Macera dönemi bitti. Sabah işinizin başında olacaksınız. İşin başında değilsen o iş senin değil.
“Devlet, büyüklere vereceği desteği küçük ölçekli işletmelere vermeli. İlk ağır darbe onlara geldi ve kepenk kapattılar. Tabi bizde etkilendik ama hemen kepenk kapatmadık. Pandemi sürecinde 3’üncü bir dalga gelirse bunu kaldıramazlar.”
Hasan Küçükkurt… Tam bir sivil toplum gönüllüsü… İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD)’nin son 4 dönem yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten Hasan Küçükkurt, aynı zamanda TÜRKONFED, TÜSİAD, BASİFED, EGEV, Konyalılar Vakfı, KOBİDER’in yönetiminde aktif görev yapıyor. EBSO’da da 3 dönemdir meclis üyeliği devam ediyor.
Küçükkurt’tan iş hayatındaki tecrübesi üzerinden genç girişimcilere tavsiyelerini dinledik. Gelecek yılın bu yıldan daha iyi olacağını öngören Küçükkurt, “Uluslararası piyasalardaki gelişmeler ve pandemi sürecinde farklı bir gelişme yaşanmaz ise olumlu olacağını düşünüyorum. Genç girişimciler macera aramamalı. Aklı başında işlere yönelsinler. Uluslararası oyuncular her yerde varlar. Dünyanın her yerindeler. Macera aramadan ayakları yere basan işlere odaklansınlar.
İş disiplini çok önemli. Sabah işinin başında olacaksın. İşin başında değilsen o iş senin değil. İş disiplini şart. İnsan biriktirin. İnsan kaynaklarını tüketmeden kullanmak çok önemli. İnsanların emeğine saygı duymak ve takım oluşturmak çok önemli. Mütevazı olun. İnsan seveceksin. İnsan biriktirin. Benim Kabe’m insan… Yanında çalışanı horlamadan kadir kıymet bilerek süreci yönetmelerini tavsiye ederim. Biz işin en zor kısmından geldik. Çalışmanın kıymetini bilen bir kuşağız. Genç kuşak araba ve parayı ellerinde buldular. Onlara önerim mütevazı yaşasınlar. Önümüzdeki dönemde gıda sektörü, teknoloji yüksek teknoloji ön plana çıkacak. Bu sektörlere odaklansınlar” diyor.
Hasan Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
1981 yılında İzmir’e geldim. Amiral gemimiz yemek şirketimiz olan Bortar’ı 1993 yılında kurduk. Küçük bir atölyeden bugün Avrupa’nın en büyük taşıma yemek konusunda entegre tesisi haline geldi. Süt ve besi hayvancılığı alanında da çalışıyoruz. Ayrıca İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda satış yapan bir şirketimiz var.
Solunum cihazı, eldiven, gözlük, maske ve çelik burunlu ayakkabı gibi ürünlerin satışı yapılıyor. Bunun dışında catering şirketimiz var. Bu alanda oldukça iddialıyız. Aynı anda 10 bin kişiye catering hizmeti verebilen bir altyapımız var. Saruhanlı’da da zeytinyağı tesisimiz var. Yıllara bağlı olarak Bortar markalaştı ve bu günlere geldik.
Siz aslında tam bir sivil toplum gönüllüsüsünüz. TÜRKONFED, BASİFED, TÜSİAD, EGEV’in yönetimlerinde aktif görev alıyorsunuz. Aynı zamanda kendi sektörünüzün çatı kuruluşu olan Yemek Sanayicileri Derneği’nin de yönetim kurulu başkanı olarak görev yapıyorsunuz. Sivil toplum kuruluşlarına giriş hikayenizi anlatır mısınız?
İlk sivil toplum kuruluşu hareketi ile tanışmam Yemek Sanayicileri Derneği ile başladı. Sonra Konyalılar Vakfı, KOBİDER, İZSİAD, BASİFED ve TÜRKONFED ile süreç devam etti. EBSO’da 3 dönemdir meclis üyeliğim devam ediyor. Son olarak da EGEV’deki görev sürecim devreye girdi. TÜSİAD’da da 5 yıldır üyeliğim devam ediyor.
İzmir’deki sivil toplum kuruluşlarının gelişim sürecini nasıl yorumlarsınız?
Özellikle sanayici ve iş insanlarının olduğu ESİAD ve EGİAD’ın çok iyi bir altyapısı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda üyeye dokunan yapıları var. Üye ilişkilerinde güzel bir yere sahipler. Bu konuda model oluşturuyorlar.
