KINAY: ÜLKEMİZ SU FAKİRİ OLMA YOLUNDA İLERLİYOR
Su Fakirlik İndeksi’nde, Türkiye 147 ülke arasından 78. sırada görünüyor. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşılacağını ve kişi başına düşen su miktarının 1.120 metreküpe gerileyeceğinin öngörüldüğünü belirten TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, “İklim değişikliği etkisiyle şiddeti artan kuraklık süreci ile ülkemizdeki nüfus artışını birlikte değerlendirdiğimizde ülkemizin su fakiri olma yolunda ilerlediği görülüyor” dedi. Kınay, ‘Su Yönetimi’ sürecinin planlanmasını ve kent planlanmasında ve yatırımlarda su yönetimi sürecinin dikkate alınması gerektiğini söyledi. Şiddeti artan kuraklık süreciyle birlikte ülkemizdeki nüfus artışını değerlendiren Kınay, “Ülkemizde kişi başına düşen su miktarının oldukça düşeceği, kuraklık şiddetini ve etkisini çok daha büyük hissedeceği ortada. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve NASA Ulusal Kuraklık Azaltma Merkezi tarafından paylaşılan kuraklık verileri ve haritaları değerlendirildiğinde de ülkemizin büyük bölümünde olağanüstü ve çok şiddetli kuraklık ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Yapılan araştırmalar sıcaklık artışından Güneydoğu ve İç Anadolu gibi kurak ve yarı kurak bölgelerle, yeterli suya sahip olmayan Ege ve Akdeniz bölgelerinin daha çok etkileneceğini ortaya koyuyor. Dünya Bankası’nın 2016 yılı raporuna göre iklim değişikliği nedeniyle en fazla kuraklık yaşayacak ülkelerin başında ülkemiz de bulunuyor. Rapora göre, kuraklık nedeni ile ülke ekonomisinin küçüleceği, göç sürecinin yaşanacağı ve yaşanacak büyük kuraklığa karşın alınacak önlemlerin yetersiz kalacağı üzerine karanlık bir tablo çiziliyor. Tarımsal üretimdeki azalma ve verimin düşmesi nedeniyle gıda sorunu ile birlikte özellikle kırsal bölgelerde yaşanacak sosyo ekonomik sorunlar da kuraklığın etkisi olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
“GERİ DÖNÜŞÜMÜ OLMAYAN NOKTAYA GİDİYORUZ”
Yeterli ve temiz suya ulaşamama sadece içme ve kullanma suyu için değil, gıda, tarım hayvancılık, gibi sektörler ile temel yaşam kalitemizi etkilerken, sanayi kullanımı da değerlendirildiğine en temel ihtiyacımızı karşılayamayacak duruma gelmeden acil önlemlerin alınması gerektiğinin yıllardır ortada olduğunu belirten Kınay, “İklim değişikliği, kuraklık yağış düzensizlikleri yıllardır dile getirdiğimiz ve koruma ve planlamaya yönelik yönetim politikalarının önemini vurguladığımız bir süreç. Ancak bilinen gerçekler ve zorunluluklara rağmen gerekli çalışmaların yapılmaması, yönetim politikaların kamu ve doğa yararı doğrultusunda koruma, kullanma, planlama dengesinde yürümesi gerekirken alınan kararlar ve uygulamalar tam tersi bir süreci gösteriyor ve geri dönüşü olmayan noktaya gidiyoruz” diye konuştu.
“SUYUN VERİMLİ KULLANIMINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR GELİŞTİRİLMELİ”
Su havzalarının korunması sürecinde kentleşme, sanayi, tarım, madencilik ve diğer faaliyetlerde alan kullanımlarının değişmesinin yanı sıra ormansızlaşma ve bu faaliyetlerin getirdiği çevresel risklerin de yönetilmesi gerektiğini ifade eden Kınay, “Kentleşme, sanayi, madencilik ve diğer faaliyetlerin alan seçimi planlanması ve denetim süreçleri de en önemli bileşenlerden. Suyu en çok kullanan tarım ve sanayi sektöründe de kontrolsüz tüketimin önüne geçilmeli, ürün ve üretim deseni su ihtiyacına göre planlanmalı, suyun yeniden kullanım, proseste dönüşüm, arıtılmış atık suların değerlendirilmesine yönelik süreçler değerlendirilmeli. Planlamalar ölçeğinde su tüketimini azaltacak tedbirler ile birlikte yağmur suyu hasadı gibi yöntemler ile suyun verimli kullanımına yönelik çalışmalar geliştirilmeli” ifadelerini kullandı.
“SU YÖNETİMİ SÜRECİ PLANLANMALI”
Bilim insanlarının iklim değişikliği ile geri dönüşü olmayan noktaya geldiğinizi ve sera gazı emisyonlarının etkisini azaltmazsak çözüm üretilemeyeceğini belirttiğini ifade eden Kınay, “Bu gerçekle yüzleşerek birey olarak yaşamımızdaki değişiklikler ile sorumluluğumuzu da unutmadan, kentlerimiz de iklim değişikliği ve etkilerini de değerlendiren dirençli kentler kavramı ile kent yönetimi anlayışı düzenlenmeli” şeklinde konuştu. ‘Su Yönetimi’ sürecinin planlanması ve kent planlanmasında ve yatırımlarda su yönetiminin sürecinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Kınay, “Yerel ve merkezi yönetim bu süreçte bireysel kullanımlara yönelik tasarruf çağrısı yapmalı. Ayrıca suyun temini, iletilmesi sürecinde kayıp kaçak oranlarının azaltılması, arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı, kentin su kaynaklarının yönetilmesi, korunması ve alternatif kaynakların değerlendirilmesi ve uzun vadeli koruma noktasında çalışmaların yürütülmesi ve bu süreçte mevzuat kapsamında yetkili olan idareler ile ortak çalışmaların yürütülmesi önemli” dedi.