Bu dönemdeki öncelikli başlıklarınız neler? 3. döneminiz. Bu dönemdeki öncelikli gündem maddeleriniz neler olacak? İZSİAD’ın gelişim sürecini nasıl yorumlarsınız?
Son 6 yılda ciddi bir ivme kazandık. Diğer paydaşlarımızda bunu görüyor ve ifade ediyorlar. Bundan dolayı mutluyuz. Güçlü bir ekibimiz var. Yönetim kurulu ve danışma kurulumuz ciddi emek veriyorlar. STK gönüllüsü olmak vakit ve nakit işidir. Hakikaten bu konuda etkin bir şekilde yol alındığını görüyoruz. Üye portföyü özelinde 10 seneki portföye göre daha güncel. Üye portföyümüz iş insanlarından oluşuyor. Sanayici ve iş insanlarının ağırlıkta olduğu bir yapıdayız.
Pandemi döneminde toplumsal çalışmalarda çok ciddi bir şekilde kendimizi hissettirdik. Özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı gıda yardımı desteklerinde en büyük katkıyı verenlerden birisiyiz. Depremde alanlardaydık ve destek verdik. ‘Bir Kira Bir Yuva’ Projesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ortak yürüttüğümüz bir proje idi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ‘Veresiye Defterlerini Yakıyoruz’ Kampanyası başlattınız. Bu proje kapsamında kaç esnafa ulaşıldı? İşin ekonomik ölçeğine baktığımızda nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?
Sivil toplum konusunda uzun yıllardır görev yapıyorum. Farklı bir sürü proje yaptık. Ancak bu proje hayatımda yaptığım en büyük ve en güzel proje oldu.
Bunu şöyle düşünün; kişinin bakkala 50 TL borcu var. Bu borç yüzünden bakkalın önünden geçemiyor. O nedenle bir durak yürüyüp öyle otobüse minibüse binmek zorunda kalıyor. Ekmek alması gerekiyor ama veresiye alamıyor. Bu proje ile binlerce insana dokunduk. Benim de çok önemsediğim bir proje oldu. Kıymetli ve hayatımda yaptığım en büyük projedir. Çok da mutlu oldum.
Orman yangınlarının olduğu dönemde aktif olarak sahada idik. Ege Orman Vakfı ile birlikte İZSİAD Ormanı kuruyoruz. 400 tane yangın tüpü, jeneratör, kazma kürek, su gönderdik. Kendim dahil ekip olarak orada idik. Bu konuda duyarlı bir sivil toplum kuruluşuyuz.
Toplumsal değerlerimizde ‘sağ elin verdiğini sol elin görmemesi’ var. Bu özelde çok kıymetlidir ama farkındalık yaratmakta gerekiyor. Bu projenin ekonomik büyüklüğü nedir? Kaç tane veresiye defteri kapandı?
Büyükşehir belediyesi ile ortak yürüttüğümüz proje kapsamında 200 veresiye defterini kapattık. Tahmini olarak da işin ekonomik büyüklüğü 2 milyon TL’ye ulaştı. Sivil toplum örgütlerimiz ve Oda’larımız da bu projede bize destek verdi.
Bu kampanya sürecinde şehrin farklı semtlerini görme ve demograf ik yapıyı analiz etme imkânınız oldu. Gelir dağılımı özelinde nasıl bir İzmir gerçeği ile karşılaştınız?
Özellikle deprem sürecinde bu şehir bütün dünyaya örnek oldu. Bunun altını çizmek isterim. Öyle ki artık insanlar artık ‘Bize yeter, getirmeyin’ dediler. Bu çok kıymetli bir tepkidir. İşte o noktada İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ortak yaptığımız evsiz kalanlar için Bir Kira Bir Yuva Projesi devreye girdi. Çok kıymetli bir projedir. Evsiz kimsenin kalmaması önemlidir. 50 milyon TL projelik bir proje idi. Bu projede şehrin bütün STK’ları tek yürek oldu. Çok kıymetli bir proje idi. Bir bir insanlara ulaşıldı. Beyaz eşyadan yatak yorgana her türlü destek verildi.
Odalarımızın önderliğinde başlatılan Birlikten İzmir Doğar Kampanyası bünyesinde de 117 konut yapılıyor. TOBB projenin okulunu yapıyor. Bu proje de çok kıymetlidir. Biz de projenin içinde olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
İzmir’in bu süreçte edindiği tecrübe ne oldu?
Biz değirmene su taşıyarak süreci yönettik. Yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimlerin işin temeline inmesi gerekiyor. Şehirde öncelikle iş yaratılmalı.
Genel kuruldaki sunumunuzda İzmir’in ortak akılla yönetilmesi gerektiğini ve bu şekilde dünya şehri olabileceğini ifade ettiniz. Hala bu söylediğimin arkasındayım.
Peki ortak akıl için nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz?
Büyükşehir Belediyesi, bütün dernek başkanları ile birlikte ayda bir defa toplantı düzenliyor. İş dünyası temsilcileri ile ayda bir araya geliyor. Odalar ve diğer dernekler ile çok iyi ilişkilerimiz var. Ortak akıl orada da kendini gösteriyor. Burada İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener’in çabasını da unutmamak gerekiyor. Sivil toplumun ortak akıl konusunda birleştiğini söyleyebilirim. Ayrıca EBSO Başkanı Ender Yorgancılar‘ın da çabalarını unutmamalıyız. Sürükleyici olmak ve yapıştırıcı olmak burada çok önemli. Yani artık şehir zeybek değil halay çekmeye başladı! Diyebilir miyiz? İzmir, hızlı zeybek oynamaya başladı.
Pandemi sürecinde üyeleriniz size en çok hangi sıkıntılarını ifade etti? Bu süreçte işletmelerimizin de karnesi çıktı. Nasıl bir KOBİ gerçeğimiz var?
Sigorta primlerinin ve KDV’nin ödemeleri konusunda ötelenme talebi çok geldi. Bunları ifade ettik. İlgili milletvekillerimiz ile ifade ettik. İzmir Milletvekili Necip Nasır’ın da bu taleplerimizi parlamentoda ifade etmekte çok ciddi emeği var.
Hep şunu söyledim, sanayi kesimi pandemiden 3 ay etkilendi. Ama küçük esnaf ve küçük ölçekli işletmelerimiz daha büyük sıkıntılı bir süreç yaşadı. Bazı arkadaşlarım bana kızabilir ama devlet bize vereceği desteği küçük işletmelere versin dedim. Hep bunu söyledim ve bu söylemeye devam ediyorum. 3. dalga endişesinin yaşandığı bu günlerde siz bu söyleminizi yeniliyorsunuz…
Evet, hala söylediğimin arkasındayım. Devlet büyüklere vereceği desteği küçük ölçekli işletmelere vermeli. İlk ağır darbe onlara geldi ve kepenk kapattılar. Tabi bizde etkilendik ama hemen kepenk kapatmadık. Sıkıntı yaşadık ama onlar gibi batmadık. Dükkân kapatmadık. Bütçemiz belli, sanayici yerine küçük esnafa versin verecekse… Dalga geliyorsa bunu kaldıramazlar. Ben sanayiciye yemek satıyorum. 400 yerine 300 çalıştırıyor ama çalıştırıyor. Ama esnaf dükkân kapattı.
Dernek olarak iştirakleriniz özelinde teknoloji odaklı yapılanmaların içinde olduğunuz ve bunu önemsediğiniz görüyoruz. Teknoloji, sürdürülebilirlik özelinde şehri nasıl yorumlarsınız?
Değişen bir dünya var. 30 sene önceki iş kolları yok oluyor. Aynı durum şimdiki iş kolları için de geçerli olacak. Dijital dönüşüm diyoruz ya işte bu noktada devreye giriyoruz. Bunu atlamamız gerekiyor. Küçük işletmelerin dijitalleşmesi için yol gösterici olmamız gerekiyor. Kurumlarımızda buna ağırlık vermeliyiz. Uzaydan dünyaya baktığımız günler gelecek. Buna hazırlıklı olmalıyız.
“İzmir, hızlı zeybek oynamaya başladı. Büyükşehir Belediyesi, bütün dernek başkanları ile birlikte ayda bir toplantı düzenliyor. İş dünyası temsilcileri ile ayda bir bir araya geliyor. Odalar ve diğer dernekler ile çok iyi ilişkilerimiz var. Ortak akıl orada da kendini gösteriyor.”
Önümüzdeki günlerde komisyon sayısı artacak mı?
İZSİAD olarak 6 komisyonumuz var. Bunlar; Üye İlişkilerini Geliştirme Komisyonu, Kurumsal İletişim ve Proje Komisyonu, Akademi, İş Geliştirme ve Ekonomi Komisyonu, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Komisyonu, Sağlık Komisyonu ile Çevre ve Enerji Komisyonu… Biz komisyon sayısını arttırmak yerine mevcut olanların gücünü arttırmak arzusundayız. Çok fazla bölünmek istemiyoruz. İstersek 20 tanede komisyon kurarız. Ama çalışmayan komisyonların bir faydası yok.
Bizim kadın kollarımızın da çok etkili çalışmaları var. Dikili Organize Sanayi Bölgesi’nde öncü bir yapımız var. Geleceğin işi; gıda ve tarımdır. Su olmazsa olmazımız durumunda Tarım hayvancılık konusunda politikalarımızı güncellemek zorundayız. Süt ve süt üreticilerine destekler verilmeli ve bunlar güncellenmeli.
1 kilo süte bir kilo yem alamıyoruz. Olması gereken bir kilo süte 3 kilo yem olmalıdır. Ben artık süt üretiminden çıktım. Besi işinde kaldık sadece…Ben en son yoğurt fiyatında yüzde 35 zam gördüm. Her geçen gün fiyatlar artıyor. Bunu müşteriye yansıtmak zorunda kalıyorum.
Sektöre yönelik öngörünüz nedir?
Durum hiç iyi değil. Gıda fiyatlarındaki artış el yakıyor. Gıda fiyatı bilmeniz için gıdacı olmanıza gerek yok.
Bugün sağlıklı bir 4 çeşit tabldot yemeğin fiyatı minimum nedir? Hangi fiyatın altına inince artık hijyen olarak sorgulamamız gerekiyor?
17 TL altında yediğiniz her yemeğin kalitesi tartışmaya açıktır. Gıdaya erişmek zorlaşıyor. Tarımı iyileştirmek zorundayız. Topraklarımız çok verimli. Bu toprağa adam ekseniz adam çıkar. Öyle bir iklim ve toprak gücümüz var. Ama biz samanı dahi ithal ediyoruz.
Bu noktada tabldot yemek tercihlerinde nasıl bir değişim yaşanıyor. 4 çeşit yemek yerine 3 çeşit yemek vermeyi tercih ediyor?
Merdiven altı üretime yöneliyor. Her şeyin merdiven altı olur ama yemeğin merdiven altı olmaz. O adamdan almak zorunda kalıyor. Çalışana yemek çıkarmak zorundayım mecburum diyor. Bu gıda enflasyonu merdiven altı üretimin artmasına neden olacak. Gıda fiyatlarını frenlemek zorundayız. Tarıma yatırım yapmak zorundayız. Tarım ve su konusunda özel politikalar geliştirmeliyiz. Yemek sektöründe bu işi iyi yapamayanlar kapanacaktır.
Zor bir yılı yönetiyoruz. 2022 yılına yönelik öngörüleriniz nedir? Bu süreçte genç girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
2022 yılı bu yıldan daha iyi olacak. Uluslararası piyasalardaki gelişmeler ve pandemi sürecinde farklı bir gelişme yaşanmaz ise olumlu olacağını düşünüyorum. Gençlere tavsiyem; ne kadar büyüyorsanız, o kadar küçülün! Genç girişimciler macera aramamalı. Aklı başında işlere yönelsinler. Artık macera dönemi bitti. Uluslararası oyuncular her yerde varlar. Dünyanın her yerindeler. Macera aramadan ayakları yere basan işlere odaklansınlar. İş disiplini çok önemli. Sabah işinizin başında olacaksınız. İşin başında değilsen o iş senin değil. İş disiplini şart. İnsan biriktirin. İnsan kaynaklarını tüketmeden kullanmak çok önemli. İnsanların emeğine saygı duymak ve takım oluşturmak çok önemli. Mütevazi olun. İnsan seveceksin. İnsan biriktirin. Benim Kabe’m insan… Yanında çalışanı horlamadan kadir kıymet bilerek süreci yönetmelerini tavsiye ederim.
Biz işin en zor kısmından geldik. Çalışmanın kıymetini bilen bir kuşağız. Genç kuşak araba ve parayı ellerinde buldular. Onlara önerim mütevazı yaşasınlar. Önümüzdeki dönemde gıda sektörü, teknoloji yüksek teknoloji ön plana çıkacak. Bu sektörlere odaklansınlar.
Gelecek yıl 30. yılınızı kutlayacaksınız. Bu konuda özel bir organizasyon ve raporlama süreci söz konusu olacak mı?
Biz her yılımızı 30. yıl coşkusu ile yaşıyoruz ve çalışıyoruz. Özel bir çalışma yapmayacağız.